Çayırlı
İliç
Kemah
Otlukbeli
Refahiye
Üzümlü
Kemaliye
Tercan
Çayırlı
Erzincan'a 114 km uzaklıkta, 1126 km2 yüzölçümlü Çayırlı ilçesinin nüfusu
1997 yılı nü¬fus sayımına göre 12.439'tür.
Önceleri Mans adıyla bilinen ilçenin hangi tarihte kurulduğu
bilinmemektedir. 1071 Ma¬lazgirt Savaşı'ndan sonra, sırasıyla
Mengücekoğulları'nın, Anadolu Selçukluları'nın ve İl¬hanlıla'ın
egemenliğine giren yöre, 1401'de Osmanlı topraklarına katıldı. Bir süre
Timu'un ve Akkoyunlular'ın eline geçti. 1473'te kesin olarak Osmanlılara
katıldı. 1916 yılında Rus işgaline uğrayan Çayırlı, Şubat 1918'de işgalden
kurtuldu. Tercan ilçesine bağlı bir bucak durumunda iken 1954 yılında ilçe
olmuştur.
TARİHİ YAPILAR
Eski Cami
1690 yılında yapılan caminin, kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir.
Duvarı restore edilmiştir. Konak 1219 tarihinde Karslı Tahir Usta
tarafından yapılmıştır. Duvarları yontma taşlarla örül¬müş, tavanı ahşap
oymalarla süslenmiştir.
Aygır Gölü
Keşis dağı üzerinde bulunan Aygır gölü, tabiat güzelliğinin yan ısıra,
krater gölü özelliği¬ne de sahip olan piknik ve dinlenme yeridir.
Bu göl dışında Büyük Yayla gölü, Yedi göller, A.Kartallı köyü gölü
bulunmaktadır.
Aygır Gölü'nün havadan eşsiz bir manzarası.
Erzincan'a 153 km uzaklıkta, 1397 km2 yüzölçümü olan İliç
ilçesinin nüfusu 1997 yılı nü¬fus sayımına göre 7.078'dir.
İlçenin ilk yerleşim tarihi bilinmemektedir. Ancak, Erzincan'ın diğer
ilçeleriyle aynı tari¬hi evreleri yaşamış olduğu sanılmaktadır.
Kuruçay adıyla, Kemaliye ilçesine bağlı bir bucak merkezi iken, 1938
yılında demiryolu¬nun İliç'ten geçmesi üzerine, Kuruçay kaza merkezi İliç'e
taşınarak İliç ilçe yapılmıştır.
Ali Cevad, 19. yüzyıl İliç şehrine ilişkin şu bilgileri
vermektedir:"Erzurum Vilayeti'nin Erzincan Sancağı'na bağlı ilçe merkezi
bir kasabadır. Toprağı çok verimli olduğu için, her çe¬şit tarım ürünü
yetişir. Küçük sanayi alanında, kaba dokumalar, bürümcük benzeri yünden
ince şayaklar dokunur. Ayrıca, kapı perdesi ve döşemesi olarak kullanılan
bir tür keçe de do¬kunur."
İliç'in köylerinde çok sayıda höyük ve tarihi yapı kalıntıları
bulunmaktadır. Bunların ço¬ğunda bilimsel kazı ve araştırmalar
yapılmamıştır. Refahiye-İliç-Kemaliye hattı ilk çağ ula¬şım sisteminin bir
parçasıdır. Altıntaş köyünde, Romalılara ve daha sonraki dönemlere ait olan
çok sayıda kalıntılar bulunmaktadır.
Kemah
Erzincan'a 52 km uzaklıkta, 2354 km2 yüzölçümlü Kemah ilçesinin nüfusu 1997
yılı nüfus sayımına göre 8.648'dir.
Geçmişi eskiye dayanan ilçenin adına ilk kez, Hitit Kralı I.Şuppiluliuma
döneminde yazılan bir metinde rastlanmaktadır. Metinde I.Şuppiluliuma ile
Hayaşa Kralı Kranis'in, Ku¬maha (Kemah) yöresinde savaştıklarından söz
edilmektedir. Kemah, antik çağlarda, Müslüman Arap akınları ve Türk
dönemlerinde jeo-stratejik konumu nedeniyle anahtar rol oynamıştır.
Malazgirt zaferinden sonra, Mengücek Beyliği'nin ilk merkezi olan Kemah,
sonraları sırasıyla, Selçuklulaı'ın, İlhanlılarıın ve Celayirliler'in eline
geçti. 1370-1403 yılları arasında da Mutahharten'in yönetimine girdi.
