Türkiye'nin üçüncü büyük metropolü olan fuarlar ve kongreler merkezi İzmir
(Rumca Σμύρνη (Smyrni), Fransızca Smyrne) ,
ticaret ve sanayi ile bütünleşmiş çağdaş bir liman kentidir.
İzmir'in batısında renkli denizi, plajları ve termal merkezleriyle Çeşme
Yarımadası uzanır. Antik çağların en ünlü kentleri arasında yer alan Efes,
Roma İmparatorluk devrinde dünyanın en büyük kentlerinden biriydi. Tüm İyon
kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran Efes, yoğun sanatsal
etkinliklerle de adını duyuruyordu. Bu maksatla da bu şehre "Güzel İzmir",
"Eski İzmir" ve la Perle de l'Ionie (İyonya'nın İncisi) deniyordu. Tarihten
beri bu tanımlarla yıllar sonra şehrin sıfatı hâline gelmiştir.
İzmir, yatlar ve gemilerle çevrilmiş uzun ve dar bir körfezin başında yer
almaktadır. Ilıman bir iklime sahip olup, yazında denizden gelen taze bir
serinlik güneşin sıcaklığını alıp götürmektedir. Sahil boyunca palmiye
ağaçları ve geniş caddeler bulunmaktadır. İzmir Limanı İstanbul 'dan sonra
Türkiye'nin ikinci büyük limandır. Canlı ve kozmopolit bir şehir olan
İzmir, Uluslararası Sanat Festivalleri ve İzmir Enternasyonal Fuarı ile de
önemli bir yer tutar.
İzmir sözünün kökeni [değiştir]İzmir kelimesi eski İon lehçesinde Smurne,
Attika (Atina) lehçesinde ise Smyrna diye yazılırdı.
Bugünkü Hellenler bu kentin adını Smirni biçiminde telaffuz etmekte, Gerçi
son yıllarda Antik Efes kenti civarında da bu adla anılan bir köy yerleşimi
izlerine rastlanmıştır. Olasılıkla İzmir'den Efes'e giden bir kısım Amazon
kraliçelerinin adını yerleştikleri köye de koydukları düşünülmektedir ki
bununla ilgili bilgilere eski Yunanistan'daki kaynaklarda da
rastlanmaktadır.
Ancak Smyrna sözcüğü Yunanca değildir, Ege Bölgesindeki birçok yerleşim adı
gibi Anadolu kökenlidir. M.Ö. 2. binin başlarına ait Kayseri Kültece
yerleşiminde ele geçen bazı tablet metinlerinde Tismurna adına
rastlanmaktadır. Tismurna'daki `ti' bir ön ek olup büyük olasılıkla bir
kişi ya da bir yer adını belirtmektedir. Bundan da Hellenler ya da Bayraklı
höyüğünü mesken tutanların bu ön eki atıp kente 'Smyrna' demişlerdir.
Kentin adı olasılıkla M.Ö. 300 ile M.Ö. 1800 yılları arasında Smurnu olarak
anılıyordu.
İzmir kentinin tarihi [değiştir]Eski İzmir kenti (Smyrna) körfezin
kuzeydoğusunda yer alan ve yüzölçümü yaklaşık yüz dönüm olan bir adacık
üzerinde kurulmuştu. Son yüzyıllar boyunca Meles Çayı'nın ve Sipylos Dağı
(Yamanlar Dağı)'ndan gelen sellerin getirdikleri mil ile bugünkü Bornova
ovası oluştu ve yarım adacık bir tepe haline dönüştü.
Şimdi Tepekule adını taşıyan bu höyüğün üzerinde Tekel Müdürlüğü'nün İzmir
Şarap ve Bira Fabrikası'na ait numune bağı bulunmaktadır. 1955'ten beri
yoğun gecekondu bölgesi olan bu çevrede İzmir'deki ilk yerleşim yeri olarak
tespit edilen İzmir Höyüğü bulunur. Buradaki ilk kazılarda Türk Tarih
Kurumu ile Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü"nün katkıları büyük
olmuştur.
Batı Anadolu kıyılarındaki ilk yerleşimler -ki bunlar Troya Savaşlarından
sonra kurulan Aiol, İon ve Dor kökenlidir- genelde küçük yarımadalar
üzerinde kurulmuştur. Bunlar, Çandarlı (Pitanes), Foça (Phokaia), İzmir
(Smyrna), Kilizman (Klazomenai), Milet ve İasos gibi yerleşimlerdir. Bunun
nedeni yerleşim yerlerini kuran ve oturan insanların daha çok Hellenli ve
den olmalarıdır. Böylece yarımada yerleşikleri hem iki limana sahiptiler,
hem de kara denizden gelecek saldırılara karşı güvence içindeydiler.
Elverişsiz havalarda limanlardan biri uygun olmadığı takdirde gemiciler
diğer limanı kullanma şansına sahiplerdi. Bayraklı Höyüğü körfezin
kuzeydoğu köşesinde, kuzeyine sarp kayalı Yamanlar Dağı'nı da alarak
karadan gelecek saldırılara karşı rahat bir konumdaydı. Güneyi imbata
açıktı. Eski İzmir yerleşimi yaklaşık 3000 yıl boyunca bu yarımada üzerinde
ver aldı. M.Ö. 4. yüzyılın ikinci yarısında büyük nüfus artışı yüzünden
bugünkü Kadifekale (Pagos) eteklerine taşındı.
Konak pier'den Pasaport'un görünümü
Konak üstgeçit
Neolitik-Tunç Çağları ( M.Ö. 6500-1050) [değiştir]En eski İzmir'in
yerleşimi Bornova ilçesindeki Yeşilova Höyüğü'nde 2005 yılında yapılan
kazılarda keşfedilmiş, İzmir kenti tarihinde bilinenden 3 bin yıldan daha
eskiye M.Ö. 6500 yıllarına kadar gidilmiştir.Yeşilova buluntuları
İzmir'deki ilk yerleşimin Neolitik Çağda Bornova Ovası'nda başladığını ,
yerleşim sayısının Kalkolitik ve Tunç Çağlar süresince artarak devam
ettiğini göstermiştir.
Symrna kazılarından elde edilen bilgiler ışığında Tunç Çağ evlerini höyüğün
en üst düzeyinde denizden 3 ile 5 metre yukarıdaki kayalar üzerine
oturtmuşlardır. Bu yerleşme Eski Tunç Çağı dönemine aittir. Bulunan çanak
ve çömlekler Troya dönemi ve kültürüyle (M.Ö.3000-2500) benzerlikler
göstermektedir. Birinci yerleşim tabakasının üstünde Orta Tunç Çağı dönemi
yer alıyordu. Burada bulunan keramik eserler Troya II kentinde ortaya
konulan sanatsal eserlerle hemen hemen özdeştir (M.Ö. 2500-2000). Üçüncü
yerleşme katı Troya VI ve Hitit dönemi ile çağdaştır (M.Ö.1800-1ü50). Bu
katta elde edilen büyük ve sağlam bir vazo, Afyon ve Uşak kentlerinin
güneyindeki Beyce Sultan kazılarında elde edilen kapların çeşidindendir.
Ayrıca birçok kap biçimi Orta Anadolu ile olduğu ölçüde Troya VI kap kaçağı
ile de benzerlikler taşımaktadır. Bundan başka yine Troya VI'da gün ışığına
çıkan `Minyas' tipi vazolar Bayraklı'da da ele geçmiş, bir de 4-5 Myken
seramik parçasına rastlanmıştır. Açılan sondajlar küçük olduğundan evler
hakkında geniş bilgi elde edilememiştir. Tunç Çağı'nda İzmir `de yaşayan
yerli halkın dili konusunda herhangi bir fikir elde edilmesi mümkün
olmamıştır. `Minyas' türü keramiğin ele geçmesi birçok Anadolu kentinde
olduğu gibi, burada da 2. Binde Akalılâra (Achaioi: Myken) ait bir ticaret
kolonisinin bulunduğuna ilişkin ipuçları verebilir.
Demir Çağı [değiştir]Hititler Çağı'nda {M,Ö. 1800-1200) Anadolu'da yazı
kullanılıyordu ve bundan ötürü o dönemde tarih çağına ulaşılmış
bulunuluyordu. Ancak M.Ö. 1200'lerde Troya Vll ve Hitit başkenti
Hattuşaş'ın Balkanlardan gelen kavimlerce yıkılmasından sonra Orta ve Batı
Anadolu yeniden yazısız ve karanlık bir çağa, Demir Çağı'na girdi. Demir
Çağı, Anadolu'da yazının yeniden kullanılması ile Frigya Krallığı'nda
M.Ö.730, geri kalan Orta ve Batı Anadolu'da ise M.Ö. 650 yıllarına kadar
sürmüştür,
Kazılarda fazla miktarda çıkarılan keramik ürünlerden anlaşıldığına göre,
Demir Çağı boyunca Eski İzmir'de Hellas'tan göç eden, Aiolller ve İonlar
yaşıyordu. Yarımadada yerli halkın yaşadığına dair herhangi bir bulguya ise
rastlanmamıştır. Bayraklı Höyüğü'nün M.Ö. 1050 yıllarında kurulmaya
başlayan yerleşmesinin Hellas kökenli olduğu anlaşılmaktadır.
400 yıl devam eden bu ilkel dönem boyunca başlıca beş yerleşme katı
saptanmıştır. Bunlar :
I. Aiol yerleşmesi (M.Ö. 1050-M.Ö.1000)
II. Erken, Orta ve Geç Protogeometrik yerleşme (M.Ö. 1000-M.Ö. 875)
III. Erken ve Orta Geometrik yerleşme (M.Ö. 875- M.Ö. 750)
IV. Geç Geometrik yerleşme (M.Ö. 750-M.Ö. 675)
V. Subgeometrik yerleşme (M.Ö. 675-M.Ö. 650)
Söz konusu beş tabaka denizden 6,40 metre yükseklikte başlamakta ve 9,50
metrede son bularak 3 metre kalınlığında bir tabaka oluşturmaktadır.
Kazılarda elde edilen Aiol keramiği Submyken orijinlidir. Protogeometrik ve
Geometrik stildeki kap-kaçak ise genelde Attika vazoculuğunun bir devamıdır
diyebiliriz.
Demir Çağı boyunca İzmir evleri, büyüklü küçüklü tek odalı yapılardan
oluşmakta idi. Gün yüzüne çıkarılan en eski ev M.Ö. 925 ile M.Ö. 900'e
tarihlenmektedir. İyi korunmuş halde ortaya çıkarılan bu tek odalı evin
(2,45 x 4 m.) duvarları kerpiçten, damı ise sazdan yapılmıştı. Erken
Geometrik dönemden itibaren (M.Ö. 875'ler) bu tek odalı evler at nalı
biçimli bir avlunun üç bir yanını çevirmekte idiler.
Eski İzmir'liler kentlerini M.Ö. 850'lerde kerpiçten yapılmış kalın bir
surla korumaya başladılar. Bu tarihten itibaren Eski İzmir'in bir kent
devlet kimliği kazanmış olduğu söylenebilir. Kenti 'Basileus' adı verilen
bir beyin idare ettiği olasıdır. Göçleri gerçekleştirenler ve kent ileri
gelenleri soylu tabakayı oluşturuyordu. Kent duvarları içinde yaşayan nüfus
olasılıkla bin kişi civarındaydı. Geç Geometrik ve Subgeometrik seramikle
açıklanan dönemde (M.Ö.750-650) ise yarımadanın nüfusu daha kalabalık olup
belki de 1500 kişiyi aşıyordu. Kent devlete ait halkın büyük bir bölümü
civar köylerde yaşıyordu. Bu köylerde, bu çağdaki Eski İzmir'in tarlaları,
zeytin ağaçları, bağları, çömlekçi ve taşçı işlikleri yer alıyordu. Geçimi
tarım ve balıkçılıkla sağlanıyordu.
Kentin en önemli kutsal yapısı Athena Tapınağı idi. Bu tapınağın günümüze
değin korunan en eski kalıntısı M.Ö. 725-700 yılları arasına
tarihlenmektedir. Daha önceki dört dönemde (M.Ö. 1050- 750), büyük bit
olasılıkla yine Tanrıça Athena'ya tapınılıyordu, ancak o tarihlerde kadın
tanrıçanın heykeli herhalde küçük bir niş (naiskos) içinde bulunuyordu.
Bilindiği gibi Homeros'un destanı İlias, Aiol ve İon lehçelerinin karışık
olduğu bir dille yazılmıştır. Bu nedenle dünya tarihinin bu çok önemli
destansı yapıtı büyük olasılıkla bu iki lehçenin konuşulduğu sınır bölgesi
olan İzmir'de oluşturulmuştur. Nitekim Hellenistik dönem İzmirlileri
Homeros için 'Homeraion' adlı bir yapı inşa etmişlerdir.
Parlak Dönem (M.Ö. 650-545) [değiştir]
Cumhuriyet meydanı
Kordonboyundan görünüş.
İzmir, Konak'da Türk FırkateyniEski İzmir'in parlak dönemi M.Ö. 650-545
yılları arasına denk düşer. Yaklaşık yüz yıl süren bu süre, bütün İyon
uygarlığının en güçlü dönemini oluşturur. Bu dönemde Miletos'un
liderliğinde Mısır'da, Suriye ve Lübnan'ın yavuz kentiBatı kıyılarında,
Propontis'te (Marmara Bölgesi), Pontus'ta (Karadeniz) koloniler kurulur ve
Doğu Hellen dünyası kıta Yunanistan ile rekabet ederek birçok alanda ve
konuda onun yerini almaya başlamıştır. Bu dönemde İzmir'in tarımcılıkla
yetinmeyip Akdeniz ticaretine de ortak olduğunu görmekteyiz. Bu dönem
katlarında bulunan Fenike kökenli eserler, Kıbrıs kökenli heykel ve
heykelcikler, Ön Asya ya da Akdeniz orijinli fayans figürcükler bu
uluslararası ticaretin günümüze kalmış eserleridir.
Parlak dönemin İzmir'deki önemli belirtilerinden biri M.Ö. 650'den beri
yazının yaygınlaşmaya başlamasıdır. Kadın tanrıça Athena'ya sunulan
armağanların birçoğunda sunu yazıtları bulunmaktadır. Kent halkının sayısı
fazla olmasa da bir bölümü okuryazardır. Kazılarda ortaya çıkarılan Athena
Tapınağı (M.Ö. 640-580), Doğu Hellen dünyasının en eski mimarlık eseridir.
En eski ve en güzel sütun başlıkları şu ana kadar İzmir'de bulunmuştur.
Samos, Milet, Efes, Erythrai ve Phokaia'da çıkarılan sütun başlıkları M.Ö.
6. Yüzyılın ikinci yarısından (M.Ö. 575-550) tarihinden önce değildir.
Helken sanatının en özgün mimarlık öğeleri olan Aiol ve İon türü başlıklar
ile İon ve Lesbos biçimi kymationlar (yaprak ya da yumurta şekilli mimarlık
süslemesi) doğuşlarını Eski Izmir de gün ışığına çıkan ve büyük ölçüde
Anadolu Hitit sanatından esinlenmiş olan bu başlıklara borçludurlar
Hellen Dünyasının çok odalı ev tipinin en eski örneği Eski İzmir de
bulunmuştur. Gerçekten M.Ö. 7. Yüzyılın ikinci yarısında yapılmış olan iki
katlı, beş odalı, ön avlulu çifte megaron, Hellenlerin bugün için bilinen,
bir çatı altındaki en eski çok odalı evdir. Ondan önceki Yunan evleri yan
yana dizilmiş megaronlardan oluşuyordu. Eski İzmir'in cadde ve sokakları
daha 7. yy'ın ikinci yarısında ızgara planlı idi, caddeler ve sokaklar
kuzeyden güneye ve doğudan batıya uzanıyor, evler genellikle güneye
bakıyordu .
İlerde M.Ö.5. yüzyılda Hippodamos tipi adını alacak olan bu kent planı
özünde Yakın doğuda çoktan biliniyordu. Bayraklı şehir planı bu tür kent
dokusunun Batı dünyasındaki en erken örneğidir. İon uygarlığının en eski
parke döşeli yolu Eski İzmir'de gün ışığına çıkarılmıştır.
Hellen dünyasının en eski sivil mimarlık eseri Eski İzmir'de 7. Yüzyılın
ilk yarısında yapılmış olan güzel taş çeşmedir. Bir zamanlar Yamanlar Dağı
üzerinde yükselen Tantalos mezarı, tholos biçimli anıtsal mezarların güzel
bir temsilcisidir. Tantalos tümülüsünün mezar odası adı geçen çeşmenin
planında idi ve onun gibi Isopata tipi adını taşıyan yapı türünde idi, yani
planı dörtgendi ve üstü bindirme tekniğindeki bir tonozla örtülü
bulunuyordu. Tantalos mezarı adı ile anılan bu anıtsal eser Eski İzmir'de
MÖ.520-580 tarihlerinde yönetimi elinde tutan basileusun ya da tyranın
mezarı olmalıdır.
Eski İzmir'de, çömlekçi işlikleri, arkeoloji literatüründe "Oryantalizan"
ya da "Friz Stili" adı ile anılan seramik türünün güzel örneklerini
üretiyor, taşçı ustaları mimarlık eserlerinden başka anıtsal boyda
heykeller ve heykelcikler yontuyor ve bütün bu sanat yaratılarının bir
bölümü dış pazarlara sürülüyordu.
Bilindiği gibi M.Ö. 6. Yüzyılın ilk yarısında o zamanki antik dünyanın
kültür merkezi Batı Anadolu idi. Özellikle Milet'de tarihte ilk defa batıl
inançlardan ve her çeşit din etkisinden kurtulmuş, özgür düşünceye dayalı
bilimsel araştırmalar başlamıştı. Doğu dünyasının zengin bilgi ve deneyim
hazinelerinden yararlanarak ve özellikle özgür düşünce yöntemiyle Thales,
Anaksimenes ve Anaksimandros gibi doğa filozofları' bugünkü Batı
uygarlığının temellerini atmışlardı. Thales dünyada ilk defa bir doğa
olayını, M.Ö. 28 Mayıs 585 tarihinde olagelen güneş tutulmasını oluşundan
önce hesaplamıştır. Böylece kültür ve bilim alanında tarihin başlangıcından
beri 2500 yıl boyunca Mezopotamya ve Mısır'ın elinde olan önderlik, Batı
Anadolu'ya geçmiştir. Batı Anadolu bu önderliğini İranlıların Anadolu'yu
işgal ettikleri 545 yılına değin korumuştur. Ancak İran işgali ile
filozoflar, bilim adamları ve sanatçılar Atina'ya göç edince kültür ve ilim
alanındaki önderlik Atina'ya geçmiştir.
Milet, Efes, Samos gibi İzmir de 6. Yüzyılın başlarında büyük olasılıkla
düşünce ve bilim alanında önde gelen kentlerden biriydi. Ancak Eski İzmir
M.Ö. 640-545 tarihlerinde döneminin en ileri kültür merkezlerinden biri
olduğu halde daha sonraları önemini yitirdiği için, çalışmalarda eskisi
hızını kaybetmişti. Eski İzmir'in edebiyat, şiir, tarih, felsefe ve bilim
konularında ne düzeyde olduğu hakkında yeterli bilgi mevcut değildir.
Mimarlık konusunda ise önemli bir merkezdi.
Herodotos, Eski İzmir'i Lidya kralı Alyattes'in aldığından bahseder.
Kazılarda da bu olay M.Ö. 500 sıralarına tarihlenir. Kent ve Athena
tapınağı tahrip olsa da İzmirliler M.Ö. 590 yıllarında tapınağı tekrar inşa
ederler.
Daha sonra Persler tarafından 6. Yüzyılın ortalarında ele geçirilen kent.
Bu olayla birlikte parlak devrini tamamlamıştır. Bu tarihten sonra Athena
tapınağına hediye edilmiş hiçbir armağan bulunamaması da bu tahribatın
önemli göstergelerinden birisidir. bazen karı sikmek için uygun olan izmir
ege palasta bir adam 258 karı birden sikmiştir
Gerileme Dönemi (M.Ö. 500-300) [değiştir]
İzmir Konak meydanı, saat kulesinden bir görünüş.Athena Tapınağı M.Ö. 545
tarihlerinde terkedilmişse de yerleşim sürmüş, ancak bundan sonra 200 yıl
kadar bir süre eski İzmir önemini ve işlevini yitirmiştir.
M.Ö. 5. yüzyıl boyunca küçük ancak zengin bir yerleşmenin yer aldığı
Bayraklı Höyüğü M.Ö. 5. yüzyılın sonunda ve özellikle 4. yüzyıl süresince
yoğun bir iskana sahne olmuştur. Bu dönemde, ortalarında büyük avlular olan
biri 5, biri 8 ve diğeri 15 odalı olmak üzere üç ev gün ışığına
çıkarılmıştır. Bunların, kenti idare eden ve muhtemelen dönemlerindeki Pers
etkisine uyarak yakın civardaki Larissa'da olduğu gibi, birer tyran olan
beylere ait olmaları akla yakın gelmektedir. Nitekim Yamanlar Dağı'nda hala
kısmen korunmuş olan ve önemli kişilerin mezarları olması gereken düzgün
krepisli birkaç 4. yüzyıl tümülüsü bu düşünceyi desteklemektedir.
Söz konusu merkezi avlulu büyük üç evden başka birçoğu megarondan bozma
dörtgen planlı küçük evler bulunmuştur. Bayraklı höyüğünün bütün üst
düzeyinin 4. yy. boyunca evlerle kaplı olduğu söylenebilir. Öyle
anlaşılıyor ki Anadolu'daki Pers işgali 4. yüzyılda gücünü yitirmiş ve İyon
kentlerinin büyümesine neden olmuştur. Meydana gelen nüfus patlaması ile
yüz dönümlük Bayraklı Höyüğü, İzmirlilere küçük gelmeye başladığından, M.Ö.
300 tarihlerinde Kadifekale (Pagos) eteklerinde yeni İzmir kenti
kurulmuştur.
Hellenistik Dönem'de ve Roma İmparatorluğu yönetiminde İzmir (M.Ö.
333-M.S. 395) [değiştir]Büyük İskender'in İssos'ta (İskenderun) Pers Kralı
Darius'u yenmesinden (M.Ö. 333) ve arkasından bütün doğuyu ele
geçirmesinden sonra Hellen dünyası büyük bir refah çağına erişti. Kentler
nüfus patlamalarına sahne oldu. Hellenistik Dönem'de İskenderiye, Rodos,
Bergama ve Efes kentlerinden her biri 100 binin üstündeki bir nüfusa
eriştiler. Küçük bir tepeciğin üzerinde kurulmuş olan eski İzmir kentinin
duvarlarının içinde yalnız birkaç bin kişi yaşayabiliyordu. Bu nedenle en
geç M.Ö. 300 sıralarında Kadifekale'nin eteklerinde, yeni ve büyük bir kent
kuruldu.
M.Ö. 323 yılında Büyük İskender'in ölümü üzerine çıkan iç savaşta İzmir
(zamanın ismiyle Symrna), önce Lysimakhos'un, sonra Lysimakhos'u M.Ö. 281
yılında yapılan Corupedion Savaşı'nda yenen Selevkoslar'ın kralı 1.
Selevkos'un eline geçti. Selevkos egemenliği M.Ö. 190 yılında yapılan
Magnesia (bugün Manisa) Savaşı'na kadar sürdü. Selevkoslar, Romalılar'a
karşı kaybettiği bu savaştan 2 yıl sonra yapılan Apameia (bugün Dinar)
savaşıyla Bergama Krallığı'na verildi. Bergama'nın egemenliği, Kral 3.
Attalos'un ölümüne dek sürdü ve bu tarihte Romalılar'ın eline geçti ve Asya
Eyaleti'ne bağlandı.
Tarihçi Strabon, Smyrna'nın kendi zamanında yani M.Ö. 1. yüzyıla geçiş
sırasında en güzel İyon kenti olduğunu belirtmektedir. O dönemde kentin
küçük bir bölümü Kadifekale'nin Pagos'un üzerindeydi. Büyük bölüm ise düz
arazi üzerinde bulunan liman çevresine toplanmıştı. Ana tanrıçanın tapınağı
ile gymnasion da bu hat üzerinde yer alıyordu. Caddeler düzdü ve tamamı
büyük taşlarla düzgün bir biçimde kaplanmıştı. Aristeides, kentin doğu-batı
yönünde uzanan iki ana yolunun (Kutsal yal ve Altın yol) bulunduğunu ve bu
yollarla kentin , denizden gelen esinti ile serinlediğini anlatmaktadır.
Strabon İzmir'de Homereion olarak adlandırılan bir stoanın varlığından söz
eder (belki de bir perystil ev). Bu evin içinde Homeros'un bir heykeli
bulunuyordu.
İzmir Agorasından bir görünüşRoma Çağı'nda İzmir'de inşa edilen yapılar
arasında, Kadifekale'nin (Pagos) kuzeybatı eteğindeki antik tiyatro ve
batıdaki stadyumun her ikisinden de pek az iz kalmıştır. Diğer taraftan
Smyrna Agorası oldukça iyi korunmuş olup, bugün kısaca Agora olarak
bilinmektedir. Agoranın ölçüsü 120x80 metre uzunluğunda geniş bir avlusu
vardı. Doğusunda ve batısında birer stoası vardı. Her iki yapı 1 7,5 m.
olup ikişer katlıydı. Ayrıca 28 m. uzunlukta bir bazilika da mevcuttu. M.Ö.
2. Yüzyılda Romalıların egemenliğine giren İzmir ikinci kez altın dönemini
yaşamaya başlar. M.Ö. 88 yılında Pontus Kralı 6. Mithridates'in eline
geçtiyse de 2 yıl sonra Romalılar şehri geri aldı.
İncil'de sözü edilen "Yedi Kilise"den bir tanesinin bulunduğu Smyrna
Hıristiyanlığın gelişmesinde önemli bir rol oynar. İzmir'in ilk
başpiskoposu olan Aziz Polikarp havari ve İncil yazarı St. John'un ilk
müridlerinden biridir. Yaklaşık M.S. 70 yılında Anadolu'da doğmuş,
inancından ötürü 23 Şubat 155 tarihinde, İzmir akropolü üzerinde bulunan
stadyumda Romalılar tarafından yakılarak ölüme mahkum edilmiştir. M.S. 395
yılında Roma İmparatorluğu ikiye bölününce, İzmir, sonradan Bizans
İmparatorluğu olarak tanınacak Doğu Roma İmparatorluğu'nun bir parçası
olur.
Bizans İmparatorluğu yönetiminde İzmir; Araplar, Selçuklular,
Cenevizliler, Aydınoğulları, Haçlılar, Moğollar tarafından istila
edilmiştir. [değiştir]Bizans İmparatorluğu döneminde Araplar, Selçuklular,
Haçlılar ve Cenevizliler kenti ele geçirmek için birbirleriyle savaşırlar.
Kenti ilk önce Araplar 672 yılında denizden zaptedip İstanbul'a yaptıkları
akınlarda bir üs olarak kullanırlar. Türkler İzmir'i ilk kez 1076'da
Sulçuklu akıncılarından ve zamanla ilk büyük Türk denizcisi olacak Çaka
Bey'in komutasında ele geçirirler. İzmir'den hareketle Ege Adaları ve
Çanakkale Boğazı'na düzenlediği akınlarla Bizanslılara korku salan Çaka
Bey'in ölümünden sonra Bizanslılar kenti 1098'de geri alırlar ve şehrin
kıyı tarafı 1204 yılında Rodos Şovalyeleri'nin eline geçer. 1310'da
Aydınoğlu Umur Bey tüm şehri ele geçirir. 1344 yılında Cenevizliler
kıyıdaki St. Peter kalesini ele geçirirler. Cenevizliler aşağı kenti
kontrollerinde tutarken Aydınoğulları Beyliği yukarı kentte (Kadifekale)
hakimiyet kurar. Gavur İzmir deyimi o dönemden kalmadır ve Cenevizlilerin
elinde kalan aşağı kenti tanımlamak için kullanılmıştır. 14.yüzyıl
ortalarında St. Peter kalesi ve aşağı kent bu kez Rodos Şövalyeleri
tarafından ele geçirilir. Bu arada Osmanlı Devleti 1398'de İzmir üzerinde
hakimiyet kurdu. Ankara Savaşı'nı kazanarak Osmanlı Devleti'ni mağlup etmiş
olan Timur'un 1403'de bizzat komuta ettiği Moğol ordusu kenti istila edip,
St.Peter Kalesini yerle bir eder. Bu fetih Timur'un Hristiyan güçlere karşı
yapmış olduğu tek savaş olması nedeniyle ayrıca önemlidir. Osmanlı
Devleti'nin toparlanmasından sonra 1422 yılında II. Murat kenti zapteder ve
İzmir bundan sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olur.
Piri Reisin Kitab-ı Bahriye kitabında İzmir körfezi
Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde İzmir; Doğu Akdeniz'in ticaret kavşağı
[değiştir]Osmanlı idaresinin ilk yüzyıllarında ikinci derece bir sancak
olan İzmir'in İlk Osmanlı yöneticisi Karasubaşı Hasan Ağa'dır. İzmir
1605-1606 yıllarında Celali İsyanları kapsamında Arap Sait ve Kalenderoğlu
ayaklanmalarına sahne olmuştur. Ancak kent, Osmanlı İmparatorluğunun 1620
yılında yabancılara tanıdığı kapitülasyonlardan sonra giderek
İmparatorluğun en önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelir.
1619'da Fransız, 1620'de İngiliz konsoloslukları açılır. Bu arada şehrin
nüfus yapısı da değişmeye başlar. 16. yüzyıl kaynakları İzmir'de 19 cami,
18 havra ve sadece 1 Rum Ortodoks kilisesi bulunduğunu, kentin 9
mahallesinden sadece birinde Hristiyanların yaşadığını belirtmektedir.
Dolayısıyla, o dönemde şehir merkezinde Müslüman-Türkler çoğunlukta, önemli
ve köklü bir Musevi cemaati mevcut (Sabetay Sevi 17. yüzyılda İzmir Musevi
cemaatinin içinden çıkmıştır) ve Hrıstiyan Rumlar azınlıkta olmalıdır.
Evliya Çelebi de, 1672'de İzmir'i ziyaretinde, nüfus yapısındaki değişimin
ilk gözlemlerini kaydeder ve Punta (Alsancak) mahallesinde giderek artan
sayıda yerli gayrimüslimlerin, Levantenlerin ve Batılı tüccarların
yoğunlaştığını yazar. İzmir'de 1676'da yaklaşık 30 bin kişinin öldüğü bir
veba salgını, 1742'de şehrin yarısının yandığı büyük bir yangın olur.
Osmanlılarca İzmir'e paşa düzeyinde yapılan ilk atama, 1707'de yabancı
tüccarlarca düzenlenen Buca ayaklanması ndan sonra 1716'da tayin edilen
Köprülü Abdullah Paşa'dır. 18. yüzyıl ve 19. yüzyıl larda kent Fransız,
İngiliz, Hollandalı ve İtalyan tüccarların gözdesidir. Bu gelişmeye paralel
olarak, eyalet merkezi (Aydın eyaleti) önce 1841'de geçici olarak, sonra da
1850'de temelli İzmir'e aktarılmıştır. Aynı yıl Sultan Abdülmecit, 1863'de
de Sultan Abdülaziz İzmir'i ziyarete gelmişler, 1871'de kurulan belediyenin
ilk başkanı da Yenişehirlizade Ahmet Efendi olmuştur. Çokuluslu bir ticaret
şehri haline gelen ve servet birikimi yaratarak metropolleşen İzmir
civarında aşayişi korumak herzaman zorlu bir uğraş olmuştur. Bu bağlamda,
bölgenin ünlü Rum eşkiyalarından Katırcı Yani 1853'de Buca'da
yakalanabilmiş, başta Çakırcalı Mehmet Efe olmak üzere, efeler ve eşkiyalar
İzmir'e özel ilgi göstermişler, çoğu kez resmi görevlilerden, yerli,
levanten ve yabancı tacirlerden ve azınlıklardan oluşan çetrefil bir
ilişkiler ağı içinde rol oynamışlardır.
İzmir I. Dünya Savaşından sonra 15 Mayıs 1919'da Yunan ordusu tarafından
işgal edilir. Bu işgal 9 Eylül 1922 tarihinde sona erer. Ancak, İzmir 13
Eylül 1922 sabahı tarihinin belki de en büyük felaketlerinden birini
yaşamaktan kurtulamaz. Basmane semtinde başlayan yangın 2.600.000
metrekarelik bir alanda 20.000'den fazla ev ve işyerini tahrip eder. Bu
yangın ne yazık ki kentin geleneksel alanının dörtte üçünü tahrip etmiştir.
Fakat yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte İzmir zümrütü anka kuşu
gibi kendi külleri içinden yeniden doğmuştur. Yangın alanında bugün İzmir
Enternasyonal Fuarı bulunmaktadır.
Ana madde: İzmir Enternasyonal Fuarı
Resim:Smyrna.jpg
İzmir Konak Meydanı, photoraphed by Fırat DEVECİ
Ulaşım [değiştir]Kent içi toplu ulaşım Büyükşehir Belediyesi’nin
yetki ve sorumluluğundadır. Toplu ulaşım hizmetlerinin hat ve güzergahları
ile birbirini tamamlaması için otobüs-vapur-metroda ulaşım hizmet bütünlüğü
sağlanmıştır. Tüm toplu taşıma araçlarında bilet yerine geçen Kentkart adlı
elektronik bir kart İzmir ulaşımının bütünlüğünü sağladığı gibi ulaşımı
hızlandırmaktadır.
Belediye Otobüsleri
Otobüs hizmetleri Büyükşehir Belediyesi bünyesinde olan Eshot Genel
Müdürlüğü tarafından kent içi ve 12 ilçe belediye arasında yapılmaktadır.
Ulaşım hizmetleri 291 hatta, hattın uzunluğuna göre besleme (B), kısa (1),
orta (2), uzun (3) ve ilçe belediyeler (5) olarak kademelendirilmiştir.
Örneğin, gideceğiniz yöne 1 ve 3 numaralı otobüsler geçiyorsa, 1 kademeli
olanı seçerek ulaşım için daha az ücret ödemiş olursunuz. Bunların yanında
ücretsiz hizmet olarak, 412 Buca Heykel - Tınaztepe Kampüs, öğrenci
kartıyla binilen 525 Bornova Metro - Ege Üniversitesi Kampüs
güzergahlarında çalışan otobüsler vardır.
Metro
Metro İstasyonları: İzmir metrosunun 11.6 kilometrelik hattında Hatay/
Üçyol, Konak, Çankaya, Basmane, Hilal, Stadyum, Halkapınar, Sanayi, Bölge
ve Bornova olmak üzere toplam 10 istasyon bulunmaktadır.
Sefer sıklığı: 06-24 saatleri arasında hizmet veren metronun ortalama 10
dakika olan sefer aralığı, yoğun saatlerde "5 dakikada bir"e inmektedir.
Metro ile en uzun hat olan Üçyol’dan Bornova’ya 17 dakikada
ulaşılmaktadır.
Metro aktarma istasyonları: Bornova/Halkapınar, Hatay/Üçyol aktarma
istasyonlarında otobüs ; Konak İstasyonunda ise hem otobüs hem de vapur
bağlantısı vardır.
Vapurlar ve iskeleler
Yolcu vapuru seferleri: "Toplu ulaşımda bütünlük" amacıyla Körfez
vapurlarının sayısı ve sefer sıklığı artırılmış, ulaşımda kolaylık ve
rahatlık sağlanmıştır. Karşıyaka ve Bostanlı ile Konak arasındaki sefer
aralığı 20 dakikaya indirilmiş ve iskeleler yeniden düzenlenmiştir.
Bostanlı, Karşıyaka, Bayraklı, Alsancak, Pasaport, Konak, Göztepe ve
Üçkuyular olmak üzere 8 iskeleden sefer yapılmaktadır.
Araba vapuru seferleri: Üçkuyular ve Bostanlı iskeleleri arasında sürekli
sefer yapan araba vapurları ile şehir içi trafiğine girmeden 25 dakikada
ulaşım sağlanmaktadır.Bostanlı’dan ilk sefer, hafta içi ve Cumartesi
günleri 07:20’de, Pazar günü 10.00’da; son sefer ise her gün
22.40’dadır. Üçkuyular’dan hafta içi ve Cumartesi
7.20’de, Pazar günleri 10:00’da başlayan seferler
23.20’ye kadar sürmektedir.Üçkuyular ve Bostanlı iskelelerindeki
aktarma istasyonlarına otobüslerle kolaylıkla ulaşılmaktadır.
Gece yarısından sabaha kadar ulaşım hizmeti
24 saat çalışan otobüs hatları koyularak gece yarısından sonra toplu taşım
araçları ile ulaşım olanağı sağlanmıştır. Buna göre; Otobüsler
Konak’ta Belediye önünden, vapur iskelesi tarafından hareket eder;
63 Konak-Bornova( Konak, Montrö, Alsancak , Zafer Payzan, Manavkuyu)
104 Konak-Buca ( Varyant, Eşrefpaşa, Menderes Cad., Heykel, Buca Üçkuyular)
152 Konak-Gaziemir (Üçyol, Karabağlar, Sosyal Konutlar )
180 Konak-Balçova (Varyant, İnönü Cad., F.Altay)
542 Çiğli-Konak (Kahveler Durağı, Anadolu Cad.,Girne Bulvarı,
Karşıyaka,Altınyol, Talatpaşa, Konak)
Bu otobüsler ilk servislerine Karşıyaka ve Çiğli’den karşılıklı
olarak 00:55’te başlarlar ve 1 saat ara ile 05.55’e kadar devam
eder.
Vapurlar ise gece son seferlerini, Konak’tan 01.00,
Alsancak’tan 01.15, Karşıyaka’dan 00.30’da hareket ederek
yapmaktadırlar.
Eğitim [değiştir]İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Yaşar Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
Ege Üniversitesi
İzmir Ekonomi Üniversitesi
İzmir'deki Liseler[ Göster ]
1900 Öncesi Kurulanlar
İzmir Amerikan Koleji (1878) • İzmir St.Joseph Fransız Lisesi (1880)
• İzmir Mithatpaşa Teknik Lisesi (1881) • Karataş Lisesi (1887)
• İzmir Atatürk Lisesi (1888)
1960 Öncesi Kurulanlar
İzmir Kız Lisesi (1917) • İzmir Namık Kemal Lisesi (1922) •
İzmir Ticaret Lisesi (1924) • Buca Lisesi (1930) • Suphi
Koyuncuoğlu Lisesi (1936) • Hürriyet Lisesi (1938) • İzmir
Karşıyaka Lisesi (1945) • İzmir Türk Koleji (1950) • Bornova
Anadolu Lisesi (1953) • Çamlaraltı Koleji (1954) • İzmir Motor
Teknik ve Meslek Lisesi (1954) • İzmir Çınarlı Anadolu Teknik ve
Endüstri Meslek Lisesi (1958)
2000 Öncesi Kurulanlar
Şirinyer Lisesi (1962) • Balçova Lisesi (1966) • Eşrefpaşa
Lisesi (1967) • İzmir Özel Fatih Koleji (1967) • Karabağlar
Cumhuriyet Lisesi (1971) • İzmir İnönü Lisesi (1974) • İzmir
Fen Lisesi (1983) • Maltepe Askeri Lisesi (1983) • Yunus Emre
Anadolu Lisesi (1985) • Selma Yiğitalp Lisesi (1986) •
Karşıyaka Anadolu Lisesi (1989) • Gümüldür Lisesi (1990) •
Hayrettin Doğan Lisesi (1991) • Bayındır Sağlık Meslek Lisesi (1993)
• Bergama Akif Ersezgin Anadolu Lisesi (1993) • Konak Anadolu
Lisesi (1993) • Alp Oğuz Anadolu Lisesi (1995) • İzmir Anadolu
Öğretmen Lisesi (1995) • İlkkurşun Lisesi (1996) • Vali Erol
Çakır Lisesi (1998) • Emlankbank Süleyman Demirel Lisesi (1999)
2000 ve Sonrası Kurulanlar
İTO Vakfı Süleyman Taştekin Anadolu Meslek Lisesi (2003) • Fatma
Saygın Anadolu Lisesi (2004) • Narlıdere Anadolu Lisesi (2005)
• Seferihisar Anadolu Lisesi (2005) Cihat Kora Anadolu Lisesi
(2005)
Narlıdere Anadolu Lisesi
Fuar [değiştir]
İzmir Expo 2015Ana madde: İzmir Enternasyonal Fuarı
İzmir Enternasyonal Fuarı İzmir Fuarı veya, özellikle İzmir içinde, kısaca
Fuar da denilir her yılın Eylül ayında İzmir'in kurtuluş günü olan 9
Eylül'ü içine alacak 10 günlük bir zaman dilimi içinde düzenlenen
Türkiye'nin en köklü, en tanınmış ve en kapsamlı fuarıdır. 2006 yılında 75.
İzmir Enternasyonal Fuarı 1 Eylül - 10 Eylül tarihleri arasında
gerçekleştirilmiştir. İzmir Kültürpark'ta (bu park alanı da bazen kısaca
Fuar olarak adlandırılır) düzenlenir. Ancak İzmir Enternasyonal Fuarı
(İEF), esasında, örneğin 2005 yılı için İzmir Kültürpark alanında
düzenlenmiş olan ve çoğu zaten uluslararası nitelikli 37 fuardan sadece bir
tanesidir.
İzmir, dünyanın en büyük organizasyonlarından, "Daha iyi bir dünya için
yeni yollar ve herkes için sağlık" teması ile Expo 2015 fuarı resmi
adayıdır. İzmir' in tek rakibi, İtalya' nın Milano kentidir. 31 Mart 2008'
de, Expo Fuarı' nın İzmir' de yapılıp yapılmıyacağına, 140 BIE(Uluslararası
Sergiler Bürosu) Delegesi oylaması ile Paris' te gerçekleşecek genel
kurulda karar verilecek. Ayrıca fuarın İzmir' de yapılması kabul edilirse,
sağlık teması ile gerçekleşecek ilk Expo olacaktır.
İzmir'de spor [değiştir]1971 yılında Akdeniz Oyunları'na ev sahipliği
yapmıştır.
7 - 22 Ağustos 2005'te kentte Universiade Uluslararası Üniversite Oyunları
organizasyonu gerçekleşmiştir.
2 - 7 Eylül 2005'te, Avrupa Bayanlar Basketbol Şampiyonası eleme
müsabakaları yapılmıştır.
4 - 9 Temmuz 2006'da, Avrupa Eskrim Şampiyonası müsabakaları yapılmıştır.
Seniors Fencing Championship.
14 - 23 Temmuz 2006'da, 20 yaşaltı Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası,
İzmir'de gerçekleştirilmiştir.
Spor tesisleri [değiştir]Bostanlı Spor Tesisleri
Buca Hasanağa Bahçesi
Evka-4 Spor Tesisleri
İnciraltı Spor Tesisleri
Altay Alsancak Stadı
İzmir Atatürk Stadı
İzmir Atatürk Spor Salonu
İzmir Büyükşehir Belediyesi Celal Atik Spor Salonu
İzmir Halkapınar Spor Salonu
Spor kulüpleri [değiştir]Altay
Altınordu Spor Kulübü
Bucaspor
Göztepe A.Ş.
İzmirspor
Karşıyaka Spor Kulübü
İzmir Büyükşehir Belediyesi eğlence ve dinlenme tesisleri
[değiştir]Teleferik Tesisleri :
Balçova Adatepe’de ormanlık alan üzerine kurulu, İzmir Büyükşehir
Belediyesi’nin Teleferik Tesislerinde kendin pişir kendin ye, çay
bahçesi, market, cafe ve bar alanları ile hoşça vakit geçirilecek bir
dinlenme alanıdır.
Bostanlı Yasemin Restoran - Kafe :
Yeniden düzenlenerek spor ve aktivite alanı olarak kullanıma sunulan
Bostanlı Kıyı alanında yer alan Yasemin/Vitamin Cafe, her türlü
organizasyonlar için uygun bir mekan özelliğini taşımakta ayrıca, Pazar
günleri 09.30 ile 12.30 saatleri arasında kahvaltı hizmeti verilmektedir.
Yassıcaada İşletmesi :
Konak ve Karşıyaka’dan kalkan vapurlarla ulaşılan Yassıcaada’da
günübirlik deniz keyfi yaşarken, çeşitli yiyecek ve içecek alternatifleri
sunmaktadır.
Peterson Köşkü Kafeteryası :
Bornova merkez çarşının bulunduğu caddedeki açık alan içinde restore edilen
Peterson Köşkü bahçesinde hizmet vermektedir.
İtfaiye Restoran - Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi
Murat Köşkü(Yeşil Köşk): Erzene, Bornova'dadır. 125 yıllık bina İzmir
Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilmiştir ve şu an Ege
Üniversitesi Gençlik Merkezi olarak hizmet etmektedir.
alintidir.
____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu
dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o
dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz