KizilZora
Junior Member
Ruhi Su Anadolu’da ayak basmadık yer bırakmadı. Türküler toparladı ve
derledi. Ancak dönemin derlemecilik ve yorumlama yöntemine karşıydı. Bu,
geleneği sürdürme adına tutucu bir tavırdı ona göre. O dönemde iki farklı
görüş dikkat çekiyordu:
- Halk türkülerini gerçeğe dayanan (otantik) haliyle yorumlayarak sunmak.
- Çağdaş yüzyılın sonunda halk müziğinin önemini yitirmesi.
Bu iki görüşün Ruhi Su açısından anlamı; “sahte halk
seviciliği” adına şablonculuk, durgunluk, “gerçekçi
otantiklik” ya da halk müziğine yabancılaşmanın altını dolduran
malzeme. Ruhi Su sorunu ve çözümünü şöyle ortaya koydu:
“Bestelemek ayrı bir iş, icra etmek ayrı bir iştir. Halk da bir
besteci olarak bu kuralın dışında değildir. İşte bundan dolayı ‘halk
gibi söylemek’ sözü de yerinde bir söz değildir. Ne halk diye belirli
bir kişi var, ne de halkın bütününü ifade edebilecek belirli bir söyleyiş
var. Aşık Veysel var, Aşık Hasan var, Ahmet var, Mehmet var, biz varız. Biz
hepimiz halkız. Her birimiz sesimiz ve kültürümüzün şartları içinde derece
derece bir takım ayrıntılarla bu türküleri söylüyor ve
değerlendiriyoruz.”
Ruhi Su değişim-dönüşüm sanatının temsilcisidir. Sazı eşlik aracı olarak
görür ve türkülerdeki değişimi sesini öne çıkartarak yapar. Halkın
beğenisini yükseltmeyi, bu işi yapabilmek için sanatçıları eğitmeyi
savunur. Sanat ve sanatçıyı mücadelenin bir aracı olarak görür, sanata ve
sanatçıya toplumdaki görevini gösterir.
____________________
Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.