Timurun Anadolu seferi sırasında işgal edilen Kemah, kısa bir süre
Akkoyunluların yönetiminde kaldıktan sonra, 1515'te Bıyıklı Mehmed Paşa
ta¬rafından alınarak, Osmanlı Devleti'ne katıldı. Kemah, Osmanlı
yönetiminde Diyarbekir Eyaleti'ne bağlı bir sancak iken, daha sonraları
Erzurum Eyaleti'nin Erzincan Sancağı'na bağlı kaza durumuna getirildi.
Kamus ül-Alam'da Kemah'a ilişkin şu bilgiler vardır:"Erzurum Vilayeti'nin
Erzincan Sancağı'nda, ilçe merkezi bir kasabadır. Kasabanın 4.000 nüfusu,
kilim dokuma tezgahları, 1 rüştiyesi vardır. İlçe, 7 bucak ve 75 köy ile
18.872 nüfusa sahiptir.
Verimli tarım ve toprak ürünleriyle ünlüdür. Yerel sanayi ürünlerini kilim,
seccade, ço¬rap ve eldiven oluşturur. İlçede kömür madeni
çıkarılmaktadır.
TARİHİ YAPILAR
Kemah Kalesi
Karasu'ya egemen yalçın kayalar üze¬rinde inşa edilmesi nedeniyle, elde
edilme¬si güç bir kaleydi. Yapım tarihi ve yapımcı¬sı bilinmemektedir.
Arsak (Arşak) krallarının adı geçtiğinden Artaksiadlar döneminde yapıldığı
sanılmaktadır.
Bizans döneminde Ani, Darana-Kemaghe, Gamahha ve Arap döneminde Berberi
adlarıyla bilinmekteydi. Burç ve bedenleri büyük blok kesme taşlardan
yapılmış, beş¬gen planlı burçlarla güçlendirilmiş bir yapıdır.
Yavuz 8ultan Selim'in kaleyi aldıktan sonra bir burç eklettiği söylenir.
Gülabi Bey Camii
Kemah ilçe merkezinde Çarşı Mahallesi'ndedir. Uç kitabesi vardır. Başka bir
yer¬den getirildiği sanılan yazıtta, 1328 tarihi görülmekte, asıl yazıtta.
1450'de Emir Gü¬labi Bey'in yaptırdığı bildirilmektedir. Ayrıca, 18.
yüzyıla ait onarım kitabesi bulunmakta¬dır. Kare planlı, eğimli çatıyla
örtülü bir yapıdır. Doğu ve batı duvarlarında 2 dizide 3'er, gü¬ney
duvarında mihrabın yanlarında 2 dizide 2'şer penceresi vardır. Kuzeye, daha
geç dönem¬de son cemaat yeri eklenmiştir. Mihrap mukarnas dolguludur,
çevresi Barok süslemelidir. İbadet mekanına sütunceli taç kapının nişinde
bulunan yuvarlak kemerli kapıdan girilir.
Gülabi Bey Hamamı
Caminin 10 m batısındadır. 1328'de camiyle birlikte yapıldığı
sanılmaktadır. Soyunma, soğukluk, sıcaklık ve külhan bölümlerinden oluşan,
klasik Osmanlı hamamları planındadır. Haç biçimi üç eyvanlı ve köşe
hücrelidir. Sıcaklık ortada büyük bir kubbe, eyvanlar beşik tonozla
örtülüdür. İki halvet hücresi kare planlı ve kubbelidir.
Melik Gazi Türbesi
1071-1228'de yöreye egemen olan Mengücek Beyliği dönemine aittir. Kemah'ın
kuzeybatısındaki, kayalık platform üzerinde yapılmıştır. Tığla duvarlı,
sekiz köşeli bir yapıdır. Alttaki mezar odasının ortasında üst katı taşıyan
sekizgen bir sütun vardır. Orta direk, tavan silmeleri ve tavan, tuğla örgü
düzenindedir. Türbe, inşa malzemesi ve cenazeliğin orijinal şekli ile
dikkat çekmektedir.
Halk arasında "Sultan Melek" olarak adlandırılan türbede, Mengücek Beyliği
döneminde yaşayan Sultan Melik'in mumyası ve 5 mezar bulunmaktadır.
Melik Gazi Zaviyesi
Melik Gazi türbesinin yanında, dikdörtgen planlı bir yapıdır. Bina iki ayrı
bölme tipi gösterir. Bunlar tuğladan küre biçiminde kubbelere sahiptir ve
penceresizdir. Biri küçük, ikisi büyükçe 3 mezar, sol bölme içerisinde yer
almaktadır. Tugay Hatun Kümbeti
Çarşı Mahallesi'nde, bahçe içindedir. 13. yüzyılda Mengücek Beyliği
döneminde yapıldığı sanılmaktadır. İki katlı olup, altta yemek pişirilir,
fakirlere ve yolculara yedirilirmiş. Silin¬dirik gövde ve konik kubbeden
oluşmuştur.
