Konu: LAWRENS...

Forum: Türkiye Siyasi Yönetimi

Konuyu açan: NOGAYTURK


NOGAYTURK - 6/5/2008 Saat 22:22

SUSURLUK
Ramazan NARİN
xsusurlukx@hotmail.com



LAWRENS ve Bu unutulur mu..?





Müslüman bir ülkeyiz ve halkımız Müslüman. Osmanlı Devletinin varisiyiz. Osmanlının İslam’a verdiği hizmet tartışılamaz. Gelgelelim, bu millet bir de 1. ve 2. Dünya savaşının içinde olmuş ve ardından, İstiklal Savaşı yapmış, gazi ve halife bir millet olup, şimdi AB Kapısındadır...



1. Dünya savaşında İngilizlerin Arap halklarını kullanarak, nasıl misyonerlik ve nasıl Osmanlıya çöküşü yaşattıklarını anlamak için, LAWRENS’ i ve o tarihteki kullanılan Müslüman Arapları, ve yukarıdaki resmi hatırlamamız lazım.



Birinci Dünya Savaşı'nda Hicaz savunması ve Medine Savaşı sonrasında, İngilizlere 150 bin askerimiz esir düşmüştür. Bu askerlerden bir kısmı da, Mısır'ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı'na hapsedilmişlerdir. Yemende kalan askerlerimiz bir destandır lakin, anlatacağımız olayda, çöllerde kalan, 135.000 mehmet te, kör edilen 15.000 Mehmette bir destandır.



1916 yılında, Osmanlının 42. alayı, 12. Kolordu emrinde olarak Suudi Arabistan Hicaz cephesinde görevlendirilmiş ve iki yıl Arabistan'ın cehennemi güneşi altında susuz ve gıdasız Mekke ve Medine bölgelerinde muharebelere katılmışlardır. İngiliz ve işbirlikçi Araplara karşı Medine'yi yoksulluk içerisinde, insan gücünün üzerinde bir direnç ve cesaretle savunan 42. Alaya, 'Medine Muhafızları' unvanı adı da verilmiştir.Çok kanlı geçen muharebelerde Alay Komutanı, düşmanın eline geçmesin diye Alay Sancağını dahi yaktırmıştır. Muharebelerin devamı sırasında Alay komutanı dahil, bütün subaylar şehit olmuş, geriye 156 er kalmıştır.



Devamında; " Karamanlı yedek subay Ahmet Altınay`ın günlüğünü esas alarak, Ahmet Duru`nun yazdığı İmge yayınlarından çıkan "Katran Kazanında Sterilize" adlı kitabından aldığım bilgilerdir." 1918' de Filistin cephesinde esir düşen 16. Tumen'in 48. Alayı'na bağlı Osmanlı askerleri vardır ve hepsi ve 150.000 Mehmet, İngilizlere esir düşmüşlerdir. Tutuldukları Kampın tam adı, “Seydibesir Kuveysna Osmanli Useray-i Harbiye Kampı”dır. Bu kampta, askerlerimiz, 12 Haziran 1920' ye kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, ağır hakaret ve aşağılamaya maruz kalmışlardır. Bu insanlık dışı muamelenin müsebbipi ise: İngilizler, Ermeniler ve İngilizlerle işbirliği yapan, Lavrensin etkisindeki Müslüman Araplardır.

LAWRENSİN etkisindeki güya Müslüman Araplar ve Ermeniler, bu esir askerlerin Osmanlı güç kazanırsa gine karşılarında olacağını, bu yüzden 150.000 askerimize toplu katliam yapılmasını savunmaktadırlar. Bunun içinde; askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokulmuştur. Ancak suya normalin çok üzerinde krizol maddesi katıldığından, Mehmetçik daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanmaktadır. Haşlandığı için sudan çıkmak isteyen askerlerimize izin verilmemiş, İngiliz askerleri dipçik darbeleri ile, askerlerimizi havuza itmişlerdir. Mehmetçikler, doğal olarak bele kadar gelen suya başlarını sokmak istememiştir. Ancak bu kez İngilizler havaya taciz ateşi ettiğinden Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya sokmuşlardır. Ancak başını sudan kaldıran her MEHMET, artık göremez ve kördür. Çünkü krizol gözlerini yakmıştır...

Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmemiş ve 15 bin askerimiz, bile bile kör olmuştur. Binlercesi de ölmüştür. Bunun adı katliam mı ? Temizlik mi ? Veya nedir ? Bir bilen varsa lütfen söylesin..!



Bu vahşet, 25 Mayis 1921 tarihinde TBMM'de de görüşülmüştür. Milletvekilleri Faik ve Şeref beyler bir önerge vererek,150.000 askerimizden neden geriye sadece 15.000'inin döndüğünü, Mısır'da esir tutulan askerlerimizin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, binlerce askerimizin ağır işkenceler altında öldürüldüğünü bunun faili olan İngiliz tabip, garnizon komutanı ve askerlerinin, işbirliği yapanların cezalandırılması için, TBMM'nin teşebbüse geçmesini istemişlerdir. Kayıtlarda vardır. Ama, yeni kurulan bir devletin binbir türlü zorlukları varken muvaffak olamamışlardır. Hesap sorulması işi, böylece unutulup gitmiştir. Şehitlerimizin Hepsine Allahtan rahmet diliyorum.

