SUSURLUK
Ramazan NARİN
xsusurlukx@hotmail.com
SUSMA,
SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK..!
Bu sloganı dilimize yerleştiren olay; basınımızın ve düşün dünyamızın
değerli insanı Uğur MUMCU’nun katledilmesi olayı olmuştu. O’nun
ardından yürüyen yığınlar bu sloganı öyle bir haykırdılar ki, bugün hala
aynı kuvvetle bu sloganı duyuyor ve seslendiriyoruz.
Ben, bir süredir özel nedenlerim sebebiyle yazılarıma ara vermiştim. Ama,
özellikle yerel basınımızı her gün takip ediyordum tabii. Öncelikle GENÇ
BAYRAK GAZETESİ’nde tam sayfa simsiyah ilanlar çıktı ve çıkıyor.
SUSTURMAYIN ! diye…ve bende üzüldüm ve tepki koymak adına, gine
geldim.
YEREL BASININ SUSTURULMASI PROJESİ ;
KİK. Kamu İhale Kanunu’nda bir değişikliğe hazırlanan meclisimizdeki
AKP, Avrupa Birliğinin direktifi ile ve yapılacak değişikle resmi ilanlarla
yaşam gücü bulan YEREL BASINI susturacak gibi gözüküyor. Gerçi ben bunu
gayet normal karşılıyorum. Geç bile kaldılar… Bugünkü iktidar, ulusal
basında muhalif sesleri STAR, KANALTÜRK, YENİÇAĞ gibi… bir bir
susturuyor ve susturdu zaten. Haa, şimdi de sıra yerel basında. Hükm
edemediği yerel basında yani. Aslında yerele de hükm edecek ama, sayıları
fazla ve il il, ilçe ilçe farklı sesler var.
KAPİTALİZMDEN gayet iyi anlayan ve bunun dersini Amerika’da almış
olan bazıları, resmi ilan gelirinden yoksun kalan yerel basının, abone
ücretleriyle ayakta kalamayacağını biliyor tabii. Ve bu yüzden de MİLLİ
İRADE BİZİZ deyip işi bitirecekler. Anayasamızın ve Cumhuriyetimizin temel
ve değiştirilemez ilkelerini değiştirirken, arkamızda milli irade var diye
cüret bulanların, totaliter ve faşist rejimlere özenip kendilerine eleştiri
getirenleri susturmasını doğal karşılamamız lazım.
Yerel basının güç birliği içinde ve milletimizin desteğini arkasına alarak
bu konuda ortaya çıkan faşizme direnmeleri durumunda YEREL BASIN
susturulamayacaktır. Susturulursa bu sistemin adı KAPİTAL FAŞİZM
olacaktır.
TRAVMA..! ve DENGİR MİR ;
Unutmayalım ki bu iktidar partisi kapatma davasıyla karşı karşıya.
KAPATILACAK muhtemelen. Kendilerine eleştiri gördükleri bildiriler ve
muhtıralar karşısında Genel Kurmayımıza bile bu adamlar, "sen başbakanlığa
bağlı bir memursun!" deme cesaretini gösterdiler. Kapatılmaya karşıda, ne
kadar gayrimüslim varsa, hepsinin desteklerini arkalarına aldılar. Aslında
kapatılsalar da kalanları ile hükümet icra edecekler ama, liderlerini
kaybetmekten korkuyorlar tabii ve bunun için değişik kombinezasyonlara
kalkışıyorlar.
Acelecilikten olacak, adeta emperyalizmin işbirlikçisi olduklarını o kadar
belli ediyorlar ki, DENGİR MİR diye biri çıkıp, bu Cumhuriyetin, bu
devletin kurucusu ulu önder BAŞBUĞ ATATÜRK’ün inkilaplarını, toplumun
bir kesimi için TRAVMA diye gösterebiliyor.
Aslında bir kesimi derken kast ettiği kesim, KÜRTLERDİR. Kaşınan yer
orasıdır. Bu adam kimdir peki ? Hükümetin 2 numaralı adamı. DENGİR MİR
MEHMET FIRAT. Bu adam kimdir peki ? Kurtuluş savaşımızda, işgalci
emperyalist devletlerin uşaklığını yaparak doğuda Atatürk’e direnen
ve işbirlikçilik, hainlik yapan ŞEYH SAİT’in torunu...
Söyledikleriyle Dedesine layık olduğunu gösteriyor zevat-ı zat-ı
muhterem...
DENGİR MİR’ in KİM OLDUĞUNA BİR BAKALIM ?
ADIYAMAN’da bir aşiretin reisi…
Eski Adalet Partisi'nin milletvekili ve Süleyman Demirel'in
gözdesi…
Eski FAZİLET PARTİSİ milletvekili ve Erbakan’ın gözdesi…
Eski DOĞRUYOL PARTİSİ merkez karar yöneticisi…
AKP’nin milletvekili TAYYİP ERDOĞAN’ın gözdesi ve HÜKÜMETİN 2
numaralı ismi !
Yani, isyan ettikleri Cumhuriyetin verdiği imkanlarla her dönemde mecliste,
her dönemde bir partinin içinde olmuşlar.