Haç biçimli planlı mezar odası, pandantifli kubbeyle örtülüdür. Yapının taç
kapısının taşları çeşitli şekil ve motiflerle bezenmiştir. Özenli taş
işçiliği ilginçtir. Kıvrık dallar-rumiler, Selçuklu geçmeleri, örgü ve
bitki palmet motiflerinden dört dizi süslemeyle çevrelenmiştir. Çatı
boyunca, palmetlerden bir korniş yapıyı çevrelemektedir. Taç kapının özenli
taş işçiliği hayli güzeldir.
Behramşah Kümbeti
Melik Gazi Kümbeti'nin yanındadır. Biri tromplu, öbürü pandantifli iki
kubbeyle örtülü¬dür. Birbirine geçmeli iki kare mekandan oluşmaktadır. Ana
yapı taştan, anıtsal kapısı tuğladandır.
Gülcü Baba Kümbeti
Taşboğası çevresinde, yüksek bir tepe üzerinde yapılmıştır. 13. yüzyılın
ilk yarısına ait olduğu sanılmaktadır. Düzgün kesme taştan, iki katlı bir
yapıdır. Altta mezar odası, üstte sekizgen gövdeden oluşmaktadır. İçten
kubbe, dıştan piramit biçimi çatıyla örtülüdür. Ali Baba Türbesi
Çarşı Mahallesi'ndedir. 1969 yılında onarılmıştır. Kare planlı, kubbeli bir
yapıdır. Güney¬de girişi ve her yüzde birer penceresi vardır.
Meryemana Kilisesi
Koruyolu köyündedir. Yapım tarihi ve yapımcısı bilinmemektedir. Alaettin
Bey Çeşmesi
ilçe merkezinde bulunan Alaettin Bey Çeşmesi, 1879 yılında Alaettin Bey
tarafından yaptırılmıştır. Mimarisi, batılı dönem özellikleri
taşımaktadır.
Hacı Mehmet Bey Çeşmesi
İlçenin eski pazar yerinde bulunan çeşmenin, 1875 tarihli bir kitabesi
bulunmaktadır.
Taşdibi Kilisesi
İlçenin kuzeyinde, Karasu kıyısında kayalara yapılmıştır. Hıristiyanlığın
ilk dönemlerin¬de, Tarsuslu Aziz Paulus'un müritlerinden Azize Aya
Thekla'nın yaptırdığı sanılmaktadır. İçte, siyah zemin üstüne al renkte
melek-Meryem Ana ve İsa üçlüsü çizilmiştir.
Buz Mağaraları
İlçenin Ayranpınar köyünde bulunan buz mağaraları, kışın sıcak, yazın soğuk
olma özelliğini taşımakta ve soğuk hava deposu olarak kullanılmaktadır.
Mağaranın içinde büyük buz külteleri ve buzların oluşturduğu sarkıt ve
dikitler bulunmaktadır. Buz mağarasında, ilçe köylerinin peynir, yağ gibi
gıda maddeleri muhafaza edilmektedir.
Soğuksular Mesire Alanı Kemah ilçesindeki bu mesire yerinin özelliği, her
yıl Haziran ayı sonunda çıkan ve Ağustos ayı sonunda kaybolan, beyaz
köpüklü, soğuk sularıdır.
Kemah Tuzlası
İlçenin, Kömür-Tımısı-Yerhan tuzlaları; Tekel Genel Müdürlüğüne bağlı
olarak işletilmekte ve Haziran-Kasım dönemlerinde üretim yapılmaktadır.
Otlukbeli
Erzincan'a 142 km uzaklıkta, 254 km yüzölçümlü Otlukbeli ilçesinin nüfusu
1997 yılı nü¬fus sayımına göre 3.874'dür.
Daha önceleri Karakulak olarak bilinen, 1473'te Fatih Sultan Mehmed ile
Akkoyunlu Hü¬kümdarı Uzun Hasan arasındaki Otlukbeli Savaşı burada
olmuştur. Otlukbeli, 1800'lü yıl¬larda bucak haline getirilerek, idari
yönden Tercan ilçesine bağlı iken, 1954 yılında Çayırlı ilçesine
bağlanmıştır. 7 Haziran 1971 yılında Belediye teşkilatı kurulan Karakulak
beldesi¬nin ismi 10 Nisan 1973 günü Otlukbeli olarak değiştirilmiştir.
