|
Junior Member Cevaplar: 39 kayıt olmuş: 6/12/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 1/2/2008 Saat 06:24 |
|
|
1 Şubat 2008
Kadın hakları raporu dağıttı idama mahkum oldu
Afganistan’da internetten kadın hakları ile ilgili rapor
indirip dağıtan gazetecilik Öğrencisi genç
İslamcı mahkeme tarafından Ölüme mahkum edildi.
The Independent gazetesi serbest bırakılması için
kampanya başlattı.
Kadınları yok sayan Taliban iktidarı, ABD'nin opersyonuyla
birlikte yok oldu. Ama Afganistan'da o günden sonra çok az
şey değişti. Kadınlar hala burkasız sokağa
çıkamıyor, kız çocukları hala okullara
gidemiyor. Birçok bÖlgede her türlü davaya şeriat
mahkemeleri bakıyor. Son olarak yaşanan olay ise Taliban
düzeninin tam gaz sürdüğünü bir kez daha
ortaya koydu.
İnternetten kadın haklarıyla ilgili bir rapor indirip
dağıtan gazetecilik Öğrencisi genç,
İslamcı mahkeme tarafından Ölüme mahkum edildi.
İngiliz The Independent gazetesi, Öğrencisi gencin serbest
bırakılması için kampanya başlattı.
İngiliz The Independent gazetesinin manşetine
taşıdığı haberinde, Afganistan’da
gazetecilik Öğrencisi Said Pervez Kambas adlı gencin
internetten kadın hakları ile ilgili rapor indirdiği
için İslamcı mahkeme tarafından Ölüme mahkum
edildiği belirtilerek gencin serbest bırakılması
için kampanya başlatıldığı duyuruldu.
KARZAİ HüHüMETİ PARMAĞINI OYNATMADI
Raporu indiren gencin Ölüme mahkumiyetinin ülkenin
yetkililerince onaylandığının kaydedildiği haberde
Afganistan’ın artık Taliban dÖneminde
olmadığı, Taliban’dan kurtuluşundan 6 yıl
sonra, Batı'nın müttefiki olan Devlet Başkanı
Hamit Karzai tarafından demokratik kurallara gÖre
yÖnetildiği vurgulandı.
23 yaşındaki Kambas’ın Balkh üniversitesi'ndeki
arkadaşlarına konu üzerinde tartışmak için
raporu dağıttığı ancak şikayet edilerek
tutuklandığı belirtildi.
Yakın dÖnemde Said Pervez Kambas’a Ölüm
cezası verilmesini sivil haklarına yapılan bir hakaret
olarak değerlendiren Independent gazetesi, Kambas’ın adil
yargılanmasını sağlamak için bugün bir
kampanya başlatıyor. Birleşmiş Milletler, İnsan
Hakları grupları, gazeteciler ve Batılı diplomatlar
duruma engel olmak ve serbest bırakılması konusunda Karzai
hükümetini uyardılar. Ancak dün Afgan senatosu
Ölüm cezası hükmünü onayladı
'Kadınlarımız; bizim
kadınlarımız,insanlık tarihi boyunca hor
gÖrülmüs,asagılanmıs bizim
kadınlarımız..GüN sizin
gününüz..kapattırmayın basınıza namus
adına bez parcasını..Siz annesiniz siz essiniz siz
iscisiniz,Ögretmensiniz,doktorsunuz yani yasami kuran,yÖn
verensiniz teslim olmayin cehalete..iste afganistan yarin GüZELİM
TüRKİYE GİRECEK KARANLIGA...teslim olmayin
karanliklara..gün BUGüN..YARIN ÇOK GEÇ
OLACAKTİR..HAKLARİNİZİ GERİ VERMEYİN..
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 1/2/2008 Saat 06:38 |
|
|
eline yüreğine sağlık arkadaşım...
Kadınına sahip çıkamayan Cumhuriyet’ine sahip
çıkamaz.
Kadınına değer vermeyen, insan haklarından söz
edemez.
Kadının sömürüsüne karşı duramayan
emperyalist sömürüden samimiyetle bahsedemez.
Kadının ezilmesine karşı başkaldırmayan,
ülkesinin ezilmesine başkaldıramaz.
Kadının obje olarak medyada sunulmasını elinin tersi
ile itmeyen…
Kadınlar ki, vatanın gerçek sahipleridir.
Kadınlar ki, o sarı ışıkları yanan evlerin
kartallarıdır.
Kadınlar ki, yaşamın bütün sorumluluğunu
güzel bir söz, sıcak bir bedelinde taşırlar.
…
Kadını, anneyi Anadolu’da öyle bir ezdiler
ki.
Duygusunu anlatamayan, çiçeğini adlandıramayan sessiz,
inceden gülümseyen bir canlıya
dönüştürmüşler.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının tarihte ilk
verildiği bir ülke der resmi tarih bana.
Ama.
Hala itilmiş, yok edilmiş, savrulmuş kadının
yaşam öyküleri ile doludur Anadolu.
Töreleri, gelenekleri ile kadının emeğinden ve
emekçiliğinden yararlanmışlar.
Korkak, sömürü bir yapı, erkekliğin ardına
gizlenerek zorbalığını
gerçekleştirmiştir.
Erkek yapıya sahip olduğumdan, gerçek insanların
değil, zavallı erkeklerin yaptıklarını
duydukça utandığım.
Sonra sahipsiz bırakılan kadınlarımız.
Bebeleriyle yaşamın kıyısına
bırakılan.
Ben şöyle benzetirim denizin ortasına sandalın
içine kadın ve bebeleri
bırakılmıştır.
Ne küreği vardır kaderini yaşamını
yönlendirecek nede bir desteği.
Ve fırtınalarında hangi son bekleyecektir.
Kadını.
Türkiye’deki sosyalistlerin ve devrimcilerin de kendilerini
kadın sorunsalı üzerine eleştirmeleri gerekir.
Kadın ülkemizde terk edilmiştir.
Aslında eğitimsiz bırakılan kadınlarında
bunda payı vardır.
Oğluna gelince namus sorgulamayan yoz ve titrek namus
anlayışı kızına gelince şahin
kesilmektedir.
Bacısına ve anasına gelince namusu hatırlanan ama
başkasının dişisine gelince bunu unutan bir yitik ve
zavallı erkek egemen anlayış da vardır.
Sonra kadına ayaklarının üzerinde duracak,
yaşamını onuru ile gururu ile kazanacak ekonomik
özgürlüğü verilmez. Kul, köle edilir sisteme
ve erkeğine.
Hadi çık çıkabilirsen kurtlar sofrasından.
Bu ülkede bazı anormallikler o kadar
normalleştirilmiştir ki.
Siz, doğruya ve erdeme dayanan normali
uyguladığınızda anormal olursunuz.
Kadını doğuda ağaların ve aşiretlerin o
kahredesi kültürüne teslim eden kim varsa suçludur ve
tarih önünde yargılanmalıdır.
Anasının, yüreğinin canından çok sevdiği
varlığının dövüldüğünü,
yok edildiğini, ağaların aşiretlerin, ellerinde
süründürüldüğünü gören
doğu genci bu konuda o kadar çaresiz kalmıştır ki.
Bugün terör olgusunda bu da sorgulanmalıdır.
Ne anne anlatabilmiştir yaşadıklarını nede
bebeleri.
En ilginci de bu kadar yaşanmış acılardan sonra
yetişen erkeklerin bu acıları kadınlarına da
yaşatmalarıdır.
Ah annelerimiz.
Tanrı bana güç vereydi de, her kadının
uğrayacağı zulüm öncesine gidip zamanı
durdursaydım ve ona çiçekler içinde bir gelecek
sunsaydım.
Ne çare.
Tanrı bile müdahale etmez bu zulme.
Ve kadın acılarından yaşanmışlıklardan
ders alarak gelecek kuramaz.
ĞÖrgütlenmenin, demokrasinin, hukukunda
tartışılır olduğu ülkemizde. Değil
kadın hiç kimse aydınlık çağdaş bir
cumhuriyete kavuşamamıştır.