Türkiye’nin binlerce küçük köyünden sadece biridir Piran. Ancak,
küçüklüğüne aldırış etmeden, genç Türkiye Cumhuriyeti’ne kafa
tutmuştur. Piran Köyü, Bingöl’ün Ergani ilçesine bağlıdır. Tarih, 13
Şubat 1925’i göstermektedir. Şeyh Sait ve arkadaşları ya da
yandaşları, sonuçları bugün bile hâlâ tartışma konusu olan isyanı
başlatmışlardı, bu birkaç on hanelik küçük köyden. Başkaldırı,
Piran’dan genç Cumhuriyet’in Genç ilçesine, Muş’a,
Çapakçur’a, Elazığ ve Palu’ya kadar yayılmıştır. Sonuçta,
Başbuğ Mustafa Kemal’in emriyle ordu isyanı bastırmakla
görevlendirilmiştir. Şeyh Sait ve arkadaşları yakalanmışlardır ; yargılama
sonucu 46 kişi idama, diğerleri ise kürek ve değişik hapis cezalarına
çarptırılmışlardır. DENGİR MİR’in dedesi Şeyh Sait ise, 29 Haziran
1925’te idam edilmiştir. Dün, muhtemelen DENGİR MİR MEHMET ve aşireti
dedelerinin mezarı başında 83 yılı anmışlardır.
ÇERÇEVE ÇİZİLMİŞ…
ŞEYH SAİT’in torunları ve aşireti ; AKP, RP, FAZİLET, AP, DYP, ANAP,
ve hatta DEHAP’a bile temsilci yollamış. Bugün, en dikkat çeken
siyasetçileri ise AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ile,
DTP’nin yerine veya KÜRDİSTANA hazırlanan Hak-Par Genel Başkanı
Abdülmelik Fırat. Dengir Mir Mehmet Fırat, AKP’nin Kürt politikasına
yön veren isim olarak biliniyor. Abdülmelik Fırat ise Kürt sorununun
çözümüne yönelik fikirleri nedeniyle, “ Dedesi gibi o da isyan ediyor
” yorumlarının yapılmasına neden oluyor.
DENGİR MİR; Aleyhinde yazı yazan muhalif köşe yazarlarını yani yerel basın
dahil herkesi HEZEYAN içinde olmakla da suçluyor. Bu kişi; İDAM cezasının
kaldırıldığı meclis görüşmeler sırasında “TERÖRİST BAŞINI
ASAMAYACAKSINIZ, BUNDAN ÖTE ASAMAYACAKSINIZ ! “ diyen kişidir. Bu
kişi; “LOZANDAKİ AZINLIK MEFHUMU DEĞİŞMELİDİR !” demiştir. Bu
kişi; PKK eylemlerini “TÜRK-KÜRT ÇATIŞMASI”, bu kişi, PKK
Katillerine “SAVAŞÇI” diyen kişidir. İdamın kaldırılmasına onay
veren milletvekillerinden birisidir. Bu kişi ; AKP GENEL BAŞKAN
YARDIMCISIDIR.
Amerika’nın planlarının yürüdüğü bugünlerde, nasıl oluyorsa bizim
Yargıtay Fetullah Hocanın cezasını ortadan kaldırdığı anda, GÜLEN’in
Amerika'daki misafirliği ve stajı bittiği için sınırdışı kararı alındığı
günlerde, DENGİR MİR, Amerika planının bir parçası olarak Fetullah
GÜLEN’in geleceğini ve burada mutlu olacağını söylemektedir. Hocanın
nasıl mutlu olacağını, bekleyip görecez ? Şeyhülislam mı yapılacak ? Halife
mi yapılacak ? Peygamber olarak mı ilan edilecek ? Bilmiyoruz şimdilik.
Bilen birileri varsa, onlarda Amerika ve buradaki o’nun
uşaklarıdır.
Bütün bunlar yetmemiş, DENGİR MİR, ANIRMAKTAN ! bahsetmiştir. Allah
selamet versin !
ATATÜRK ve Devrimlerinin eleştirilebileceğini düşünürdüm de, bu kadarını
doğrusu beklemiyordum. DENGİR DİYOR Kİ ; " Devrimler kötü demedim ama bir
gecede tekke ve zaviyeler kapanmadı mı ? Şeyhülislamlık sona ermedi mi ?
Yalan mı, yanlış mı ? Dünyanın her yerinde devrimler böyle yapılıyor.
Türkiye’de de böyle yapıldı. Türkiye’de de bir travmaydı.
Devrimler uzun bir içselleştirme sonunda oturdu. Bir gecede yaşanan her şey
travmadır. Konuşanlar, eğer bunların (Devrim Kanunları’nın) tamamını
okuduysa ben Meclis’in ortasında eşek gibi anıracağım. Lozan
Anlaşması’nı kim tam anlamıyla okudu ve özünü kavrayabildi. Okumadan
konuşuyoruz. Her zaman yapmaya çalıştığım, yabancılarla konuşurken
Türkiye’yi anlamaları için tarihsel bir çerçeve çizmektir. Burada da
yaptığım, bugüne nasıl gelindiğini anlatmak için tarihsel bir çerçeve
çizmektir." ÇERÇEVE ÇİZMİŞ ?
< AKP’ye oy vermiş veya vermeyi düşünen vatandaşlarımızın
özellikle okumasını ve bir daha düşünmelerini istiyorum.! >
____________________
NOGAYTURK