Konu: Türkiye'yi İşte Bunlar Yönetiyor - Yürüyüş

Forum: Türkiye Siyasi Yönetimi

Konuyu açan: KizilZora


KizilZora - 7/8/2008 Saat 00:05

Ben de bir, iki kritik noktaya bomba attırdım. Meselem mesaj vermek. Batı'dan gelen memurlar, hakimler işin ciddiyetini anlamıyor. Çok koordineli ve iyi çalıştık.



Baktım, rastgele dolaşıyorlar. Şunlar bir hizaya gelsin diye evlerine yakın iki yere attırdım. Öylece onları eğittim."



MHP'nin MYK üyesi Emekli Korgeneral Altay Tokat, Yeni Aktüel Dergisi'ne verdiği röportajda, Şemdinli'deki bombaları yorumlarken, devletin nasıl yönetildiğini, kontrgerilla yöntemlerinin bizzat generallerin emriyle uygulandığını yukarıdaki sözlerle itiraf ediyor. Bunlar zaten bilinen şeylerdi, ilk kez en üst düzeyde görev almış bir komutan itiraf ediyor.



Şemdinli'de suçüstü yakalanan kontracıları beceriksizlikle eleştiren general, o bombaları da mesaj olarak yorumlarken, "bakın benim gibi iyi çalışın suç üstü yakalanmayın" demeye getiriyor, yani yeni kontra eylemleri de teşvik ediyor. Söylediğine göre "sonuç da almışlar", yani hizaya getirmiş. O zaman "zaten suç da yoktur" diye düşünen generale, "bunlar suç değil mi" diye sorulduğunda da, tüm kontracıların sığınağına sarılıyor: Zamanaşımı var, 15 yıllık süre, soruşturma olmaz."

Genelkurmay, emekli korgeneral hakkında soruşturma açıldığını duyurdu. Günler sonra ise, Diyarbakır Savcılığı soruşturma başlattı.



Genelkurmay'ın hangi amaçla soruşturmayı açtığını önümüzdeki süreçte göreceğiz. Mesela, "askeri sırları ifşa etmek"ten mi soruşturacak? Yoksa, üst düzey bir generalin bomba attırmaktan, devlet görevlilerini terörle hizaya getirmekten, attıkları bombaları PKK yapmış gibi göstermekten mi? Ya da, Yaşar Büyükanıt'ın "iyi çocuklarını" acemilikle suçlamasından, TSK'nın "PKK işi" dediği Şemdinli'nin ordunun işi olduğunu 'işi bilen biri' olarak teyid etmesinden mi; göreceğiz.



Orduyu eleştiren iddianame hazırlayan savcıların anında afaroz edildikleri bir ülkede, Diyarbakır Savcılığı, iddianamesini hangi bakış açısıyla hazırlayacak, bunu da göreceğiz. Basına yansıdığına göre, dava açılır suçlu bulunursa, altı ay ceza alacakmış! Sağı solu bombala, altı ayla kurtul! Emekli de olsa bir general! Hangi yargı daha fazlasını yapabilir ki? Şemdinli Savcısı nüsubeti ortada dururken.



Altay Tokat istisna değil



Hukukla yönetilen bir ülkede bu açıklamalar büyük olaydır. Hukuk kurumları ayağa kalkar, barolar, hakimler ve yargıçlar yani "bombayla hizaya getirilenler" hukuku savunur, en azından sağa sola bomba attırmanın, panik korku yaratarak sindirmenin suç olduğunu söyler. Aksine, böyle bir tartışma yaratmış değil, birkaç yazı, haber dışında üzerini örtme, görmeme, duymama anlayışı var. Mesela, Şemdinli iddianamesinde orduyu eleştiren savcıyı kınamak ve tasfiyesi için, "tanırım iyi çocuktur" diyen Büyükanıt'a sahip çıkmak için birbirleriyle yarışanlar; AKP iktidarı, Adalet Bakanlığı, HSYK, Yargıtay, TBMM, CHP... hepsi hep birlikte susuyorlar.

Radikal yargı camiasına, "Hakimleri hizaya getirmek için bomba attırılmasına ne diyorsunuz" diye soruyor. Mantıklı olan, itiraz etmeleri, mahkum etmeleridir. Yargıtay Başkanı görüş dahi vermiyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın cevabı ise, tümünün ruh halini sergiliyor: "Ben böyle bir şeye müdahil olmak istemiyorum."

En üst düzey başsavcı soruşturmayacak, kim soruşturacak?



