|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 14/2/2009 Saat 21:25 |
|
|
SÂDECE AŞK!
Güldeki kırmızı rengin. Özü!.
Seher şakıyan bülbülün.sözü!.
Güneşte akkor ateşin.közü!.
Sâdece aşk!... Sâdece aşk!...
Güldüren ağlatan gözü!...
Yüreği yakan canı da.yangın!...
Gözlerdeki uyur gezer.Dalgın!...
Müzmin tembel yara, kalpte.salgın!...
Sadece aşk!... Sâdece aşk!...
Uslanmak bilmeyen çılgın!
Her mevsimde gezdiren.Canı!...
Buz gibiyken de yakan.Kanı!...
Bir ân unutturmayan.Cânanı.
Sadece aşk!... Sâdece aşk!...
Öğüten, dağıtan insanı!...
Külden duygularda kar.Beyazı!.
Cana, yüreğe işlenen.yazı!...
Hasrete esir, ayrılığa.râzı!...
Sâdece aşk!... Sadece aşk!...
Kış sıcağı, yaz ayazı!...
01.10.03
Kadir KARAMAN
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 14/2/2009 Saat 21:28 |
|
|
BİR PORSİYON AŞK ALABİLİR MİYİM?
Naif KARABATAK
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, ülkeler arasındaki
sınırlar da kalktı. Değer verdiğimiz bir çok
şey gibi aşk ta dejenere oldu. Mevsimlik
aşklarımız revaçta şimdi. Hazirandayız. Yaz
aşkları başladı. Bu yaz kimi sevelim. Onda, bunda,
şundadır mı oynasak? Nedir bu aşk bir oyun mu, ne
oynuyoruz.? Çelik çomak gibi bir şey mi?
Maalesef aşkın o derin anlamını yitirdik.
Ferhatların, Şirinlerin yaşadığı
aşkı, aşktaki o varılmaz yüceliği kaybettik.
Aşkı; o kadar basite indirgedik ki, sadece güzellik ve
sadece cinsellik olarak kabullenmeye başladık ve sonuçta
basitçe, kabaca, hoyratça bir kelime olan sıvı
aktarımı olarak algıladık ya… Ekstra olarak
gördük ya…. Aşk sonunda bir porsiyonluk bir yiyecek
halini aldı.
Ama öyle mi? Aşk bir porsiyonluk, bir gecelik, tadımlık
bir şey mi? Aşk; var olmamızın sebebi. Aşk;
dünyanın oluşumunun nedeni, aşk;
yaşamamızın sebebi değil mi?
En ulvi, en kutsal, en kavuşulmaz ve aynı zamanda yanı
başımızdadır da aşk. Aşk her an, her zaman,
her yerde karşımıza çıkabilir. Önemli olan
aşkı kalbimizle, beynimizle birleşirerek, ona içten,
samimi bir hoş geldin diyebilmektir.
Aşkı cinsellikten, cinsi duygulardan arındırmamız
lazım. Aşkı layık olduğu yere oturtmamız
lazım. Aşkı öldürmeye, süründürmeye
hiç kimsenin hakkı yoktur. Aşkı dejenere etmeye neden
kalkışıyorsunuz? Aradaki gerçek aşkları
nasıl arayıp, bulacağız? Aşkı gösterin
bana. Ben aşkı arıyorum.
Aşkları mecnunlaşırmalı,
Leylalaşırmalı, Ferhatlaşırmalı,
Şirinleşirmeliyiz artık. Aşkı
yaşamalıyız. Aşkı yaşatmalıyız.
Geleceğimiz buna bağlı çünkü. Her güzel
şeyin arkasında sevgi vardır. Her
kötülüğün arkasında şeytan olduğu
gibi.
Hiç sevgilinizle el ele tutuşurken, kırlarda dans ederken,
kelebeklerin kıpırtısı gibi heyecan
yaşadınız mı? Yada kalbiniz yerinden fırlayacak
hal aldı mı, ya o tatlı o anlatılmaz duygularla
yoğunlaşınız mı? Alt tarafı bir el
tutuşmak değil mi sonuçta. Ama basit değil o kadar.
Aşkın elini tutmak, sevginin elini tutmak, yaşamın
elini tutmak, dünyanın elini tutmak gibi bir şey, kavurucu
bir kor gibi.
Yeni Mecnunlar, Leylalar mı arayalım, yoksa onlar yanı
başımızda da bizler mi görmüyoruz. Bakmayı
bilmiyoruz aslında. Herkesin bir mecnunu ve bir Leyla’sı
vardır. Kalbimize sormasını, kalbimizle
konuşmasını öğrendiğimiz zaman Mecnunu ve
Leyla’yı bulacağız. O zaman aşkın o
anlatılmaz anlamına biz de bir anlam katacağız.
