19 Mayıs 2008
Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanacak bir günün
anlamı olmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği gençlere emanet
edilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk yapılan devrimlerin, kurulan yeni devletin
en iyi gençler tarafından
anlaşılacağını, gençler tarafından
korunacağını düşünerek ülkenin
geleceğini gençlere emanet etmiştir.
Bu manevi miras büyük Ata tarafından birçok yerde
açıklanarak gençlere bırakılmıştır.
Bugün, 19 mayıs 2008 tarihinde yapılan tÖrenin
anlamı budur.
Ama 'günümüzün gençliği' bu emaneti
taşıyacak durumda mıdır?
Günümüzün gençliği ne durumdadır?
Ve en Önemlisi neden o durumdadır?
Türkiye'de gençlik birçok açıdan incelenebilir.
'Cumhuriyet Gençliği' ülkemizin kuruluşundan beri
yürütülen eğitim ve gençlik politikalarıyla
biçimlenmiştir. Bu politikanın temel ilkeleri 'ülkesine
bağlı, Öncelikle ülkesinin yararını
düşünen, eğitimini Önemseyen, her alanda iyi
yetişmeyi hedefleyen, başarılı meslek insanları
olmayı, ailesine ülkesine,dünyaya yararlı olmayı
yaşamının anlamı sayan bireyler olmak'tır.
Çocuklar da gençler de bu amaçlara yÖnelik
yetiştirilirdi.
1930 ile 1950 arasındaki dÖnem bÖyle geçmiştir.
2. Dünya Savaşı bitip de Türkiye çok partili
sisteme geçince, yeni kurulan Demokratik Parti, ekonomik sistem olarak
liberalizmi benimsedi., oy almak için de dinsel duyguları
okşamayı politikasının temeli yaptı. Ama bu
ekonomik liberalizm, aslında devlet kasasından yandaşlara
kaynak akıtmak biçiminde olmuştur.
27 Mayıs devrimi askerler tarafından
gerçekleştirilmesine karşın daha
Özgürlükçü bir anayasa getirmiş, her alanda
Özgürlüklerin yolunu bir Ölçü de
açmıştır.
1968 yılında ise dünya çapında 'gençlerin
politik sisteme el koyması' biçiminde bir gelişme
olmuştur. Bu '68 Gençliği ' diye bilinen olay,
gençlerin dünyayı değiştirmeleri istemi olarak
tanınmış, pek çok alanda yeniliklerin
yapılmasına yol açmıştır.
1970-1990 lar arası dünyada yeni bir gelişme olmuş,
bilişim devrimi bilgisayarlarla, cep telefonlarıyla, internetle
yeni bir çağ başlamıştır.
Küreselleşme denilen bu olgu, bütün dünyanın
hızla birbiriyle haberleşmesini sağlamış,
ulaşım kolaylaşmış, 'ideolojilerden kopuk birey'
toplum yaşamında Öne çıkmıştır.
'SÖyleneni değil, istediğini yap'
Bu reklam sloganı, bir spor ayakkabısının
tanıtımıdır.
'Herkes mesaj bağımlısı olacak.'
Bu da bir cep telefonu sunucusunun reklamı.
Artık, kendi yaşamını başkaları için
harcamak dÖnemi kapanmış oluyor.
İdeolojilerin 'yani, yaşamını bir
düşünce çevresinde biçimlendirme, ona gÖre
yÖnlendirme' çağının bittiği ilan ediliyor,
onun yerine ' tüketim çağının
başladığı' açıklanıyor.
Artık, gençler sadece kendileri için yaşayacaklar.
Gençler, sadece kendi hazları için, kendi
çıkarları için yaşayacaklar.
Şimdi ve burada.
Geçmiş yok, gelecek yok, ne varsa şimdi var, burada var.
Yeni gençlik ideolojisi olarak bu slogan ilan ediliyor.
Günümüz gençliğine 'nihilizm - hiççilik'
Öneriliyor.
Tüketim toplumunu bu çağrısına dinler ve etnik
kÖken ideolojileri kendi Öğretileri ile
karşılık veriyor. "Her şey Tanrımız ve
dinimiz için. " "Her şey yÖremiz ve bizden olanlar
için."
Burada gene bütün insanlığın ortak idealleri
unutuluyor.
İnsanlığın ortak idealleri.
Hangi renkten, hangi dilden, hangi dinden, hangi ırktan olursan ol,
sen insansın ve insanlığın ortak ideallerinin
gÖzünde eşitsin.
Laik, bağımsız,toplumcu, eşitlikçi,
Cumhuriyetçi.
Atatürk'ün Türkiye'ye gÖsterdiği yol budur.
Ne tüketim toplumunun kÖleliği, ne dinlerin kulluğu.
Yol, dün de, bugün de, yarın da Atatürk ün yolu.
19 Mayıs 2008 i bunu anlayarak kutlamak gerekiyor.
Erdal ATABEK
[tarihinde düzeltildi 19/5/2008 Saat 21:41 Yazar Samyelim]