En genel anlamı içinde, soru sormanın sonucu olan ve insanla, insan
yaşamıyla ilgili problemlere karşı ilginin gelişmesiyle başlayan düşünce
türü. ...
En genel anlamı içinde, soru sormanın sonucu olan ve insanla, insan
yaşamıyla ilgili problemlere karşı ilginin gelişmesiyle başlayan düşünce
türü.
Buna göre, felsefe zor ve çözülemeyen yaşam problemleriyle karşılaşmaktan,
bu problemlerle uğraşmaktan korkmayan bir yaklaşım, düşünsel bir tavır
olmak durumundadır. Felsefe insan yaşamının anlamıyla, varlık, bilgi ve
değerle ilgili sorulara bir yanıt getirmeye, bu konularda ortaya çıkan
problemleri çözümlemeye çalışırken, işe sıfırdan başlamayıp, belli bir
bilgi birikimine sahip olunduğunu varsayarak çözüm getirmeye çalışır.
Çünkü insanların yaşamlarında neyin önemli olduğunu değerlendirebilmeleri
için, hayatla ilgili bazı deneyimlere sahip olmaları gerekir. Demek ki,
felsefe insan yaşamının anlamıyla ilgili sorulara yanıt verirken, başka
bilgi türleri tarafından sağlanan bilgilerden yararlanarak, genel,
bütüncül ve kuşatıcı yanıtlar getirmeye çalışır.
Bununla birlikte, felsefeyi felsefe yapan şey, insan yaşamının anlamıyla
ilgili sorulara yanıt vermekten çok, sorular sormak, problem
görebilmektir. Zira, insan için önemli olan, yalnızca felsefe okumak ve
felsefeyi bilmek değildir, felsefe yapmaktır, felsefi davranabilmektir.
Felsefe yapmak ise, felsefi hissetmeyi ve felsefi düşünmeyi gerektirir.
Felsefe yapmak varlığı ve bilgiyi bir bütün, insan yaşamıyla ilgili olay ve
problemleri çok boyutlu olarak görmek ve her yönüyle kavramaya çalışmak
anlamına gelir.
Felsefi düşünce, araştırmaya ve eleştirel bir tavra dayanan bir düşüncedir.
Yani, felsefi düşünce, kendisine veri olarak aldığı her tür malzemeyi
aklın eleştirici süzgecinden geçirir. Her şeyi olduğu gibi kabul eden,
merak etmeyen ve kendisine sunulanla yetinen bir insan için felsefe söz
konusu olamaz. Felsefi düşünce, şeylerin niçin oldukları gibi olduklarını
merak eden, hayatı bütün boyutlarıyla görmeyi, yaşamın bütün boyutlarını
göz önünde bulundurmayı bilen, açık ve sorgulayan bir zihnin ürünüdür.
Felsefi düşünce, akıl temelli soruşturma ve refleksif bir düşünme
yönteminin sonucu olan bir düşüncedir. Felsefede söz konusu olan düşünce,
kendi üzerine dönmüş olan ve kendisini konu alan bir düşüncedir. Buna göre,
felsefeci, doğrudan doğruya doğa, tarih, toplum üzerinde eleştirici bir
bakış açısıyla düşünebileceği gibi, çeşitli bilimler tarafından sağlanan
malzeme üzerine de düşünebilir. Yine, o bir problemi yalnızca bir bakış
açısından, bir bakımdan ele alan diğer disiplinlerin, bilgi türlerinin
tersine, bir problemi bütün yönleriyle ele almayı içerir. Felsefi düşünce,
ayrıca çözümleyici ve kurucu bir düşüncedir. Yani, felsefi düşüncenin
analiz ve sentez gibi işlevleri söz konusudur. Analiz söz konusu olduğunda,
filozof, kendisinin de içinde bulunduğu ve bir parçasını teşkil eniği
dünyayı anlamak ve kavramak için kendisine sunulan her türlü bilgi, deney,
algı ve sezgi sonuçlarından oluşan düşünceyi analiz eder, açıklığa
kavuşturur. Fakat filozof, bununla yetinmez, yani dünyayı parçalanmış bir
halde bırakmaz; analize koşut olan başka bir düşünme tarzı ile, üzerinde
düşünülmüş, çözümlenmiş, aydınlığa kavuşturulmuş malzemeden hareketle
dünyayı yeniden inşa eder, bir birlik ve bütünlüğe kavuşturur. Nihayet,
felsefi düşünce evrenseldir, çünkü insan yaşantısına giren her şey
felsefeye konu oluşturabilir. En basit bir algı öğesinden (örneğin,
dokunduğum masanın sertliği) en karmaşık bir düşünme sistemine (örneğin,
Einstein’ın genel rölativite teorisi) kadar her şey felsefeye
inceleme konusu olabilir. Öte yandan, felsefede söz konusu olan insan
yaşantısı, şu ya da bu insanın değil, genel olarak insanın yaşantısıdır.
alintidir