Hiç aşkınızla göz göze geldiniz mi? Bakmaktan
korktuğunuz an oldu mu?, Peki o tatlı mahcubiyeti
yaşadınız mı? Aşk ile göz, göz ile kalp,
kalp ile beyin, beyin ile tüm vücudun bir ilişkisi
vardır. Tümünün uyumuyla o
aradığımız aşk doğmaktadır.
Ama bir porsiyonluk aşkların yaşandığı,
sonucunun bir sıvı aktarımı olarak
algılandığı bir dünyada aşk mı
arıyoruz. Boşuna bir çabamı benimki? Ne dersiniz?
gerçek Mecnunları, Leylaları bulabilecek miyiz? Neredesiniz
Mecnunlar, neredesiniz Leylalar? elma dersem çıkın diye mi
bağırsak yoksa.
Aşkı; çıkarsız, sebepsiz, nedensiz,
amaçsız yaşamaya başladığımızda,
kimliğini onunla özdeşleşirdiğinde, tamamen onu
yaşamaya başladığında, her anında, her
yanında, her nefesinde o olduğunda aradığım Mecnun
ve Leyla sensin... Yanıma kadar gelebilir misin?... Aşkı,
gerçek aşkı görmek istiyorum. Bıktım
artık bir porsiyonluk aşklardan.! Verin bana aşkları!.
Ben aşklarımı arıyorum..! Bir porsiyonluk
aşkları alın benden, alın bizden,
çıkarın dünyamızdan…

[tarihinde düzeltildi 15/2/2009 Saat 01:42 Yazar kartal19]
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 15/2/2009 Saat 01:39 |
|
|
Beni Hatırla
Uzakta bir yıldız kaydığında
Yüreğin deli gibi çarptığı anda
Korktuğun zaman unutulmaktan
Bilki ben seni düsünüyorum...
Kendini yalnız hissettiğinde
Tüm hayallerin kaybolup gittiğinde
Içindeki son umutta bittiğinde
Bilki ben seni özlüyorum...
Hiç nedensiz yere üzüldüğünde
Deli ğibi ağlamak istediğinde
Yaşlar dolunca o güzel gözlerine
Bilki ben seni anıyorum...
Başkaları seni kırdığında
Beni en çok arzuladığın anda
Kalbindeki sızı durduğunda
Bilki ben seni istiyorum...
AYSUN PATAN
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 15/2/2009 Saat 01:43 |
|
|
HER DEM AŞK!
Ben aşkı; zemheri soğuklarda buldum!
Ocak tütüşlerinde... kedi sokuluşlarında.
Bir kupa şarapın, kızıla çalan renginde,
Altı is karası tasın, kaşıklanan
çorbasında.
Kalın parmakların sardığı bir kaç nefeslik
cigarada,
Tavanlara asılı kalan dalgın bakışlarda buldum!
Ben aşkı; el değmemiş baharlarda buldum!
Ilk açan çiçeğe konan kelebeğin zerafetinde.
Hilalin durgun göllere gülümseyen yüzünde,
Ilık ılık esen meltemlerin, dudaklarımı
öpüşünde.
Saçlarımı okşayan ellerinin,bedenimi
titretişinde,
Her vuslatta yeniden doğuşumuzda buldum!
Ben aşkı; sevip sevilmeyenlerde buldum!
Yazılmış destanlarda.... yakılmış
ağıtlarda.
Gitipde gelmeyeceklerin ardından sallanan mendillerde,
Kara trenlerin acı acı çığlık
attığı peronlarda.
Masallardaki kaf dağının ardına gizlenmiş
hasretlerde,
Ben aşkı; aşk için çarpan yüreklerde
buldum!
Bilal Coşkun
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 16/2/2009 Saat 00:52 |
|
|
Bir Hayale
Kimsin sen, necisin ne idi adın
Yankılanır yürek yakan feryadın
Meçhulde saklanıp kalsın kimliğin
Rüyalar içinde bir hayal kadın
Yanımda olsaydın...kafana takma
Darılma gücenme her söze bakma
Bir çift selamına hasret bırakma
Müptelası oldum buruk bir tadın
Sonsuz boşluklarda kaybolup gitme
Gelgitler içinde eriyip bitme
Sakın son sözümü bana dedirtme
Sımsıcak bir hüzün veriyor yadın.
Tahir Yüksel
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 16/2/2009 Saat 00:56 |
|
|
SOKAK ÇOCUĞU
Onun ellerinde bali,
Gözlerinde kan.
Çekiyordu iğrençlikleri
Girdabın son noktasında
Varoşların kimsesiz çocuğu.
Mayın döşeli sokaklarda
Yangınların ortasında.
Yüzü beyaz, kar ayaz,
Saçları darmadağın,
Paltosu yırtık, karnı aç.
Bu gece soğuk!
Bu gece zor olacak!
Gecenin örttüğü
pislikleri çekiyor içine...
Gözlerinde kan,
Elinde bıçak,
Başında yıldırımlar.
Fırtına koptu kopacak.
Ya vuracak!
Ya kıracak!
Ya da kendini yakacak!
Insan olamayan idareciler!
Sizin eseriniz bu çocuklar.
Memleketimi soyan çıyanlar!
Sizi başı ezilesiler!
Parti menfaatleri, kişisel menfaatler.
Devletin parası deniz,
Yemeyen keriz deyenler.
Sizin çocuklarınız kolejlerde.
Varoşların çocukları alt geçitlerde!...
Alın eserinizi!
Alın görün!...
Birazdan kopacak fırtına...
Birazdan camlar yine paramparça.
Çocuğun kafasında intikam!!
Ya kendini yakacak!
Ya birıni vuracak!
Suçlu kim?
Bu çocuklar mı?
Onları bu hale düşürenler mi?
Fikret Şimşek
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 16/2/2009 Saat 01:00 |
|
|
Gülüm
Gün senden ışık alır renklere girer
Bütün sema senin için yerlere iner
Herşeyi siler unuturum mutlaka
Bana yalnız senin nur yüzün yeter
Elveda diyemem sana, varmazki dilim
Seni hatırlatır hep verdiğin sevgin
Sen benim sevdamsın sen benim gülüm
Sana nasıl kıyılıp, edilir zulüm
Sana sevdalıyım yalnız bir de vatana
Düşmana bir çare kurşun atana
Kalem tutar yalnız o narin eller
Gülüm yakışırmı hiç top tüfek
sana
Yangınlar gönlümün ta derininde
Bilmem neresinde hangi ininde
Sırat köprüsünde mahşer yerinde
Cennette ışık sen olsan yeter...
Murat YARAHMET
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 16/2/2009 Saat 01:05 |
|
|
Badem Ağaci Ve Güneş
Nisan ayının başlarıydı. Doğa
üstündeki miskinliği yavaş yavaş atmaya
başlıyordu. Uzak diyarlarda tatilde olan Güneş geri
dönmüş. Çapkınca tüm tabiata göz
kırpıyordu. Tabiatta buna kayıtsız kalmıyordu.
Sümbüller açıyor,çiğdemler bende
buradayım diyordu. Tüm tabiat Güneşin kendilerine ilgi
göstermesi için bütün güzelliğini ortaya
seriyordu. Güneşse bu ilgiden gayet mutlu , ışıl
ışıl ve heybetli duruşuyla tabiatla
cilveleşiyordu.
Bir gün Güneşin dikkatini çelimsiz, kuru bir
ağaç dikkatini çekti. Dalları yeni yeni filizleniyordu.
O kadar ürkek ve nazlı duruyordu ki... Daha fazla dayanamayan
Güneş ona ismini sordu. Ağaçta tüm
ürkekliğiyle sessizce Badem diyebildi. İlerleyen
günlerde Güneş tüm ilgisini ve
sıcaklığını Bademe vermeye başladı. Bu
ilgi karşısında Bademde yavaş yavaş
açılıyor, ürkekliğini üzerinden
atıyordu. Güneşin sevgisiyle dallarındaki filizler
yerini rengarenk çiçeklere bırakıyordu.
Badem ve Güneşin aşkını tabiatta da ki diğer
ağaçlar,çiçekler ve gökyüzünde ki
bulutlar, yıldızlar kıskançlıkla izliyordu.
Tabiatta Badem arkadaşları tarafından
dışlanmış hatta onu Güneşin yalancı
ilgisine kandığı için ağaçların
aptalı seçmişlerdi. Ama bunların hiçbiri bademin
umurunda değildi. Ve Güneşin sevgisine inanıyordu.
Badem bunları yaşarken Güneşin durumu da farksız
değildi. Gökyüzü de Güneşin Bademe olan
aşkına inanmıyordu. Güneşin her zaman ki
gönül eğlencelerinden biri olarak
düşünüyorlardı. Ama değildi. Güneş
Bademe gerçekten aşıktı. Her güzel şey
sonsuza dek sürmez. Burada da böyle oldu. Bulutlar
kıskançlıktan kapkara renge bürünüp
gökyüzünü kaplayıp Güneşle Bademin
birbirlerini görmelerini engelliyorlardı .Her yeni günde
Badem ve Güneş birbirlerini görmek için
çırpınıyorlardı. Ama kara bulutlar buna izin
vermiyorlardı. Badem Güneşin
sıcaklığını ve ilgisini hissedemediği her
gün çiçekleri biraz daha soluyordu.üşüyordu,
korkuyordu.
Diğer ağaçlar biz sana demişik.
Sen ağaçların en aptalısın. Güneşin
sahte sıcaklığına kandın hemen
çiçeklerini açtın gördün mü bak
bırakıp gitti seni diyorlardı.
Ama Badem tükenmeyen umuduyla Güneşi bekliyordu. Gelecekti
O.Günler geçti ama Güneş gelmedi gelemedi.Artık
Bademin dayanacak gücü kalmamışı.Dalında son
bir çiçek kalmışı. Bu sırada Güneş
bulutları atlatarak en güzel ışığıyla
Bademe ulaşı. Ama artık çok geçti. Badem
Güneşi görmenin sevinciyle tüm gücünü
toplayarak
‘bu dünyaya tekrar gelsem yine sana aşık olur yine
seni severdim’ dedi.Ve dalındaki son çiçekte toprakla
buluşu.
Ve Badem sözüne sadık kalırcasına her bahar
Güneşin sahte sıcaklığına aldanır ve
erkenden açar çiçeklerini o güzel aşkı
yaşamak için, sonu ölüm olsa bile...
Aziz Nesin’ in Arkadaşım Badem Ağacı adlı
şiirinde dediği gibi
Sen ağaçların aptalı
Ben insanların
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar
Füruzan Acar
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 19/2/2009 Saat 02:44 |
|
|
:t: ZORDUR DİYORUM
Seni şiirlere aktarsam bile,
Yazdığım satırlar gelse de dile,
Bunca yıllardır çektirdiğin çile
Seni anlatmak zordur diyorum.
Rüzgarlar getirse nefesini,
Düşlerimde duysam da sesini,
Konuşursam bile soluk resmini,
Seni anlamak zordur diyorum.
Güllerden severim, kırmızı, beyazı,
Sensiz geçiriyorum kış ile yazı,
Efkar bastı mı alırım bir de sazı,
Seni anlatmak zordur diyorum.
Sen uzaklarda bensiz ağlarsın,
Gözünden eksik olmaz mı yaşın?
Ne sevgilin oldum, ne de arkadaşın,
Sensiz yaşamak, zordur diyorum. :t:
Not: Şiirin bir kısmı alınmışır.
Hikmet Atiş - (PALİVATEPESİ
-
RİZE – ÇAYELİ
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 19/2/2009 Saat 02:56 |
|
|
:t: :t: Güzel Gece (Die Schöne Nacht)
Artık kulübeyi terk ediyorum,
Sevdiklerimin meskenini,
Yalnız, alçak adımlarla dolaşıyorum
Issız ve karanlık ormanın içini.
Luna (ay) doğuyor çalı ve meşeler ortasından,
Zefir (meltem) seyrini bildiriyor,
Huş ağaçları eğilerek serpiyor yukardan
Ona doğru, en tatlı tütsüyü seriyor.
Nasıl da tapınıyorum serinlikte
Bu güzel yaz gecesine!
Ah, ne damıtıcı burada duygulanma,
Ruhu şen ve mutlu kılan;
Neşene nafile dokunamadan!
Ama, gene de isterdim ki, ey sema sana
Binlercesine böyle gece bırakmak,
Yarimi verseydin bir tek bana.
Çeviren: Musa Aksoy
Orijinali:
Die Schöne Nacht
Nun verlass’ ich diese Hütte,
Meiner Liebsten Aufenthalt,
Wandle mit verhülltem Schritte
Durch den öden, finstren Wald,
Luna bricht durch Busch und Eichen,
Zephyr meldet ihren Lauf,
Und die Birken streun mit Neigen
Ihr den sü߸ten Weihrauch auf.
Wie ergötz’ ich mich im Kühlen
Dieser schönen Sommernacht!
O wie still ist hier fühlen,
Was die Seele glücklich macht;
Lässt sich kaum die Wonne fassen!
Und doch wollt’ ich, Himmel, dir
Tausend solcher Nächte lassen,
Gäb’ mein Mädchen eine mir.
:t: :t:
Johann Wolfgang von Goethe
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 19/2/2009 Saat 02:59 |
|
|
:t: :t:
Tekrar Buluşma
Acaba bu gerçek mi, yıldızların
yıldızı
Seni tekrar kalbimin üstünde sıkıyorum!
Ah, şu ayrılık denen gece nasıl bir acı
Nasıl derin uçurum
Evet neşelerimin
Sevgili, hoş rakibi sen;
Düşününce geçmiş acıları
ürperirim halden.
Düha ezeliyetin, Tanrının sinesinin
Uyurken bir yerinde en kuytu ve düzgün derin
Hazırladı ilk anı
Çok yüce bir yaratma isteğiyle Tanrı
'Ol!' emrini verdi,
Bütün alem kudretle ve büyük ihtişamla
Hemen gerçekleşerek bir varlık kazanınca
Her taraftan çok derin bir ah koptu yükseldi
Etraf nura boyandı
Birbirinden ayrılıp bir yana kaçışılar,
Vahşeh ve korku dolu rüyaları içinde
Her şey can attı
İsteyerek sessiz ve ihtirassız
Uzaklara, o derin sonsuzlukta.
Her şey susmuş, sessiz ve ıssızdı etraf,
Tanrı yalnız kalmışı ilk olarak,
Yarattığı şafağı o anda
Şafak merhamet etti çekilen ıstıraba,
Ve acı duyanlara,
Ahenkli renk oyunları gösterdi,
Daha önce birbirinden her ayrılan böylece
İmkan buldu tekrardan birbirini sevmeye.
Telaşla, acele ile birbirinin olanlar
arayıp birbirini yeni başan buldular
Döndüler ölçüsüz hayata tekrar
His ve duygular
İster el ele tutup, ister yakalansınlar
Yeter ki birbirinden onlar ayrılmasınlar.
Bundan sonra Tanrının yaratması lüzumsuz
Onun dünyasını artık bizler de yaratırız.
Bu suretle o şafak al al kanadlariyle
Beni sana uçurdu geldik dudak dudağa,
Ve gece gökyüzünde parlak yıldızlarıyle
Binlerce mühür vurdu, kuvvet verdi bu bağa,
Artık şu yeryüzünde böylece her ikimiz
Sevinç ve acılarda biriz ve herkese örnek olabiliriz.
Ve ikinci bir 'Ol!' emri
Bir daha ayıramaz bizi.
Johann Wolfgang von Goethe :t: :t:
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 19/2/2009 Saat 03:03 |
|
|
:t: :t:
Ormanda Yürüyordum
Ormanda yürüyordum
Öylesine ve kendimce
Ve hiçbir şey aramamak
İşe buydu niyetim.
Sonra gölgeler arasında
Bir çiçekçik gördüm,
Yıldız gibi parıldayan,
Bir göz gibi gülümseyen.
Yerinden koparmak isterken onu,
İncecikten bana:
Solup ölmemi istiyorsun.
Tutup kopararak beni? deyiverdi.
Onu kökleriyle birlikte,
Hiç incitmeden çıkarıp,
Güzel evin başındaki,
Büyük bahçeye taşıdım.
Büyük sakin bahçede,
Ektim onu yeniden.
Şimdi o küçük, güzel çiçek
Büyüyor durmadan, çiçek açıp,
gülerek.
Goethe
Johann Wolfgang von Goethe :t: :t:
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 19/2/2009 Saat 03:17 |
|
|
:t: :t:
Goethe'nin Marienbad Ağıdı'ndan
Artık ne bekleyebilirim, yeniden
Buluşsam da o gonca çiçekten
Cennet ve cehennem seni bekliyor
Duygular kararsızlık dalgalarında sarsılırken,
Bitsin bu kuşkular artık! İşe gök kapında
Kaldırıyor yerden seni kollarıyla
İşe cennete kabul edildin, keşke
Değer olsaydın sonsuz güzel hayata
Artık ne istek, ne umut, ne tutku kaldı
Burasıydı yöneldiğin içten çabalarla
Karşında görünce eşsiz güzelliği
Yanık gözyaşlarının kaynağı
tükendi
Gün nasıl da hızla çarptı kanatlarını
Zamanı önüne katıp sürer gibi
Akşamki öpücük bir mühür dudaklarda
Yarınki güneşin de aynen göreceği
Sakin bir yürüyüşeydi zaman,
Kız kardeşler gibi, benzer ve benzemeyen
Son öpücüğün nasıl da tatlı
kıyıcılığı
Kesiveriyor aşkın kusursuz örgüsünü
Şimdi acele, tedirgin koşan, sakınıp
eşiğinden
Ardından alevler içinde bir melek geliyor gibi
Göz, karanlık yola yorgun bakıyor
Dönüp baktı: Kapı kilitli duruyor
Şimdi kendine bile kilitli olan bu gönül
Sanki hiç açılmamış, mutluluk saatlerini
Gökteki bütün yıldızlarla yarışarak
Onun yanında hiç yaşamamış gibi
Usanmış, utanmış, bungun, hüzünlü
Karanlıklar içinde soluksuz gönlü
Bu dünyadan geride ne kaldı? Sarp kayalar
Kutsal gölgelerle taçlandırılmadı mı?
ürünler olgunlaşmadı mı? Yeşillikler
canlı,
Irmak ve otlaklar boyunca uzanmıyor mu?
Ve yeryüzü ötesinin büyüklüğü
Biçimli ve biçimsiz kubbelenmiyor mu?
Nasıl da aydınlık ve kırılgan, hafif ve ince
Ciddi bulutlar korosundan altı kanatlı melek
Tıpkı o, yukarıdaki mavi gök
Buhar gibi karışıveren maviliğe
Böylece gördün danslar içinde sevinçli
O, sevgililer sevgilisini.
