Deprecated: Function set_magic_quotes_runtime() is deprecated in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_system.php on line 22

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 1415

  Pazar, 22. Aralık 2024 09:38   User Online: 54 

Üye bilginiz

Üye merkeziniz

Özel Messajiniz

Ziyaretçi defteriniz

Üye lerimiz

Forumda çikiş

Forumlar

Genel

Kültür

Atatürk

Türkiye

Bilgilendirme

Spor

Site ve Radyo

Arsiv II Genel

Arsiv Kultur

Resim
Bebek -10Dostluk 7Tabiat 7Dostluk 3Tabiat 1Bebek -4ates_guel.jpgGerberaLalelerSen Ben.GelincikDostluk Resimi 6Renkli karanfilManzara -15Sevimli2Dostluk 8Dostluk Resimi 1GecesefasiKrizantemAtatuerk.jpg

Portal Menüsü
Bilgiller
Bilgi ekle
Ekart
Pano
Haberler
Takvim
Resimler
Şiir
Fikra
Bizi tavsiye et
Site Anket
Site kural Impressum
Download tavsiyeler
 Link Tavsiyeler
Bize ulaşım

Türkiye tanitim - Türkei Sisteme girmen gerek


Aşağı git
« Ön  Diğer »
küçükten büyüğe do;ğru sırala büyükten küçüğe doğru sırala      print
Konuyu açan: Konu: TAYLAN ÖZGÜR !
Member
Member

KizilZora
Cevaplar: 107
kayıt olmuş: 9/10/2007
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 28/5/2009 Saat 14:09  
TAYLAN’IN KATLİ TESADÜFİ DEĞİLDİR.

“FAİLİ BELLİ” CANİ ŞEBEKESİ AÇIĞA ÇIKARTILMADIKÇA
TÜRKİYE “ÖZGÜR” LEŞEMEYECEKTİR.
TUNCAY ÇELEN
TAYLAN ÖZGÜR bundan 36 yıl önce 23 Eylul 1969 da İstanbul’da güpegündüz herkesin ortasında Beyazıt Meydanında katledildi.

TAYLAN ölen ve öldürülen ilk 68’li değildi. Taylan’ın öldürülmesinden yaklaşık bir yıl önce, Amerikan 6 Filosunun İstanbul’a gelişi sırasında çıkan olaylarda vermişti 68’liler ilk şehidini. 18 Temmuz 1968 günü sabaha karşı 04.30’da polislerin Gümüşsuyu İTÜ öğrenci yurduna yaptığı baskında pencereden atılan FKF üyesi VEDAT DEMİRCİOĞLU 6 gün komada kaldıktan sonra 24 Temmuz’da yaşamını yitirmişti. 28 Temmuz’da da Ankara adliyesi önünde, arkadaşlarının duruşmasını izlemeye gelen gruba polisin müdahalesi sonucu, polisten kaçarken bir minübüs altında kalan ATALAY SAVAŞ can veriyordu.

Evet, Taylan ölen ve öldürülen ilk 68’li değildi. Ama, CIA’nın, 1952’den itibaren NATO’YA bağlı tüm Avrupa ülkelerinde “ gladio” “kontr gerilla” “özel harp dairesi” adı altında kurduğu ve “komünistleri” yok etmeyi amaçlayan örgütlerin tetikçileri tarafından , “bilinçli” ve “planlı” bir şekilde öldürdüğü ilk 68’li devrimcidir.

Taylan Özgür, CIA bağlantılı gladyo tetikçileri tarafından , bilinçli bir şekilde hedef seçilerek katledilmiştir.

