Durduk yerde, evet durduk yerde kaşıyoruz... Öteki ya da beriki
farketmiyor... Bugün gazetesi yazarı Nuh Gönültaş'n yazısı mesela...
Yahu birader sen değil misin, hoşgörüden sözeden? Sen değil misin birlik,
beraberlik ve sevgiden sözeden? Peki nerede kaldı senin hoşgörü anlayışın
nerede?
Nuh'un yazısı üzerine yazılacak çok şey var... Ama "bir okurum"un yazdığı
yazı, her şeyi ama her şeyi öyle güzel özetliyor ki... Her şeyin özeti
diyebileceğim bu yazıyı okurumun iznini alamadığım için isimsiz
yayımlıyorum.
İşte o yazı:
"Üzerinde yüzen pet şişelerden görünmeyen...
Utanmadan, şehir eşkıyalarının geceleri içip, içtiklerini içine
boşalttığı...
Sadece pet şişeler değil...
Poşetinden ayakkabısına, terliğinden çorabına her eşyayı içinde barındıran
denizlerimiz kirlendiğinde seslerini kesip yerlerinde keyif çatanlar,
şimdi, sırf Müslüman değil diye son arzusu yerine getirilen bir insanın,
bir avuç külünden rahatsız…
Peki, bize düşen görev ne bunu söyleyenlere karşı?
Öğretmek…
Neyi?
Önce kendilerine ve insanlara...
Sonra bütün dinlere...
Sonra bütün evrene saygı duymayı, sevmeyi...
Her canlının eşit yaşama hakkının olduğunu ve yeryüzündeki ortak paylaşım
alanlarının hepimizin olduğunu, gerçek “kirlenmenin” insanın
içinde başladığını ve sinsice yayıldığını, korkmamız gereken en büyük
gerçeğin bu olduğunu öğretmemiz gerekiyor…
Öğretmemiz gerekiyor ki…
Her seferinde bizi şaşkına çeviren o cümleleri kuramasınlar.
Öğretmemiz gerekiyor ki…
İçlerindeki nefreti, ırkçılığı durmadan dışa vurup bir kazanç
sağlayamayacaklarını, çok şey kaybedeceklerini anlasınlar…
Öğretmemiz gerekiyor ki…
Dini, kendilerine kalkan yapmanın aslında acınılacak bir durum olduğunu,
olması gerekenin dini, saygıyı, sevgiyi, hoşgörüyü kalbe sığdırmak olduğunu
kavrayabilsinler…
Bir avuç külden rahatsız olan, tecavüzden tutuklu birine saçma sapan
bahanelerle sahip çıkan, dini “şekilden ibaret” sayan insanlara
bunları anlatmak zor olacak belki ama olsun…
Zorlukları yenmeliyiz…
Öğretmeliyiz…"
Hadi ÖZIŞIK
İnternet haber