Çünkü karşısında generaller var, ordu var. Hem korkuyor, hem de işinin hukuk değil, orduya kol kanat germek olduğunu gösteriyor. Halbuki daha düne kadar yargının bağımsızlığı üzerine güzellemeler yapan, yargıya müdahale olamayacağını söyleyenler yine bunlardı.



Çünkü o susanlar biliyorlar ki, Altay Tokat devletin yönetim şeklini, rejimin niteliğini anlatmıştır. Onyıllardır böyle yönetiyorlar ülkemizi. Kontracılık, çetecilik Osmanlı'dan Cumhuriyet'e asla vazgeçmedikleri yöntemdir. İttihat Terakkicilik damarlarında dolaşıyor, her bir general birer 'Topal Osman'dır.



Açın bakın arşivlere, hep birilerini "hizaya getirmek"ten sözeder generaller. 28 Şubat muhalifi aydınları "makatlarına süngü takıp cepheleri gezdirmekten" sözeden General Erol Özkasnak da, o yazarları "Hizaya getiriyordu". "Hizaya getirme"nin her türlü kontra yöntemine başvurmaktan çekinmemişlerdir. Ki, asıl olarak hedef üç beş hakim değil halktır, devrimci mücadeledir. Hakimler, ola ki, "hukuk" gibi şeylerin peşine düşerse o zaman hizaya çekilirler. Halka karşı ise, savaşın asli unsurudur kontracılık. Onlarca provokasyonun, kontra eylemin talimatını verenler bunlardır.



Mustafa Kemal'in evinin bombalanması ile provoke edilen 6-7 Eylül'den yıllar sonra bir generalin çıkıp "mükemmel operasyondu" diye övündüğü bir ülkedir burası. Sağa sola bombalar atarak; Marmara Vapuru'nu batırıp "komünistler yaptı" diye solu ezme operasyonları yaparak; 1 Mayıslar'ı kana bulayarak, köyleri yakıp PKK'nin üzerine atarak; dün anti-komünizmi, bugün şovenizmi körükleyip halkı kendi peşlerine takabilmek için provokasyonlar, linç girişimleri örgütleyerek yönetiyorlar bu ülkeyi. Altay Tokat asla istisna olarak görülmemelidir. Genelkurmay Başkanı olan Yaşar Büyükanıt'ın "iyi çocuktur" sözlerindeki kontra eylemini ve kontracıyı sahiplenme açıklamasında mantık neyse, Tokat'ın ki de odur. Yöntemler aynen devam ediyor.



Yargıya müdahale ise, generaller için sıradan şeylerdir. Her düzey ve biçimde ederler. Şemdinli gibi, kimi zaman doğrudan talimatlarla, kimi zaman da böyle "bombalı" şekilde müdahale ederler. Ve asıl olarak hiçbir düzen gücü bu müdahalelere karşı değildir. Şemdinli müdahalesi kampanyasına nasıl katıldıkları bilinmektedir. 28 Şubatçı generallerin yargı mensuplarına brifing verdiği bir ülkede, yargıçların bombayla eğitilmesi sıradışı değildir. Altay Tokat da en iyi bildiği yöntemle, müdahale etmiştir. Asıl sıradışı olan, böyle bir ülkenin hala hukuk devleti olduğunu söyleyenlerdir.



Yargıya bomba atan

halka ne yapmaz ki!



"Benim bu konularla -kontracılık- ilgili ABD'de temaslarım oldu, dersler verdim" diyerek, milliyetçi maskeli işbirlikçi olduğunu da gizlemeyen Altay Tokat, devlet yönetimine, TSK'nın o meşhur "terörle savaşı"nı nasıl yürüttüğüne dair en üst düzeyde itirafta bulunmuştur. Sorunu birkaç yargı mensubunun hizaya getirilmesi sorununa sıkıştıranlar bu gerçeği görmek istemeyenlerdir. Yargıya bunu yapanın halka karşı hangi yöntemleri kullandığını tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek. Katliamlar, kayıplar, cinayetler, faili meçhuller, sağa sola atılan provokatif bombalar işte bu generallerin emirleriyle gerçekleştiriliyor.



