Emekli MİT müstaşar yardımcısı Cevat Öneş'ten çarpıcı Ergenekon yorumu...
Emekli MİT müstaşar yardımcısı Cevat Öneş, bugün Radikal'de yayınlanan
yazısında Cumhuriyet mitinglerinin "toplumsal ayrışma yaratıcı, demokratik
sistemi zayıflatıcı, siyaset kurumlarının güvenilirliklerinde zafiyet
yaratıcı, kaba milliyetçilik duygularını körükleyeci" sonuçlar doğurduğunu
yazdı. Öneş, Ergenkon örgütlenmesinin 'münferit' vaka olmadığını da
belirterek çok ilginç derelendirmelende bulundu...
İşte o yazı.....
Kavşakta, aydınlığa yöneliş...
"....21.yüzyılın evrensel değerleri içinde, çağdaş demokratik sistemin
hedeflerine göre gelişen bir ülkede demokratik rejimin devamlılığının
sağlanması ve korunması hususunda asgari müştereklerde bütünleşme
sağlayamayan bir siyaset kurumu ve sivil/askeri yapı çatışmasındaki
devamlılık, hastalıklı bir siyasi/toplumsal yapının göstergesidir.
Radikal gazetesi genel yayın yönetmeni sayın İsmet Berkan'ın "Ergenekon'un
Yakın Tarihi" başlığı altında yayınlanan seri yazılarının bütünlüğü içinde
çekilen Türkiye fotoğrafı ile çeşitli medya organlarında yer alan,
belgelere dayandırılan benzer haber ve yorumlar, bahse konu olumsuzlukların
anlaşılabilmesi ve ortadan kaldırılabilmesi için, gelişmelere şeffaflık
kazandıran sonuçlar yaratabilecek mahiyettedir.
Bilinen gerçeğimiz
Ülkemizde, çok partili hayata geçişle birlikte, askeri darbe/müdahale,
kontrol gibi siyaset ve yönetim üzerinde vesayet yaratan şartların
kanuni/idari mevzuat dayanakları da sağlanarak sistemleştirildiği hususu,
bilinen bir gerçeğimizdir.
Sayın Berkan'ın yakın tarih içinde, açıkladığı gibi;
*2001 yılında Başbakan Bülent Ecevit'in başbakanlıktan çekilmesi,
* 2002 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı ile Jandarma Genel
Komutanlığı'na yapılan atamalar,
*2003 yılında, Lahey'de, hükümetin kararına rağmen KKTC Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş'ın "Ben buraya Annan'a hayır cevabı vermeye geldim" açıklaması ile
Kıbrıs görüşmelerinin tıkanması ve Kıbrıs Rum Kesimi'nin AB üyesi olması
şartlarının yaratılması,
*2003'le 2004'de "Sarıkız" ve "Ayışığı" kod adlı darbe tertipleri,
27 Nisan 2007 gecesi Genelkurmay İnternet sitesine konan bildiri gibi
gelişmeler sürecinde yaşadıklarımızı önyargılarımızdan arınarak
değerlendirebilmeliyiz.
Sayın Hasan Cemal'in "Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım" isimli kitabında 1970,
1980'li yıllardaki karanlık yapılar için yaptığı özeleştirinin gerçekliği,
2002 seçimleri sonuçlarıyla başlayan yeni süreçte ivme kazandırılan
gelişmelerle örtüşen şekilde, alınacak derslerle doludur.
2004 Ağustos'unda emekli olan bazı subayları öncülüğünde Türkiye genelinde
gerçekleştirilen sivil toplum görüntülü örgütlenme çalışmaları, laiklik
elden gidiyor teması üzerine kurulan psikolojik harekât çalışmaları ve
masum kitleleri etkileyerek gerçekleştirilen Cumhuriyet mitingleri,
toplumsal ayrışma yaratıcı, demokratik sistemi zayıflatıcı, siyaset
kurumlarının güvenilirliklerinde zafiyet yaratıcı, kaba milliyetçilik
duygularını körükleyerek, Kürt meselesi gibi toplumsal bütünlüğümüzü tehdit
edebilecek bir sorunu çözümsüzlüğe mahkûm edici sonuçlarıyla da dikkatleri
çekmişti.
'Münferit' değil
Bu sürecin gelişiminde, Türkiye halkının Kıbrıs hassasiyeti ile AB'nin bazı
olumsuzluklarının ön plana çıkarılarak, Türkiye'nin AB hedeflerinden
uzaklaştırılmasını kurgulayan örgütlü ideolojik yapı, öncelikle ve önemle
değerlendirilmesi gereken bir husustur
Cumhuriyet gazetesine bomba atılması, Danıştay saldırısı, Cumhuriyet
mitingleri gibi gelişmelerde "Ergenekon" bağlantısı bulunduğu iddialarını
da artık göz ardı edilebilecek, "Susurluk" gibi üstü örtülebilecek,
münferit olaylara dayanan polisiye vakalar olarak görmememiz gerekiyor.
Darbe teşebbüslerinden, Cumhuriyet tarihinin AB gibi en önemli medeniyet
projesinin öldürülmesine; Rahip Santoro'dan Hrant Dink'e, Malatya
katliamına uzanan, aydınlarımızı tecrit etmek isteyen, provokasyonlar
düzenleyebilen bir zihniyet yapısını, gerici/çıkarcı bir kirli dokuyu
sorgulayıp mahkûm edebilmeliyiz, devlet olarak mahkûm edebilecek güçteyiz.