Otlukbeli beldesi 9 Mayıs 1990 tarihinde ilçe olmuştur.
Ekonomik bakımdan her türlü tarım ürünlerinin yetiştirildiği ve
hayvancılığın büyük önem taşıdığı ilçede, ayrıca zengin manganez madeni
rezervleri bulunmakta ve halen özel sektör tarafından işletilmektedir.
Nüfusunun %80'i hayvancılık ile uğraşmaktadır.
Otlukbeli Gölü
İlçe merkezinin 6 km kuzeybatısında bulunan göl, traversten seddi (Maden
sularının oluş¬turduğu traversten seddi) gölü olup, oluşumu günümüzde de
devam etmektedir. Yüzölçümü 6500 m2 olan gölün derinliği 15-18 m
civarındadır.
Otlukbeli gölünün en önemli özelliği, çanağının ve oluşumunun göl türleri
içerisinde gü¬nümüze kadar bilinenlerin içerisinde dünyada tek tip
oluşudur. Göl, bu özelliğinden dolayı, doğal anıt olarak
nitelendirilmektedir.
Refahiye
Erzincan'a 71 km uzaklıkta, 1744 km2 yüzölçümlü Refahiye ilçesinin nüfusu
1997 yılı nüfus sayımına göre 15.072'dir.
Eski adı Gercanis olan Refahiye'nin tarihine ilişkin ayrıntılı bilgi
bulunmamaktadır. Erzincan yöresi ile aynı yönetimler altında yaşadığı
sanılmaktadır. İlçeye, Erzincan Mutasarrıfı Şefık Paşa tarafından, bolluk
anlamına gelen Refahiye adı verilmiştir.
İlçe, batısındaki çam ormanları ve merkezden 10 km mesafede Soğukgöze ve
Karaçam mevkileri arasında yer alan, yüksekliği 2000 m olan Dumanlı
yaylaları, soğuk su kaynakla¬rı, göleti, piknik alanları ve kayak imkanları
ile yaz ve kış turizmi açısından önem taşımak¬tadır. Her yıl Ağustos ayında
bal festivali düzenlenmektedir.
Ekonomisi toprak ve tarım ürünlerine dayanmaktadır. Çavdar, bakliyat,
ceviz, kavun ve karpuz bolca yetiştirilir.
TARİHİ YERLER
Kutlutepe Kalıntıları
Cengerli köyü çevresinde bulunmaktadır. Roma ve Bizans dönemlerine ait
kalıntılar vardır. Çevrede bulunan önemli yerleşim alanıdır. Tarihte
Kemah-Başguvar-Dariza üçgeninde, Malatya'ya uzanan yolun kilit noktası
özelliğini taşımaktaydı
Kadıköy Kilisesi
Kadıköy kilisesi, günümüze kadar sağlam olarak gelmiştir. Kesme taştan
yapılan kilisenin, giriş kapısı bezemeleriyle dikkat çeker. Kapıdaki atkı
taşı üzerinde kabartma olarak işlenmiş haç motifi bulunmaktadır. Kilisenin
içinde, duvar resimlerinin izleri mevcuttur. Apsisin önünde, ağaçtan
yapılmış ince bir işçiliğe sahip bezemeli pano vardır.
Kutsal Kaya-Roma Antreposu
Kökeni Hititlere kadar uzanmaktadır. Kutsal kayanın kuzey kesiminde bulunan
Roma Antreposu üç yuvarlak binadan oluşmaktadır.
Merkez Camii
İlçe merkezinde bulunan Merkez Camii, batılı dönem bezeme özelliklerini
göstermekte, avlusunda ise Bahaettin Paşa şehitliği bulunmaktadır.
Köroğlu Mağarası
İlçenin Altköy mevkiinde bulunan mağaraya taş merdivenlerle çıkılmaktadır.
Mağaranın içerisinde kesilmiş taşlardan oturma bankları vardır. Mağaranın
içinde bulunan izlerin, Köroğlu'nun kır atının izleri olduğu
söylenmektedir.
Bal Kaya
Yatan arslan görünümünü andıran kayadaki oluklara, arılar yaz aylarında
yuva yapmaktadır. Bu yuvalarda oluşan ballar, oyuklardan aşağıya
aktığından, kayaya Bal Kaya adı verilmiştir.
Gölet
Kalkancı köyüne 2 km mesafede bulunan Kalkancı göleti ve Akarsu köyü göleti
sulama amaçlı kullanılmakta ve piknik yeri özelliği de taşımaktadır.