Ama onlar, ama Ermeniler, ama Siyonist tezgaha gelmiş zenginleşmiş işbirlikçi Araplar, ama AB adı altında toplanan Hristiyanlar, İngilizler, Avrupalılar unutmuyorlar... Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyuna sunuyorlar. Diyorlar ki, TÜRKLER ERMENİLERİ KATLETTİ ! ve bunun aksini söyleyeni içeri tıkarım. En üzücü olanı da ; güya Türk, güya müslüman malum birilerinin, bu karalama kampanyalarına, çanak tutmasıdır... LAWRENS’in rolüne soyunan birilerinin, Katardan ortaklar bulması, arap şeyhlerine parsellerin, bankaların satılması boşuna değildir.



LAWRENS KİMDİR ? ( Lawrens; bir homoseksüeldir, bir İngilizdir, bir Avrupalı ve misyonerdir. )

LAWRENS, 1888'de doğmuş ve Zengin bir aileye mensuptur. Oxford Üniversitesi'nde arkeoloji tahsil etmiştir.. Arabistan, Suriye, Mısır ve Filistin' de çeşitli araştırmalar yapmış; yaşayış tarzı Ortadoğu insanlarından farklılık arzetmemiştir. Ve bir motorsiklet kazasından sonra 19 Mayıs 1935' te Londra'da ölmüştür. Lawrens; şeyh kıyafetiyle bol paralar sarf ederek, Müslüman kılığına girerek, saf Müslümanları ve Arapları Osmanlı aleyhine kışkırtmış, “ Din iman elden gidiyor, sizin en büyük düşmanınız Türklerdir ” diyerek, (Din iman elden gidiyor söylemi her zaman hainlerin ve işbirlikçilerin söylemidir. Kubilay’da da, Dersimde de duyduk bu sesleri…;) orta doğunun elimizden çıkmasına sebep olmuş ve Arapların Osmanlı'yı arkadan vurmasını sağlayarak, emelini gerçekleştirmiştir.



BUGÜNKÜ LAWRENS..? Aradan bir asır geçince, yaşadıklarımızı, ihanet edenlerimizi çabuk unutuyoruz. Balık hafızalı olduk! Eksiğimize, gediğimize, kör topal yürüyen demokrasimizle kalkınmaya, ülkemizi çağlar üzerinden sıçratıp kalkınmışlık yönü ile milletler arasındaki yerimizi almaya çalışırken, İngiliz başından çıkmış, kulağı geçmiş Amerika boynuzu, karşımıza bir başka Haçlı oyunu ile, en iyi bildikleri Bizans entrikaları ile bugün gine çıkmış ve yeni Lawrenslerini icat etmiştir.



Yine dinî kılıklı “Lawrens” cikler yarıştadır. Bu seferki Lawrenscikler yerlidir. Türk’ ten koparılacak Arap Müslüman kalmadığına göre, oyun ; o zaman kopartmaya başarılı olamadıkları Kürtler’ in üzerine kurulmuştur. Bundan bir asır önce Araplara ne yaptırdılarsa, şimdi de bunlara aynısını yaptırmaya çalışmaktadırlar. Lawrenscikler yarışarak büyümüşler, bizden birileriymiş gibi yaşamışlar, yıkmak istedikleri cumhuriyetin nimetlerinden en yukarılara gelerek istifade etmişlerdir. Aralarında birisi de, yarışı kazanarak LAWRENS olmuş ve 2. LAVRENS ûnvânını da kazanmıştır.



Şimdi Lawrens-land’ da keyif çatmakta, uzaktan kumandayla fetva vermektedir. “Kardeşim Şeyh Said hadisesinde beni de yargılamak isteyenlerden binlerce kişiyi Kemalizme düşman ederek intikam alıyorum.” diyen Saidî Kürdî’ yi, milletimize hakiki din alimi, talebesini Amerikada yaşasa da ULEMA-İ HALİFE HAZRETİ olarak yutturduktan sonra, yoldaşı ve diyalogdaşı Papa Hazretlerince kutsanmasının da ardından,cücüklerine misyonerlik aleyhtarlığının önlenmesi, hristiyanlığın sevilmesi işaretini vermiş ve, HAÇ işareti TOKİ evlerimizin tepesine dahi çakılmıştır.