Sivil, askeri kurumsal yapılarımız, Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesine
uygun şekilde korunabilen temel yapıları içindeki çürük elmaların
ayıklanmasında, devletin korunması refleksini göstererek, çıkar hesabı
içinde olanların tuzağına düşmeyecek derecede bilgiye/tecrübeye sahiptir.
AKP'nin zaman zaman cemaatçi kalıplar içinde ortaya çıkan ve/veya görüntü
veren bazı öngörüsüz uygulamalarına paralel olarak, 2007 yılında
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimleri sürecinde yaşanan siyasi
hedefi olan gelişmeler; Anayasa Mahkemesi'nin tartışma yaratan 367 kararı;
sivil halka zarar vermeden başarılı şekilde gerçekleştirilen Kuzey Irak
harekâtına rağmen Genelkurmay ile muhalefet partilerini karşı karşıya
getiren durum; AKP'nin kapatılması için hazırlanan iddianamenin Anayasa
Mahkemesi'nce kabulü ile başlayan sürecin ortaya çıkarabileceği sonuçlar;
küresel ekonomik krizin yaratabileceği kırılganlıklar gibi Türkiye'nin iç
ve dış dinamiklerinde ciddi olumsuzlukları ortaya çıkarabilecek sorunların,
ülkemizi bir yol ayırımına getirdiğini söyleyebiliriz.
Hayati nokta
Siyaset kurumunun, farklı derecelerde de olsa, toplumun taleplerine ve
gelişim dinamiğine cevap veremeyen, sisteme karşı çıkar görünürken sistemle
bütünleşen, her türlü cemaatçi çıkar ilişkisinin şekillendirdiği bir yapıyı
savunan görüntüsünün terk edilmesi ihtiyacı hayati önem kazanmıştır.
Evrensel değerlerin şekillendirdiği bir zihniyetin oluşumu, çoğulcu
yaklaşım, çağdaş demokrasi kriterleri, hukukun üstünlüğünü özümsemiş
kurumsal yapılar, toplumsal değerlere, farklılıklara eşitlik içinde saygı,
eşit koşullarda AB'ye tam üyelik yürüyüşünde kararlılık, sorunların
demokratik sistem içinde çözümü gibi temel kriterler, siyasi yelpazedeki
meşru/hukuki yapıların programlarının ve icraatlarının vazgeçilmez
unsurları olabilmelidir.
Sivil ve askeri devlet kurumsal yapılarının yetki ve sorumluluklarının da,
bahse konu kriterlerin özümsendiği anayasal sistem içinde yerlerine
oturabileceği, siyaset-yasama-yargı denetimi içinde insana, topluma hizmet
eden bir yeni yapı oluşturulabileceğinden şüphe edilmemelidir.
Türkiye'nin iç ve dış dinamiklerini etkileyeceği görülebilen AKP'nin
kapatılması talebine karşı Anayasa Mahkemesi'nin vereceği kararın, evrensel
normlarla uyumlu, anayasa ve yasa hükümleriyle şekilleneceğinden şüphe
edilmemesi (tartışmalara rağmen) doğru bir yaklaşım olacaktır.
Diğer taraftan; iktidar partisinin içinde bulunduğu, halkın çoğunluğunu
temsil eden iki siyasi partinin kapatılması riski ile karşı karşıya
bulunulması, gelişmiş demokrasi örneklerinde de rastlanılamayan bir durumu
ortaya çıkarmıştır. Millet iradesinin şekillendirdiği ve devredilemez
egemenlik hakkının kullanımının kesintiye uğrayabilmesi ihtimali, muhtemel
sonuçlar da değerlendirildiğinde, haklı endişeleri davet edebilmektedir.
Sorunun siyaset mekanizmasının kuralları ve demokratik sistemin devamlılığı
çerçevesi içinde çözülebilmesi, kavşakta bulunan Türkiye'yi aydınlık bir
yola sokabilecektir. Bunun için de; siyasi iktidarın krizi "yönetebilirlik"
kabiliyeti, siyasi iktidar-muhalefet partileri-parlamento ilişkilerinde
demokratik olgunluk ve verimlilik, sivil toplum örgütleriyle diyalog,
Türkiye demokrasisini güçlendiren ve geliştiren yasa-uygulama
çalışmalarında üretim, AB sürecinde kararlılık gibi halkın desteğini de
alabilecek çalışmalara istikrarlı şekilde aktivite kazandırılması
gerekmektedir. Öncelikle siyasi iktidarın "güven" yaratıcı çalışmalarındaki
başarı, sadece AKP'nin geleceği için değil, Türkiye'nin yarınlarından güven
duyabilmesinin de önemli unsurlarındandır.
Öneş kimdir?
Cevat Öneş 1942 doğumlu. İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbul Hukuk
Fakültesi'ni bitirdikten sonra MİT'e girdi. Yurtiçinde ve yurtdışında pek
çok önemli görevde bulundu, 1989 - 1991 yılları arasında Diyarbakır Bölge
Başkanlığı yaptı.
Sönmez Köksal'ın MİT Müsteşarlığı'na gelmesinin ardından Psikolojik
İstihbarat Başkanlığı görevine getirildi. Köksal'ın yönetiminde MİT'in
sivilleşmesi sürecinin aktörlerinden biri oldu.
En kıdemli "Başkan" olarak bazı dönemler Köksal'a vekâlet etti. Şenkal
Atasagun'un müsteşarlığı döneminde bir süre Personel Başkanlığı yaptı.
2000'de İstihbarattan Sorumlu Müsteşar Yardımcılığı'na terfi etti. O
dönemde Operasyondan Sorumlu Müsteşar Yardımcısı ise bugünkü müsteşar Emre
Taner'di. Öneş, 2005'te 64 yaşında emekli oldu.
____________________