Bence68
Site kurucusu
Ezo Gelin
Dostlar affınıza sığınarak bir türkü hikayesi sunmak istiyorum.
Ezo Gelin Kimdir? Asıl adı Zöhre olan Ezo Gelin, 1909 da Oğuzeli ilçesinin
Uruş köyünde doğdu. Babası, Bozgeyikli oymağından Emir Dede, anası Eliftir.
Nüfus kaydında halen bekar görünen Ezonun, üçü erkek, üçü kız altı kardeşi
daha vardır. Ezo, erken gençliğinden itibaren, güzelliğiyle dikkatleri
üzerinde topluyordu. O kadar ki düğünlerde gözler, gelinden çok onun
üzerinde gezinirdi. Ezoyu, birçok zenginin yanı sıra, o zamanki Halep
ilimizin Carablus ilçesinin Kozbaş köyünde oturan teyzeoğlu Memey (Memet)
istiyordu. Taktirde yazılan tedbirde bozulmamış, Ezo,´nun ilk evliliği ne
bu ağalardan biriyle oldu, ne de teyzeoğluyla. Ezonun Güzelliği Anlatanlar,
Ezo´nun güzelliğini nereye koyacaklarını bilemiyorlar. Ezo nun güzelliği
söyleyen dillere söylence olurken, Barak ovasında bir genç adamın adı
dillerde dolaşır olmuştu. Bu komşu Beledin köyünden, Şitto Hanefi
Açıkgözdü. Şittonun bağlaması, akarsulara Siz şırıldamayın, ben şırıldayım
seside bülbüllere, Siz şakımayın, ben şakıyayım diyen cinstendi. O sıralar
Hanefi 30 aya Sen doğma ben doğayım diyen güzeller güzeli Ezo da 20
yaşlarındaydı. Gün o idi ki Uruş köyünde Hacı Mamuş´un düğünü vardı. Düğüne
Ezo da Şitto da çağrılıydılar elbet. Düğünde tüm gözler gelini de güveyi de
unutup, Ezo ile Şittoyu izledi. Şitto, Ezoya gönlünü kaptırdı. Şitto
Hanefi´nin gönlüyle kafası aynı telden çalıyordu. Bu nedenle, Ezoya dünür
yolladı. Hanefi, ala ala düşünelim cevabı aldı. Araya acımasız zaman girdi.
Bu ara Şitto, kendi köyü Beledinden Mehmet Örtürkle yörenin töresi olan
değişiki uygulamaya karar verdi.( Bu töreye göre, bir erkek, hısımlarından
bir kızı bir arkadaşına verir, arkadaşının hısımı bir kızı alır. Böylece
iki tarafta çevrede kalın diye anılan başlıktan kurtulmuş olur.) Şitto
halası Haziki Mehmet´e verecek buna karşılık Mehmet´in kızkardeşi Selviyi
alacaktı. Araya girenler girdi bu değişik gerçekleşemedi. Öyle ki Şitto
Hanefi, eş dostla acı yüz (yani onların yüzüne bakamaz) oldu. Ezo Şitto İle
Evleniyor Derler ya İnsan sarayda olmamalı. Saray insanda olmalı. Şitto´nun
doğru dürüst evi bile yoktu ama, yüreğinde Ezo geziniyordu. Eşin dostun
araya girmesiyle, Ezo Şittoya çatıldı. Ele gelin gelir, bize kalın gelir
demişler. Bu evlenmede Şitto´ya kalın (başlık) da gelmeyecekti. Çünkü Şitto
Ezoyu almasına karşılık, Ezo´nun ağabeyi Zeynele halası Haziki verecekti.
Alan razı veren razı. Güzün ortanca ayında iki düğün birden kuruldu.
Şittoyla Ezonun düğünü Beledin köyünde Zeynelle Hazikin düğünü Uruşta
kuruldu. Zurna öttü davul vuruldu. Alındı, verildi iki köyde, gerdeğe
girildi. Sen sağ ben selamet. Bu demektir ki iki köyde iki mutlu yuva
kuruldu. Şitto ile Ezo, sizlere layık mutlu bir yaşamı sürdürüyordu.
Ağızlarının tadı yerindeydi yani. Gelgelelim, mutlulukları göze geldi. Daha
doğrusu aralarına arabozucular girdi. Yemediler
içmediler, dedikodu yaptılar. Atalarımız Söz taşıma taş taşı demiş ama,
bazı kendini bilmezler söz taşıdılar. Hatta kendileri söz uydurup
getirdiler, götürdüler. Bir harman sonu evlenmişlerdi ikinci harman sonuna
dek birlikte yaşayamadı Şitto ile Ezo, Şitto öykülerini bir cümlede
özetler. Kötü talih geç buldum tez yitirdim. Şitto Ezoyu boşayınca değişik
töresince halası Hazik de geri döndü. Ezonun İkinci Evliliği Efsanesel
güzel Ezo, Şitto Hanefi´den ayrıldıktan sonra altı yıl dul kaldı. Yörenin
ağızbirliği etmişçesine anlattıklarına göre Ezo, bu süre boyunca daha bir
serpildi, daha bir güzelleşti. Öyle ki görenin gözü kalırdı. Nasıl
anlatmalı: O bir ışıktı da, tüm erkekler, onun çevresinde pervane
kesilmişlerdi. Genç yaşlı, zengin fakir, nice talibi çıktı Ezonun. Her
talibi, tek tüy isteyen Hz. Süleyman´ın önünde tüm tüylerini döküverdiği
söylenen yarasa örneği, neyi var neyi yoksa önüne seriyorlardı Ezonun. Ezo
tam altı yıl, evlenme önerilerini geri çevirdi. Sonunda, ailesinin de
ısrarı üzerine, kendisine genç kızlığından beri talip olan Teyzeoğlu
Memeyle evlenmeye razı oldu. Türkmen oymağından olan Memey Suriyenin,
Calabrus ilçesinin Türkiye sınırına yakın Kozbaş köyünde oturuyordu. Ezo
1936 yılının güzünde Uruş´tan Kozbaş´a gelin gitti. Bu evliliğide değişik
töresine göre olmuş onu alan Memey, bacısı Selviyi, Ezo´nun ağabeyi Zeynel
Bozgedike vermişti.
