Site kurucusu Cevaplar: 987 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 16/1/2009 Saat 14:26 |
|
|
nefes almak yaşamak değildir
aslında nefes almak yaşamak değildir çoğu zaman.
bazen evimin beni içeri sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark ediyorum.
sokağa çıkıyorum,sokaklarda dar geliyor.
tıpkı vücudumun yüreğime dar geldiği gibi...
ne denizin mavisi açıyor içini,ne pırıl pırıl gökyüzü...
kendimi taşıyamayacak kadar çok büyüyüyor,bir yandan da kaybolacak kadar
küçülüyorum...
birileri bana durmadan bir şeyler anlatıyorlar...
''önemli olan sağlık,yaşamak güzel,her şey unutulur''...
ben hiçbirini duymuyordum,gözyaşlarımdan etrafı göremez hale gelmiştim...
pndan ölmesini isteyecek kadar nefret ediyordum,az sonra da kollarında
ölecek kadar çok seviyordum...
hep ondan bahsetmek istiyordum...
''ölüme çare bulundu,yarın kıyamet kopacakmış''deseler başımı kaldırıp''ne
dedin?'' diye sormuyordum...
yanlız kalmak istiyordum hem de kalabalıklar arasında kaybolmak...
ikisi de yetmiyordu,geçmişi düşünüyordum...
neredeyse dakika dakika,ama kötüleri alarak...
onunla geçtiğim yerlerden geçmek istiyordm...
bunun bana hiç iyi gelmeyeceğini bile bile,yapıyordum...
biri bana içimdeki acıyı sökü atabileceğini söylese,kaçıyorum...
aslında kurtulmak istediğim halde o acıyı yaşamak için direniyordum...
hayatımın geri kalanını onu düşünerek geçirmek istiyordum...
aksini iddia edenlerden nefret ediyordum...
herkesi ona benzetip ,kımseyi onun yerine koyamıyordum...
hiç bir şey oyalamıyordu beni;ilaçlara sığınıyordum...
bir kaç saat kafamı bulandıran ama asla seni unutturmuyordu...
sadece bir müddet buzlu camın arkasında seyrettiriyordu...
bütün şarkılar bizim için yazılmış gibi geliyordu...
Boğazım düğümleniyor,dinleyemiyordum...
uyumak zor uyanmak kolay oluyordu...
sabahı iple çekiyor ;bazende sabah olmasa diyordum...
ne geceler rahatlatıyordu beni nede gündüzler...
Ölmeyip istiyordum,ölemiyordum...
belki çivi çiviyi söker deyip;can havliyle önüme çıkana sarılmak
istiyordum...
nafile...düşüncesi bile tahammül edilmez geliyordu bana...
Rüyalar görüyordum,gerçek olmasını istediğim...
her sıçrayarak uyandığımda,onun adını söylediğimi farkediyordum...
telefonun çalmasını bekliyordum,aramayacağını bile bile...
her çaldığında yüreğim ağzıma geliyordu...
ağlamaklı konuşuyordu arayanlarla...
yüreğim burkuluyor,canım yanıyordu...
bir daha sevmemeye yemin ediyordum...
hayata dair hiç bir şey yapmak gelmiyordu içimden...
Onun sesini bir kez daha duyabilmek için yanıp,tutuşuyordum...
defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğim için kendimden nefret
ediyordum...
yaşadığım şehri terketmek istiyordum ...
onunla hiç bir anımın olmadığı bir yerlere gidip,yerleşmek...
ama bir umut !!!...
onunla bir gün bir yerlerde karşılaşma umudu...
Bu umut beni gitmekten alıkoyuyor,gel gitler içinde yaşatıyordu...
buna yaşamak denirse...
razı mıydım bütün bunlara,hazır mıydım??***sonunda ölüp ölüp dirilmeye...
senin için istemeğim halde ''evet''
____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
Site kurucusu Cevaplar: 987 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 16/1/2009 Saat 14:38 |
|
|
Kimse Bilmesin Diye, kimse Duymasın Diye
Bardaktan boşalırcasına yağmur yağarken...