Dumanlı Yaylaları
İlçenin batısında, Soğukgöze ve Karaçam mevkiileri arasında yer almaktadır.
Denizden yüksekliği 2000 m olan dumanlı yaylaları genelde çam ormanları
olmak üzere çayır ve bitkilerle kaplıdır.
Doğal güzelliği, temiz havası, bol soğuksu kaynakları, av hayvanları ve
kamp imkanları ile yaz ve kış turizme açıktır.
Refahiye Ormanları
Refahiye ilçesinin çevresinde yer alan çamlık alanlardır. Soğuk suları ve
serin havası ile en güzel mesire yerlerindendir.
Üzümlü
Erzincan'a 23 km uzaklıkta, 410 km2 yüzölçümlü Üzümlü ilçesinin nüfusu 1997
yılı nüfus sayımına göre 38.500'dür.
İl merkezine bağlı kasaba iken, 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe merkezi
olmuştur. İlçe, adını yetiştirdiği siyah üzümden alır.
TARİHİ YERLER
Akkoyunlu Camii
Akkoyunlular zamanında yapıldığı bilinmektedir. 1965 yılında restore
edilmiştir. Günümüzde de cami olarak kullanılmaktadır.
Hacı Nutullah Camii
Karakaya beldesindedir. İki asırlık geçmişiyle, çok değerli ahşap
süslemelere sahiptir. Hacı Nutullah Efendi'nin yaptırdığı bilinir.
Günümüzde de cami olarak kullanılmaktadır.
Şeyh Karpuz Türbesi Mağarası
Merkez köy tepesi denilen yerde bulunmaktadır. Yaklaşık 30 m2
büyüklüğündedir. İçindeki bir taştan ince bir toprak akmaktadır.
Aygır Gölü
İlçenin kuzeyinde bulunan Keşiş dağı üzerindedir. Tabiat güzelliğinin yanı
sıra, krater gölü özelliğine sahiptir.
Hıdırellez Gölü
İlçenin, Çadırtepe köyünün kuzeyindedir. Bol kaynak suları bulunmaktadır.
Bayırdağ (Değirmenönü) Mesire Yeri
Bayırbağ beldesindedir. Pahnik çayı çevresinde, bol ağaçlık ve yeşilliği
ile zengin bir doğa örtüsüne sahip olan bir mesire yeridir. Mesire alanının
altyapı çalışmalarının büyük bir bölümü tamamlanmış durumdadır.
Karakaya (Çermik) Mesire Yeri
Karakaya beldesindedir. Soğuk suları, yeşilliği ve yerden kaynayan kaynarca
adı verilen şifalı sularıyla doğal bir güzelliğe sahip olan Çermik'te
alabalık yetiştirme göletleri de var¬dır. Her yıl 20 Mayıs'ta Kaynarca
şenlikleri düzenlenmektedir.
Şeyh Karpuz Mağarası
Üzümlü köy tepesinde, 4-5 m2 büyüklüğünde ve 3 m yüksekliğinde, halkın
ziyaret yeri olarak kabul ettikleri bir mağaradır. Mağaranın içerisindeki
taş duvarlarda çizgiler ve mum koymak için yapılmış oyuklar mevcuttur.
Efsaneye göre mağarada, kış mevsiminde etrafın karlı olduğu bir zamanda
yemyeşil dallar arasında bir karpuzun çıktığı görülmüş. Kış ortası büyük
bir karpuzun yetiştiğine hayret eden köylüler, buranın büyük bir velinin
türbesi olduğunu düşünmüşler.
Bir başka efsaneye göre ise; Rus işgali sırasında, tepeye doğru Rus
askerlerinin çıktığı biliniyormuş. Bu sırada şeyh Karpuz ziyaretinde bir el
silah atışı yapılmış. Bu atışı duyan köylüler, Rus askerlerini çevirerek
köye girmelerini engellemişler.
Kemaliye
Erzincan'a 194 km uzaklıkta, Keban Baraj Gölü kıyısında güzel bir vadi
içinde kurulmuş¬tur. 1168 km2 yüzölçümlü Kemaliye ilçesinin nüfusu 1997
yılı nüfus sayımına göre 7.715'dir.
İlçenin hangi dönemde kurulduğu bilinmemektedir. Kemaliye yöresi, MS 4.
yüzyıldan iti¬baren Bizans İmparatorluğu'nun toprakları içinde kalmış, 7.
yüzyılda Müslüman Araplaı'ın akınlarına uğramıştır. Türklerin Anadolu'ya
gelişleri ile Anadolu Selçukluları'nın, İlhanlı Devleti'nin ve
Akkoyunlular'ın egemenliği altına girdi. Çelebi Mehmed döneminde Osmanlı
Devleti'ne bağlandı. Uzun süre Diyarbekir Eyaleti'nin Arapkir Livası'na
bağlı bir kaza mer¬kezi olarak yönetildi. 19. yüzyılda Mamuret ül-Aziz
(Elaziz) Vilayeti'nin Harput Merkez Sancağı'na bağlı bir ilçedir. 1926'da
Malatya'ya bağlı bir ilçe iken, 1938 yılında Erzincan ili¬ne bağlanmıştır.
Geçmişte Eğin olarak bilinen ilçenin adı, Mustafa Kemal'in adından
esin¬lenerek Kemaliye'ye çevrilmiştir.
İlçe merkezi ve bağlı diğer yerleşimleri geleneksel yöre mimarisini ve
dokusunu büyük öl¬çüde korumaktadır. Yakın çevresindeki doğal güzellikleri
ve zengin folkloruyla büyük bir tu¬rizm potansiyeline sahiptir.
Halıcılığı ile ünlü olan ilçede, her yıl halı festivali düzenlenmektedir.
TARİHİ YERLER
Endiçi Kalesi
Aşutka köyü arazisindedir. İlk çağdan günümüze ulaşan yerleşim alanıdır
Roma Mezarlığı
İlçenin güneyinde, Fırat nehrinin içindeki taşlar üzerindedir.
Pigan Kalıntıları
İlçenin kuzeybatısındadır. Roma, Bizans, Selçuklu dönemlerine ait
kalıntılar vardır.
Hasgel Kalıntıları
İlçenin doğu kesiminde, Roma döneminden günümüze ulaşan kalıntılardır.
Arsanias Kalıntıları
Kale, toplantı salonu ve kilise önemli yapılardır. Çoğu yıkık durumdadır.
Kalıntılar Ro¬ma dönemine kadar uzanmaktadır.
Topkapı Kalesi
Dutluca köyü yakınındadır. Son cemaat yeri sonradan eklenmiştir. Minaresi
Selçuklu özelliği gösterir. Mescit bölümü orijinal özelliğini korumuştur.
Orta Camii
Kadıgölü'nün kıyısında bulunan Orta Camii'nin, 17. ve 18. yüzyıla ait
olduğu sa¬nılmaktadır. Dört ana ayak üzerine oturan kubbe, caminin tüm
tabanına hakimdir.
Ayrıca ilçede; 1596 yılında Melik Ahmet Paşa tarafından yaptırılan Kışlacık
Köyü Camii, 1305 tarihinde yaptırılan ve halen kullanılan Salihli Köyü
Camii, 1641 yılında ilçe merkezinde yapılmış Taşdibi Camii, 1858 tarihinde
Padişah Abdülmecid tarafın¬dan yaptırılan Yeşilyamaç Köyü Camii ve Başpınar
Köyü Cami vardır.
Kadıgölü
Çeşitli efsanelere konu olan bir su kayna¬ğıdır.
Ala Mağarası
İlçenin kuzeydoğusunda bulunan Ala Mağarasının içinde dehliz ve kanallar
bu¬lunmaktadır. Girişinde sızıntı olarak akan suyun, ala ve sedef
hastalıklarına iyi geldiği bi¬linmektedir.
Ocak Köyü (Hıdır Sultan Abdal Ocağı)
Çok eski yüzyıllarda, "Şeyhler" olarak bilinen köyün, günümüzdeki adı
Ocak'tır. Ancak, köyün kurucusunun maneviyat dünyasına candan bağlı
olanlar, bu isim yerine çoğunlukla Hıdır Abdal Sultan Ocağı ismini
kullanırlar. Köy, ilçe merkezi Kemaliye'ye 40 km uzaklık¬tadır. Konuk
evleri, hamamları, camileri, kütüphanesi ve okulu gibi sosyal tesislerinin
yanı sıra müzesi, helikopter pisti, çeşmeleri, düzenli ve bakımlı yolları
ile örnek ve görülmeye değer bir Anadolu köyüdür.
Hıdır Abdal Türbesi
Türbe, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin özelliklerinde yapılmıştır. Yapıya
tümüyle taş işçiliği hakimdir. Yapılış tarihi ve kim tarafından yapıldığı
bilinmemektedir. Varlığı dönemin padişah farmanlarıyla tescil edilen, daha
sonra 1925 yılında yürürlüğe konan bir yasa uya¬rınca kapatılan ve 24 yıl
sonra yeniden açılan Hıdır Abdal Sultan Türbesi tarihe ışık tutan anıt bir
eser olarak halkımızın ziyaretine açıktır.