Yalnızca birkaç dakika izin sana
Onun yerine bir hayli tutup bırakmaya
Yüreğine geri dön, daha kolay bulabilirsin orda
Değişen biçimlere oynarken onu.
Pek çok resim giderek oluşuruyor birini
Böyle binlerce kez ve hep hep sevgili
Kapılarda bekliyordu, karşılar gibi
Adım adım mutlu etti beni
Bir daha koşu son öpücükten sonra
Bir son daha kondurmaya dudaklarıma
Nasılda canlı şimdi anısı
İçimde alevden harflerle yazılı.
O gönül ki, yüksek surlar yaptırmış
İçinde korumak için kendini ve sevdiğini
Onun yerine de sevinç duyuyor bu aşktan
Yalnızca ona açınca kapılarını tanıyor
kendini
Böylece kendi sınırları içinde daha
özgür
Ve yalnızca ona teşekkür için atıyor
yüreği
Sevme gücü ve gereksinim
Karşılıklı sevgiyle yok edildi
Sevinçli tasarılar için umudun neşesi
Karar ve eylem için hemen bulundu
Aşk bir heyecansa seven için,
Ben en hoş örneğiyim bunun.
Beni böyle kılan onun varlığı! Nasıl
bunaltıcı
Bir korku akıl ve beden üstünde, istenmeyen
ağırlık:
Tüyler ürpertici hayaller dolu
Yürek boşluğunun ıssızlığında.
Şimdi eşikte umudun bilinen şafağı
Işıyor güneşin yumuşak
aydınlığında.
Tanrı'nın verdiği huzuru bu evrende
Akıldan çok mutluluk veren - okuduğumuza göre -
Karşılaşırıyorum aşkın huzuruyla,
Sonsuzca sevdiğin yanındaysa bu dünyada
Gönül rahatlar, bozamaz hiçbir şey o derinde
Duran anlamı, o anlam ait olmaktır sevdiğine...
Johann Wolfgang von Goethe
:t: :t:
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 19/2/2009 Saat 03:20 |
|
|
:t: :t: Köprü
Avrupa’dan Türkiye’ye
Köprü olsun bu sözlerim.
Gurbetciden memlekete,
Köprü olsun bu sözlerim.
Gurbet elde yaşıyoruz,
Hasret dolup taşıyoruz,
Çok da acı çekiyoruz,
Köprü olsun bu sözlerim.
Duyun bizi siz Türkiye,
Kulak verin gurbetçiye,
Hasretimiz tek sevgiye,
Köprü olsun bu sözlerim.
Duyarlarsa bu sözleri,
Sızlar belki yürekleri
Dönemeyiz neden geri?
Köprü olsun bu sözlerim.
İki kültür yarım yarım,
Ne dil kaldı nede tanım,
Anla artık anla halim
Köprü olsun bu sözlerim.
Bizi sevip biraz sayın,
Adam yerine de koyun,
Niye yoktur benim oyum,
Köprü olsun bu sözlerim.
Banka kurduk bitirdiler,
Holding kurduk batırdılar.
Hep soydular, bitirdiler,
Köprü olsun bu sözlerim.
Gelin dedin gelmedik mi?
Yardım dedin vermedik mi?
Gurbetlerde ölmedik mi?
Köprü olsun bu sözlerim.
Irkçı yaktı yanan bizik,
Polis vurdu yürek ezik,
Sahip çıkın biz yazık,
Köprü olsun bu sözlerim.
Konsolosluk banka gibi,
Nokta koysa ver Avroyu,
Görevliler duvar sanki,
Köprü olsun bu sözlerim.
Seçim günü yaklaşıkca,
Bakan gelir koşa koşa.
Sorar derdim, dinlemez ha,
Köprü olsun bu sözlerim.
'Bizim parti başa geçsin,
Bütün dertler tükenecek.'
Biz çok duyduk bu masalı,
Köprü olsun bu sözlerim.
Fener mener duyuyoruz,
Gemicikler görüyoruz,
Mısır ektik suluyoruz.
Köprü olsun bu sözlerim.
Bize gelen büyük beyler,
Ne anlatsak evet derler,
Ne değişi ne yaptılar?
Köprü olsun bu sözlerim.
Bitsin artık çilelerim.
Enschede/15.02.2009
Ramazan Ateş
:t: :t: :zalkis: :zalkis:
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 19/2/2009 Saat 03:25 |
|
|
:t: :t:
İki Ara Bir Dere
Ne madden güldü bu yüzüm,
Ne manen erdim murada.
Ne vatana dönebildim,
Nede mutlu oldum burda.
İki arada, bir dere,
Ne ora tam, nede bura.
Ne gurbete sığıyorum,
Ne dönebildim sılaya.