Taylan Özgür emperyalist güçlerin, “öldürülecekler” listesine rastgele seçilmiş bir devrimci değildir. Tıpkı Deniz gibi, Yusuf gibi, Mahir , Hüseyin Ulaş gibi, Kaypakkaya, Cevahir gibi asılarak, vurularak, işkence yapılarak öldürülen yüzlerce binlerce devrimci kardeşimiz gibi, varlıklarıyla, eylemleriyle, halklarıyla kucaklaşarak emperyalizme karşı örgütlenmeleriyle emperyalistleri ve işbirlikçilerini tedirgin ettiği “bilinerek” verilmiştir “ölüm” emri.
CIA sıyla, MİT’iyle, kontr-gerillasıyla, Ülkü Ocaklarıyla, polisiyle, faşistiyle neden saldırılmıştır 68 devrimci gençliğine ? Neden sokak ortalarında öldürülmüştür , yurtsever ve devrimci gençler ?
Kitlelerle kurmaya başladığı bağları koparmak, devrimci mücadelenin kitlelere doğru yansımasını ve doğru kavranılmasını önlemek için .

Gençliğin arasına ajan provakötörler sokularak, sokak ortasında öldürülerek, meşru müdafa için silah bulundurmak zorunda bıraktırılmış , silahlı çatışma ortamlarının içine sürüklendirilmiştir. . Ülkeyi yönetenler, Amerika’nın ve bir avuç çıkar çevrelerinin çıkarları için ülke geleceğini, ülke gençliğini feda etmiştir.

Taylan Özgür, ODTÜ Sosyalist Fikir Kulubü üyesiydi ve Sosyalist Fikir Kulübünce düzenlenen “köy çalışmaları” na ilk katılan ve başarılı sonuçlar elde eden arkadaşlarımızdandı. Kitlelerin güvenini kazanmayı bilen, özveri sahibi ve mücadelen kaçmayan atak ve yiğit bir kişiliği vardı. Taylan, 6 Ocak 1969'da Amerikan elçisi Komer’in makam arabasını ODTÜ’de yakan devrimci gençlerden biriydi. Komer, daha önce Vietnam’da CIA ajanı olarak görev yapan ve “pasifikasyon “ hareketini, yani her türlü işkence, şiddet ve baskı ile Vietnam halkının sindirilmesi hareketini, yöneten kişiydi.

Mustafa Taylan Özgür, işte bunun için 23 Eylül 1969’da sokak ortasında güpegündüz polis memuru İhsan Çakıcı tarafından bir süre kovalandıktan sonra tabanca ile vurularak öldürüldü. Taylan'ı vuran polisin üzerinde Komer'in arabasını yakmaktan sanık olanların listesinin bulunduğu tespit edildi.
İhsan Çakıcı sadece bir tetikçi idi. Yurt dışına kaçırıldı. “Cinayet Dosyası “ kapatıldı. Ama cinayetler sürdü, sürüyor. Her Cinayetten sonra “faili meçhul” dendi. Denilmeye devam ediliyor. Ama herkes failleri biliyor. Cinayet şebekesinin Türkiye uzantıs ı“Kontr Gerilla” dan, “Özel Harp Dairesinden” , Türkiye’de ki CIA ajanlarından söz etmeyen yok.
Süleyman Demirel’inden, Ecevit’e; İhsan Sabri Çağlayangil’den Hasan Fehmi Güneş’e, Talat Turhan’a kadar bir zamanlar ülke yönetiminde söz sahibi olanlar, bütün bunları biliyorlar ve susuyorlar.

Amerikan Senatörü Daniel Patrick Moynihan senatoda bir önerge veriyor. Bakın ne diyor ?
“60 bin Latin Amerikalı askerin eğitim gördüğü Fort Benning'deki Amerikalılar Okulu'nu (SOA) inceledim.
SOA diplomalı görevliler tüyler ürpertici eylemlerde bulunuyorlar. Bu okullarda işkence, gasp, suikast ve insanları kaçırma yöntemleri öğretilmektedir.
Pentagon (Savunma Dairesi) “İşkence Eğitim El Kitabı”nı SOA'nın kullanmasına izin verdi. Bu kitapta sahte suçlama, şantaj yapma, yanlış bilgilendirme, fiziki ve diğer işkence yöntemleri SOA'daki görevli personel tarafından Latin Amerikalı askerlere halkını öldürme, tehdit, özellikle dini çalışma, sendikalarla diğer çalışma ile yoksulluğu kullanma taktikleri öğretiyor.
Bu “Cinayet Okulu” yılda yaklaşık 20 milyon dolara mal olmaktadır. Oysa bizim çocuklarımıza ve insanlarımıza yönelik yatırımlarımız tamamlanmış değildir. Lütfen SOA'nu Durbin yasa tasarısıyla kapatınız.”

