Sürekli bir var olma özelliği taşımak oldukca zor.Kelimeleri yerlerine
koymaktan daha zor olan insanları doğru yere koymak.Son dönemlerde statü
putları sarmaladı her tarafı.Putlaşabilirsen
yaşadın.İlgi,yağcılık,övgü,zeka hatta olmayan özellikler bile birden
oluşturulur.yeter ki ne yap yap bir statü putu bul kendine..Putlara
tapanlar her ne kadar bunları inkar etse de,gerçek olaylar bunların aksini
söylüyor.Kurulan sistemde yalandan bir dolaşım söz konusu.putun peşinde
koşma dolaşımı.
Oysa;yaprakların ölümü kadar kısadır yasam.Uzun gibi gözükür ama öyle
olmadığını anlamak için geçmişe bakmak yeterli.Bir bakılmış gelecek de
geçmiş olmuş…Asi bir ruhla sahiplenilir hayatın olma
nedenleri.Delilikle velilik arasında gidip- gelen yasam.Yeminler
edilir,izm’lere karşı.Yollar yürünür,sözler söylenir,tabanlarımız
şişer,başımız uğuldar defalarca.
Yalnızlıklara sığınılır daima.Doğrularla etrafı sarmalayarak.Bir süre
izlemekle duranların fırsatçılığını yakalamakla akıllı olunmuyor tabi
ki.Bizim gönül sözlüklerimizde çakalımsı diyoruz onlara gülerek.Dünde
demiştik ya,unutuyorlar hep onların şeker dediklerini bizim çöpe
attıklarımızı.
Anlamak da zorlanılsa da inanan insanla inanmayan arasında ki fark belki de
bu.Sözde saklı değil elbette tüm bunlar.sahip olduğun imanı tavra
dönüştürmezsen söylenilen her sözün anlamı bomboş.Doğrular adına tavır
koymak,çıkarlar adına koymaktan daha mı zor?Söylenilen her şeyi söylememiş
gibi tersyüz etmek ne kadar sığar mertliğe?Sorgulanmalı tabi
bunlar…
Yanında olarak,önemsenenler;birde bakmışsınız yarın karşınızda
olabiliyor.Hani bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardı?O kültürle
büyümedik mi?Değer merkezli şahsiyetleri arıyoruz gün be gün.Ne gerek var
ki bunlara..yetiştiğin,büyüdüğün,her gün konuştuğun,beslendiğin kültürün
temel unsurlarını önce yaşa sonra yaşat…Çözüm burada saklı…