SUSURLUK
Ramazan NARİN
xsusurlukx@hotmail.com
ABANT TOPLANTISI
ve KUSTULAR..!
İŞTE 17. ABANT TOPLANTISI
Abant’ta, yeni anayasa önerisi adı altında, Kürt sorunu:Geleceği ve
Barışı Birlikte Aramak safsatasıyla, görevi kimden almışlarsa APOYA AF
İSTEME CÜRETİ dahil KUSTUKÇA, KUSTULAR...!
Abant Platformu’nun "Kürt Sorunu: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak"
konulu 17. toplantısına konuşmacı olarak katılanlar İSLAMCI BASINDAN
bildiğimiz isimlerdi. Sorozun kanallarında ve basınında arzı endam eden bu
maaşlı fakat bilinçli toplum mühendisleri, ülkedeki son gelişmelerden
cesaret almış olmalılar ki, adeta kustular ve kamuoyunun kafasını
karıştırarak, ortalığı kirlettiler.
Amiyane tabirle “ Kustular ! ” diyorum çünkü; “
ağızlarındaki baklayı çıkardılar ” - “ maskeleri düştü ”
falan desem, çok hafif kalacak. ABANT TOPLANTISININ sonuç bildirgesi ve
oturumlarında yapılan konuşma metinlerini sizde okusanız, midelerindekini
hatta kalın bağırsaklarındakini çıkardılarını sizde görür, ve KUSMUK'u az
bile bulabilirsiniz veya bana hak verirsiniz. 4-5-6 Temmuz-2008. Mehtap TV
ve Kanal 21 canlı canlı verdi.
Abant Platformu'nda 'kapsamlı' af çağrısı..!
Neyin ve kimin affı ? PKK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AFFI !, BÖLÜCÜBAŞI APONUN AFFI
!
Daha evvel 27-28 Mart 2008’de Diyarbakır’da yapılmak üzere
kararlaştırılan, Abant Toplantısı veya onların deyimiyle, Platformu'nda
düzenlenen Kürt sorununa çözüm Toplantısının düzenleme kurulunda gazeteci
yazar Ali Bulaç, Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne, Dr. Ümit Kardaş, Altan
Tan ve Abant Platformu Genel Sekreteri Salih Yaylacı gibi isimler vardı ve
Toplantı Türkiye gündeminin müsait olmaması nedeniyle ileri bir tarihe
ertelenmişti. Ergenekon operasyonundan sonra tarih müsait olmuş demek ki,
bu ihanet toplantısını gerçekleştirdiler. Toplantının içeriğine bakınca,
insan böyle düşünmeden yapamıyor doğrusu.
Toplantının sonuç bildirgesinde ; Kürtler için anadilde eğitim, bir arada
yaşamanın gerekliliği, demokratikleşme sürecinin devamı ve AF istendi.
Kapsamlı bir af zemininin oluşturulması, bu defa yüksek sesle dile
getirildi. Üç gün süren sempozyum, dün sona erdi. İsimlerinin başında PROF
gibi titirler bulunan Prof. Dr. Mete Tuncay (Başkan), Altan Tan ve Prof.
Dr. Mümtazer Türköne tarafından sesli ve yazılı açıklanan sonuç
değerlendirme metninde ; "Her türlü şiddet ve şiddet içeren yöntem
reddedilmeli " denilerek, ordumuzun PKK’ya dönük operasyonlardan
vazgeçmesi dolaylı olarak istenildi, "Yeni acıların yaşanmaması için bir
tecrübe olarak hatırlanması gerekir" ifadesi ile de, bana göre aba altından
sopa gösterildi.
ABANT TOPLANTISI, diye adlandırılan bu toplantıların mimarı,
Amerika’da yaşayan Said-i Nursi yani Said-i Kürd-i’nin varisi
Fetullah GÜLEN’dir. Dünya ülkelerinde 11 yıldır yapılagelinirken
AKP’nin iktidarından sonra ABANT’ta 6.sı yapıldı bu sene. ABANT
Ruhunu yansıtmışmış! Ben, hatırlayamadım ABANT RUHU ne demek ? Göl
kenarında, yüzme havuzlarında, 5 yıldızlı otellerde keyf sürmek mi acaba?
Yoksa Cumhuriyete atılan dinamitin fitilini ateşlemek mi ? 2.
Cumhuriyetçilik mi ?
KÜRT SORUNU, kürt sorunu derlerdi de, bir türlü açınımını yapamazlardı.
Çünkü o zamanlar sıkmıyordu ! Şimdi ERGENEKON, ANAYASA MAHKEMESİ falan,
ortalık toz duman yaaa. Onların aradığı bulanık su ortamı var ve puslu
havayı gördüler ve ortaya çıktılar ve kustular bence…!
AKP’nin kuruluş temelinin, 16-19 Temmuz 1998 tarihinde Abant’ta
yapılan bir toplantıda atıldığı da ayrı bir gerçekmiş. Bu tarihli
toplantıda alınan kararlar gereği AKP SİYASİ HAREKETİNE ivme kazandırılmış.
Garip değil mi ? ABANT RUHU, bu mu yoksa ? Tesadüf mü bilemem, AKP'nin eski
kurucusu Abdüllatif ŞENER bile, 17. ABANT Toplantısının sonuna denk gelen
bir günde, PARTİ KURACAĞINI açıklayıverdi. Yeni ivme..!
1998 yılı Toplantısını, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı düzenlemişti. Bu
vakfın Onursal Başkanı, Fethullah Gülen’di. 1. Abant Toplantısı
olarak adlandırılan o toplantının bilimsel başkanlığını ise, Prof. Dr.
Mehmet Aydın yürütüyordu. Daha sonraki toplantıların da düzenleyicisi olan
Sayın Aydın, 2002 Kasım ayında yapılan seçimlerle, AKP’den
TBMM’ye girmiş ve Devlet Bakanı da olmuştur. O ilk toplantıda yer
alan bazı isimler şunlardı hatırlayalım :
Prof. Dr. Ahmet Arslan, Prof. Dr. Cemal Sofuoğlu, Yard. Doç. Dr. Durmuş
Hocaoğlu, Prof. Dr. E. Nazif Gürdoğan, Fehmi Koru, Halit Refiğ, Hüseyin
Gülerce, Ali Bulaç, Prof. Dr. Bekir Karlığa, Prof. Dr. Hayreddin Karaman,
Prof. Dr. Mehmet Hatipoğlu, Prof. Dr. Mehmet S. Aydın, Prof. Dr. Salih
Akdemir, Prof. Dr. Süleyman Ateş, Prof. Dr. Yaşar N. Öztürk, Prof. Dr.
Ahmet Y. Özemre, Prof. Dr. Burhan Kuzu, Dr. Cüneyt Ülsever, Doç. Dr. Hayri
Kırbaşoğlu, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Av. Kezban Hatemi, Dr. Mehmet Ali
Kılıçbay, Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, Namık Kemal Zeybek, Nevval Sevindi,
Prof. Dr. Niyazi Öktem, Doç. Dr. Sami Selçuk.
2008 toplantısında ise; kimler yok ki ? - Platform Başkanı olarak Mete
Tuncay, - Bolu Valisi Halil ibrahim Akpınar, – Prof. Dr. Mehmet
ALTAN, - AKP Diyarbakır milletvekili Abdurrahman Kurt, - AKP Ankara
Milletvekili Zeynep DAĞI ve İhsan DAĞI, -MİT eski müsteşarı Cevat ÖNEŞ, -
Doç. Dr. Kemal SAYAR, -Gazeteci Yazar Ümit FIRAT,- Gazeteci Cengiz ÇANDAR,
Gazeteci Ali BULAÇ, - HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, - Diyarbakır
Ticaret Odası Başkanı Mehmet KAYA, - Araştırmacı yazar Mustafa AKYOL, -
Prof. Dr. Mümtazer TÜRKÖNE, - Hakkari’den gelen Av. Rojbin Tuğan
KALKAN v.d.
KUSMUKLARDAN BİR DEMET SUNAYIM ; " Her türlü şiddetin ve şiddet içeren
yöntemlerin mutlak olarak reddedilmesini, Kürt Sorunu’nun çözümü için
vazgeçilmez bir ön şart addediyoruz. Kürtlere ve diğer unsurlara yönelik
asimilasyon politikalarını reddediyoruz. Türk ve Kürt ayrımının karşılıklı
olarak homojenleştirmek, ötekileştirmek ve yabancılaştırmak amacıyla
kullanılmasına karşı çıkıyoruz.
Kürtlerin yoğun oldukları doğu ve güneydoğu bölgelerimizde ekonomik
kalkınma büyük önem taşımakla birlikte, yöre insanlarının şeref ve
haysiyetlerinin hak ettikleri gibi yüceltilmesi de zorunludur." (şeref ve
haysiyet istiyorlar? Kim yok ettiyse?)
" Kürt sorunu etrafında hukuk devleti sınırları dışına çıkan bütün
uygulamaları reddediyoruz. Irak’ta yaşayan tüm halklarla birlikte
Kürtler de bizim kardeşimizdir. Kürt Federe yönetimi ile her türlü dostane
ilişkinin geliştirilmesini elzem görüyoruz." (BARZANİYİ tanıyın ve muhatap
alın ! diyorlar.)
“ Kürtlere dönük asimilasyon” ifadesinin diğer Türkiye
vatandaşlarını da ilgilendirmesi gerektiği konusunda istek yapıldı.
Katılımcıların da onayıyla bu kısma <diğer unsurların da> ibaresi
eklendi." (Diğer unsurlar kim mi? Lazlar, Çerkezler, Gürcüler v.s) Asimile
ediliyormuş Türkiye halkı da haberimiz yokmuş ! JENOSİT demediklerine dua
edelim.
Katılımcıların İNCİLERİ ?
- Araştırmacı Yazar Mustafa AKYOL ; “ Bütün Türkiye
Kürdistan’dır, İstanbul başkenttir. Çünkü en büyük Kürt kenti
İstanbul'dur. Bütün Türkiye aynı zamanda Türkistan’dır.”
(Ölmüşüz de…, Eyvah ki eyvah!)
- Prof. Mümtazer TÜRKÖNE ; “ Ben asker çocuğuyum. Asker ölüsünde
yaşananları hissedebiliyorum ama dağda öldürülenlerin acısını da anlıyorum.
“ (Yazıklar olsun sana ! asker babandan yediğin ekmeğe rağmen, benim
şehidime ASKER ÖLÜSÜ ! diyorsun, )
- İhsan DAĞI ; “ Türkiye Cumhuriyeti kendini kuran milli kültürlerin
üzerinden bir silindir gibi geçti. Fakat geçemediği ortaya çıktı ve bugün
şimdi işte o kurucu kültür tekrar ortaya çıkmaya başlıyor.” (Türkiye
Cumhuriyetini kurduklarını iddia ettiler ya ; bize yol görünüyor dostlar,
yol…Adını becerememişler, şimdi düzeltip KÜRDİSTAN yapacaklar
herhalde !)
- MİT’çi Cevat ÖNEŞ : “Aydınlığın yolunu, gerçek anlamda
demokratlar açacaktır.” ( Aydınlıktan ve demokratlardan kastedilen
neyse? )
- Gazeteci Yazar Ümit Fırat : “ Tek parti döneminde Kürtlere baskı
yapıldı ve Çıkarılan Takrir-i Sükun kanunuyla başlatılan diktatörlük
döneminde, idam edilen onca insanın cesetlerini bile vermediler.”
(CHP-İNÖNÜ dönemine atfetmiş)
- Doç. Dr. Kemal SAYAR : “ Biz ve Onlar : Kürt Sorununda Psikolojik
Dinamikler’di.”
- Cengiz ÇANDAR ; “ Kürt yoğun bölgelerde Kürtçenin resmi dil olarak
kabul edilmesi ve hatta trafik levhalarındaki uyarıların, Kürtçe ve Türkçe
olarak birlikte yazılması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürtlerle
Türkler'in ortak devleti haline gelecek bir dönüşüm geçirmesi lazımdır.
“ (Kürdistan-Türkistan ortak devleti yani ! ) Ey ÇANDAR, SENİNLE
ORTAK OLAMAM kusuruma bakma !
Bir tespitimdir, belki katılırsınız belki katılmazsınız. Dağdaki ve ovadaki
BÖLÜCÜ kürtlerimiz Amerikalılara bayağı benziyorlar. Onlarda uzak plan
yapmışlar. Önce solcularla, komünist ve marksistlerle devlete karşı,
vatanseverlere-ülkücülere karşı savaşmışlar, sonra alevileri yanlarına
çekmeye çalışmışlar, en sonunda da damarı bulup DİNDAR olmuşlar. Şimdi de;
din-tarikat kisvesiyle, KÜRDİSTAN kurmaya kalkışıyorlar. ILIMLI İSLAM
bayağı işlerine yaramış ! BOP Projesinin parçası olmalarından belli değil
mi ?
Yukarıda sunduklarıma göre ; ABANT OPERASYONU gerekmiyor mu acaba ? 17
ABANT Toplantısına katılanları alsak mesela, konuştuklarını ve
imzaladıklarını önlerine koysak neler olurdu acaba ?
Sizden ricam ; lütfen bir daha, bir daha okuyun ve okutun ve
anladıklarınızı tartışın. Ben dehşet içerisindeyim. Bu yazımı kaleme
alırken mübarek sabah ezanı okundu. KUSULANLARI temizlemem lazım ! ABANT
ile ilgili yorumlarımı yarın sunacağım.
____________________
NOGAYTURK