|
Junior Member  Beiträge: 69 Registriert: 12/10/2007 Status: Offline
|
 |
erstellt am: 23/3/2008 um 20:35 |
|
|
Bir yılan,kendi mekanı bellediği geniş bir mekanda her yanına geleni
korkutmakta,ısırmaktaymış.
çocuk,kadın,yaşlı dinlemez,bölgesine giren herkese saldırırmış.
Kendisini öldürmek için üstüne gelenlerden de her seferin de şans sayesinde
ve bir de aptal bir takım yandaşlar sayesinde her zaman kurtulmuş.
Bu aptalları yeri gelince usulünce hal edip hepsine de gereken dersi
vermiş.
Sonunda çevrede yaşayan insanlar,bir türlü kurtulamadıkları bu yılandan
iyice bıkmışlar ve yörenin en bilge kişisinin kapısını çalmışlar.
Yılanın yaptıklarını sıralamışlar,
nankörlüğünü,sadistliğini,kader kıymet bilmezliğini,acımasızlığından
yakınmışlar ve durumu anlatmışlar.
Eğer insanlara zarar vermeden o bölgede yaşamaya devam ederse,
Kendileri acısından bir sakınca bulunmadığını ve yılanı öldürmeye
kalkışmayacaklarına dair söz vermişler.
Yaşlı bilge,insanların anlattıklarını dinledikten sonra yılanın mekanı olan
bölgeye gitmiş ve beklemeye başlamış.
Bir süre sonra yılan çalıların arasından çıkmış,bilge kişinin yanına
sokulmuş.
Bilge önce bir süre konuşmadan durmuş,yılanın kendisine güvenmesini
beklemiş,
Sonunda yılanın sakinleştiğini ve kendisine güvenmesini beklemiş.
Sonunda yılanın sakinleştiğini hissedince de,ona güven verecek bir üslupla
da konuşmaya başlamış.
Bu dünyada yaşamak için,beslenmek için bu kadar şiddet kullanmaya gerek
olmadığını,insanlara her hangi bir zarar vermeden de yaşayabileceğini
anlatmış.
Şiddet kullanmanın vefasızlığın kötü bir şey oldugunu,canlı öldürmenin en
büyük kötülük oldugunu tekrar tekrar söylemiş.
Bilge güzelce anlattıkça,yılan can kulağıyla dinlemeye başlamış.
Bilgenin nasihatleri bitince çok etkilenmiş olan yılan,kafasının
değiştiğini söylemiş ve bambaşka bir yılan olacağına söz verip tekrar
çalıların arasında kaybolmuş.
Sonunda sözünü de tutmuş.
Bölgesinde sakin geziyor,gelip gecen hiç kimseye saldırmıyormuş.
Ama yılanın sözünü tutdugunu,iyice uysallaştığını gören insanların havası
değişmeye başlamış.
Kimi geçerken bir tekme savuruyor,
kimisi de her şeye rağmen yanına yanaşmaktan çekinerek uzaktan taş
atıyormuş.
Hatta çocuklar,çalıların arasında bağıra çağıra yılanı sürekli kovalamayı
sürekli bir oyun haline çevirmişler.
İnsanlardan devamlı kaçmaktan bezmiş;
Gövdesinin her yanı yediği tekmelerden ve taşlardan yara bere içinde kalmış
olan yılan,kendisine yapılanlar nedeniyle gururunun kırıldığını da
düşünüyormuş.
Sonunda kendisin etkileyen bilgeyle tekrar konuşmaya karar vermiş.
Gitmiş olan biteni anlatmış:
"Bana söylediğin her şeyin gereğini yaptım,suç işlemeyi,insanlara zarar
vermeyi,öldürmeyi bıraktım,bambaşka bir yılan oldum.
Gel gör ki,benden korkmayan insanlar,
beni sürekli dövüyor,hırpalıyorlar,
aşağılıyorlar.
Ne yapayım ben şimdi?"
"Bunun cevabı çok basit demiş bilge:
"Ben sana insanları ısırma,öldürme;
gelen gecen herkese saldırma,
vefasızlık,nankörlük etme dedim."
Ama Tıslama,dişlerini gösterme!demedim…"
Yılan söylenenleri anlayıp idrak etmiş ama bir kere de onurunu gururunu
incitmiş.
"Rüzgarın seni götürdüğü yerde hakikati bulacak değilsin.
Onu kendi direnmeyişinde,oluruna bırakışında,oyunculuğunda,
Menfaatperestliğinde,şaklabanlığında,iradesizliğinde,ciddi olmayışında,
kahkahanda bulacaksın."
|
|
Moderator   Beiträge: 660 Registriert: 11/9/2006 Status: OfflineGeschlecht: 
|
 |
erstellt am: 23/3/2008 um 21:41 |
|
|
Tsk dava_adami (Yarenim)  okur iken benimde Aklima Sahmaran geldi bende onu
paylasmak istedim  ____________________ Dört sey geri gelmez atılan ok, söylenen söz, kacırılan fırsat ve gecen
zaman .
|
|
Moderator   Beiträge: 660 Registriert: 11/9/2006 Status: OfflineGeschlecht: 
|
 |
erstellt am: 23/3/2008 um 21:42 |
|
|
Şahmaran Fransızca bir kelime ve yılanların şahı anlamındaki Şah-ı
Maran’dan geliyor. Şahmaran figürü bir yılan, bir ejderhadır. Baş
kısmı insan olan, yılanla insanın birleşmesinden meydana gelmiş doğa üstü
bir yaratıktır.
Yılan figürleri genelde kötülük ya da uğursuzlukla ilişkilendirilirse de
insan başlı Şahmaran, doğurganlık, bereket ve bilgeliği sembolize etmiştir.
Anadolu’da uğur getirmesi için Şahmaran’ın resimleri kadınlar
tarafından odaların duvarlarına asılmıştır.
Pek çok farklı versiyonda Şahmaran hikayesi bulunmaktadır ama bunlar
genelde birbirlerinin benzeri olup, yer ve kişiler değişikliğe
uğramaktadır.
Tarsus Şahmaran’ı ise iki farklı şekilde anlatıla gelmiş. İnsanların
inanışına göre, yılanların şahı Şahmaran, Tarsus’un 15 km. kuzey
doğusundaki bir ortaçağ kalesinde yaşarmış. Hikayeye göre bütün yılanlar bu
kalede kalırmış.
Hükümdarları Şahmaran ise,gözleri kilometrelerce uzağı görebilen,üstün
niteliklere sahip bir yaratıkmış.Bir gün,Tarsus Beyinin dünyalar güzeli
kızını hamamda yıkanırken görmüş ve görür görmezde aşık olmuş.Beyden kızını
istemiş ancak bey hem korktuğu hem de çirkin bulduğu için kızını
Şahmaran’a vermek istememiş.
Bunun üzerine Şahmaran, Beyin kızını kaçırmaya karar vermiş. Hazırlıklarını
yapıp dünyalar güzeli kızın hamamda olduğu bir gün buraya gelmiş.Ancak
Beyin adamları durumu fark edip Şahmaran’ı oracıkta öldürmüşler.
Hükümdarlarının öldüğünü duyan kaledeki yılanlarda şehri basıp bütün halkı
sokarak zehirlemiş ve şahlarının intikamını almışlar. Bu hikayenin diğer
versiyonuna göre ise, Tarsus beyi dermansız bir hastalığa yakalanmıştır.
Derdinin ne olduğunu anlamak için gelen hekimler çaresizlik içinde
kalıyorlar, ellerinden hiçbir şey gelmiyormuş. Beyi tedavi etmek için gelen
hekimlerden biri, bu hastalığın devasının Misis Kalesindeki
Şahmeran’ın gözlerini yemek olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine beyin
adamları bütün şehri dolaşarak Şahmaran’ı bulmaya çalışmışlar.
Uzun süren aramaları bir sonuç vermemiş. Bey her geçen gün daha da
kötüleşiyormuş, bir gün, daha önce hayatını kurtardığı biri,
Şahmaran’a ihanet ederek onun hamamda saklandığını söylemiş.
Şahmaran’ın yerini öğrenen beyin adamları, yılanların şahını hamamda
yakalayıp hemen orada öldürmüş ve gözlerini de beye yedirmişler.
Bey Şahmaran’ın gözünü yer yemez iyileşmiş. Ancak kaledeki yılanlar
şehri basmış ve bütün halkı sokarak öldürmüşler. İşte bu hamamın adı da o
zamandan beri Şahmaran Hamamı olarak kalmış, Tarsus’un Şahmaranı
böyle hüzünlü bir efsaneye konu olmuş maalesef.
____________________ Dört sey geri gelmez atılan ok, söylenen söz, kacırılan fırsat ve gecen
zaman .
|
|
Member  Beiträge: 289 Registriert: 27/1/2008 Status: OfflineGeschlecht: 
|
 |
erstellt am: 24/3/2008 um 12:21 |
|
|
Tesekkürler sevgili Dava,anlamli ve güzel bir hikaye.
Evrende soluk aldigimiz her bir saniye yeni ve özel bir an,bir daha
yasanamayacak bir an...
Insanoglu bu saskinligindan ne zaman vazgecer?
Rojim,Hindistanda oldugunu duymustum Sahmeranin,Hikayesini.
Emegine saglik.
|
|
Senior Member  Beiträge: 808 Registriert: 6/11/2004 Status: Offline
|
 |
erstellt am: 25/3/2008 um 13:49 |
|
|
 davacim
 rojim ____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu
dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o
dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
Moderator   Beiträge: 660 Registriert: 11/9/2006 Status: OfflineGeschlecht: 
|
 |
erstellt am: 25/3/2008 um 13:55 |
|
|
Zitat: | Rojim,Hindistanda
oldugunu duymustum |
gokkiz benim dogdugum dan bu güne ben Tarsusta diye biliyorum hatta ini
yani magarsi da var gidip görmüstüm.Tabi Asli nekadar bilmiyorum. ____________________ Dört sey geri gelmez atılan ok, söylenen söz, kacırılan fırsat ve gecen
zaman .
|
|
|
0,048 Sekunden - 31 queries
|
Happy Birthday |
Heute haben keine Benutzer Geburtstag! |
üye Puani |
- Rojin: 10 976 Punkte
- asliyok: 4 432 Punkte
- HarmanYeli: 4 396 Punkte
- KizilZora: 2 048 Punkte
- life23: 1 675 Punkte
- gokkiz: 1 657 Punkte
- BirNefes: 1 048 Punkte
- Erasmus: 984 Punkte
- -Pozan-: 785 Punkte
- Siyahinci: 623 Punkte
|
|