Gelinlik içinde aracına binmiş bir yabancıya kuytuda tecavüz edip boğarak
öldüren kamyon şoförü nasıl bir ruh haline sahiptir?
Şehvet dürtüsüyle mi saldırır, kinle mi?
Neden bazıları, ırzına geçtiği kurbanını öldürür?
Zorbalıktan mı, korkudan mı?
* * *
Bu soruları, mesleği gereği tecavüzcüleri tanıyan birine, adli tıp uzmanı
Prof. Gökhan Oral’a sordum Neden’de…
Prof. Oral, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı öğretim
üyesi… Her gün, çok sayıda “vaka” ile karşılaşıyor.
Onları konuşturuyor, dinliyor, teşhis koyuyor. Mesleki etik gereği son
olayla ilgili yorum yapmadı, genellemelerden kaçındı, ama gözlemlerinden
çıkardığı bazı genel sonuçları bizimle paylaştı.
“Tecavüzcü kimdir” sorusuna verdiği cevapta, aslında sezdiğimiz
ama inanmaya çekindiğimiz bir gerçek gizli:
Tecavüzcü, çoğu zaman sanıldığı gibi gözü dönmüş bir canavar, sekse susamış
bir psikopat değil…
Tersine o, genellikle sıradan biri… Bazen son örnekte olduğu gibi bir
aile reisi… Çoluk çocuk sahibi, halis munis, işi gücü olan
“mahallenin delikanlısı”, hatta “komşumuz”…
Günlük hayatında bastırdığı duygularını fırsat doğduğunda ya da alkol
aldığında cömertçe salıveren bir saklı kuyu…
* * *
Peki niye saldırıyor? Cinsel açlıktan mı? Tahrik olduğundan mı?
“Hayır” diyor Prof. Oral:
“Tecavüz, sanıldığı gibi cinsel uyarılmayla doğan, cinsel boşalma
amaçlı bir eylem değildir. Tecavüzcü,
öfkeden saldırır. Tecavüz, nefretin erotize olmuş formudur.”
Neden nefret ediyor?
Çoğunun kökeninde çocukluk yıllarında ailede yaşadığı ağır fiziksel
istismarın bulunduğunu söylüyor Prof. Oral… “Saldırganlık ve
şiddetin kökeninde aile var” diyor.
Saldırgan, aslında derin kişilik sorunları, seksüel sadistlik potansiyeli
olan, geçmişte de benzeri cinsel saldırılara kalkıştığı bilinen, anti
sosyal biri…
Eylemini rasyonalize etme konusunda da usta…
Yani erkekliğini ölümcül bir silaha dönüştürürken, bunun sorumluluğunu
kadına yıkma konusunda mahir…
“O da mini etek giymeseydi, o saatte arabama binmeseydi”
diyebiliyor.
Daha da ilginci var:
Prof. Oral, muayene ettiği bir kadının, “Benim o saatte
Beyoğlu’nda mini etekle ne işim vardı” diye kendi kendine
sorduğunu söylüyor. Yani saldırının travmasıyla kurbanla saldırgan aynı
zihniyette buluşabiliyor. Kadını edilgenleştiren tecavüz, adamın
egemenliğini besliyor.
* * *
Tecavüzcünün tipolojisi değişiyor mu yıllar içinde?
Evet.
Eskiden köylük yerde, çoğu evlilikle sonuçlanan kız kaçırmaların ya da
saldırganın tanıdığı birine yönelik iğfal vakalarının yerini büyük kentlere
özgü yeni formlar alıyor.
Artık saldırganlar tanımadığı kadınlara yöneliyor. Daha seri ve hızlı
saldırıyor. Erkekliğini ve gücünü ispatlamaya çalışıyor. Bu saldırı ölümle
sonuçlanabiliyor. Hatta seri cinayetlere dönüşebiliyor.
Hani “Batı’nın ilmini değil, ahlaksızlığını alıyoruz”
lafı var ya; tecavüz suçları da o anlamda “Batılı bir forma
giriyor.”
Programda pek çok çözüm önerisi de görüşüldü.
Ama yukarıdaki teşhis, işe aileden başlanması gereğini ortaya koyuyor:
Çünkü bu teşhisin de gösterdiği gibi tecavüzcü, bir “ithal
ürün” değil, onu biz “evde yetiştiriyoruz.”
Orada ürettiğimiz şiddet zehri, gün geliyor, bütün toplumu zehirliyor.
Can dündar
____________________