UYAN EY MİLLETİM, UYAN..!
30 KUPONA ALINMADI BUVATAN
Buna ne yorum yapılabilinir..?
AKIL ÇAĞINDAYIZ. BU NE SEVGİ/Sİ DERSİNİZ ?
29.05.2008. Yer; Bursa Uluslararası Türkçe Olimpiyatı şiir finali,
Olimpiyat ; Uluslararasıdır kabul de, yer TÜRKİYE. Amerikalı intibaı veren
bir kızımızın elinde TÜRK Bayrağı varken, Türk intibaı veren bir türbanlı
kızımızın elinde AMERİKAN bayrağı var? Olimpiyat ruhu ile izah edilebilinir
mi, bilemem?
AKIL YÜRÜTÜYORUZ…,
Medeniyetler İTTİFAKI girişiminden olmak üzere, AKP İktidara geldikten
sonra ülkemizde 6 yıldır gerçekleştirilen TÜRKÇE OLİMPİYATLARI var. Bu
etkinliğin ne olduğunu anlamak için ; tertip heyetinde kimler olduğuna,
sponsorlarına bakacağız, bu faaliyetle ilgili kimin ne dediğine
baktığımızda ise bu faaliyetin asıl amacı, benim gibi her kişi tarafından
sezinlenebilir. Bu faaliyeti sakın TÜRKÇÜLERİN yaptığını düşünmeyin, Zaman
Gazetesinde yazılanları ve Yeni Şafak Gazetesindeki övgüyü okursanız,
kimlerin yaptığını daha iyi anlarsınız. Başbakanımız da ; “Türkçe
Olimpiyatları‚ Türkiye’nin öncülüğünde gerçekleştirilen
medeniyetler ittifakı girişimi içinde son derece anlamlı…”
dediğine göre, anlaşılmayacak bir şey yok. Ama arada bizim
MANKURT’luğumuz tutuyor ve MEDENİYET İTTİFAKI ! ne demektir ?
anlayamıyoruz.
http://www.derindusunce.org/2008/05/31/6ci-turkce-olimpiyati/, sitesinde
Rafet GÜNAY isimli bir zat ta ; “ Zira bu gelişmeler Fethullah Gülen
hareketidir. Gönül işi, sevgi işi, hoşgörü işi… Bazıları takdir
etmese de…” demektedir ki, perde arkasındaki oyun ve senaristi
ortaya koyuyor.
Yaşadığımız kaos ortamında kimin eli kimin cebinde, veya kim neden? neyi
yapıyor?u anlamak bakımından sunuyorum. Bugünlerde yaşadığımız ERGENEKON
şaşkınlığı içinde değerlendirmemizde fayda var diye düşünüyorum. Zira,
Ergenekon Operasyonunu savunanlar darbeci ilan ettiklerini suçlarken,
neredeyse 1970’lere kadar iniyorlar. Ama MARMARİS’ i,
12-EYLÜL’ü es geçiyorlar nedense ? Ben, ne operasyonun savunucusu, ne
de salt karşıtı değilim. Yapılması gerekiyorsa yapılıyordur diye devletime
ve yasalara saygı duyuyorum o kadar ve olsam da ne yazar zaten. Ben,
ülkemizde cereyan eden bilebildiğim tüm olayların karelerini birleştirerek,
bir resmi görmeye, akıl yürütmeye çalışıyorum.
Hepimizin bildiği gibi ; Kurbağa haşlama metodu diye bir metot vardır ve bu
metot birilerince gayet akıllı bir biçimde kullanılmaktadır. Bana göre ;
ülkemiz üzerinde emelleri olan emperyalist dış güçler ve onların etkili
temsilcileri tarafından KURBAĞA HAŞLAMA metodu ile, hafızamız yok edilerek
bazı şeylere alıştırılıyor, bazı şeylere kanıksattırılıyoruz. Kimse çıkıp
ta ; Amerika’nın İSLAM dinine bir sevgisi ve bu dinle bir muhabbeti
olamayacağını, ikiz kulelerden sonra İSLAM DÜŞMANI olduklarını söylemiyor
mesela ? Fettullah GÜLEN’in Mekke de değil de, Amerika’da
olmasını, kimse izah edemiyor ? Bazı görüntülere, seslere, hareketlere,
hatta sessizliğe, olup bitenlere alıştırılıyoruz ? Öyle ki ; yarın FETULLAH
GÜLEN Türkiye’ye gelse, Peygamber veya HALİFE ilan edilse, ılık suda
ILIMLI İSLAMI okuduğumuz için ona bile ses çıkaramayacak haldeyiz. Dikkat
ederseniz ; türbana, gemiciklere, yolsuzluklara ve özelleştirme ile yapılan
satışlara, çok eşliliği normal görmeye, çarşafa, şalvara bile alıştık.
Doğal gelmeye başladı her şey.
Hatta DEMOKRASİ bu demek galiba şüphesine bile düşüyoruz ve düşmüşüz. Bir
yanda İSTİKLAL Savaşımızı, emperyalizmden kurtuluşumuzu kutluyoruz ama,
savaşımızın sonundaki LOZAN Antlaşmasını kabul etmeyen tek devlet
AMERİKANIN bayrağını sallayan birilerine de alışıyoruz. Yaptıklarına
Medeniyet İttifakı falan dedikleri için, ben medeni değil miyim deyip,
medeni adı altında sergilenen her şeyi mübah ve gerekli sanmaya
başladığımız da bir gerçek. Hatta medeni olmak için, çağdaş olmak için,
İNGİLİZCE öğrenmeye çalıştığımız sırada Ankara’yı işgal etmeye
çalışan İNGİLİZCE konuşanları göremiyoruz ?
Bir kızınız çıkıp ben Atatürk’ü değil Humeyni’yi seviyorum bile
dese kuzu kuzu dinliyoruz ancak. Demek ki; uyuşmuştur her yanımız ama en
önemlisi beynimiz ve hafızamız… Vahşi Kapitalizmin yarınki geleceğini
hayal ederken, geçmişimizi kaybettiğimizin farkında bile değiliz yani.
Kurbağa misali, neredeyse servise hazır hale gelmişizdir de, farkında bile
değilizdir. Amerikan Bayrağı sallayan türbanlı Türk kızı bile, bizim
dikkatinizi çekmez olmuştur artık. TÜRKİYE’yi, Ülkesini, Bayrağını ve
Vatanını sevdiğini sandığımız insanlar öldürülür veya tutuklanırlar mesela,
hiçbirimizin umurunda değildir artık. UMURSUZLUK…Bu planı veya
senaryoyu uygulayanların da istediği bu değil midir zaten? Korkan,
depresyona giren, mantıklı düşünemeyen, tepkisiz bir toplum yaratmak.
ALIŞTIRMA ve UYUŞTURMA işlemleri güzel, güzel yürümektedir yani.
Aklıma geldi. Vatanseverliğinden kuşku duyamayacağımız ADNAN KAHVECİ diye
bir bakanımız vardı. Amerika ile ilişkilerin kesilmesini ve bağımsız
olmamız gerektiğini söyledikten iki gün sonra, trafik kazasında ölmüştü.
Mecliste Amerikan taleplerine hayır diyen bir milletvekili olan Bedri İnce
Tahtacı da bir kaza ile aramızdan aşrılmıştı. O tarihte Cumhurbaşkanımız
olan Turgut ÖZAL bile, Musul Kerkük bizim dedikten sonra öldü mesela ?,
Eşref Bitlis Paşamız da, Vali Recep YAZICIOĞLU’da milli
hassasiyetleri olan büyüklerimizdi. Onlar da, arkalarında soru işaretleri
bırakarak öldüler.
Valla böyle düşünmenin adına komple teorisi deseler de ben, Başbuğ
Alparslan TÜRKEŞ’ in dahi öldürülmüş olabileceği şeklinde ileri
sürülenleri duydum ve bu ölümlerin hepsine şüpheyle bakıyorum. Yaşadığımız
olaylar ; Ya çok büyük olayların ve depremin ön habercisi olan ayak
sesleridir, ya da büyük bir hesaplaşmanın görüntüleridir. Tarih bir gün
bütün bunları yazacak ve karanlıkları aydınlatacaktır. Bu vatanın 30 kupona
alınmadığını bilenler olarak, uyumayacağız ve bekleyeceğiz ve
göreceğiz…?
__._,_.___
____________________
NOGAYTURK