Anadolu insanının "ermiş", "veli", "evliya" olarak nitelendirdiği
kişilerden biri olan Hıdır Abdal, Hacı Bektaş Veli tarafından "Düşkünocağı"
göreviyle onurlandırılmış ve onun mane¬vi dünyasından feyz almıştır.
Yaklaşık 700 yıl önce burada kurduğu tekkesinden, Türk gü¬cünün çevreye
yayılmasında etkili hizmetleri olmuştur.
Tercan
Erzincan'a 88 km uzaklıkta, 1592 km2 yüzölçümlü Tercan ilçesinin nüfusu
1997 yılı nü¬fus sayımına göre 31.430'dur.
Eski bir tarihi olan ilçe, Urartular ve Asurlular'ın etki alanı içinde
kalmıştır. Tercan, da¬ha sonraları sırasıyla Medler'in, Persler’in,
İskender İmparatorluğu'nun, Araks Devleti'nin ve Roma İmparatorluğu'nun
egemenliğine girdi. Malazgirt Savaşı'nı izleyen dönemlerde, Mengücek
Beyliği'nin yönettiği yöre, sonraları Eretna Beyliği'ne bağlandı. Timur'un
saldırı¬larına da uğrayan Tercan, uzun bir süre Akkoyunlular'ın yönetiminde
kaldı.
Otlukbeli Savaşı'ndan (1473) sonra Osmanlı İmparatorluğu'na katıldıysa da,
Akkoyunlular Tercan'ı, bir süre için geri aldılar. Tercan, Kanuni Sultan
Süleyman zamanında kesin ola¬rak Osmanlı egemenliğine girdi.
TARİHİ YERLER VE ESERLER
Çadırkaya bucağında Çadırkaya tepesi, Konarlı köyünde Şirinli kale,
Esenevler köyünde Şirinkayalar mağaraları, Üçpınar köyünde Vank kilisesi,
yörenin ören yerlerindendir.
Kadın Hükümdar Mama Hatun ve Külliyesi
Saltukoğulları Hükümdarı II.İzzettin Saltuk'un kızı olan Mama Hatun, 1191
yılında Sal¬tukoğulları Beyliği'nin hükümdarı olmuştur. Eyyubiler'in
Ahlat'ı kuşattıkları sırada çevre beyliklerine ait ordularla, Ahlat'a
yardıma giden Saltuklu kuvvetlerinin başında bulunmaktaydı.
Hükümdarlığının ilk yıllarındaki duru¬mu açıklık kazanmamış olmakla
beraber, yeğenlerine karşı kararlı ve güçlü bir şekil¬de mücadele ederek 10
yıl hükümdarlığını sürdürmüştür.
Mama Hatun'un Mısır ve Suriye Meliki El Adil'den kendisine uygun soylu
biriyle evlenmesi konusunda istekleri gerçekleşe¬memiş, kadın hükümdar
olmanın güçlükle¬ri nedeniyle siyasi yaşamından ayrılmıştır.
Onun daha sonraki yıllarda nasıl yaşa¬yıp, kaç yaşında öldüğü bilinmiyor.
Ancak, hayatının son yıllarını Tercan'da geçirmiş olması ve buradaki
türbede defnedilmesi ile Tercan, bir süre onun adıyla anılmıştır. Bu soylu
kadın hükümdar, Tercan'da Orta Çağ Türk mimarisinin en ilginç ve önemli
eseri kervansaray, hamam, mescit ve kendi tür¬
besinden oluşan büyük bir külliye inşa etmiştir.
Mama Hatun Türbesi
Saltuklu dönemine ait olan türbenin, 1192 yılında ölen Saltuklu Erzurum
sa¬hibesi Mama Hatun için yaptırılmıştır. Mimarı Ahlatlı Ebul-nema bin
Mufad¬dalü'1-Ahval'dır. Türbe, dairesel planlı mimari özelliği ile Anadolu
türbe mimarisi içindeki tek özgün eser olarak dikkat çeker. Türbe kapısı
üzerinde bulu¬nan 5 kitabenin dördünde kurandan alı¬nan ayet, Hazreti
Muhammed ile 4 Hali¬fenin adları, birinde ise mimarın adı ya¬zılıdır.