Olmayacaksa olmuyor,
Boş dolmaz, dolu almıyor.
Madden olmayınca sanki,
Manende murat olmuyor.
Terslik başlamaya görsün,
Kopmasın yeterki iplik,
Ardı arkası geliyor,
Durmaz çoğalır aksilik.
Allah'ım güç kuvvet versin,
Sabırda yetmiyor bazen,
Ecel vakti, mevsim hazan.
Sona geldin sen Ramazan.
Enschede-10.2.2009
Ramazan Ateş :t: :t: :zalkis: :zalkis:
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 19/2/2009 Saat 03:35 |
|
|
:t: :t: Seviyorum seni
Bakma öyle masum,masum
Daglama yüreğimi
Uzat ellerini
Tutayım sonsuza kadar
Aglamasın gözlerin
Yüreğime ateş salar
Gel bu yüreği sar
Dursun damla,damla akan kanaması
Delik deşik bu yürek
Sarmaya senin sevgin gerek
Sana sevdalı bu Akseki; li
Gözlerime bak güzeller güzeli
Seni göreceksin
Bak nasılda heyacanlıyım
Durgun bir nehir gibi uysal olduğum kadar
Çılgın bir fırtınayım
O fırtına işimdeki heyacan
Uysallığımsa senin karşında anlıyacan
Seni çok seviyorum
Yokluğunda özlüyorum
Seviyorum yok işe ötesi
Canımda canımsın diyorum
Bırakta gel derdi,kederi
Hadi uzat o narin elleri
Sonsuza kadar tutayım
Aglatma güzel gözlerini
Ölenedenk ben olara bakayım
Seni seviyorum,seviyorum
Bir anlık,bir aylık deyil
Adım silinene denk yeryüzünden
Şimdi gel,gel umudum
Sevincim yaşamım
Bitsin bu kör olası sensizlik
Hadi uzat ellerini seiyorum seni
Hasan Güzel :t: :t:
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 19/2/2009 Saat 03:40 |
|
|
:t: :t: Derdimiz neydi
Önce parçalı bulutlu
Sonra sağnak yağışlı
giden evlilik
Sonraları şitdetini artırdı
Gök gürültülü hızlı,hızlı
Ve ardından şimşekler caktı.
Fırtına oldu,yıldırımlar düşü
Paramparça oldu yandı gitti
Bu kadar gürültü edecek derdimiz neydi.?
Hasan Güzel :t: :t:
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 19/2/2009 Saat 03:49 |
|
|
:t: :t:
İçimdeki Çocuk
İçimde ki çocuk kaç yaşında
Sekiz,on,belki de on beş
Acaba boyalı kalemlerle mi avunur
Yoksa ister mi belki de beş beş
Ben yaşlansam da,o yaşlanmadı
Benim saçlarım ağardı,onunkiler ağarmadı
Reddetmiş büyümeyi içimde ki çocuk
Bu dünyayı asla bilmem nesine takmadı
Onun dünyası o kadar temiz ki
Sıkıntılarım da kaçarım o
küçük çocuğa
Saf bir sevgiyle,anlayışla karşılar
Hayran kalırım içimde ki çocuğa
Hiç büyüme sen yoldaşım
Aynen şimdi ki gibi kal
İhtiyacım olursa taze bir umuda
Bana yine hayırlı haberler sal
Hüzünler hep bana gelsin
Zaten deneme tahtası olmuşum
Sen daha küçüksün,korumak vazifem
Sanki nerde senden iyi dost bulmuşum
Peşimde ki gölgemden de yakınsın bana
Çocukça muhabbetin ise sadece bana özel
İyi ki varsın iyi ki içimde ki çocuk
Seninle dostum,dertlerim bile güzel
ALİ EFEOĞLU.TEMMUZ.2003.İZMİR
Ali Efeoğlu
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 19/2/2009 Saat 03:59 |
|
|
:t:
Berdus Amca
üstü basi berbat ayakkabilari cokmu cok eskiydi.
Elinde sarap sisesi yasamindan cok aci cekmisti,
Kolunda eski bir semsiye elinde bir parca ekmegi vardi
Aksam günes batinca asik yüzünü mutluluk sardi.
Allaha inanirdi berdus amca hazirladi bankini kartonla
Elindeki semsiyelerle korurdu kendini yagmurdanda
Ama hava cok soguktu belliki cok üsüyordu berdus amca.
Yavrulari onu sahipsiz birakmis,her biri kendi havasinda.
Tertemiz kalbini hala tasiyordu berdus amca yaslamisti basini
hazirladigi,bankina.
Kücük bir cocugun sesine bir den uyandi,sahipsiz cocugu banka
yatirdi kendi yere uzandi.
Torbaya koydugu ekmegini birakti cocugun basi ucuna.
Yüz cesit yama olmus paltosundan yavrucuga yorgan yapti.
Cok soguk olmasina rahmen kendisi uyanmamak üzere uykuya daldi.
Sabah olmustu ayaz yerini günese birakti
Kücük cocuk uyandi hemen ekmege sarildi
Karni cok acikmisti tam ekmegi isiracakken gözü berdus amcaya
takildi,
Amcanin saci ve sakallari dahada beyazlamisti seslendi amcaya amca amca
kalk.
Kalkamazdi berdus amca cocuk kalkti berdus amcanin paltosunu amcanin bas
ucuna birakti.
Ah be berdus amca sen yoktun artik burada
Herkes seni cehenneme gitti derken simdi melekler senin bas ucunda.
Hele be amca son ekmegini,yatagini o yavruya verdin ya
Sen varya sen berdus amca sokagin degil o yavrunun amcasi kalacaksin.
O yavru büyüyecek adam olacak ve berdus amcam benim kalbinde
yasiyor onu kimsenin gücü yetmez oradan atmaya diyecek.
Nihat Yasul :t:
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 19/2/2009 Saat 04:02 |
|
|
:t: :t:
Canim Annem
Dokuz ay boyunca karninda tasidin yük olduk sana.
Dünyaya getirdin bizi büyüttün annem
Sacimizi oksayip helal sütünden verdin bize,
Biz senin hakkini nasil öderiz canim annem.
Kimbilir kac gece bizim yüzümüzden uykusuz kaldin,
Ninniler söyledin bizi uyuttun annem
Yemedin yedirdin giymedin giydirdin ac birakmadin,
Biz seni hic bir zaman kizdirmadik inan annem.
Ne insanlar gördük bizi seven bu güne kadar
Senin kadar hic kimse bizi saramadi annem
Inanki bizim bu yasa gelmemizde hakkin cok büyük,
Dünyayi verseler hakkini nasil öderiz canim annem.
Ama sensiz cekilmez bu hayat
Sen yanimdayken annem icimiz cok rahat
Babamin sevmesi baska seninki bambaska sevkat
Bizim yanimiz her zaman senin yanin be annem.
Analik duygusu bambaska duygudur tadamadik
Biz her türlü dertleri yoklugu senin sayende astik,
Her seye bosver dedik ama senin sevgini satamadik,
Eger alacagin varsa hakkini helal et öderiz be CANIM ANNEM.
Nihat Yasul
|
|
Junior Member  Cevaplar: 25 kayıt olmuş: 24/10/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet: 
|
 |
Yazılış Tarihi: 19/2/2009 Saat 05:08 |
|
|
:t: :t: Pervanenim..
Sultanımsın sen benim, canımda ki tek cansın,
Gönülde al gülleri, topladım senin için.
Bütün kanım boşalsın, bedene dolan kansın,
Pervanenim ateşe, aşkınla yanmak için.
Aşkı sunan meleksin, mirim beyzadem sensin,
Tenimde açan gülsün, derdin dermanı cansın.
Dünya malı neyime, bu can aşkına yansın,
Pervanenim ateşe, aşkınla yanmak için.
Kalbimin vadisine, güz güllerini ektin,
Dudağımdan kalbime, bir şifa oldun aktın.
Bu üşümüş bedeni, kor ateş oldun
yaktın,
Pervanenim ateşe, aşkınla yanmak için.
Şifa oldun tenime, artık doktor neyleyim,
Beni bana sen kattın, sana selam eyleyim.
Göğüste 'yedi beyza' nuru ile söyleyim,
Pervanenim ateşe, aşkınla yanmak için.
Muntazırım aşkına, gel gönlümü şad
eyle,
Uçur geçmişlerini, hatırayı yad eyle.
Cennet suyu akıttım, hislerimi sad eyle,
Pervanenim ateşe, aşkınla yanmak için.
Tek isteğimdir unut gözleri gözlerimde,
Sana yazdım sevdamı, mühürdür sözlerimde.
Bin defa dokunsam da, hasretim özlerimde,
Pervanenim ateşe, aşkınla yanmak için.
Nurdane Diken..
30.01.09-23.40
İst.K.köy
Nurdane Diken
:t: :t:
[tarihinde düzeltildi 19/2/2009 Saat 05:10 Yazar kartal19]
|
|
|
|
Happy Birthday |
Bugün hiçbir kullanıcımızın doğumgünü yok! |
üye Puani |
- Rojin: 10 976 Puanlar
- asliyok: 4 432 Puanlar
- HarmanYeli: 4 396 Puanlar
- KizilZora: 2 048 Puanlar
- life23: 1 675 Puanlar
- gokkiz: 1 657 Puanlar
- BirNefes: 1 048 Puanlar
- Erasmus: 984 Puanlar
- -Pozan-: 785 Puanlar
- Siyahinci: 623 Puanlar
|
|