Kayseri , Kayseri ilinin aynı isime sahip olan merkezi.
İl nüfusu 1.165.088 (2008)
Tarihçe: [değiştir]Kayseri İli, toprak, su kaynaklan ve ulaşım bakımından
çevresine göre elverişli doğal koşullara sahip olması nedeniyle, binlerce
yıldan beri yoğun bir yerleşmeye sahne olmuştur. İlk yerleşmeler Kayseri
Ovası'nda olmuştur. Ova topraklannın verimli oluşu, su kaynaklarının
bolluğu, bu düz alanda yaşamın sürdürülmesine olumlu katkıları olan yüksek
bir dağın ovanın hemen yanı başında bulunması, yörenin yerleşme için
seçilmesinde etkili olmuştur. Bunun yanısıra, ovanın her çağda ticari ve
askeri yolların kavşak noktasında olması, buradaki yerleşmelerin önemini
hep artırmıştır.
Yörede yapılan bilimsel çalışmalar ışığında, yerleşmenin başlangıcı M.Ö. 3.
Bin yılın ortalarına kadar uzanmaktadır. Kayseri Ovası'nda tarih öncesi ve
tarih çağlarında ki yerleşmeyle ilgili en önemli bilgiler, Kültepe
Höyüğü'nde (Kaniş-Karum) yapılan kazılar sonucu elde edilmiştir. Bu höyük,
İç Anadolu'daki en büyük höyüklerden biri olup, eldeki bilgilere göre,
yalnız Kayseri'nin değil, Anadolu'nun da geçmişini aydınlatması bakımından
çok önemli bir yerleşmedir.
Kültepe, Kayseri Ovası'nın kuzeydoğusunda, Karahüyük Köyü'nün sınırları
içindedir ve yerleşme merkezinin güneyindedir. M.Ö. 3. Bin yılın
ortalarından başlayarak Roma Çağı'na kadar oturulan höyüğün hemen yanında
ikinci bir yerleşim birimi veya aşağı şehir vardır ki, burası da Kaniş
Karumu'dur. Burada daha çok Asurlu tüccarlar oturmuşlardır.
Kültepe'de 1948 yılından itibaren sistematik biçiminde yapılan kazılar
sonucunda bol miktarda çivi yazılı tabletler, seramik buluntular, mimari
kalıntılar ele geçmiştir. Kültepe buluntularının en eskisi Eski Bronz
Çağı'na (M.Ö. 2000-2500) aittir. Buna göre yerleşmenin başlangıcı mevcut
verilere göre Eski Bronz Çağı'na kadar gitmektedir. Höyükte yapılan
kazılarda geniş binalar, tek vücutlu fakat çok başlı idoller, çıplak
heykeller ve özellikle boyalı seramiği, Kültepe'nin Eski Bronz Çağı'nda
Anadolu'nun en önemli şehirlerinden olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak çevrede
yapılan yüzey araştırmaları sonucu, yörede Kalkolitik, hatta Neolitik
yerleşmesi olabileceği yolunda ipuçları elde edilmiştir.
Tarihi devirler yazı ile başlar. Mısır, Mezopotamya ve Anadolu gibi üç
bölgede gelişen eski Önasya medeniyetlerinden ilk iki ülkede M.Ö. 4. Bin
yıl sonlarında (3200'lerde) yazı başladığı halde, Anadolu ancak 2. Bin yıl
başlarında yazıya erişir. İlk yazılı ve kalar da Kültepe'de bulunmuştur.
Kültepe tabletleri denilen vesikalar, Asurlu tüccarlara ait vesikalar olup,
eski Asur lehçesi ve çivi yazısı ile yazılmıştır.
M.Ö. 1900-1750 yılları arasındaki Asur Ticaret Kolonileri Çağı'nda
Kültepe'de canlı bir ticaret hayati vardı. Höyükte, Hitit Çağı (M.Ö.
1800-1200), Geç Hitit Çağı (M.Ö. 1200-700) ve Frig Çağı'nı (M.Ö.800-650)
ihtiva eden katlar bulunmuştur.