Kendimi sokağa atıp yağmur damlalarına
gözyaşımı gizlediğimi Kimse bilmesin diye
İçimdeki özlem yangınını, hasret
sancısıyla çarpışıp
çıkardığı sesleri...
Kimse duymasın diye Gök gürültüsüne
kaçtığımı. Yağmura karışan
gözyaşlarımın, Toprağa süzülüp
gülümün yanağına bir öpücük gibi
konduğunu...
Hasretimin gürültüsü gökyüzünde
umarsızca dolaşırken, TESADüF' ya
gülümün gözlerine değmesini. Kimse bilmesin, kimse
duymasın diye Gökten damla damla yağan kar tanelerinin,
"YİTİRDİĞİMİZ MELEKLER'MİŞ"
rivayetine inanıp...
Ben beni sokağa atıp üzerine basarken
kanadığım Saçlarıma, paltoma, atkıma
toplansın diye kar tanecikleri Dona dona saatlerce üzerimde
taşıdığım kar taneleriyle yandım.
üzerime toplanan kartaneciklerinin içlerinde belki sende
varsın diye umutlanıp...
Seni eve erimeden yetişirebilmek için, bir
hırsızmış gibi sokağımdan eve
kaçtığımı Ama her defasında,kar tanelerinin
gözlerimin önünde su damlası olup erittiği
hayallerimi, Kimse bilmesin diye, kimse duymasın diye
İÇİME KANADIM Ve son umudum olan güneşi bekledim.
Bütün perdeleri, bütün pencereleri
Belki güneşle geleceksin diye sonuna kadar açtım.
NE GüNEŞ, NE SEN Hiçbiriniz...
Damlamadı güneş ışığı penceremden
içeri, ve karanlık olunca herşey Umut güneşi
hayallerimi eriterek indi gökyüzünden. Ellerimde bana kalan,
kiminin küçük bir mum ışığında
aydınlattığı, Benimse onca ışık demetine
rağmen bir türlü aydınlatamadığım Hep
siyah kalan ACI YüKLü geceler.
Kimse bilmesin, kimse duymasın diye, Belki aydınlatabilir
umuduyla ateş-böcekleri aradım geceme O kadar
karanlıktı ki, okadar görünmezdiki herşey,
Göremedim ateş-böceklerinin
ışıklarını...
Kimse bilmesin, kimse duymasın diye TüKENEN
HAYALLERİMİ... Rüyalarıma taşıdım seni
Kimse bilmesin, kimse duymasın diye
Bu hayatta olmayışını, rüyalarıma
sakladım seni.
Yitirdiğim sesini duyacağım diye, kaybettiğim
gözlerini bulacağım diye, Toprağa
saklamadığım günkü gibi kalacaksın diye.
İçimde sen olan rüyalarımda nefes alıp,
uyandığımda nefesimi tutarak yaşadığım
hayata meydan okudum. Kimse bilmesin, kimse duymasın diye
Tekrar rüyalarımda, BABAM olduğunu
Uyuduğumu kimselere anlatmadım.
Sana benzettiğim insanlara sarılıp öpmek için
kendimi zor tuttuğumu Adının harflerini kalbime
gözyaşlarımla ince ince kazıdığımı
Kimse bilmesin diye, Kalbi kapalı gezdim.
Kimse duymasın diye duygusallığımı Hiçbir
gözyaşımı, boşuna harcamadım. Dahası
BİRTANEM Senin yaşamaktan korkup kaçtığın
"ÖLüM ACISINI" Sen bilmeyesin diye, sen duymayasın diye Ben
hep içime kanayarak yaşadım. ÖLüMü
ŞİMDİKİ GİBİ TANISAYDIM, SENİ
TOPRAĞA GÖMMELERİNE ASLA İZİN VERMEZDİM.
____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
Site kurucusu Cevaplar: 987 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 16/1/2009 Saat 22:27 |
|
|
Sevmek dediğin öğrenilir. Hayatın en önemli
dersidir ki çoğumuz sınıfta kalırız.
Gençlik, duyguları bir rüzgar gibi savururken, ne kadar
değerli detayları atladığımızı fark
etmeyiz. O yüzden geçkin yaşlarda daha çok
sarılır insan sevdiğine.
Sevmek dediğin öğrenilir. Zamanla değişir,
biçimlenir, lezzetlenir aşk. Nasıl sevmek gerektiğini
öğrenirsin ve emekleri bir çırpıda
tüketmemeyi. Kıymetlenir sevgiler. Eskiden savurup
attıklarına üzülürsün. Biraz daha
çabalasaydım, şu hatayı yapmasaydım, belki olurdu
dersin. Yaşam gibi, sevmek de yaşlandıkça
pahalılaşır.
Sevmek dediğin öğrenilir. Bazıları önce tam
tersini görür, yani nefret etmeyi. En zoru da onların
hayatı. Çevresi sevgiden yoksun büyüyenler, geç
öğrenirler ya da hiç bilemezler. Parası, yatı,
katı, nesi olursa olsun insanın; yaşayan bir kalbi olmazsa,
ömür boşa geçmiş demektir.
Bir çocuk kahkahasını, bir çiçeğin
tomurcuğunu, bir kadının bakışını, bir
ekmeği bölüşmeyi sevemediysen; hayat sadece
hırslarla yontulmuş kocaman bir çöplüktür.
Sevmek dediğin öğrenilir. Nereden gidileceğini
bilmiyorsan, bileni takip edeceksin. Büyük
aşıkları okuyacaksın.
Mevlana’yı, Aşık Veysel’i, Leyla ile
Mecnun’u, Yunus Emre’yi, Romeo ile Juliet’i….
Karşılıksız aşklar tanıyacaksın.
Yürek kapısı bir kere açılsın, sonrası
gelir. Önemli olan neyi sevdiğin değil, sevebilme
yeteneğindir. Kalpleri kör olanların, beyinleri de zamanla
körelir.
Sevmek dediğin öğrenilir. Çağımızın
çıldırmış aşklarına inat, yeniden
deneyeceksin. Usanmadan, inancını yitirmeden, tekrar kalkıp
yürüyeceksin. Sende olandan eminsen, kim bilir bunca acı,
başkalarına sevgiyi göstermek içindir, bilemezsin,
yolunda ilerleyeceksin.
Gidenin ardından ne kadar kırılmış olsan da,
“Tanrım, ona sevmeyi öğrenecek
büyüklükte bir yürek ver” diye dua edeceksin. Bu
dua da, sevmeyi öğrenmenin bir şeklidir
çünkü. İşin büyüsü seni çok
mutlu etmeyenleri de sevebilmekte gizlidir. Sıyıracaksın
içindeki insani hırsları, egonu, gereksiz
tutkularını; gönlünü bileyeceksin.
Sevmek dediğin öğrenilir. Her
yaşadığınla yeniden şekillenir. Zamanla daha
sakin, daha huzurlu sevmeyi öğrenirsin ve çok daha
zorlaşır sevdiklerini bir kalemde silip atmak.
Hastalandığında, gülümseyerek bir tas sıcak
çorba pişirecek kadar sevenleri, muhteşem sevişmelere
tercih edeceksin. Yalnızlaşıkça biçimi
değişecek aradığının.
Sevginin bir anlamı olacak kendi sözlüğünde.
Sevmek dediğin öğrenilir. Emek vereceksin. Kıymet
bileceksin. Seni sevenleri sımsıkı tutacaksın.
Acılarınla olgunlaşıp, kalbinle büyüyeceksin.
Hırpalayarak harcamayacaksın yaşamı.
Yoksa hayatın tokadı ağırdır, gittiğin yolun
sonu uçurum olur. Ya düşeceksin, ya tüm
kalabalığına karşın etrafının
yalnız gideceksin.
Sevmek dediğin öğrenilir. Dünyanın en
büyük servetini istiyorsan, öğreneceksin ____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
Site kurucusu Cevaplar: 987 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 16/1/2009 Saat 22:41 |
|
|
Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat,
soluk almak güçleşiğinde,
Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye
başladığında ayaklarını,
Dağlara dönmeli yüzünü insan.
Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini
ferahlatacak;
Yeni insanlarla 'tanışmalı, yeni keşifler yapacak..
Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa,
Gerçekleşirmeyi denemeli!
Her geçen gece, ölüme bir gün daha
yaklaşığını; zamanın bir nehir,
Kendisinin bir sal olup da, O dursa da yolculuğun devam ettiğini
anlamalı.
Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa
birbirinin aynı günler,
Her akşam aynı can sıkıntısıyla eve
giriliyorsa,
Değişirmeye çalışmalı bir şeyleri;
Küçük şeylerle başlamalı belki;
örneğin, bir kaç durak önce inip
Servisten, otobüsten; yürümeli eve kadar, yüreğine
takmalı güneş gözlüklerini;
Gördüğünü hissedebilmeli!
Sağlığını kaybedip, ölümle yüz
yüze gelmeden önce,
Değerli olabilmeli hayat!
İlla büyük acılar çekmemeli, küçük
mutlulukları fark etmek için!
Başkasının yerine koyabilmeli kendini;
Ağlayan birine "gül", inleyen birine "sus" dememeli!
Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli!
Şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı;
Sevgisiz, soysuz kalarak!
Dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden,
Derin bir soluk alıp, hapsetmeli kokusunu içine..
Güneşin doğuşunu seyretmeli arada bir, seher yeli
okşamalı saçlarını...
Bir çocuğun ilk adımlarında umudu; bir gencin
düşlerinde geleceği;
Bir yaşlının hatıralarında geçmişi
görebilmeli! Çalışmadan başarmayı, sevmeden
sevilmeyi, mutlu etmeden mutlu Olmayı beklememeli!
Ama küçük, ama büyük; her hayal
kırıklığı, her acı; Bir fırsat
yaşamdan yeni bir şeyler öğrenebilmek için;
kaçırmamalı!
Çünkü; hiç düşmemişsen, el vermezsin
kimseye kalkması için, hiç Çaresiz
kalmamışsan, dermanı olamazsın dertlerin;
ağlamayı bilmiyorsan, Neşesizdir kahkahaların;
Merhaba dememişsen, anlamsızdır elvedaların..
Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne; kendini
düşünmekten herkesi unutmamalı!
Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya da
hep almak için...
Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil,
Söyleyecek bir şey bulamadığında da
dinleyebilmeli!
Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere...
Hafızası olmalı insanın; hiç değilse,
aynı hataları, aynı bahanelerle tekrarlamaması
için!
Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir
ömür harcayacak! Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin
sınırlarını zorlayacak!
Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi;
Ama, kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki,
hakkını verebilsin sevdiklerinin;
Zaman bulabilsin; Bir teşekkür, bir elveda için..
Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; Asla vazgeçmemeli
sevmek ve öğrenmekten;
Ama, herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de
fark edebilmeli insan!
Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi...
Zamanın ninnisiyle, uykuda geçirmemeli hayatı.!
anonim
[tarihinde düzeltildi 19/1/2009 Saat 13:39 Yazar Rojin]
____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
Site kurucusu Cevaplar: 987 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 22/1/2009 Saat 15:06 |
|
|
Olgunlasmak
Artık eskisi gibi her haftasonu birileri ile dısarı
çıkmak istemiyorum. Beni yoran iliskiler, yeni tanısmalar,
yeni yüzler aramıyorum. Eski dostlukların da özetini
çıkarmaya basladım.
Iliskilerde tasarrufa gidiyorsun her seyde oldugu gibi ve gereksiz
insanlari hayatindan atmak istiyorsun.
Yapmacik, inanmadan konusmak istemiyorum artık. Beni anlamayanlarla
konusmak cümle kirliliği yaratıyor ve hak edenlere
saklıyorum enerjimi.
Istedigime istedigimi deme özgürlügüne sahibim,
elestirme hakkını olusturan yasamislık ve yeterli yas
faktörü artik bende de var.
"Ben demistim" ,"ben bilirim","ben zaten anlamıstım", sendromunda
olanlarla arkadasliklari bir kez daha sorguluyorsun.
iliskilerini sadelestirmeye baslayinca sıra iyi ve kötü
gün dostlarını ayıklamaya geliyor. Kötü
gün dostlarını belirliyor ve onlara daha çok önem
veriyorsun. Iyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa kötü
gün dostu bulmak bir o kadar zor, biliyorum. Dostlar ihtiyaç
oldugunda göçmen kuslar gibi sicaga uçuyor ve sadece seninle
birlikte sürüden ayri düsenler kalıyor.