Yargıçları böyle eğitenler, muhalifleri de aynı yöntemlerle sindiriyorlar. Kendisi de, Radikal'de yeralan röportajında ifade ediyor zaten: "Biz bölgede yaptığımız eğitimlerin de sonucunu aldık, benden PKK yandaşları da korkuyor." PKK destekçisi dediği Kürtler'e bombaları atmış, böylece onları sindirmiş; kastedilen bu. Üstelik, bu bombalardan hakimlerin de haberi olduğunu, OHAL'in komutanlara bu tür yetkiler verdiğini ve hiçbir soruşturma geçirmediğini de belirten Tokat, kontra yöntemlerinin şu bu generalin işi değil, devlet politikası olduğunu da kendi mantığı içinde açıklamaktadır. Nitekim, bugün de sürdüğüne, Şemdinli örneği dışında, şu sözlerle atıfta bulunuyor: "Bu işlerde karşı tarafa korku vereceksin. Eğitim amaçlı bombalar, uçuşlar niye yapılır... bunların faydasını gördük."



Yüksekova'da cenaze üzerinde uçak uçurulmasını hatırlayın. Demek ki, o cenazeye katılan onbinlerce "karşı taraf-düşman", böyle "hizaya getirilmek" istendi. Bir bilen konuşuyor ne de olsa!



Bugün tüm halkı "psikolojik savaş" dedikleri, kontrgerilla yöntemleriyle manipüle etmeleri, şovenist gösteri ve provakatif eylemler örgütlemeleri de yine aynı, "eğitim" anlayışının örnekleridir.



Kokuşmuşluk ve Rant



Altay Tokat akli meleykelerini yitirmiş, "densiz", "boşboğaz" değildir. Birincisi; ülkenin içine sokulan şovenist milliyetçi hava konuşturmaktadır bu zihniyeti. Bu hava son olarak "İsrail gibi yapalım" düzeyine ulaşmıştır. İkincisi, ordu içindeki çatışmaların bir yansımasıdır bu sözler. Orgeneralliğe yükseltilmeyen Tokat, mevcut Genelkurmay'ın "acemiliğine" vurgu yaparak, kendisinin "profesyonelliğini" ortaya koyuyor. Bir süre önce "tasarruf" gerekçesiyle korumalarının kaldırılması da, bu çatışmaların bir yansımasıydı. Bugün general olanlar, savaşın ürünüdür, buna göre eğitilmişler, buna göre kafaları şekillenmiştir. Binlerce örnekte olduğu gibi, doğrudan halka karşı sürdürülen savaş, orduyu da çürüten bir rol oynamıştır. Çürüme, en üst düzeyde iç çatışmalara, rant savaşlarına yansımaktadır.



"Teröre Karşı Savaşan"

Kahraman Paşalar Bunlar!



Halka "teröre karşı savaşan kahraman paşalar" diye lanse edilenler, işte bunlardır, hiçbirinin Altay Tokat'tan farkı yoktur. Konuşan, sıradan bir general değildir. Aşağıda buna ilişkin hakkında vereceğimiz kısa bilgiler, aynı zamanda bu sözlerin öylesine geçiştirilemeyeceğini de göstermektedir.



Son yıllarda ön plana çıkan en milliyetçi, ulusalcı generallerden biridir Altay Tokat. General olarak 1987-95 arasında Hakkari Dağ Komando Tugayı Komutanlığı yaptı. 1995'te Diyarbakır'a OHAL Asayiş Kolordu Komutanı oldu. Görev yaptığı süre içinde, bölgede onlarca faili meçhul cinayetin yanısıra, operasyonlarda kimyasal silahlar kullanıldığı ortaya çıktı. 1995'te Diyarbakır'da üç kişinin gözaltında öldürülüp tabur alanına gömülmesi, 1989'da Hakkari'de üç köylünün yakılarak katledilmesi bilinen suçlarından bazıları.



Rütbelerini hep ilk sırada terfilerle aldı. TSK Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, Üstün Liyakat Madalyası, Üstün Başarı Madalyası sahibi. "İyi çocuk" Ali Kaya'nın da katıldığı Kuzey Irak operasyonunu, dönemin 7. Kolordu Komutanı Yaşar Büyükanıt ile birlikte yönetti. Son görevi, Eğitim ve Doktrin Komutanlığı'ydı. Yani, subayların eğitim programlarının ve ordunun strateji doktrinlerinin oluşturulmasından sorumluydu. Ki, bu kafanın eğiteceklerinin, oluşturacağı stratejinin nasıl olacağı sanırız ortadadır.



Arşivlerde O'na ilişkin başka bazı bilgiler de var. Örneğin, Yüksekova Çetesi davasına sahte belge göndererek yargılanan koruculara sahip çıkması gibi.

