Eski zamanlarda civarın kralının kızı ile bir balıkçı birbirlerine aşık
olmuş. Ancak, kral kızı balıkçıya varamaz... Hal böyle olunca, kız ile
delikanlı gizli gizli buluşuyorlar tabii... Kral baba bunu zaman içerisinde
öğreniyor ve bir gece takip ettiriyor kızını... Diyorlar ki balıkçı
denizden geliyor, kız
kumsalda onu bekliyor, bulunduğu yeri ışıkla işaret ediyor delikanlıya...
Ve kral kızı ile delikanlı, gün ağarana kadar aşk oyunları yapıyorlar
birbirlerine... Kral bir gece askerlerine kızını yakalamalarını ve kumsalda
ışıkla balıkçıya
işaret göndermelerini buyuruyor. Delikanlı
ışığı görünce atlıyor kayığına ve kürek çekiyor bir manga askerin üzerine
doğru...
Kız askerlerin elinden kurtuluyor ve koşmaya başlıyor sevdiğini
kurtarabilmek için ama koyun taaa öbür ucuna yetişmesi imkansız...
Ama sevda bu kural falan dinlemez, atıyor
kendini sulara... İşte o anda bir mucize gerçekleşiyor. Kızın adım attığı
her yer kumsala
dönüşürken peşinden koşan askerler
bastıkça denize gömülüyor onca ağırlıkla...
Kız kayığa kadar koşabiliyor... Ancak bir okçu tam o anda delikanlıyı
hedefleyip salıyor okunu... Heyhat
Kız ile delikanlı birbirlerine sarılmışlardır bile ve ok gelip kızla
buluşuyor... Derler ki o kumlar, kızın kanı denize karışınca kırmızıya
boyanmış...
Delikanlı ise aldığı gibi gidiyor kızı, sonrasını ne gören var ne duyan...
Sevgiyle