Zamanın ne kadar kıymetli oldugunu ögreniyorsun buralara
kadar gelirken. Uzun düz otobanlardan oldugu gibi, kestirme bozuk
yollardan da ulasabilirsin hedeflerine. Kestirmeleri de ögrendim gide
gele.
Bos geçen her saniye degerli artık. Daha yapılacak çok
sey var ama, kendimi çok yormaktan çok hırpalamaktan yana
degilim.
Gerektiginde "HAYIR" demeyi ögrendim ve bu kelime basta
karsındakine kırıcı gelse de senin için hayat
kurtarıcı olabiliyor. Sevgiye önem vermek gerektigini,
zamanı geldiginde elinde sadece sevginin kalacagını
biliyorum.
Sevgi paylasildıkça olusuyor, olgunlasıyor. Aileme ve
seçtigim tüm dostlarıma daha önce göstermedigim
sevgi, anlayis ve ilgiyi gösteriyorum. Biliyorsun ki gidenlerin
ardında sadece iyilikler kalıyor, ne kadar sevgi dolu oldugu
hatırlanıp anılıyor.
Bana çok genç olduklarını
hatırlatırcasına nedense tecrübelerimi, fikirlerimi
sormaya basladılar. Verecegim cevaplar belki çok anlamsız
geliyor ama yine de dinliyorlar ama ben biliyorum ki yasamadan hiçbir
sey ögrenilmiyor. Yasamıslıgın olusturdugu bir
alçakgönüllülükle gülüyorum içimden
sadece.
Artık daha şık giyiniyorum, senelerle birikmis dolaplar
dolusu kıyafet var ve bunları kendimle paylasmalıyım.
Önce kendine güzel görünmelisin, kendi zevkime
göre giyinmek istiyorum, böyle hissediyorum. Modaya uymak
adına popomun sıgmadıgı düsük bel
pantolonlara sıgmıyorum diye kendimi üzme tercihini de
kullanabilirim. Ayıp, günah ya da ne derler korkuları
çoktan geride kaldı .
Dostlarıma, kendimize yemek yapmak hosuma gidiyor. Mutfak eskiden bir
zulüm iken simdi zevk aldıgım mekanlar arasına giriyor.
Farklı lezzetler denemek güzel ve kendi lezzetimi kendimde
yaratabilecegim belli bir damak zevkim ve mutfak kültürüm
olustu.
Sonra Sezen'in sarkısındaki gibi anneni daha sık
düsünüyorsun ve hatta anlıyorsun. Iste bu yeni
alısmaya baslanan ve giderek hosa giden yeni duruma olgunluk deniyor.
Yasamıslıgın, görmüslügün, geride
kalmıs üflenmis dogum günü mumlarının bir
sonucu kendiliginden ortaya çıkıyor hayatın bir
dönemecinde bu olgunluk.
Ne zaman dersen herkese göre, ne kadar dolu yasadıgına
göre degisiyor bu olgunluk çagına ermek. Inanın bana
hayattaki düsüsler, zor alınan virajlar bu zamanı
hızlandırıyor.
Kendi dünyanın küçüklügünü
kesfetmek ve buna ragmen kendinin kıymetini bilmek çok ise
yarıyor. Bir gün hepimizin bu huzurlu olgunlugu
bulmasını diliyorum.