Bülent Ecevit’in açıklamaları ise daha ilginç “ 1974 yılında Genelkurmay Başkanı Sancar, bana başbakanlığa ait örtülü ödenekten bu daireye (özel harp dairesi) para vermemi istedi. Hem de yüklüce bir paraydı. Bütçeye baktım böyle bir daire yok. Ama o sırada Kıbrıs harekatı vardı. Üstüne gidemedim. Çünkü diyorlardı ki Rum tarafında da özel harp dairesinin adamları var. Onlardan bilgi alıyormuş. Oysa bunlarla harekat sırasında telsiz irtibatı bile kuramadık.

…..1978’de Sayın evreni özel harp dairesinin tasfiyesi için sıkıştırdım. Bana hep yapıyoruz, ediyoruz dedi. Ama yapılmadı.

Tabi bir yandan Genelkurmayı sıkıştırıyordum. Sonuç almaya çalışıyordum, bir yandan da içimizdekileri yatıştırmaya çalışıyordum. Başbakanım bunları yapıyorum

……… Özel harp dairesinin her ilde depoları vardı. Buraya bağlı olanlar, (çok vatansever insanlar) diye alınmışlardı. Bu daire gerektiğinde bu silahları kullanacaktı….

…….. Sarıkamış’taydım. Birlikte yemek yediğimiz komutana kontr-gerilla (özel harp dairesi) ni sordum. (Var) dedi. (Hepsi çok memleket sever insanlardır) diye ekledi. O sıralar çevrede MHP İl başkanı da geziniyordu. (MHP İl başkanı da bu daireyle..) diyecek oldum. General (o başında) demez mi? “


Ülkede başbakanlık yapan insanların gücü bile, bu yasa dışı “işkence” ve “cinayet” örgütünü açığa çıkartıp, tasfiye etmeye yetmiyor.

“geçmişe sünger çekiyoruz” diyerek işin içinden çıkmaya çalışıyorlar. Çekilen süngerden fışkıran kanlar gölleşerek günümüze kadar taşınıyor..

“fikrini”,ABD’den alan, ABD tarafından “finanse” edilen, içine “pentagonun”, “CIA”nın “sızdığı” , “her ildeki silah depoları” ndaki silahları kullanan ,” çoğu MHP’li çok memleket sever” mensuplarının “memleket” adına cinayetler işlediği, ülkenin gençlerini, aydınlarını insanlarını kahpece katlettikleri bu “malum” yarı gizli örgüt, bugün herkesçe bilinmesine rağmen “görevlerini” ifa etmeyi sürdürüyor.

MUSTAFA TAYLAN ÖZGÜR’ Ü katledilişin 36.ncı yılında anmak bu nedenle daha da bir anlam kazanıyor. Taylan’ın 1968 yazında ODTÜ Stadyumuna Hüseyin İnan, Alpaslan Özdoğan ve diğer arkadaşları ile yazdığı DEVRİM yazısı 36 yıldır silinmedi. Silinmiyor. Resimde görüldüğü gibi yıllar sonra aynı yazı devrimci ODTÜ’lü gençler tarafından meşalelerle aydınlatılyor. Ama ne yazık ki, siyasi cinayetlet, provakasyonlar sürüyor, karanlık cinayetler hala aydınlatılamıyor. Aydınlatılmıyor.

Taylanları, Denizleri , devrim şehitlerimizi yalnızca anmak yetmiyor. DEVRİM ATEŞİNİN TÜM KARANLIKLARIN AYDINLATMASINA , HİÇ SÖNMEDENi YANMASI GEREKİYOR.
TUNCAY ÇELEN

YİĞİT YOLDAŞIMIZ TAYLAN ÖZGÜR
Taylan özgür 23 eylül 1969 yılında gladyo tetikçileri tarafından katledildi ve sorumluları hala bulunamadı.Çünkü aranmıyorlar.Bir dönüm noktası olan bu cinayet bu günde bir süreç olarak devam etmektedir.
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster
Member
Member

KizilZora
Cevaplar: 107
kayıt olmuş: 9/10/2007
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 28/5/2009 Saat 14:25  
Tam adı mustafa taylan özgür olan devrimci.

Gündüz vakti sokak ortasında öldürülen devrimci. 23 eylül 1969'da polis memuru ihsan çakıcı tarafından bir süre kovalanıp, vurulmuştur.

23 eylul 1969'da Taylan ozgur'u gupegunduz, sokak ortasinda vuran polis memuru. yargilanmi$, delil yetersizligi nedeniyle serbest birakilmi$, akabinde de yurt disina kacirilmistir.



01.10.2008 günlü milliyet gazetesinde ümran avcı imzası ile taylan özgür cinayeti ile ilgili yeni bir tanığın ortaya çıktığı haberi vardı.

tanık kadir akın; “taylan özgür’ün öldürülüşünü ben ve annem gördük. o yüzü hiç unutmadım. çünkü olay birkaç saniyelik değildi. taylan özgür’ün üzerinde kırmızı bir tişört vardı. yenikapı’ya inen mithat paşa caddesi’ne girdiğini gördüm. arkasından eli silahlı koşan adamı da gördüm. taylan özgür dolmuş durağına kadar koştu. o, oradaki dolmuşa vurdu ve yere düştü, arkasından o silahla kovalayan kişi geldi. taylan yerde iken ve hareketsiz yatarken tek el ateş etti.” [diyordu.]

yanlışlıklar:

a) taylan özgür’ün üzerinde tişört değil, odtü basket takımının kırmızı atleti vardır. tişört ve forma şeklindeki atlet farklıdır.

b) “taylan özgür, dolmuşa vurarak yere düştü (…;) taylan yerde hareketsiz yatarken tek el ateş etti.” [oysa], taylan’a hedef gözeterek arkadan ateş edildi.

bu açıklamaya dikkatinizi çekerek başka bir tanığın olaydan hemen sonraki tanıklıklarını aktarmak gerekiyor.

nimet oral ‘ın 25 eylül 1969 günlü akşam gazetesinin 7.sayfasındaki anlatılarına geçelim. haberi yazan bilgin şentay isimli gazeteci, haberine ”taylan özgür’ün öldürülüşüne, evinin olay yerine bakan penceresinden bir filim seyreder gibi tanık olan oral ailesinin evindeydik.” diye başlıyor.

nimet oral’ın anlatımı şöyle:

“öğleye yakın, tahminen 12–13 arasında kalabalığın gürültüsünü andırır bir sesle, yanımda kız kardeşim kıymet elbaşı ile beraber caddeye bakan bu odaya koştuk. beyazıt meydanının bu tarafa bakan ağzında bir kaynaşma vardı. birden, üzerinde atlet bulunan ve bu gün taylan özgür olduğunu öğrendiğim atletik yapılı bir gencin yıldırım hızıyla yokuştan aşağı koştuğunu gördüm. çok hızlı koşuyordu. gencin on metre kadar gerisinde elinde tabanca önde koşan gence yetişmeye çalışan bir kişi daha koşuyordu. (…;) tam apartmanın önünde, aradaki mesafe yine on metre kadardı. arkadaki adamın elindeki silahı ateşlediğini gördüm. genç, aynı anda köşedeki dolmuş için bekleyen arabanın üzerine çarparcasına kapandı. yıkılır gibi geri döndü, kıvrıldı. kaldı olduğu yerde… bir silah sesi daha duyuldu. genç böğrünü tutarak yerde hareketsiz kaldı.”