Herkes egemenlerin izin verdiği ölçüde aslında
çıkış yolları aramaktadır.
Bugün kadının belki de ĞÂÂslami akımlara en
fazla kapılmasının da temelinde bu vardır.
Herkesle uzlaşabilir bir özgürlük
anlayışlı bu çıkışı tercih
etmiştir.
Ailesi ile sistem ile hatta kendisini ikna ederek kendisi ile bile
uzlaşmıştır.
Gerçekten iman ve itikat ile bunu hür iradesiyle,
aydınlanması ile tercih edenler konum
dışıdır. Ama kadına çıkış yolu
bırakılmamıştır.
Ve hala kadınlar üzerinden rejim bile tercih
tartışılır hale getirilmiştir
Burada kadınlar yine erkek egemen kültürün
korkaklığını yaşamaktadır.
Bu ülkede kadınlar erkeklerden daha erkektir, kadına
kendisini bulma ve onu yaşama yolu açılmamışken
bile
Kadına onurunu, insanca yaşama ve kendisini anlatma demokrasisi
oluşturulmamıştır.
Nerede ise 2010’lu yıllara geleceğiz. Hala
kadının okula gidip gitmemesinin, aydınlanmasının,
kendisin bir insan olarak yetip yetmemesinin
tartışıldığı ülkemizde, kadına dair
ve onu anlatan duygulara dair ne varsa saygıyla önünde
eğilirim.
Sevgiyle
|
|
Senior Member Cevaplar: 683 kayıt olmuş: 6/11/2004 Durum: Çevrimdışı
|
|
Yazılış Tarihi: 1/2/2008 Saat 09:06 |
|
|
sadece kadinlar icin köleligin versiyonu degisdi.
biz buna cagdas köle diyoruz.
erkegin rehaveti cagimizda kadini sosyal köle yapti....
____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en
saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda,
canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
Junior Member Cevaplar: 76 kayıt olmuş: 22/10/2007 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 1/2/2008 Saat 09:25 |
|
|
kadin insan demek de yanlis tabiki insan,.. neden yazma geregi duyuluyor
anlamadim.. ne demek kadin insan.. ya ney olcaktii??? ____________________ her türk müslüman degil, her müslümanda türk
degil.. okdarrr
|
|
Senior Member Cevaplar: 683 kayıt olmuş: 6/11/2004 Durum: Çevrimdışı
|
|
Yazılış Tarihi: 3/2/2008 Saat 08:04 |
|
|
bazen gulsencim beni cok sasirtiyor senden ummadigim lafz lar duyuyorum ve
işık oluyorsun cok haklisin...
erklik adina unutulanlari hatirlatmak zorunda kaliyoruz ne yazikki ve
maaalesef...
saygilarimla...
____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en
saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda,
canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
Junior Member Cevaplar: 69 kayıt olmuş: 12/12/2007 Durum: Çevrimdışı
|
|
Yazılış Tarihi: 3/2/2008 Saat 20:19 |
|
|
KADIN HAKLARI
Türkiye'de kadın haklarını konuşmak havanda
su dövmek gibi geliyor kulağa.
Hep aynı tık.. tık… tık… Dövülen
su… Dövülen kadın… bazen kocaman bir
tokatla… bazen kutsal yuva adına farkına bile
varmadan… kĞ¢h kendi bedeninin tek ve gerçek sahibi
olduğu unutturularak… kĞ¢h cehalete mahkum
edilerek…
Sevimsiz sonuçları istatistikler ortaya koyuyor.
Їalışan kadın nüfusu oranı… Her
yıl namus cinayetleri yüzünden canından olan
kadınların sayısı… Cehalete hapsedilmiş
kız çocukları... Mecliste kadının temsil
gücü…
AB de söylenip duruyor zaten…
Türkiye’de kadınlar eziliyor!
Peki bu nasıl değişecek?
Farz edelim ki yasal düzenlemeler tamamlandı ve kanunlar
önünde kadın ve erkek, kadın derneklerinin
yönlendirdiği, istediği şekilde eşit
sayıldı.
Kanunlar önünde gerçek anlamda bir eşitlik
sağlamakla, kadına yapılmakta olan haksızlıklar
engellenmiş olacak mı?
Erkeğin kadına, kadının kadına,
çocuğun annesine, kocanın karısına
bakışı değişmedikçe devletin kadına
bakışını değiştirmek yeterli mi?
Kadının sorunlarına
kadın hakları diye değil de kadına yapılan
haksızlıklar diye bakarsak belki nüfusun
yarısının hapsolduğu koşullara vicdani bir boyut
getirilebilir.
Kadın hiç kuşkusuz fena halde eziliyor
ülkemizde… Sabahtan akşama, akşamdan sabaha
kadar…
Galiba yapılan haksızlıklar daha sabah
kahvaltısında başlıyor bizlerin evlerinde.
ĞÂÂster ince belli cam bardaklarda, isterse porselen fincanlarda
içilsin aynı otomatikleşmiş eller taşıyor
çayı masaya her sabah… Aynı anne eller… kimi
“French” manikürlü, kimi nasırlı kadın
elleri…
Beyaz peynir domates veya sütlü mısır gevreği
yenilen evde de bu böyle, tarhana çorbası içilen evde
de…
Evdeki veletlerin, yakışıklı
delikanlıların, endamı yerinde genç kızların
bile annelerinden hizmet beklediğini hayretle gözlemlerim hep.
Eve adımını atan elini ayağını kapı
dışında bırakır sanki…
Bir çift el de bozsa, beş çift el de bozsa, tek bir
çift el oradan oraya sıçrayarak, temizler, düzenler,
ütüler, diker, tarar, keser, doğrar,
karıştırır…
Aslında düşünülecek olursa ne tuhaf bir
düzen, ne çarpık hatta bana kalırsa çirkin bir
fotoğraf…
Hep ayakta koşturup duran bir kadın ve ayağına
hizmet bekleyen, dolapta hazır bulunan temiz
çamaşırı, ütülü gömleği,
sofrada güzel yemeği, yazın gelmesi, güneşin
batması kadar doğal sayan aile fertleri… annelerinin
canları, karılarının sevgili kocaları…
Hep birlikte yenilip içilen bir evde,
yenilen içilenin hep bir tek kişinin sorumluluğunda
olması, temizliğin düzenin hep aynı kişiden
sorulması o evi ne kadar “yuva” yapar?
Hangi paylaşımdan söz edilebilir.
Yer kovasını, ütü masasını, ekmek
tahtasını paylaşmadan hayatı paylaşmak,
yuvayı paylaşmak mümkün müdür?
Peki paylaşmanın olmadığı evlerde
mutluluktan söz edilebilir mi?
Bu işin duygusal tarafı çok önemli… ama daha
da önemlisi var…
Bir de ekonomik tarafından bakmalı kadın
konusuna…
Her gün sil baştan kurulan kutsal düzeni korumak
için harcanan emek ve mesainin kim farkındadır
gerçekten?
Bu kutsal düzeni tek başına korumanın, temiz bir
evin yeminli bekçisi olmanın, hayata gerçek anlamda bir
katkısı var mıdır?
Böylesini beyni durağanlaştırıp, lastik bir
silgiye dönüştüren, insanın düşünce
yeteneklerini kısırlaştıran bir mesai ve emek
gerçekten gerekli midir?
Bunu düşünmeye vakti ya da mecali var mıdır
kadınlarımızın...?
ĞÂÂstatistiklerin dediğine göre Türk
kadınları eve kapanmış durumda… yetişkin
nüfusun ezici çoğunluğu demektir bu…
ĞÂÂnsanın varlığına, yeteneklerine,
enerjisine, duygularına ne büyük ihanet… Hele kredi
kartı borcu yüzünden intihar eden insanların
yaşadığı… her dört kişiden birinin
yoksul olduğu resmi olarak açıklanan bir
ülkede…
Milattan hemen önce ve sonra Antik
Yunan’ı düşünsel, sanatsal ve bilimsel anlamda
insanlık tarihinde bir güneş gibi parlatan faktörlerden
biri kölelik olgusuydu.
Antik Yunan’da köle çalıştı, efendi
okudu, yazdı, gelişti, araştırdı,
düşündü, üretti, zenginleşti…
Bugünkü Avrupa uygarlığının temelleri
kuruldu.
Eski Yunanlılar o tarihe kadar eşi görülmemiş
kültürel bir miras hediye ettiler insanlığa…
Kölelerinin sayesinde… Evlerini temizleyen, yemeklerini
pişiren, üzüm bağlarında çalışan
köleleri sayesinde…
Evlerdeki karım deyip bağırlarına
bastıkları gözlerinin bebeği modern köleleri
sayesinde Turk erkeklerinin de düzenleri tıkırında.
Oysa evlerimizdeki modern köleliğin yerini
paylaşım alırsa, kölelerin yerini de daha çok
düşünen, daha çok üreten, hayata gerçek ve
çok daha anlamlı katkılarda bulunan bireyler alabilir.
Kadınlar gerçek potansiyellerini kullanabilirler o zaman.
ĞÂÂnsanın mutluluğu özündeki potansiyeli tam
olarak kullanabilmesine bağlıdır. Yani
kadınlarımızın mesaisi evin duvarlarından
kurtulabilirse, hem daha mutlu, hem de daha üretken bireylere
kavuşabiliriz…
Belki antik Yunan'daki gibi insanlığa ışık
tutan büyük fikirlerden biri evinde kocasının
gömleklerini ütülemekten kurtulan bir kadından
gelir....
ĞÅ“stelik bugünün dünyasýnda fiziksel
emeğe olan gereksinim hızla önemini kaybediyor… Evlere
bedensel yorgunluklarını, sürünerek taşıyan
erkeklerin sayısı her gün biraz daha azalıyor.
Bir şeylerin değişme
zamanı geldi…
Hep birlikte süpürgeleriyle dans ederek evi temizleyen,
düet yaparak yemek pişiren çiftlerin sayısı
arttıkça milli gelirin de artacağına hiç
kuşku yok.
Daha güzel bir Türkiye’de yaşarız o
zaman.
şuev ve çocuk yükünü paylaşsa baylar
eşleriyle... Sabah kahvaltıdan başlasalar bu
işe… Bir tavşan kanı çay da
karılarının önüne gelse…
Bir kerecik de “helalleri” otursa hazır bir kap
sıcak yemeğin önüne…
Sevgili karılarını, çocuklarını
şaşırtsalar… Biraz zaman verseler, nefes
aldırsalar, korkmasalar karılarının
düşünmesinden...
Katma değer yaratmalarına fırsat
tanısalar…
Kadınlara da söylenecek iki çift söz var
burada… Ama bu gün kadınlar günü…
Kadınlara yüklenmek olmaz...
Bir tek şunu hatırlamak iyi olabilir…
“Kutsal görevi” erkeklerimizle paylaşmanın
zamanıdır…
Evin bütün düzenini tek başına yüklenen
kadınların kendilerini yeterince geliştirmeye, ne olup
bittiğini düşünmeye, ne zamanları, ne de
enerjileri kalıyor…
Geri kalmış kadınların ülkesi ileri
olamıyor…
Türkiye’nin kadın aklına her zamankinden daha
çok ihtiyacı var…
:t:
____________________ Bir Kitap Bastan Yazilabilir Ama Hayat Asla
|
|
|
|
Happy Birthday |
Bugün hiçbir kullanıcımızın doğumgünü yok! |
üye Puani |
- Rojin: 10 976 Puanlar
- asliyok: 4 432 Puanlar
- HarmanYeli: 4 396 Puanlar
- KizilZora: 2 048 Puanlar
- life23: 1 675 Puanlar
- gokkiz: 1 657 Puanlar
- BirNefes: 1 048 Puanlar
- Erasmus: 984 Puanlar
- -Pozan-: 785 Puanlar
- Siyahinci: 623 Puanlar
|
|