Ortadaki sivri külahlı kümbet, kimi ayrılıkları dışında, genel
çizgileriy¬le Ahlat kümbetlerini andırmaktadır. Sarımsı kesme kireç
taşından inşa edi¬len yapı, iki bölümden oluşur. Ortadaki kümbet ve
çevresinde 2.50 m kalınlığın¬da dairesel duvarla çevrilmiştir. Çevre
duvarı, içten 11 nişlidir. Bu nişlere Mama Hatun'un yakınlarının
sandukaları yerleştirilmiştir. T.Erdoğan Şahin'e göre, Evliya Çelebi'nin
gördüğü orijinal süslemeli mermer sandukanın yerine, günümüzde geç
dönemlere ait sembolik bir sanduka bulunmaktadır. Ortada yükselen kümbet
iki katlıdır. Dıştan 8 dışbükey dilimler, köşelerde ince uzun sütuncelerle
son bulmaktadır. 8 köşeli kaide üstünde yükselen kümbetin altında çapraz
to¬nozlu mezar odası vardır. Üst kattaki mescide 7 basamakla çıkılmaktadır.
Taçkapı mukar¬nas dolgu, geometrik motifler, çok dilimli rozetler ve dörtlü
düğümlerle bezenmiştir. Bordür¬lü dikdörtgen niş içindeki mazgal pencereler
üzüm salkımı, palmet ve rumi süslemelidir.
Mama Hatun Kervansarayı, Hamamı ve Mescidi
Yapım kitabesi bulunmayan kervansarayın 13. yüzyılda yapıldığı tahmin
edilmektedir. T.Erdoğan Şahin; A.Tevhid ve Ravendi'yi kaynak göstererek
yapının 13. yüzyılda inşa edil¬diği görüşündedir.
Türbenin 30 m doğusundadır. Onarımlar nedeniyle özgün biçimini yitirmiştir.
Yakın bir geçmişte çevre düzenlemesi ile birlikte restorasyonu yapılmıştır.
Ana hatlarıyla Osmanlı kent hanları planındadır. Sarımsı renkte, düzgün
kesme kireç taşı ile inşa edilmiştir. Çevre duvarı konik çatılı 16
silindirik yarım kuleyle desteklenmiştir. Doğuda sivri kemerli taçka¬pı
vardır. Girişin sağ ve solunda dikdörtgen planlı mekanlar sıralanır. Ortada
üstü açık av¬lu, kuzey ve güneyinde yük hayvanları için uzun ahırlar ve bir
dizi hücre bulunmaktadır. Planı ve mimari özellikleriyle 12. yüzyıl sonunda
yapıldığı sanılmaktadır.
Kervansarayın kuzeydoğu köşesinde yer alan Mama Hatun Hamamı, kitabesi
olmamak¬
la birlikte kervansarayla aynı zamanda yapıldığı sanılmaktadır. Orijinal
özelliklerini olduk¬ça yitirmiştir.
Külliye içerisinde bulunan ve Evliya Çelebi'nin sözünü ettiği mescit,
I.Dünya Savaşı'nda yıkılmış, daha sonra yerine bir cami inşa edilmiştir.
Kötür Köprüsü
Tıızla suyuyla, Karasu'nun birleştiği yerdedir. Tümüyle yontma taştan olan
yapının, gü¬nümüze yalnızca ayakları kalmıştır.
Pekeriç Kalesi (Çadırkaya)
İlçenin Çadırkaya beldesinde bulunmaktadır. Yaklaşık 100 m yüksekliğinde
doğal kayadan oluşmaktadır. Kayaya oyulmuş odalar, merdivenler, sarnıçlar
bulunmaktadır. Sur¬lardan günümüze çok azı gelebilmiştir.
Kalıntılar buranın çok eski bir yerleşim alanı olduğunu göstermektedir.
Abrenk (Vank) Kilisesi
Üçpınar köyü yakınlarındaki Vank dağının güneydoğusunda, çukurca bir alan
içerisindedir. Giriş kapısının üzerinde 1854 tarihi yazılıdır. Kilise ile
birlikte bir şapel ve iki adet dikili taş bulunmaktadır. Bu taşlar,
mimarisi ve bezemesiyle dikkat çekici olup, 12. yüz¬yıldan sonra Selçuklu
Beyi Nasurettin dönemiyle tarihleşen kitabeleri taşırlar.
Kefrenci Tapınağı
İlçenin Oğulveren köyündedir. Bezemeleri önem taşımaktadır. Yapı, Pers
özelliğine sahiptir.
Oklu Baba
İlçeye 20 km uzaklıkta, Çadırkaya beldesinde bir tepe üzerinde bulunan
mezarlık, savaşta ok ile şehit düşen bir ermişe ait olduğu söylenir.
Ağ Baba
İlçeye 15 km uzaklıkta Akyurt köyün¬de, Ağaçlık ve sulak bir mesire
yeridir. Yöre halkı tarafından kutsal sayılan bu yer, ziyaret edilmekte ve
kurban kesil¬mektedir.
____________________