İKİZ YASALAR? VE CUMHURBAŞKANINDAN İZİN ?
İKİZ SÖZLEŞMELERİN ( 2 ) MADDESİ :1. Bütün halklar kendi kaderlerini tayin
hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar, kendi siyasal statülerini
serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini
serbestçe sürdürebilirler.
2. Bütün halklar uluslararası hukuka ve karşılıklı menfaat ilkesine dayanan
uluslararası ekonomik işbirliği yükümlülüklerine zarar vermemek
koşuluyla,'doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi yararına
serbestçe tasarrufta bulunabilir. Bir halk sahip olduğu maddi kaynaklardan
hiçbir koşulda yoksun bırakılamaz. Hiçbir koşulda da yalnız
bırakılmayacaklardır.
İmzaladığımız bu yasalara göre; Türkiye’de TÜRK HALKI değil, HALKLAR
vardır ve kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptirler. İsterlerse bağımlı,
otonom, muhtariyet, federasyon veya isterlerse bağımsız devletlerini
kurabilirler. Bu bir devletin intiharıdır!. Ve hal gerçekten böyle ise,
güvenlik uğruna verdiğimiz şehitlerimizin kemikleri sızlayacaktır.
Ülkemizin yer altı zenginlikleri malum. Örneğin petrol çıkan RAMAN
bölgesindeki ahali, kendisini TÜRK değil de, ayrı bir halk olarak
nitelendirebiliyorsa, bulundukları yerdeki doğal kaynak petrole sahip
çıkabilirler, bu petrol bizim diyebilirler veya demeseler bile, bizim
onları mahrum bırakmamız yasaktır. Ha, onlar sahip çıktı diye de
hayıflanmamıza telaşe kapılıp harekatlara kalkışmamıza gerek yoktur çünkü
buna hakkımız yoktur veya biz böyle bir harekata kalkışırsak, AB Ülkeleri
bu azınlık halkın yanında karşımıza dikilebileceklerdir.
Benim naçizane Türk vatandaşı olarak, işbu yasalardan anladığım budur. Eğer
ben idrak sorunuyla, hezeyana kapılmış ve Avrupalı olmak nedir !
anlamıyorsam, ilgililer bu anlayışımı düzeltebilirler.
Bu iki maddeden ben bunu anlıyorum, takdirini ve yorumunu size
bırakıyorum.
CUMHURBAŞKANI’NDAN İZİN ALINSIN….!
Partisinin kurucusunu Cumhurbaşkanı yaparak önemli bir başarı kazanan
davalı AKP, AB Uyum yasaları çerçevesinde, Avrupa’ya karşı yeni yasal
düzenlemeleri hızla yapmak için düğmeye basmış gözükmektedir. Ve bu
minvalde de, Anayasal ve yasal düzenlemeler için komisyonlar, harıl harıl
çalışmaktadırlar.
Laf kalabalıklığına getirilerek, araya sokuşturulan iki taslak yasal
düzenlemeye ! dikkat çekmek istiyorum.
1- Bir partinin kapatılması gereğini duyan Yargıtay Başsavcısı,
Cumhurbaşkanından izin alsın?
2- TCK 301’inci maddeden (Türklüğe hakaret eden), birini yargılamak
isteyen savcı, Cumhurbaşkanından izin alsın?
Her iki tasarı da en başta, sadece zorlaştırıcılık getirmek ve araya başka
sigortalar sokmak gibi görünse de, Cumhurbaşkanının olmayan yetkilerinin
arttırılması ile, TEK BAŞKAN TEK MECLİSE dönüşüm işareti veren çalışmalar
olarak dikkat çekmektedir. Yasadışı davranan partiler ve gine yasadışına
çıkan kişiler için getirilmek istenen bu durum, pekala bir dokunulmazlıktır
ve dokunulmazlık ile demokrat havariliği, pek te hoş görünmemektedir.
Sunduklarım bir paranoya değil, bizatihi gerçekliktir. Cumhurbaşkanının
iznine bağlı hususlar yarın daha da arttırılarak, diktatorya
kurulabilinecektir. Hepimizin dikkatli olması gereken bir dönemden
geçiyoruz. Hükümetin ve davalı AKP’nin uyarılması noktasında başta
muhalefet partilerimiz ve sağduyulu vatandaşlarımızın, sivil toplum
kuruluşlarımızın ikazlarına, demokratik tepkilerine ihtiyaç olduğu günler
yaşıyoruz. İnşallah ben haksız çıkarım.
____________________
NOGAYTURK