Kaniş, Koloni Çağı'ndan sonra, kronolojik sıralamaya göre, önce Eski Hitit
Devleti, sonra da Büyük Hitit Devleti Dönemi'nde de yerleşme görmüştür.
Şehrin yerleşmesindeki ilk uzun kesinti, Hitit Devleti'nin ortadan
kalkmasından, Frig iskânına kadar geçen zamanda görülür. Friglerden sonra,
Aralıklı da olsa yerleşme Roma Çağı'na kadar izlenebilmektedir. Höyükte
Frig katinin üzerinde 75 cm. kalınlığında bir toprak yığını vardır. Bundan,
pek uzun olmasa da, şehrin bir süre terkedilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Hellenistik Çağ'da Mazaka'nın (Kayseri) önem kazanması sonucu, Kaniş eski
önemini kaybetmişse de burada oturulmaya devam edilmiştir. Roma Çağı'nda
şehir duvarı yeniden onarılarak kullanılmıştir. Bu dönemde yerleşme oldukça
sıktı, nekropol şehrin dışında, Karum alanındaydı. Gerek şehirde ve gerekse
nekropolde bulunan sikkeler, Kaniş'de Geç Roma Çağı'na kadar oturulduğunu
ortaya koymaktadır.
Tarihi boyunca, bazı göçler ve savaşlar sonucu kesintiler olmakla beraber,
höyükte sürekli bir yerleşmenin varolduğu şüphe götürmez. Muhtemelen M.Ö.
11. yüzyıl ortalarından bu yana Kaniş'e paralel olarak, yöredeki daha
sonraki dönemlerde en önemli yerleşme olan Mazaka tarih alanına çıkar.
Mazaka Tabal Krallığı'nın kurulduğu yerdir. Tabal Krallığı'nın
yıkılmasından sonra, bölge, Kilikya, Med ve Pers yönetimine girmiştir.
Perslerin Lidyalıları yenmesiyle birlikte, M.Ö. 550'de bütün Anadolu ve
Mazaka da Pers hakimiyetine girmiş ve Kapadokya'nın büyük satraplığının
merkezi yapılmıştır. Makedonyalı İskender yönetiminden sonra yörede kurulan
Kapadokya Krallığı döneminde adı "Eusebia" olarak değiştirilmiştir.
Kapadokya'nın Roma'ya bağlanmasından sonra İmparator Augustus zamanında ona
izafeten "Caeseria" (Kaseria) olarak adlandırılmıştır (M.Ö. 1. yüzyıl).
M.S. III. Yüzyılında Sasanilerin saldırısına uğrayan Kayseri, çeşitli
dönemler geçirmiştir. Bu sırada Kayseri'nin nüfusunun 400.000 civarında
olduğu ileri sürülmektedir. Şehir V. yüzyılda tamamen Hristiyanlaşmıştir.
Theodosius'un Roma anıtlarını tahrip ettirme si yüzünden büyük zarar
görmüştür. Fakat Justinianus zamanında şehir tekrar büyük imar görmüş, Roma
dönemi surları daraltılarak yeni surlarla çevrilmiştir.
Kayseri, Bizanslıların elinde iken VII. Yüzyıldan itibaren kısa sürelerle
(690-725 yıllannda) Araplar tarafından zaptedilmiştir. 1071 Malazgirt
Zaferi'nden sonra Selçuklulara tâbi Danişmentliler tarafindan fethedilen
şehir, 1127 yılında Danişmentlilerden Emir Melik Mehmet Gazi'nin eline
geçmiş, oğlu Melik Mehmet zamanında ise beyliğin başkenti olmuştur. 1169
yılından itibaren Anadolu Selçukluları, Kayseri ve civarındaki bütün
kaleleri alarak buraları Selçuklu Devleti'ne dahil etmiştir.
