ANNELİK bir kadının bedeninde başlar… Sonra ruhunu sarar,
duyguları yoğunlaşır, hassaslaşır. Çünkü içinde bir can taşıyordur artık.
Cinsiyetini hiç düşünmeden sevgiyle büyütür her anne gibi canını
vücudunda. ANA bir çınardır evladı için köklerini sıkı sıkı sarar toprağa,
güçlü olmak adına. Tüm fedakârlığa hazırdır gerekirse ölümü bile göze alır
dünyaya getireceği yavrusu uğruna. Mutludur çünkü anne olacaktır. Vaktin
geldiği zamandır, kendi annesinin kıymetini bileceği andır, aynı zamanda.
Sancılar içinde kıvranırken asla çekilmez denen acılar SEVGİ uğruna
çekilir.Hani büyüklerimiz derler ya “anne olmadan ananın kıymeti
bilinmez “diye işte kendisi de şimdi tam o duygudadır. Ama ne zaman
ki çocuğunu kucağına alır her şeyi unutur; çektiği acıları, zorlukları.
Hatta evladı için, ölüme hazır olduğu hissiyatı kaplar bedenini bütün
gerçekçiliği ile. Şimdi başka bir boyuta geçmiştir, gökyüzünde uçuyordur,
kanatlanmıştır, tarifi imkânsızdır duygularının. Çünkü canından canı
kollarının arasındadır artık.
Ne kız olması ne de erkek olması umurunda değildir. Evladının kucağında
olması, her şeyden öte ANNE olması önemlidir. O günden sonra her şey
değişmiştir artık, sorumlulukları artmış sevgilerine korkularda
karışmıştır: İyi bir anne olabilecek midir?, UFACICIK ŞEYİ NASIL
TUTACAKTIR, YA BİR TARAFINI İNCİTİRSE. Hayat adanmaya başlanmıştır bile. Bu
muhteşem duygunun sadece bir kez yaşanmayacak kadar eşsiz olduğunu düşünür,
tekrar ANNE olmak isteği hükmeder düşüncelerine. Ancak hayat mücadelesi
zordur, çetrefilli yollardan geçirir insanları birçok kez.
Yavrularından biri hastalanınca diğeri de hastalanır, kızamıktı çiçekti
kabakulaktı. Ateşten yanan vücudunu kollarına alır acaba düşer mi
kaygısıyla sabahlar uzaklaşır her zaman mefhumunda. Üzüntüsü insanı
kahreder, çocukları hasta olacağına kendisi hasta olsun ister “onlara
geleceğine bana gelsin“ diye dualar eder Allaha.
Annelerin görevi evlatlarına karşı hiç bitmez. Bu zaman içerisinde anneler
çocuklarının İLK ÖĞRETMENİ DE, İLK ARKADAŞI DA, İLK DOSTU DA olmuştur.
Sonra okulları başlar ilkokul, ortaokul, lise, derken dershane, üniversite
bir koşuşturma ki akıllara zarar. Ama her şey onların yarınları içindir.
Hiç bir anne kendisi için bir şey istemez ve düşünmez her şey evlatları
uğrunadır. Hayatın getirdiği bütün yükleri kendi omuzlarına alırlar.
Aklıları fikirleri çocuklarını hayata iyi bir şekilde hazırlamak, bütün
kötülüklerden korumak ve onları ne olurlarsa olsunlar hep sevmektir.
Evlatlarını büyütürken kendilerinin YAŞLANDIKLARININ farkına bile
varmazlar…
Bu arada okullar biter sıra vatan borcuna gelir o güne kadar kollayıp
koruduğu küçücük evlatları büyümüş asker oluyordur ama hala analarının
gözünde küçücüktürler… fakat ANALAR yüreklerine taş basar her şey
VATAN VE MİLLET İÇİN deyip evlatlarını gururla askere belki de şehit
olacakları, kendilerinin de şehit anası olacakları kışlaya dualarla
uğurlarlar. Oğulları bir kere askerlik yapar anneleri yüz kere… VATAN
borcunu ödeyip evlerine sağ salim dönen çocuklar artık evlenmek isterler.
Anneler bunu duyunca sevinçten uçarlar, özenle emekle ve sabırla
büyüttükleri evlatları hayata hazır, babayiğit güçlü kendilerinden emin
duruyorlardır karşılarında…
Hayallere dalarlar yeni bir hayat yeni bir yuva kuruluyordur kendi
canlarından, kendi kanlarından, hem de bir kız sahibi olacaklardır.
Aileleri büyüyecektir geliniyle arkadaş olacaklardır, abla olacaklardır,
dost ve anne olacaklardır… Kalpler bütünleşmiş, eller birleşmiş,
anaların emekleri boşa çıkmamış, fidanları serpilmiş güzelleşmiş biri gelin
öbürü damat olup kendi hayatlarına yelken açarlarken işte tam da bu esnada
ANNELERİN sıfatları değişecektir.
Artık onlar annelikten terfi edilerek yeni bir dünyaya merhaba
diyeceklerdir. Uzun lafa ne hacet, artık ONLARIN ADI KAYNANA olacaktır.
.......alıntı...