Fırat'ın sermayesi yada Nehirler de göçer:
Mezopotamya,Latince iki nehir arası anlamına gelır.Mezopotamya 'nın tüm
çağlarda,doğla kaynak potansiyeliyle,diğer halklar için olduğu da
bilinir.
İşte bu Mezopotamya'nın iki nehiri olan Dicle ve Fırat!tan biri;FİRAT
ismiyle hikayemizin konusudur.
Erzurum'un kuzeydoğusundaki Dumlu dağindan doğarak,Erzurum ve Erzincan
ovalarından,Munzur'un kuzeyindeki dar boğazlardan geçen KARASU ile Van
Gölünün kuzeydoğusunda Alacadağdan doğup,Karaköse,Malazgirt ve Mus
Ovasından geçen MURAT suyu,Elaziğ'ın Keban ilçesinin 12 km yukarısında
birleserek FIRAT adını alır.
İşte FIRAT'ın adını aldiği MURAT ile KARASU 'nun bu birlesme noktası öyle
bir coğrafyadır ki,iki su adeta açarcasına havada çarpişarak şiddetli bir
birlesme yaratırlar.Bu birlesme, o denli şiddetli ve görkemli yaşanır ki,o
bölgede yasayanlar bu görüntüden etkilenerek FİRAT'A FİRHAT(uçarak gelen)
adını yakıstırırlar.
Kimileri FIRAT'A takılan küpe olarak ifade edilen Kebanın görüntüsü,
Harput'un epeyce yukarısındakının üzerinden sevgilileri kavusturmada bir
dilektir artık:
''Harput'un alti kelek,Dersim'e gidek gelek.
Elin elimde olsun,kapı kapı dilenek.''
Ama anlaşilan sevgililer kavuşamamiş ki bir baska ozan :
''Fırat kenarında kayık degilem ,
Senden ayrılalı da ayık degilem.''diyor.
Bugün önüne gem vurulan azgın FIRAT'IN bu noktada iki yakasını buluşturan
PERTEK FERİBOTU'DUR
Bu birlesmeden sonra FIRAT,güneye doğru akarak,doğu ve batıya dönük yaylar
çizer.Malatya ovasının doğu kenarından geçerek Kuruçay,Tokma suyunu da alan
FIRAT, Güneydoğu Toroslar arasından Ulubogazlara gider.Bu coğrafyada da 50
km süren ve bazen yüksekliği 500m yi bulan bu boğazdan Adıyaman-Gerger
önlerine kadar gelir.Bu noktaya kadar aynı haşin ve şiddetli akiş da
sürdüğğü için hep FIRAT (uçarak gelen hızlı gelen)olarak anılır.
FIRAT,anlatılan coğrafyada,Elazığlı Derdo'nun sözleri ve İzzet
Altınmeşe'nin sesinde artık ''Zalim FIRAT'TIR'':
Şu FIRAT'IN suyu akar derindir,
Yarimi götürdü kanlı zalimdir,
Daha gün görmemiş taze gelindir,
Kör olası zalim FIRAT ocaklar yakar,
Ahbaplar oturmuş ağıtlar yakar.
Ölem ölem Derdo ağıtlar yakar.''
FIRAT nehri Gerger'den sonra hafifçe dalgalanarak geniş bir vadide akmaya
baslar.Bu noktadan sonra sağindan Kahta suyu ve Göksu'yu alarak artık dağ
sularıyla beslenme emginliğinden kopan FIRAT yada FİRHAT, yarı çöl
topraklar üzerinde akmaya baslar.Artık Ahmet Arif'in RÜSTEMO şiirindeki
konumundadır FIRAT:
''Modan Yaylası'ndan eskin almadan
Maktele üzerinde sağımız
Karbeyaz çermik dağları
Solumuz kan kırmızısından FIRAT'TIR.''
Kahtadan sonra Çermik ve Çunguş önlerinden itibaren geniş bir zemınde
akarak giden FIRAT'İN, artık haşinliği kalmamiştir.Daha nazlı bir
görüntüdür FIRAT adına gözlenen.İşte bu noktadan sonra
artık,FIRAT,FİRHAT,FERAT,FERHAT(rahatlayarak,geniş
leyerek,ferhatlayarak,yay ılarak gelen)olarak anılmaya başlar.
Ve FIRAT artık Şivan'ın bestesinde bir nağmedir:
''Ké Ferat'a te be xum-xum û léw léw..
Nayé bîrate ne râzan ne xew.
Her dem dinalî bi qérin û feryadî,
Lê kes nizanî tu çi dixwazî,
Tu jî weki min dixwazî azadî.
Ey FERAT FERAT!!!!!!!!''