Katliamcılık, halka karşı savaş olur da rant olmaz mı? 2004'te Kocaeli'de gerçekleştirilen bir "akaryakıt kaçakçılığı, ihalesi"nde rüşvet çarkı içindeydi. 42 bin Euro'luk havale ve hediye otomobil aldığı ve operasyonu yapan emniyet müdürünü görevden aldırdığı da yine basına yansıyan bilgilerdendi. Yansımayanları ise henüz bilinmiyor.



Böyle "değerli" hizmetlerde bulunan ve halka karşı savaşta tecrübeli olan Tokat, emeklilik sonrası da Tayyip tarafından Başbakanlık'ta kurulması düşünülen bir özel istihbaratın başına getirilmek istenmiş. Öyle ya, devlet halka karşı savaşa göre örgütlendiğine; Tayyip korumalığına da tescilli işkenceci getirdiğine göre, bunda da şaşılacak bir şey yok. Zaten, kahraman general, Fethullah'ın yurtdışındaki okullarına övgüleriyle de, AKP zihniyetine mesafeli olmadığını kanıtlamıştı.



Hukuka bombayla müdahale eden "paşa", kanun yerine kontrgerilla kanunlarını savunduğunu, "değil insan ot bitmez" sözleriyle açıkça göstermiştir. Bu sözlerinde, her türlü vahşi katliam; bugün "biz de İsrail gibi yapalım" diyenlerin zihniyeti; bir zamanlar "birkaç yüz gram siyanür yeter" diyen generallerin; "asmayıp da besleyelim mi" diyen cunta şeflerinin; "ah şu insan hakları olmasa..." diye hayıflanan "paşa"ların mirası var. Miras şimdi öteki "paşalar" tarafından sahiplenilmiş durumdadır.



***



"Değil insan ot bitmez!"



Kontracı generalin zihniyeti daha önce de kendi sözleriyle yansımıştı. İmha politikasını en üst düzeyde uygulamayı savunan Tokat'ın, 13 Ağustos 1989 tarihli Milliyet'teki açıklaması aynen şöyle: "Devlet İstanbul'da uyguladığı kanunu burada aynen uyguluyor. Benim sistemimde olsa çok kısa sürede bunları yokedebiliriz. Sistemim uygulandığı takdirde değil insan, ot bitmez.... Güney'deki komşumuz (Irak), 50 yıl kendilerine karşı savaşanları bir harekatla yoketti. İstesek onları aynı şekilde yokedebiliriz."



Kastettiği harekat, kimyasal silah kullanılan, 1988 Halepçe Katliamı. Yöntem bu! Ve bu açıklamaya rağmen o gün general orada görev yapmaya, rütbeler almaya devam ediyor. Genelkurmay'ın bugünkü soruşturmasının riyakarlığı belli değil mi?



***



MHP'de suçüstü sıkıntısı



MHP panik halinde hemen açıklama yaparak, Tokat'ın "zaten iki yıldır ilişkilerinin dondurulduğunu" duyurdu. Onlar da generalin "teröre karşı meşakkatli bir mücadele vermiş olan TSK'yı da zan altında bıraktığını" belirtirken, "Hukuk dışı müdahale varmış gibi gösterdi"ğini söylediler.



TSK gibi MHP de suç üstü yakalanmış saçmalıyor. "Varmış gibi" ne demek, var olduğunu anlatıyor. Asıl soru, niye bu kontracı generaller, katliamcı özel timciler hep MHP'li olurlar?



***



'Bin operasyon' da şaka mıydı?



Ağar, Altay Tokat'ın sözlerini "şaka yapıyor herhalde" diye değerlendirmiş. Peki, Susurluk'ta "bin operasyon yaptık" derken, sen de mi şaka yapıyordun? Susurluk'un kararlarını zirvede aldığınız da mı şakaydı? Şimdi O artık parti başkanı ya; hukukçudan daha hukukçu, demokrattan daha demokrat maskesi takma zamanı!



***



Dertleri hukuk değil, "TSK yıprandı"!



Generalin sözleri gazetelerin manşetlerinden günlerce inmeyecek, onlarca soruyla gündemde tutulması gereken bir olay olmasına karşın, burjuva basın es geçti. "Her ülkenin derin devlete ihtiyacı vardır" diyen bir zihniyetin yönettiği Hürriyet tam anlamıyla yoksayarken, sözde demokrat yazarların tavrı da dikkat çekiciydi. Kimisi hiç gündemine almadı. Bir kısmı da, meselenin özünü bir yana atıp, "şimdi Avrupa Birliği ne diyecek", "TSK'ya büyük zarar verdi" şeklinde değerlendirdi.