Cok bir şey ummazsin. cok bir şey beklemezsin, seylerden ve bir
şeylerden korkmazsin. ölümünü o kadar
düsünmüşündür kü artik
ölümü bir dost olarak görürsün. mazide
olanlari bitenleri yanmayi birakmişindir. unutmamasindir ama dolabin
kösesinde ayakkabi kutusunun içine koymusundur.
insanlari, olgulari yargilamazsin. sadece anlamaya calisrsin. ve cogu zaman
da anlarsin. tümden gelimden cok tüme varimi tercih edersin.
para, pul, san, söhret gibi gecici seyler ipinde bile değildir.
sadece sana ölümsüzlüğü saglayacak eseri
tamamlamak için acele etmeden yavas yavas hedefe varmaktansa hedefe
giden yoldan zevk alirsin.
biraz da aptallara ve aptalliklarinda diretenlere acirsin. kizarsin
öfkelenirsin ama totalde onlara karsi sessizliğini muhafaza
edersin.
kendin gibi düsünen, cogunlugun boguntusundansa
ıssızlıgın verdiği sukenetin hakim oldugu vahalar
yaratmaya calisirsin.
iyi bir sarap, iyi bir sohbet sana milyon dolardan daha cok zevk verir.
hani bir söz vardir ya akli olana para ne gerek, parasi olana
akıl ne gerek diye. birinciden yapmişindir secimini. ama
istedigin zaman milyon dolar kazanabilceğinin güvencesi vardir
üzerinde.
kayikci kavgalarinin yanindan gecer gidersin, bir gözünü
kapatirsin görmezden gelirsin.
ama gerektiği zaman sonuna kadar kavga edersin, hasimcik ve
hasimciklarini agir bir maglubiyete ugratacağini bilirsin.
hayatinin bir rüya gibi gecip gittiği hissiyati coktan
gebermiş cesedi cürümüş gitmişir ama bazen
hayaleti gözüne arz-i endam eder. fakat bir sigara yakarak onu
def edersin.
hadi entryi bir şiirle bitirelim adetimiz oldugu üzere. langston
hughes'ten geliyor:
Irmaklar tanıdım:
Dünya kadar yaşlı ve insan damarlarındaki
insan kanının çağıltısından daha
yaşlı
Irmaklar tanıdım.
Irmaklar kadar derindi ruhum.
Şafaklar gençken yıkandım Fırat'ta,
Kongo'nun kıyılarına taşıdım
kulübemi,
Ve ninni söyleyerek uyuttu beni.
Baktım Nil'e ve orada yükselttim piramitleri.
Mississippi'nin şarkı söylediğini duydum, Orleans'a
Doğru giderken Abraham Lincoln,
Ve gördüm güneş batarken altın içinde
Yüzdüğünü bağrının.
Irmaklar tanıdım.
Yaşlı, kara ırmaklar.
Irmaklar kadar derindi ruhum.
kişi, zamani durdurup da evirip çevirip hayatina bakamayacagi
icin kesin bir cevabin verilemeyecegi sorudur. zira soru soruldugunda da
hayat devam etmektedir. 3sn sonra ölmeyeceginin garantisi olmamasi da
şeker bir ironidir.
Can Dündar.
____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
Junior Member Cevaplar: 47 kayıt olmuş: 23/7/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 22/1/2009 Saat 16:16 |
|
|
:t: :zk: :zalkis: :t: ____________________ Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir.
|
|
Junior Member Cevaplar: 35 kayıt olmuş: 5/7/2004 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 16/10/2010 Saat 13:40 |
|
|
Ya?amak Sadece Nefes Almak
Ya?amak Sadece Nefes Almak
Hayat Bo? Benim Için
Dostluk Yok,sevgi Yok, A?k Yok
Bu Dünya Bana Göre De?il
Bu Dünya Kahpeler Için
Ya?iyorum I?te Nedenini Bilmeden
Nedenim Yok Amacim Yok
Sevdi?im Yok Sevenim Yok
Ya?iyorum I?te Ya?ami? Olmak Için
Yalnizim Artik Yapyalniz
Sevdi?im Dostlarim Terketmi? Beni
Herkes Kendine Ya?iyor Kendi Için Belli
Kimseye Diyece?imde Yok Zaten
Ben Huzur Bulmak Istiyorum
Huzurlu Olmak Burda Zor Biliyorum
Ben Huzur Bulaca?im Yeri Biliyorum
A?am bu sözler senindi ?imdi ben eklim
çöz kolar?m? ba?lama elim kolumu ba?lama agam ba?lama ____________________ Dost kelimesinle Dost olunmaz Dostluk destekle olur
|
|
|