gazeteci soruyor : “ilk atış arkadan oldu değil mi?”

cevap :”evet genç önde koşarken, zaten elindeki silahı nişan alır gibi ona doğrultmuş bir halde taylan’ın arkasından koşan adam hareket halindeyken ateşledi tabancasını.”

olayla ilgilenen ve talat turhan’a soru sorabilmek için tatilini yarıda kesip beşiktaş kaymakamlığının bahçe kısmında yapılan kitap tanıtımına gelen can ataklı’nın tanıklığı:

;(;) adının sonradan taylan özgür olduğunu öğrendiğimiz genç, beyazıt’ta yanında bir arkadaşıyla yürürken yanında duran siyah bir otomobilin içine yaka paça sokulmuştu. ancak bu genç otomobilin diğer kapısından fırlayıp kaçmaya başlamıştı. kaçarken üzerindeki gömlekte sıyrılmış, kırmızı renkli bir atletle kalmıştı. bu sırada bir el silah sesi duyuldu. genç olduğu yere yığıldı. (23.09.2000.sabah gazetesi)

yani,

a) taylan’ın üzerinde tişört yok,

b) taylan düştükten ve hareketsiz kaldıktan sonra vurulmuyor.

taylan özgür’ün katledilişinin ertesi günü bu tanıklıkları anlatan nimet oral’ın ifadesi ile olaydan 39 yıl sonra ortaya çıkıp tanıklıklarını anlatan kadir akın’ın anlattıkları, ayrıntılarda farklılıklar gösteriyor. “gerçek ayrıntıda gizlidir” sözünü belleğimize kazıyıp nimet oral’ın “beni çileden çıkaran işte bundan sonraydı” dediği, şu gözlemini de yeniden buraya alalım.

”genç yerde iken 30–40 kadar toplum polisi çıktı marmara sinemasının arkasından… inanmayacaksınız ama köşede meydana gelenleri gördükleri halde silahını cebine yerleştirip oradan uzaklaşan adama aldırış bile etmediler.”

kadir akın ile konuşan gazeteci ümran avcı, talat turhan’a da soruyor, o da cevaben, [şöyle diyor]:

“kadirin babası bana üsteğmen meselesini 1977 yılında hapishaneden çıktıktan sonra, sarhoşken anlattı. bu bir duyumdur bunun hiçbir değeri yoktur. (…;) madem kadir o kişinin adını da vermiş, onun söylediği şeyler geçerlidir.”

talat turhan 1924 doğumlu. bugün 84 yaşında. eski feraseti de, iddiacılığı da birden yok olmuş. mesela başka şeyler yanında 1977 yılında hapishaneden çıktıktan sonra diyebiliyor. talat turhan bomba davasından dolayı tutuklu olarak 1972–1974 yılı arasında kalmıştır. 1977 yılı değil. zihinde karışıklık var. mazurdur. kimlik bilgilerinde bu ayrıntı kitaplarında ve internette vardır.

şimdi talat turhan’ın şimdiye kadar yazdıklarına, söylediklerine bakalım:

çeteleşme kitabının piyasaya verildiği günlerde, talat turhan’ın cağaloğlu’da, gazeteciler cemiyetinde basın açıklaması yapacağını halil nebiler’in haber vermesi üzerine arkadaşlarla birlikte oraya gittik. orada “devlet cinayet işlemiştir. taylan özgür’ü vuran bir üsteğmendir. şu anda üst düzey bir generaldir.” dedi. adını tüm ısrarlara rağmen söyletemedik. bununla ilgili dosyayı içişleri bakanı olduğu dönemde hasan fehmi güneş’e verdiğini, verdiği sırada odada [deniz] baykal, uğur mumcu, ertuğrul günay’ın da olduğunu söyledi.

birinci anlatımı:

yeni çıkan çeteleşme kitabını okuduğumuzda 243- 244. sayfalarında şu satırlarla karşılaştık:

;(;) cia, 2. dünya savaşından sonra kurulmuş ve gestapo deneyimlerinden büyük ölçüde etkilenmiş bir istihbarat örgütü olduğu için, kirli işler bölümü, 40 yıldan bu yana cinayet işleyerek 3 milyon kişiyi öldürmüş, 54 milyon kişiyi sakat bırakmıştır. cia ile işbirliği halinde olan istihbarat örgütlerinin de aynı yöntemi benimsedikleri kuşkusuzdur.”

dedikten sonra, [şöyle devam etmişti]:

“somut bir örnekle sözlerime son vermek istiyorum. atatürk’ün cumhuriyeti emanet ettiği türk gençliğine ilk kurşun, benim saptamalarıma göre, 23 eylül 1969 tarihinde taylan özgür’e biri polis, biri subay olmak üzere iki kişi tarafından atılmıştır. yani devlet cinayet işlemiştir. kuşkusuz olayın tüm kanıtlarını benim bulmamı kimse benden bekleyemez. içişleri bakanı olduğunda h. fehmi güneş’e bu polis ve subayın adını bildirdim. bu noktadan sonra kanıt işinin devlete ait olması gerekirdi. güneş’in içişleri bakanlığı döneminde bile, “devlet üzerindeki devlet” aşılamadığı için, o dönemin ilk cinayeti, gizini hala korumaktadır. ancak ne yazık ki, o tarihte tetik çeken subay daha üst rütbelere ulaşmış, yetkilerle donatılmıştır.”
( mülkiyeliler birliği söyleşi ve konferansı – ankara, 5 aralık 1990. bu konuşma mülkiyeliler birliği dergisi’nin şubat 1991 tarihli 128. sayısında yayınlanmış)

ikinci anlatımı:

rafet ballı’nın, milliyet, 16 kasım 1990 günü, terör konusunda uzman olan emekli kurmay yarbay turhan’dan iddia: ”türk gladio’su, özel harp dairesi’dir” başlığı ile yayınlanan söyleşi.

soru: taylan özgür’ün öldürülmesi,1977 taksim’deki 1 mayıs katliamı (…;) gibi olaylardan hep şüphe ile bahsedilir. sizin de bu konularda bilgi sahibi olduğunuz ileri sürülür. açıklama yapmak ister misiniz?

turhan: ben bu konularda bütün söyleyeceklerimi söyledim. (…;) o yeraltı örgütünün yapacağı işler arasında adam öldürme de var. öldürülenin sağcı, solcu olması fark etmez. yeter ki cinayet bu örgütün amacına hizmet etsin. şimdi, devlet içindeki bir örgütün kuramında adam öldürme varsa ve ülkede siyasi cinayetler işleniyorsa, kuşkunun birinci odağı bu örgüttür.

soru: şüpheli olaylarla ilgili kime açıklama yaptınız?

turhan: chp hükümeti zamanında, başbakan ecevit’e iletilmek üzere 10 sayfalık bir rapor hazırladım. ayrıca olaylar hakkında etraflı bir şekilde baykal ve hasan fehmi güneş’e bilgi verdim.

soru: gereği yapıldı mı?

cevap: bu soruyu bana değil, kendilerine sorunuz.”

(çeteleşme, s.409)

üçüncü anlatımı:

;(;) hasan fehmi güneş içişleri bakanı olunca baykal’ın önerisi ile benimle görüşmek istedi. makam odasında, uğur mumcu da bulunduğu bir toplantı yaptık. (…;) ben o toplantıda güneş’e terörün boyutlarını anlatırken örnek olarak taylan özgür cinayetinden söz ettim:

‘bakın ilk siyasi cinayet budur. benim saptadığım iki failin biri asker, diğeri polistir. bunlar ilmiğin ucu, çekerseniz düğümü çözersiniz’ dedim. isimleri de bakan’a verdim.”

“bu isimleri saptamam tamamen tesadüftür. cinayetin işlendiği yerde bir tanıdığım oturuyordu. o, cinayete tanık olmuş. üstelik tetiği çeken üsteğmeni daha önceden tanıyormuş. bir süre sonra ona bu cinayeti itiraf ettirmiş. daha sonra da ikinci ismi söyletmiş. ben f.a.’yı mahkemede tanıklığa ikna etmiştim. iktidar bastırsa belki çözmek mümkün olacaktı hatta ‘devlet içindeki devlet’ o aşamada açığa çıkabilecekti. olmadı. ( …;)

“taylan özgür’ün katillerinin ismini neden açıklamadığını sordum (…;) türkiye’de bu ismi bir tek kişiye açıklarım.”dedi: mit başkanı’na… baş başa bir görüşmede… sırf kayıtlara girsin diye… yoksa sonuç çıkması zaten mümkün değil…” turhan’a “ peki üsteğmeni daha sonra izlediniz mi? “ diye sordum. “izledim tabii” dedi. “yükseleceği kadar yükseldi.”

(12.10.2000. can dündar. bir kontrgerilla klasiği)

bütün bu yazılı açıklamalardan sonra talat turhan eğer, ”kadir’in babası bana üsteğmen meselesini 1977 yılında hapishaneden çıktıktan sonra, sarhoşken anlattı. bu bir duyumdur hiçbir değeri yoktur.” diyebiliyorsa bunu yaşlılığına, korumasızlığına vermek lüksüne sahip değiliz.

kadir akın doğru söylemiyor. olayı bile doğru anlatamıyor. babası üsteğmeni tanıdığını hatta ikinci şahsı da üsteğmene itiraf ettiriyor. kadir akın birilerini koruyor.

birileri bizi saf zannediyor. yanılıyorlar.

hale özgür kıyıcı-mustafa lütfi kıyıcı
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 1
« Ön  Diğer »        print
Yukarı git


mxBoard, © 2006 by pragmaMx.org, based on eBoard, XMB and XForum

0,042 saniye - 19 queries
Giriş

Kullanıcı Adı:

Şifre:

Sprache
Arabirim Dilini Seçin:

Almanca Fransızca Türkçe İngilizce
Son 5 Bilgi
Happy Birthday


Bugün hiçbir kullanıcımızın doğumgünü yok!
Etkinlik Takvimi
Aralık 2024
  1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31  

Fuarlar
Toplantilar
Konserler
Festivaller
Kültür Sanat
Anma Günleri
Dogum günü
Dini Bayramlar
Özel Günler
Resmi Bayramlar
üye Puani
  1. Rojin: 10 976 Puanlar
  2. asliyok: 4 432 Puanlar
  3. HarmanYeli: 4 396 Puanlar
  4. KizilZora: 2 048 Puanlar
  5. life23: 1 675 Puanlar
  6. gokkiz: 1 657 Puanlar
  7. BirNefes: 1 048 Puanlar
  8. Erasmus: 984 Puanlar
  9. -Pozan-: 785 Puanlar
  10. Siyahinci: 623 Puanlar
Son Şiirler
SAKLI SEVDAM
(8098 okuma)
Hatırlarmısın .!
(11182 okuma)
Mektup......
(11996 okuma)
ANADOLU GARIBI
(12021 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(11783 okuma)
YAŞAMAYA DAİR
(12011 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(12176 okuma)
TOP Download
  1. AntiVir Personal - Free Antivirus
       [Hits: 979 x]
Link ler
  1. VOLKAN KONAK
  2. Yusuf Hayaloglu
  3. Full dizi izle

Bu sitedeki tüm logo ve markalar sahiplerinin malıdır. Diğer detayları Künye bölümünde bulabilirsiniz .

Haberlerimizi RSS kullanarak yayınlayabilirsiniz.

Bu site pragmaMx 0.1.11 tabanlıdır.

Yorumlar yazarların sorumluluğu altındadır,
geri kalan her şey © 2004 - 2024 by Dostsesi - Stimme der Freundschaft