En üst düzey konumlarda bulunmuş bir generalin, kontracılığı üstlenmesini, hukuku, demokrasiyi, bu kontra kafayı dert etmeyen yazarların bütün derdi, bunların uluorta söylenmesiydi. Onlar da aslında ordunun yıllardır bu tür yöntemlerle halka karşı savaştığını çok iyi biliyorlardı ve savundukları bu kokuşmuş düzenin temel direği olduğu için de, "aman ordu yıpranmasın" diyerek, her türlü pisliğini örtmüşlerdi. Bugün de aynısını yapıyorlar. Bu sahte demokratlar tablosu dahi, o generalin bu kadar nasıl rahat konuşabildiğinin bir göstergesidir.



Radikal'den Türker Alkan'ın 29 Temmuz tarihli yazısında "takıldığı" yerlere bakın: Bu bombalar PKK'yi güçlü göstermez mi? Bombalarla karşılanan bir yargıç veya kamu görevlisi korkuyla PKK aleyhine karar verebilir mi? Şimdi PKK çıkıp kendi yaptığı "kanlı eylemleri" Türk yetkililerinin işi gibi gösterip ellerini yıkamaya kalkmaz mı? Bu çeşit bombalamalar uluslararası arenada nasıl bir Türkiye imajı yaratır?... Aynı gün aynı gazeteden Murat Yetkin'in sorunu da, Tokat'ın söylediklerinin "PKK ve yandaşları için gümüş tepside sunulmuş bir propaganda fırsatı" olduğuydu. Sabah Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı ise, TSK'yı aklamayı, generalin akıl sağlığına havale etmişti. Ona göre, "Tokat'ın emekli olduktan sonra ruhsal durumunda bazı değişiklikler olduğu" anlaşılıyordu. Altay Tokat'ın Türkiye Cumhuriyeti'ne zarar verdiğini belirten Fatih Altaylı, Genelkurmay'a öğüt vermeyi de ihmal etmiyordu: "Genelkurmay emekliye ayrılacak personeline, özellikle de Güneydoğu'da görev yapmışsa, ciddi bir 'Emekliliğe Hazırlama Programı' uygulamak zorunda." (30 Temmuz Sabah)



Kastettiği programın, "susun, katliamları, kontra eylemleri anlatmayın" eğitimi olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok!

*

Şimdi düşünün; bunların neresi demokrat, neresi hukuktan yana? Ülkenin aydını, yazarı meseleye, o meşhur "TSK yıpranıyor" klişesi ile yaklaşırsa, general bu mantıktan güç almaz mı?

-Pozan- - 9/8/2008 Saat 11:44

:zalkis: :zk: :zalkis:

Rojin - 14/8/2008 Saat 09:58

Bilinen gercekleri göz ardi etiler demiyorum bilerek göz ardi edildi,Maymuncugu oynamayi tercih etiler ;)

BirNefes - 2/9/2008 Saat 11:03

Türkiyeyi yönetenler :mad: gelen gideni gidende gelenden farkli olmadiki :D daha cok yönetirler cokkk :hello:

umut1960 - 2/9/2008 Saat 13:04

'''''''İNSANLAR LAYIK OLDUKLARI GİBİ YÖNETİLİRLER.'''''''
ama hep Türkiyeyi yönetenleri eleştiririz peki TÜRKİYEDE YÖNETİLENLER ELEŞTİRİLMEZMİ bizde. Asıl sorun bu bence. Yönetilenler eleştirilmeli o zaman Türkiye DÜZELİR

HarmanYeli - 2/9/2008 Saat 13:20


her dokunulanin sitemi, sikayeti, isyani bu. iyi de bu yonetime gorevi veren cogunluk bizim diger yanimiz degil mi, bu cogunlugu nasil saglayabildikleri konusu dusundurucu vede irdelenmesi gereken yanimiz degilmidir, sonrasi corap sokugu degilsede en azindan bu denli dugum dugum sorunlarla boy gostermeyecektir.

Rojin - 13/9/2008 Saat 21:20

Dügüm üzerine daha cok dügümler atilir.Cok Seneryolar yazilir... ;)

BirNefes - 22/9/2008 Saat 14:09

yönetleri :cool: Ve :thumbdown:

Bu konunun yazarı : Dostsesi - Stimme der Freundschaft
http://dostsesi.com/forum

Bu sayfanın URL'u:
http://dostsesi.com/forum/modules.php?name=eBoardtr&file=viewthread&fid=747&tid=337