Kurtuluş Savaşı'nda hiçbir ırk, mezhep ayırımı gözetmeden tam 253 bin
şehidimizin al kanlarıyla yoğrulan bu mübarek vatan toprakları öyle
mukaddestir ki , her taşı bir mabedi imandır, her karış toprağı Kabe eşiği
gibi öpülüp koklanır. Aslında ona ihanet edenler bile bunun farkındadır da,
fitne kök salmıştır bir kere kafalarında. Uğrunda can veren şehidini,
Peygamberin kucak açıp beklediği bu mübarek vatan toprakları üzerinde
tarihler devirdik, tarihler kurduk Türkü'yle, kürdü'yle, laz'ıyla
çerkez'iyle... Sünni'siyle, alevi'siyle... Aynı toprak , aynı bayrak
uğrunda can cana olduk siperlerinde. Kanlarımızı sebil ettik, fakat vatanın
namusunu çiğnetmedik, bayrağı yere düşürmedik. Birlikte yatıyor hep
şehitlerimiz bu toprakların kara bağrında koyun koyuna. Ne güzel ifade
etmiş bu toprakların niceliğini Necmettin Halil Onan Dur yolcu.. Bilmeden
gelip bastığın Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver: Bu
sessiz yığın Bir vatan kalbinin attığı yerdir. Bu ıssız, gölgesiz yolun
sonunda Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda İstiklâl uğrunda, namus yolunda Can
veren Mehmed'in yattığı yerdir. Bu tümsek, koparken büyük zelzele Son vatan
parçası geçerken ele Mehmed'in düşmanı boğduğu sele Mübarek kanını kattığı
yerdir. Düşün ki Haşrolan kan, kemik, etin Yaptığı bu tümsek amansız, çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin Hürriyyet zevkini tattığı yerdir. Şairin
de dediği gibi anlatılması bile çok güç olan bir kurtuluş savaşı sonunda
kadın-erkek topyekün bir milletin haşrolan kanı, kemiği, eti; dağlar gibi
tümsekler meydana getirmiş, ama sonunda da hürriyyet ve bağımsızlığın
zevkini tattırmış şanını, şerefini yaşatmış. Adları bilinen ve bilinmeyen
253 bin şehidimizin içinde öyle kadın kahramanlarımız var ki, durup düşünen
herkes için hayatları tam birer ibret levhası...
Sevgiyle