BU FİLMİ GÖRMüŞTüK, AMAN DİKKAT
!
Türkiye, tek partili <AKEPE> bir gücün denendiği,
milletimizin bÖlünmesine yol açacak yasaların
çıkarıldığı veya çıkarılmaya
çalışıldığı, üÇ ERK’in
(YASAMA-YüRüTME-YARGI) kavga ettiği veya kavga eder
gÖrüntünün verildiği, iktidar partisinin
davalı olduğu, zor bir dÖnemeçte demokrasi
sınavı veriyor. En Önemlisi devletimizin temel nitelikleri
ve bekası tartışılarak, toplum geriliyor.
Ankara’daki gerginlik, ANTALYA Akdeniz üniversitesinin
kampüsünde, hiçte istemediğimiz bir
gÖrüntü olarak karşımıza
çıkıyor. Akdeniz üniversitesinin RektÖrü;
üniversiteler arası kurulun başkanı. AKEPE
Hükümetinin bürokratı YÖK
Başkanının, davalı olan bir anayasal
değişikliği genelge ile üniversitelere kabul ettirmeye
çalıştığı süreçte, RektÖr;
buna karşı çıkan biri. Ve rektÖr
hükümetle ters düşmüş durumda. Ama, bu
karşıtlığından sonra üniversitesinde
silahlı ve bıçaklı hadiseler başlamış.
6-Nisan en son olay, bu olaydan Önce de, kampüste
bıçaklar ve silahlar konuşmuş. PKK’lı olarak
bilinen bir gurup, üniversitede karşıt
düşüncedeki, yani vatansever Öğrencilere
karşı bir tehdit, bir terÖr başlatmış.
TerÖr ve anarşi ve tehdit ve baskı, elbette ki
karşıtlık bulacak eylemlerdir. Fakat. Akdeniz
üniversitesindeki Öğrencilerin gÖsterdiği
sabır ve sağduyu da, takdire şayandır.
Tam bu sırada, dış gÖrünüşü hizbul,
sakallı birisi (geçmişinde, uyuşturucudan tutun da pek
çok konuda sabıkalı birisi) Antalya MHP binasına gidip
gelmeye, ordaki faaliyetlerde gÖrüntü yapmaya
çalışıyor ama asla parti üyesi değil veya
ülkücü bir geçmişi yok. Bu kişi, 6-Nisan
günü nedense üniversite kampüsünde ve güya
PKK lı guruplarla kavga ediyor ve kameraların kendisini
çektiğini gÖre gÖre, onlara kameraların
Önünde silah sıkıyor.! Bunun adını biz
biliyoruz. Bunun adı tertip, bunun adı PROVAKASYON’
dur.
AMAN DİKKAT !
MUSTAFA PEHLİVANOĞLU ; 12-Eylül ihtilalinden sonra
asılan, ilk üLKüCü,
Mustafa, Ankara’nın Balgat semtinde oturan 22 yaşında
bir delikanlıdır. 10.08.1978 günü, teravih vakti
Balgat’ta 5 kahvehane kimliği belirsiz kişilerce
tarandı ve 5 kişi hayatını kaybetti. Solculara ait
Taranan 3 kahvehanede hayatını kaybeden 3 kişi sol
gÖrüşlü, ülkücülere ait taranan 2
kahvehanede hayatını kaybeden 2 kişi ise,
ülkücü idi. Olaylardan sonra operasyona başlayan polis,
3 km Ötede bir kahvehanede oturanları ve arasında teravih
namazından çıkmış Mustafa
PEHLİVANOĞLU’ nu gÖzaltına aldı. Mustafa,
iki yıl hapis yattı. Aynı olaylardan yargılanan
İsa ARMAĞAN ile birlikte, güya idamları Önlenmek
üzere MAMAK Askeri cezaevinden kaçırıldılar.
İsa yurt dışına çıkarıldı fakat
Mustafa, Kütahya’ya getirildi. Ve Kütahya’da
kendisini tanıma şansım oldu. Bir idam mahkumunun,
bÖylesi serbest dolaştırılmasını halen
aklım almamaktadır. Tekrar güya yakalandı ve
7-Ekim-1980 günü, ihtilalden 25 gün sonra, ailesinden
habersiz şehit edildi.
Babası, Necmi Fırtına, dava devam ederken Balgat
katliamında kullanılan silahların, Dev Sol'un hücre evi
olarak kullandığı GÖlbaşı'ndaki bir
mağaradan çıktığını, ancak bunun da
Mustafa'yı kurtarmaya yetmediğini sÖylemişti. Annesi
Zeynep Fırtına da, "Savcılık kararı ile
mezarı açtılar. Limon kabuğu nasıl
sararmışsa yavrumun kefeni Öyle sararmıştı.
Ne kefeni, ne vücudu, ne teni hiçbir şekilde
bozulmamıştı. Oradaki herkes şahit, mis gibi bir koku
yayıldı etrafa. Oradakiler, 'Biz bugüne kadar bÖyle bir
mevta gÖrmedik' dediler" diye konuşmuştu.
Bu olaydaki ilginçlik; ülkücülerin de, devrimcilerinde
Ölümüne açan silahlar aynıydı ve failleri de
aynıydı. Yani, bir provakasyon vardı ama, ihtilalin o
şartlarında incelenemedi ve gencecik bir fidan,
ülkücü Mustafa PEHLİVANOĞLU, üstelik devrimci
Nejdet ADALI ile, aynı gece idam edildi. Denge
sağlanmıştı…. Devrimci Necdet ADALI’yı
da, ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’nu da rahmetle ve
saygıyla anıyorum, Bu idamların denge olduğunu daha
sonradan itiraf eden de; 12 Eylül dÖneminde 40 kadar idam
kararı veren, eski SıkıyÖnetim Mahkemesi Hâkimi
Ali Fahir Kayacan’dır. Pehlivanoğlu’ nun ;
idamından Önce yazdığı SON MEKTUP;
Sevgili anneciğim ve babacığım, sizler beni bu
yaşa kadar büyüttünüz ve yetiştirdiniz. Benim
sizlere karşı işlemiş olduğum hataları ve
suçlarımı affedin. Hakkınızı helal edin. Ben
sizlerin bir evladınız olarak, bugüne kadar Cenab-ı
Hakkın ve Onun Resulünün, Yüce Peygamberimizin yolundan
ayrılmadım. Alın yazımız bÖyle
yazılmış. Kader ne ise onu çekeceğiz. Ben de
kardeşim Haydar gibi bir an Önce Allah'ın huzuruna
çıkacağım. Eğer benim günahım varsa
Cenab-ı Allah'ın huzurunda çekmeye hazırım. Yok,
bir yanlışlık sonucu Ölümüme karar verenler,
idam edenler Allah'tan bulsunlar. Şunu hiç bir zaman
unutmasınlar ki, Mustafa'lar Ölür, Allah davası
Ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun
zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah'a
inananlarındır.
Bunun için hiç üzülmeyin. Cenazemin arkasından
ağlamayın, günahtır. Sizden ricam ağlamayın.
Anne, sizlerle helalleşmek isterdim, fakat olmadı. Hakkım
varsa, hepinize helal olsun, siz de helal edin. Son olarak, abime, yengeme,
yiyenime, bacıma selam eder, haklarını helal etmelerini
dilerim. Nişanlıma da selam eder, Cenab-ı Allah'ın
mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı
olmasını dilerim. Oğlunuz Mustafa 7 Ekim 1980
Milletimize bu acıların tekrar çektirilmemesini,
provakasyonlarla huzurumuzun bozulmamasını istiyor ve
bütün okuyucularımızı, geçmişi
hatırlamaya çağırıyorum. 12-Eylül
Öncesini hatırlatan tüm senaryolar elbette ki
bozulacaktır ve düşmanlarımız emellerine
ulaşamayacaklardır. Lakin, hepimizin
hafızalarımızı taze tutarak, olaylara Öyle
bakmamız gerekmektedir.