Ve artık da ne yapılabilir ki,çünkü FIRAT'IN sırtındakı kan,Bucaklar'in
diyarından girmiştir.
Sermayesi bu denli geniş bir coğrafyada yayılarak paylasılan FIRAT'LA
birlikte,kaynaği yıne Mezopotamya coğrafyasında olan SERMİYAN kelimesini de
tartısmak gerekır.
İlk üretimle ilgili ilkel bir koy yeri olması dolayısıyla,kültür tarihi
yönünden de çok önemli.Diyarbakır'in Ergani ile çermik ilçeleri arasındakı
çay önünü Hilar mıntıkasındakı Bajargeran tepesi başlangıç noktamız
olmalıdır.
Dicle'nin Hüznü yada Nehirler de ağlar:
Mezopotamya’nin bir baska nehri, Dicle… Uzunlugu 1900
kilometreyi bulan birçok medeniyet eskitmis, en anlamli adlarini da,
Sumerce’de Tig-gal (ulu irmak), Suryanice’de Diglath, bati
dillerinde de Tigris, Tigre olarak aldigi bilinen Dicle…
Dicle, Guneydogu Toroslar’dan, Maden daglarindan dogar. Maden
daglarindan dogdugu bu noktada, yukari dicle, Maden çayi olarak da anilir.
Elazig’in Maden ilçesi onunden geçen Dicle Guneydogu’ya dogru
yonelerek Diyarbakir’in uzerine yerlestigi lav sahanliginin dogu
kenarina paralel olarak akar. Diyarbakir’in guneyinden itibaren de
doguya dogru yonelir.
Dicle, Diyarbakir onlerinde genis bir deltaya yaildiktan sonra artik
Diyarbakir’la birlikte anilmaya baslamanin onurunu yasar. Bir kent,
bir nehir, birbirlerinin nazini çekmede yarisirlar artik. Ve oyunlar
baslar. Dicle’nin Diyarbakir’a giris yaptigi noktadan itibaren,
içi oyularak bosaltilmis ve uzerinde delikler açilmis karpuzlarin iç
zeminine konulan bir miktar kulun muzerine dokulen gazyagi yakilarak gece
karanliginda suya birakilir. Ve bu gece karanliginda yasanan sudaki ates
toplari artik Dicle’nin “çayda çira”sidir.
Yine Diyarbakir’dan sonra, Dicle uzerindeki “Kelek”lerde
yapilan tasimacilik da bir geçim kapisidir. Bir donemin Diyarbakir
hinterlandinda Dicle uzerinden baslayan ve Irak içlerine kadar suren bir
seruven kelekçilik.
Dicle, Diyarbakir’in dogusu civarinda Guneydogu Toroslar’in
yamaçlarindan inen sulari (Ambar çayi, Kuru çay, Pamuk çayi, Hazro çayi,
Batman ve Gazan çayi) da alarak zenginlesir. Dicle’nin bu bolgede
sinesine kattigi onemli sulardan biri de, Lice ilçesinin yakininda Korha
daglarinin eteklerindeki Birkleyn çayidir. Diyarbakir-Bingol karayolunun,
Lice ilçe sinirlari içerisinde, 104 km deki Birkleyn magaralarindan dogan
Zebene suyunun kaynagi olan Birkleyn çayi, içinden akip çiktigi magara
girisindeki Asur kalintilari ile unludur. Bu kalintilardan biri
Dicle’ye katilan Birkleyn çayinin uzerindeki magaralarin girisinde
duran Asur krali I. Tiglatpileser’e aittir.
Diger bir kitabe ise yine Asur krali III. Salmanasar’a aittir. Iki
kral da uç bin yil oncesinden adeta çagimiza seslenmektedirler :
“Dicle’nin kaynagindan Firat’in kaynagina kadar olan
yerleri bizler zaptettik” dmeektedirler.
Dicle'nin, güneyden de MARDİN eşiğinden inen Göksu ve SAVURÇAYI'nı sinesine
katmadan önce Diyarbakır'dan son geçiş noktası , bin yıllık geçmişi ile
ONGÖZLÜ KÖPRÜ'dür.Diğer adıyla Dicle Köprüsü.Ayaklarından birinin
altında,köprü yıklırsa onarımında kullanılmak üzere hazıne saklı durduğu
rivayet edilen DİCLE KÖPRÜSÜ...
Bu bölgeden sonra dicle önce doğuya daha sonra da Güneydoğu'ya
yönelir.Dicle artık Botan coğrafyasında EHMEDê XANî'NİN diyarındadır. Ve
MEM Û ZÎN destanında Mem 'in Dicle ile dertlesmesinin
tanıklığıdır,CİZRELİLERE düşen
____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...