Cücükler şimdi harıl harıl, arı gibi Anadolu’nun dört bir yanında “Hıristiyan olanlar asıllarına dönüyorlar. Onlar zaten Hıristiyandılar.” diyerek dinler arası diyalog faziletini anlatmaktadırlar. Sanki Türk’ ün elin alemin dini diyaneti ile bir alıp veremediği varmış gibi... Türk’ü dininden caydırma faaliyetinin adını ise dinler arası diyalog koymuşlardır. Bu arada 2. Lawrensimizin yanında KÜRDİ Lavrensçikler de boş durmuyor tabii, meclisin içine kadar girip, kuzey Irakta conilerin ellerine sarılıp hoşgeldiniz diyen Barzancılar gibi, Amerikanın kendilerini kurtarmasını bekliyorlar. Ama o çok özendikleri Lawrensin son itirafını okumamışlar öyle gözüküyor. Hatırlatacak olursam ;



Lawrens şöyle demiş : ” Araplar hiçbir zaman bir bayrak altında toplanamayacaklar ve tek bir devlet olamayacaklardır. Onlar için en mükemmel bir idare, Türk idaresidir. Biz kendi menfaatlerimizin icabı olarak ihtiyarlamış ve değişen şartlara göre yaşama gücünü tazelememiş bu idareyi yıkacağız ve istediklerimizi elde edeceğiz, fakat hiçbir zaman Türk’lerin yerini alamayacağız. Bu yer, ebediyen boş kalacaktır.”



Ben de diyorum ki; insanlıktan nasibini almamış Avrupalının, gerçek yüzü budur.. Osmanlının çekilmesinden sonra tespih taneleri gibi döküldük diye farkındalık yaşayan Araplar, maalesef ihanetlerinin bedelini sömürülerek ödemektedirler ve ödeyeceklerdir. Kuzey Irak kürtleri de...



Bu arada bizi, Osmanlı'yı arkadan vururken, Mekke şerifi Hüseyini, peygamber soyu diye halife yapacaklarını söyleyen araplar vardı. Sahi, kimdir peygamber soyu ? Amerikada olmasın diyerek soruyorum ; Hani biz Cumhuriyet ile Halifeliği ortada bıraktık da. Sahibi kim? Sahipleneni kim? Şimdi hangi İslam ülkesindedir HALİFE ? HALİFELİK ? Sahi bilen bir müslüman varsa, lütfen bana iletsin.



BU/NLAR UNUTULUR MU ? (Ama maalesef unuttuk...)

Rojin - 6/5/2008 Saat 23:45


Alıntı:
150.000 askerimize toplu katliam yapılmasını savunmaktadırlar. Bunun içinde; askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokulmuştur. Ancak suya normalin çok üzerinde krizol maddesi katıldığından, Mehmetçik daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanmaktadır. Haşlandığı için sudan çıkmak isteyen askerlerimize izin verilmemiş, İngiliz askerleri dipçik darbeleri ile, askerlerimizi havuza itmişlerdir. Mehmetçikler, doğal olarak bele kadar gelen suya başlarını sokmak istememiştir. Ancak bu kez İngilizler havaya taciz ateşi ettiğinden Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya sokmuşlardır. Ancak başını sudan kaldıran her MEHMET, artık göremez ve kördür. Çünkü krizol gözlerini yakmıştır...



Bu vahseti unutmak ASLA diyorum ASLA :( Bu Asla unutulmyacak bir Acidir ve unuturamazlar.

Ne yaziki sineye cekltiler hesab soramadilar soramadiklari gibi Suclu durumauna düsmei"de kablendiler,ERMENI SOYKARIMI denilince oooo Diyolrlar yaptiniz ve hala ERMENI SOYKARIMI sorusturmada.

YA bizim giden 150.000 askerimize toplu katliam canlarimizin Hesabi nerde,Aciklamasi nerde ? :(

Alıntı:
Sahipleneni kim? Şimdi hangi İslam ülkesindedir HALİFE ? HALİFELİK ? Sahi bilen bir müslüman varsa, lütfen bana iletsin.



Sahiplenmeyi bilsedik diyorum bugüne kadar bu sorular cevpasiz kalmazdi.

Ama sunu unutuyorlar ASLA bizde Unutmayacagiz nekadar Unuturmak isteselerde Bizler

Rojin - 6/5/2008 Saat 23:46

Tsk bu paylasim icin nogayturk hsg aramiza dost :zk:


[tarihinde düzeltildi 6/5/2008 Saat 23:46 Yazar Rojin]

Bence68 - 7/5/2008 Saat 14:46

Harika bir paylaşım arkadaşım. Eline yüreğine sağlık...

Ne söylenebilirki...

Saygılar..

NOGAYTURK - 7/5/2008 Saat 22:42

Rojin,
hassasiyetin için tşk ediyorum.
Umarım, bilgi sahibi olan herkes bu konularda fikir sahibi de olur ve bu senin gösterdiğin hassasiyeti gösterir. Yüreğine iyi bak.


[tarihinde düzeltildi 7/5/2008 Saat 22:45 Yazar NOGAYTURK]

NOGAYTURK - 7/5/2008 Saat 22:48

hASSASİYETİNİZE
tşk ediyorum. Ben söylediğiniz gibi, yanlış bildiklerimi kınıyorum en azından. Ama sizde yanımdasınız ve sizin ve bizim gibi düşünenler çoğaldıkça, bir gün bu hesaplar sorulacaktır.

Bu konunun yazarı : Dostsesi - Stimme der Freundschaft
http://dostsesi.com/forum

Bu sayfanın URL'u:
http://dostsesi.com/forum/modules.php?name=eBoardtr&file=viewthread&fid=747&tid=295