Öykünün Sonu Ezoyla Memeyin iki kızları oldu. İlki fazla yaşamadan öldü.
Celile adlı ikinci kızları halen sağdır ve Suriye´de yaşamaktadır. Ezonun
ikinci kocasıyla geçimi yerindeydi. Ne var ki gurbet denilen bir ateş
yüreğini yakıyordu da. Türk köylüsü çalının ardı gurbet der. Ezo da,
Kozbaştan Türkiyeyi, Uruşu görüyordu.Hatta ara sıra doğduğu köye gidip
geliyordu ama, bunlar özlemini azaltmıyor, pekiştiriyor, dayanılmaz hale
getiriyordu. Yakınları onun Vara öleyim, tek yurdumda kalayım dediğini
anlatırlar. Ezo bir de göreceksiniz bu gurbetlik beni öldürecek der ve
öldüğünde, hiç olmazsa Türkiye´yi görecek bir yere gömülmesini dilerdi.
Dediği de oldu. Suriyeye gidişinin yirminci yılında, 1956 güzünde Ezo
yatağa düştü. Hastalığının ince hastalık (verem) olduğunu, herkes gibi
kendisi de biliyordu. Ezo, kızı Celileyi yatağının başından ayırmak
istemiyordu. Ecelle kavil gününün gelip çattığını anlıyor, tek avuntuyu
güzel kızı Celilede buluyordu. Ve Ezo Gelin güz yağmurlarının düştüğü bir
Cuma, yatsı vakti son soluğunu soludu. Eşi ve yakınları, casiyetini dikkate
alarak, onu arasıra tepesine çıkıp yaşlı gözlerle Türkiye´yi seyrettiği
Bozhöyükün en yüksek noktasına gömdüler. Mezarı oradadır şimdi-o kum
ülkesinde. EZOGELİN TÜRKÜSÜ Ezo gelin benim olsan seni vermem feleğe, Güzel
yosmam başın için salma beni dileğe, Anası huridir de, kendi benzer meleğe
Nenneyle de ah bahtı karam nenneyle, neneyle Çık Suriye dağlarına bizim ele
eleyle, Gel bahtı karam gel sıladan ayrı yazılalım gel… Ezo Gelin çık
Suriye dağlarının başına, Güneş vursun da kemerin kaşına kaşına, Bizi
kınayanın bu ayrılık gelsin başına başına Nenneyle de ah bahtı karam
nenneyle, neneyle Çık Suriye dağlarına bizim ele eleyle, Gel bahtı karam
gel sıladan ayrı yazılalım gel.
Turnayı uçurdum Uruş köyünden
Önünde sacır var, geçmez orayı
Tilsevet gölüne battı mı dersin,
Hep avcılar arar bahtı karayı,
Bir haber alamadım Zambır köyünden
Şaine Küllü´yü, hem zügarayı
Şibib´e telinden atımı dersin
Bu üç köyü şavkı tuttu mt dersin?
Hele Devehöyük geçit yeridir.
Mallarım kaçaktır, varma gümrüğe,
Bozhöyük te gümanımın biridir,
Geç Karakuyu´dan, otur Düğnü´ye,
Alıp giden Türkmenlerin eridir
Dön ha Ezo, dön ha eski yurduna,
Bir gece Kozbaş´ta yattı mı dersin?
Sahiplarin seni sattı mı dersin?
İlk kocası "Şitto" Hanefi Açıkgöz´ün yaktığı türkü
Üstünden al giymiş altından mavi
Fırat kenarına yağmaz mı dolu
Yarim kanatlanmış uçmanın çağı
Eşinden ayrılan olmaz mı deli
Anca şahin alır böyle bir avı
Günde üç beş defa gördüğüm yari
Gene dertli dertli gider bu gelin
Şimdi yıldan yıla sabır eder gönül
Giymişsin karayı olmuşsun tatar
Salınmaz ateşi saldın özüme
Derdimi derdine etmişsin katar
Geceleri uyku girmez gözüme
Söyler de dostlar ben inanmazdım
Son zamanda sen gelirsin sözüme
Elin dediğinden olmuşsun beter.
Gene dersin ben ettiğimi bilmedim,
Yüce dağ başında bölük bölük kar
Annesi huri de benzer meleğe
Ayrılık elinden ciğerim delik
Başın için salma beni dileğe
Bu ayrılık bize mevladan geldi.
Gücüm yetmez şu imansız feleğe
Gene dertli dertli gider bu gelin
Gene dertli dertli gider bu gelin.
Yöre Gaziantep
Derleyen Cemil Cahit Güzelbay
Sevgiyle
____________________
İnsan sevincin ürünüdür. Kötülüklerin, karamsarlıkların ürünü olamazki...
____________________
Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.