Kayseri, 1243 yılında Moğol istilasına uğramış, 1335 yılına dek, önceleri
kısmen Selçuklulara tâbi olmakla birlikte esasen Moğol-İlhanlı
hakimiyetinde kalmıştır. Moğollar bu tarihler arasında Anadolu'da büyük
katliamlar yaparak bölgeyi yağmalamışlardır. 1330'lu yıllardan itibaren,
Eretnaoğulları Beyliği'nin daha sonra Kadı Burhaneddin Devleti'nin önemli
bir merkezi olan Kayseri, 15. yüzyıl başlarından itibaren
Karamanoğullarının idaresi altına girmiş ve Karamanoğulları,
Dulkadiroğulları arasında pek çok kez el değiştirmiştir. Nihayet 1463
yılında Fatih Sultan Mehmet şehri Karamanoğullarından alarak Osmanlılara
bağlamıştır. Osmanlı idaresine katılan Kayseri, yeni teşkil eden Karaman
eyaletine bir liva olarak bağlanmıştır.
Osmanlıların zamanında Kayseri, 1511'de Şahkulu ve Celâli isyanları, 16.
yy. sonrası Karayazıcı isyanı, 1624'te de Abaza Mehmet Paşa isyanı gibi
önemli siyasi olaylara sahne olmuştur.
Karaman Vilayeti'ne bağlı iken, H.920/M.1520'de sayıma tabi tutulan
Kayseri'de; Merkez Kasaba (Şehir), Sahra, Koramaz, Cebeli Ali, Cebeli
Erciyes, Karakaya, Kenarı Irmak, Malya, Karataş, Bozatlu olmak üzere 10
nahiye, 86 köy, 276 mezra'a, 121 cemaat kayıtlı bulunmakta idi. Ayrıca
Karahisar (Yeşilhisar) Kazası da Kayseri Kazası'na bağlı idi.
Kayseri, 1568-1574, 1578-1588, 1632-1641 yılları arasında da Karaman
Vilayeti'ne bağlı sancaklardan birisi idi. XVIII. yüzyılda da Karaman
Eyaleti'ne bağlı olan Kayseri Sancağı, XIX. yüzyıl ortalarında, yani
1856-1857 yılarında Karaman Eyaleti'nden ayrılarak Bozok Eyaleti'ne
bağlanmıştır. 1867'de yürürlüğe giren Vilâyet Nizâmnâmesi'yle Kayseri
Sancağı, Ankara Vilayeti'ne bağlanmıştır. 1908'de II. Meşrutiyet'in
ilanından sonra yine Ankara'ya bağlı olan Kayseri'nin 2 kazası, l nahiyesi
ve 181 köyü bulunmaktaydı. Bu dönemde müstakil bir mutasarrıflık olan
Kayseri, Cumhuriyetle birlikte 1924 Anayasası çerçevesinde "vilayet"
olmuştur.
1928'de Kayseri; Merkez, İncesu, Bünyan, Develi, Aziziye (Pınarbaşı) olmak
üzere 5 kaza, 21 nahiye ve 314 köyden ibaretti. 1935 nüfus sayımında Ürgüp
Kazası'nın da Kayseri'ye bağlı olduğu görülür. Daha sonra bu idari birini
Nevşehir'e bağlanmıştır.
İlçeleri:
Akkışla, Bünyan, Develi, Felahiye, Hacılar, İncesu, Kocasinan, Melikgazi,
Özvatan, Pınarbaşı, Sarıoğlan, Sarız, Talas, Tomarza, Yahyalı ve Yeşilhisar
olmak üzere 16 ilçe, 65 Belediye ve 439 köy bulunmaktadır.
Sektörler itibarı ile Kayseri [değiştir]
Kayseri medyası [değiştir]Kayseri il merkezinde, 20 günlük siyasi gazete,
5 yerel televizyon ve RTÜK'e kayıtlı 16 radyo bulunmaktadır. Günlük
gazetelerinden Erciyes Gazetesi web Ofset, diğerleri ise tabaka ofset
sistemi ile basılmaktadır. Bu gazetelerden bazıları ise şunlardır: Ülker
Gazetesi(Kayseri'nin, hâlen yayınlanmakta olan en eski gazetesi) Kayseri
Hakimiyet Gazetesi, Kayseri Haber Gazetesi, Yeni Kayseri Gazetesi, Yeni
Sabah Gazetesi, Kayseri Gazetesi, Kayseri Olay Gazetesi, Kayseri Postası
Gazetesi, Kayseri Deniz Postası Gazetesi, Kayseri Güneş Gazetesi, Kayseri
Gündem Gazetesi, Kayseri Anadolu Haber Gazetesi. Basın İlan Kurumu'nun
Kayseri'de şubesi bulunmaktadır. Erciyes tv, Elif Tv, Kay tv, Kanal 38 ve
Erciyes Üniversitesi tarafından yayınlanmakta olan Kampüs tv ile Kayseri
medyası oldukça gelişme göstermiştir.
Tarım [değiştir]Tarım, Kayseri ekonomisinde sanayi, ticaret, ulaştırma
sektörlerinden sonra gelmektedir. 671.000 hektar arazi tarımda
kullanılmaktadır. Bu miktar il topraklarının %40'ına karşılık gelmektedir.
İl sanayisinin %13'ü tarım dışı, %6'sı çayır-mera, %41'i orman fundalıktır.
Tarım arazisinin %48'i tahıl ekimine ayrılmakta %42'si ise nadasa
bırakılmaktadır. Kalanı baklagillere, endüstriyel bitkilere, yağlı
tohumlara, yumru bitkilere, sebzelere ve meyveciliğe ayrılmıştır.
607.000 hektar sulanabilir arazinin 150.000 hektarı ekonomik olarak
sulanabilmektedir. Sulama kapasitesi artarken sulu tarımda verim 5-6 kat
artacağından sulama projeleri inşaatları sürdürülmektedir.
Hayvancılık [değiştir]Kayseri'de küçük ve büyükbaş hayvancılık Türkiye
ortalamasına yakın olup, küçükbaş potansiyeli büyükbaş potansiyeline göre
daha fazla gelişmiş durumdadır. Kanatlı hayvan varlığı Türkiye
ortalamasının iki katı seviyesindedir.
Kayseri'de üretilen hayvansal ürünler içerisinde parasal değer olarak ilk
sırayı et, ikinci sırayı süt, yumurta da üçüncü sırayı almaktadır. Beyaz et
4. ana üründür. Kayseri'de tatlısu balıkçılığı da sürekli gelişmektedir.
Ormancılık [değiştir]Kayseri orman potansiyeli bakımından zengin
değildir. Türkiye orman varlığının %0,5'i Kayseri'dedir. Kayseri'de 22000
hektar normal ve 85000 hektar bozuk olmak üzere 107000 hektar orman arazisi
bulunmaktadır.
Orman yapısının zayıflığı orman ürünleri üretimini de sınırlamaktadır.
Madencilik [değiştir]Ana madde: Kayseri'de madencilik
Kayseri maden varlığı açısından zengin sayılabilecek bir ildir. Kayseri'nin
maden ve diğer yeraltı zenginlikleri varlığı şu şekildedir:
Asbest, bakır, kurşun, çinko, demir, diyatomit, fosfat, jips, kaolen, krom,
kum-çakıl, manganez, mermer, tuğla-kiremit ve turba.
Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) hazırladığı Altın Fırsatlar Raporu'nda,
Kayseri ve çevresinde altın rezervleri olduğu belirtilmektedir.
Sanayi [değiştir]Küçük sanayi siteleri ve organize sanayi bölgeleri
sanayi sektörünün altyapısı olarak değerlendirilebilir. Kayseri'de KSS
kapsamında 3500'e yakın işyeri yapılmıştır. İlde 8 KSS faaliyet
göstermektedir. Kayseri'de 6 organize sanayi bölgesi bulunmaktadır. 1.
Organize Sanayi Bölgesi dışındaki Mimarsinan Organize Sanayi ve İncesu
Organize Sanayi bölgeleri 2005 yılında faaliyete başlamıştır. Sanayi
altyapısı çerçevesinde Kayseri Serbest Bölgesi de önemli bir yere sahiptir.
Kayseri Serbest Bölgesi Türkiye'nin en büyük serbest bölgesi alanına
sahiptir. Kayseri Serbest Bölgesinde 2007 yılı verilerine göre yaklaşık 43
tesis faaliyet göstermektedir. Kayseri 1. Organize Sanayi Bölgesinde 2006
yılı itibariyle 711 sanayi tesisi bulunmaktadır.
Ticaret [değiştir]Ticaret sektörü, gerek sanayileşme ve kentleşme
olgularıyla olan iki yönlü bağlantısı ve gerekse yarattığı gelir ve
istihdam açısından Kayseri için çok önemlidir. Sanayi yapısı ile tarım ve
hayvancılık potansiyeli Kayseri'deki mevcut ticari hayatın gelişmesinde
önemli bir yer tutmaktadır.
Kayseri'nin sanayi üretim kapasitesi ve çeşitliliği dış ticareti de
geliştirmiştir. takribi bir buçuk milyar dolar ihracat
gerçekleştirilmektedir. İlde 20000'i aşkın ticaretle uğraşan işyeri vardır.
Kayseri'de bankacılık da gelişmiştir. bu bilgiler sosyal ödeviniz için size
yardımcıolmaktadırrrr
Yatırım ortamı [değiştir]Gelişim bileşenleri açısından Kayseri yeterli
bir ildir.
Sanayinin gelişimini sürdürmesi açısından Kayseri'nin avantajlı olduğu ve
olmadığı durumlar irdelendiğinde, dezavantajlı durum görülmemektedir.
Sosyal yapı [değiştir]Etnik ve Kültürel bileşenleri açısından Kayseri
oldukça kozmopolit sayılabilecek bir ildir.
Genel Olarak Şehir Merkezindeki Yerli ahali (Türk, Rum, Yahudi ve Ermeni
kökenli) yanısıra Uzunyayla çevre illerden gelen Çerkes kökenliler, Tomarza
ve Sarızlı Avşarlar ile özellikle Türkmen kökenli insanların yanısıra
Zazalar, ile Balkan kökenli Arnavut ve Boşnaklar'da şehre renk katmakta
olup genel olarak oldukça uyumlu ve barış içinde bir görünüm sergiler
Sanayinin gelişimini sürdürmesi açısından Kayseri'nin avantajlı olduğu ve
olmadığı durumlar irdelendiğinde, dezavantajlı durum görülmemektedir.
Kültür ve turizm [değiştir]Kapuzbaşı şelaleleri: Yahyalı ilçesinin
Küçükçakır köyünün kuzeyinde bulunan Ensenin tepesinde yer almaktadır.
Kapuzbaşı şelaleleri irtifa akışı itibariyle Niagara’dan (55 m),
Finlandiya’da bulunan İmatra’dan (25 m), Erzurum’daki
Tortum’dan (50 m), Antalya’da bulunan Düden’den (25 m) ve
Manavgat’tan (5 m) daha büyüktür.
Yedigöller: Yedi göller adı ile bilinen mevkide irili ufaklı yedi adet göl
bulunmaktadır. 3150 m rakımda yer alan göllerin derinliği bilinmemekle
beraber, bu göller kar ve buzul suları ile beslenmektedir.
Sultan Sazlığı: Dünyanın sayılı kuş yurtlarindan biridir. Sultan sazlığı
barındırdığı kuş varlığı ile Avrupa ve Ortadoğu'nun en önemli sulak
alanlarından biridir. Sultan Sazlığında simdiye kadar 251 kus türü tespit
edilmistir. 600 bin adet ördek, kaz ve flamingo tespit edilmistir. 17.200
hektarlık alanı kapsamaktadir. 1971 yılında alanın Orman Bakanlığı
tarafından "Su Kuşları Koruma ve Üretme Sahası" olarak ilan edilmesini
takiben koruma çalışmaları başlatılmıştır
alintidir.
____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu
dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o
dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz