necdet karasevda
Miladi 1975’te, güllerin üzerine nisan yağmurları yağarken açtı
gözlerini dünyaya…
Yorgun ve ölgün bir han kapısıydı bîçâre açılan…
Yusuftutan kuşlarının nağmeleri, en güzel kır çiçeklerinin rayihaları
içinde, dünya sürgününü yaşamaya başladı.
Tevekkül diyarında, acının sancıyla harmanlandığı bir Mezopotamya
ikliminde, masallar ve düşler, yanılgılar ve yenilgiler içinde buldu elâ
gözlerini.
Hoyratların kalbe dokunan kıvrımlarında, bir masal anasının dudaklarından
akan büyülü sözlerle geçirdi bilincinin çocukluğa dokunan yanlarını…
Fıstık yeşili bir şehirde atmaya başladı nabızları daha sonra.
İlk, orta ve lise öğrenimini sevmediği bu metropolde tamamladıktan sonra
yolu Simirna’ya düştü.
Artık Dokuz Eylül Üniversitesi’nde aşkı öğrenecek bir edebiyat
öğrencisiydi.
Ve hayatının en büyük meydan savaşını yaşadı bu kentin günah ve çelişki
kokan sokaklarında.
Hayatın bir ölüm, aşkın bir uçurum olduğunu anlamıştı mezun olurken.
Ve İstanbul, dünyanın başkenti. Aşkın ve şiirin ülkesi.
Edebiyat öğretmenliği…Derken ilk kitaplar…
Ve Urfa. Anadolu Lisesi. Üçüncü kitap, dördüncü kitap…
Fen Lisesi …
Harran Üniversitesi’nde Radyo Tv eğitimi.
Çeşitli radyo ve televizyonlarda şiir, öykü, türkü ve kişisel arayış
programları…
Farklı dergi ve gazetelerde yazılar, şiirler…
Çekilen belgesel ve sinema filmleri.
Yahya Kemal Beyatlı Lisesi Müdürlüğü.
Türkiye Yazarlar Birliği Şube Başkanlığı.
Zaman zaman alınan ödüller.
Ve zamanın oynak sularında raks eden ve noktalanmamış bir yaşam…
____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...