Nerede hani o temmuz güneşi gibi sıcak duygular? Seçimlerden önce hakkımızda söyledikleri güzel (!) sözler nerede? Nerede bizim için oy isteyenler? Yoksa, yoksa, yoksa… Aman Allah’ım, yoksa her şey yalan mıydı?



Türban/başörtüsü konusunda yaşanan sorunu çözüme kavuşturmak için attığımız kararlı adımdan sonra anlaşıldı ki, seçimlerden önce milliyetçi hareketi ve liderini öven eski tüfekler samimiyetten çok uzakmış. Anlaşıldı ki bunlar bizi yıllardır görmek ve göstermek istedikleri üzre az düşünen, kıt değerlendiren, kavgacı ve uzlaşmaz kimseler olarak değerlendirmeye devam ediyorlarmış hala! Demek ki bunlar bize karşı hiçbir zaman güzel düşünmemişler. Bizi aslında hiç sevmemişler. Peki biz buna üzüldük mü? Hayır!



Bizi üzen başörtülü kızlarımızın öğrenim hakkından mahrum bırakılması zulmü idi. Bu zulmü kaşıyıp buradan siyasi rant elde etme ahlaksızlığına düşmeden üzüldük biz. Bu zulmün daha da büyümemesi, memleketimizin zarar görmemesi için üzüntümüzü içimize gömdük, kalbimizde yaşadık. Doğrusu şu ki çok ağrıdı kalbimiz. Kız kardeşlerimizin başörtülerinin rejimin en büyük tehdidi olarak görülmesine ve ‘’ya saçınızı açın ya okumayın’’ tercihine zorlanmalarına çok acıdık.

Gazetelerin manşetlerinde birkaç gün pohpohlanmak, birkaç tane yazarın köşesinde övgü ile anılmak ya da birkaç tane sivil toplum kuruluşunun sevgisine mazhar olmak gibi kaygılarımız da olmadı hiç.

Bu çerçevede konuyla ilgili bizi eleştirenlere sesleniyoruz: Başörtüsü her şeyden önce bir inanç meselesi ve bir özgürlük konusudur. İnanç özgürlüğü ise kutsaldır ve sınırlandırılamaz. Kimsenin inancından ötürü eğitim özgürlüğü kısıtlanamaz. Biz bu konuda çizgimizi hiç değiştirmedik. Ülkemizde böyle bir meselenin gündemi işgal etmesinden utanç duyuyoruz. Bu mesele artık bir an önce ülke gündeminden çıkmalı, bir gerginlik ve kutuplaşma meselesine dönüştürülmeye çalışılmasının önüne geçilmelidir. Devletimizi ve milletimiz daha güçlü ve müreffeh kılmak için yeni şeyler söylemek, yeni projeler üretme ve bir bütün olarak çok çalışmak zorundayız. Kavgaya ve ayrılığa kesinlikle meydan vermemeliyiz.



Son olarak ifade etmek istiyorum ki; memnun etmek, kabul görmek, onaylanmak, anlaşılmak sözcükleri bizim literatürümüzde inandıklarımızdan taviz vermediğimiz müddetçe olumlu manada değerlendirilebilir. Samimi olarak bizi sevenlere kapımız açıktır, buyursunlar ülkemize birlikte hizmet edelim.



Gerçekten samimi olanlara, gerçekten samimi olanlara, gerçekten samimi olanlara selam olsun…

Gerçekten düşüncenizi yansıtan güzel bir yazı yazmışsınız. Sizi kutlarım.

Siyasilere tepkinize katılıyorum haklısınız ama türbanı siyasi araç olarak kullananlara bende birkaç şey eklemek istiyorum.

Yaklaşık verilere göre her hafta 10 milyonu aşkın kişi iddaa, sayısal loto ve internette bahis oynuyor (Bunlar resmi veriler) yada kısaca kumar oynuyor. 10milyonu aşkın kişinin oynadığı kumara göz yuman kumarhane sahipleri kumarın haram olduğu kitabımızda var ama türbanın farz olduğu kitabımızda yok demek geliyor içimden.

Ağır ithamda bulunmayayım usülsüzlükten yargılanan ve dokunulmazlığa sığınan 100 lerce milletvekili var mecliste. Dinimizde hani hırsızlık günahtı. Yok canım olur mu, kitabımızda farz olmayan türbandan daha önce gelir mi hiç.

Şimdi türban türban diye bağırıp yerel seçim yatırımı yaparak hiçbir sorunu olmayan türbanlı ile türbansızı birbirine düşman ediyorsunuz demek geliyor içimden.



Yaşamındaki son ana kadar Atatürk'e hayran, cumhuriyeti savunan, laik ve dinine de son derece bağlı bir annenin kızı olmak bana hep gurur verdi. Sağ olsaydı eminim benimle birlikte mitinglere katılmak isteyecekti.

Düşünüyorumda biz 10-15 sene öncesine kadar inançsızmıydık acaba.

Bize öğretilen, din kullanılmaz yaşanır. Ayrıca inancımıza göre islam yasa değil ÖĞÜTTÜR. Devletler için değil, İNSANLAR içindir. Oysa DİNDE ZORLAMA YOK peki sormazlar mı bu ne diye?

Ünveriste kapısına kadar başı açık okunduda, islam adına örtünmek üniversite kapısında mı akla geldi. Bu zamana kadar sen müslüman değilmiydik.

çok degerli can arkadaşımın katkıları için teşekkürler

molla kizi;
13 ünde kapandi.
asker karisi.
63 yasinda
52 yasinda kuran ögrenemessin gecdi dediler ögrendi.

okuma ögrenme delisi...
imanini asla kata sorgulatmaz.
cagdas laik aile kurumuna inanan.
insana ve kendine saygisi hudutlarini asmis.

dusunun yolda gidiyorsunuz yolda bir tas, kacini kenara alir koyar.

iste bu kadin..

neden diyorum bu o kadar önemli degil.

hayir diyor birinin ayagina carp masin.

zekasini aklina bu gun dahi sasiyorum
firsat verilseydi neler yapardi.
dusunemiyorum bile..

turban konusunda soruldu...

bu konuda ne diyorsun.

cevap turban diye birsey yok carsafda .

peygamberimiz arapdi. araplar bol kiyafetler giyer.

baslari gunesden korunmak icin zaten kapaliydi sadece peygamberimiz iyi kadin kötu kadin belli olsun diye beyaz bir örtu kadininin basina örttü.

teshir olmadan giyinilmeliki erkek tahrik olmasin gunumuzun erkek hormonu meselesi.

erkekler kadinlardan zayifdir bu konuda der.
onun icin biz kadinlar erkeklerimizi korumak adina bizim olmayan erkeklerle mesafemizi korumaliyiz.

buda itikadimizin ve namus meselemizin dusturudur.

ama bunu önce aklimizla hayatimiza gecirmeliyişz.

carsaf ilkkez bursa sosyetesinin kadinlari ipek ve renkli olaral giydiler. hele gunumuzun turbaninin islamla uzakdan yakindan alakasi yoktur olsa önce arap ve musuman alemine bakilmali kamu gözlemlemeli.

siyasete ve devlete alet edmek sadece ve sadece hukum geregidir.

dedi.

saygilarimla


____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz

Emegine saglik Sevgili Dava,bilirsin yazilarini severek okuyorum.

Siyasi konulardan agzimin yandiginida))))),biliyorsun.

Deginmeden edemedim yinede-
gerci arkadaslar güzel yorumlamislar bana söyleyecek fazla birsey kalmamis?
Annemin basörtüsüne kimse dil uzatmiyor...siyaset'e alet edlince tabiki yaygara kopuyor.

Sevgilerimle

sevgili gökkiz sorun orda zaten bas örtusune kimse laf edemez ama bunu bir erklik ve ideolojik sembol haline getirmek. ve bu ideolojik olguyu siyasete
alet ederek devletlestirme cabasi...

devlet olgusunu seriata yaklastirmak ve tamamen seriatlastirmak...

onun icin bu adimlar cok önemli...

turbana ewet dedigimiz an kapi öunundeki seriat devletine kapiyi acariz...

bu da en basda kadin hak ve özgurluklerimizi elimizden alir.

seriata izin vermemeliyiz.

cunku turkiye cumhuriyeti halki seriatla yönetilemez o zaman cumhuriyet ve istiklal savasimizin hicbir anlami kalmaz...

cumhuriyet, laik cagdac ve bilgi-bilinc toplumu olmaliyiz daha ilerisi icin

hadis-i serif

ilim cindede olsa gidiniz aliniz.

ötesi yok


____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz