Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 14/6/2008 Saat 09:21 |
|
|
Aşkın Kaç Beden
Uzun zamandır yoksun
Yoksun lu sabahlara uyanıyorum
Aynı
Bildiğin gibi
Yeni bi şey yok
Eski bi şey de yok
Sen gibi..........
Bir ben kaldım
O da...
Ben miyim değilmiyim belli değil artık
Arta kalan ne ki?
Daha ne kadar özleyebilirim seni
Şimdi yalvarsam geçmişime
Bir gün daha yaşamak istesem misket oynadığım sokakta
İlkokuldaki yerli malı haftasına katılsam?
Bana 3 beden küçük gelir çocukluğum
Sende öyle sevgilim
Boşluğunu dolduramaz kimse demiştim giderken
Gelme.........
Sana bol gelicek artık bu aşk!
CEYHUN YILMAZ
[tarihinde düzeltildi 14/6/2008 Saat 09:23 Yazar Samyelim]
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 14/6/2008 Saat 09:25 |
|
|
Ben Sana Yanarken
Gözlerine bakarken umurumda değil mevsimler
Gülüşün hep deniz kenarı bana
Sen bir adım attığında göreceksin
Elinde balonlarla bekleyen o adam benim
Aldığım en derin nefessin sen
Dudaklarının dudaklarımdaki işgali hala
yüreğimde
Nefes alıyorum ama hala bulamadım seni
'ben sana yanarken şimdi...sen kim bilir nerede
üşüyorsun'
|
|
Junior Member Cevaplar: 74 kayıt olmuş: 22/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 14/6/2008 Saat 16:40 |
|
|
İlkbahar zamanında sevdim seni
Gördüm gözlerinde aşk ateşini
Yalnızlıklar uzak kalsın benden,
Artık buldum dedim içimden...
Kalbimi vereceğim kişiyi!
Tez zaman oldu tanışmamız
İlk buluşmada şaşkın
bakışmalarımız
Tuhaftı belki de bu kadar samimiyet,
Nasıl birden oluverdi bu kadar hızlı gelişi,
Demeye kalmadan...
Ben senin olmuşum,
Sense bir o kadar benim olmuşun...
Günler artık daha anlamlıydı benim için,
Saatlerin hesabını seninle geçireceğim anlarla
doldurmuşum
Yaz gelivermişi yine,
Bu defa sen vardın yanımda, yüreğimde...
Seninle güzel geçti yaz günleri
Deniz, kum, güneş...
Anlam kazandı her şey, hayatım gibi!
Ardından Sonbahar geldi,
Hüznün başlangıcı, ayrılığın
en acı anları
Yağmurlar yağdı üzerimize
Bir tek ben ıslandım yağmurda oysa,
İçimdeki yangını söndüremedi yalnız.
Ayrılığın sözü bile yetti beni
yıkmaya,
Elveda, deyişinde artık ben yaşamıyordum...
Benim yeni dünyam sendin oysa,
Ama artık yokum diyorsun...
Aşkın iki kalpte yanması gerekiyormuş
Bu aşkta ise tek yanan benim kalbimdi...
Öyle ki, bizim sevdamızda
İki sevgi, bir aşk
Varmış yalnızca...
:zelveda:
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 15/6/2008 Saat 11:54 |
|
|
Sevgiyle
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 15/6/2008 Saat 15:28 |
|
|
Gülüşün,öpüşün
Gözlerimin içine masumca bakışın
Her şeyinle varsın bende
Vazgeçemiyorum,ya da vazgeçmek istemiyorum
Sensiz yaşamak,sensiz kalmak zor geliyor bana!
Sevmek,aşık olmak nedir bilir misin sen?
Sevdiğin yokken
Onunla olmak onu yaşamaktır
Yokluğunda yolunu beklemektir,vazgeçmemektir
Unutmamaktır...
Kadehinde bir yudum şarap olmalıdır sevgili
İçince;
Seni sarhoş eden...
Seni ısıtan...
Ve
Sıcaklığıyla yakıp kavuran
Aşk böyle bir seydir
Sevgiliyse yokluğunda yok dedirtiren değil
Yokken kendini yaşattıran ve yaşayan için önemli
olandır
Sende benliğimde beni sarhoş eden
Sen yokken bile seni doyasıya yaşadığımsın
sevgilimsin
Çünkü sen benim vazgeçilmezimsin
Şairi bilinmiyor
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 17/6/2008 Saat 17:10 |
|
|
Akşam Erken İner Mapushaneye
Akşam erken iner mahpusaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez, inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete.
Akşam erken iner mahpusaneye.
İner, yedi kol demiri,
Yedi kapıya.
Birden, ağlamaklı olur bahçe.
Karşıda, duvar dibinde,
üç dal gece sefası,
üç kök hercai menekşe...
Aynı korkunç sevdadadır
Gökte bulut, dalda kaysı.
Başlar koymağa hapislik.
Karanlık can sıkıntısı...
"Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,
Bense volta'dayım ranza dibinde
Ve hep olmayacak şeyler kurarım,
Gülünç, acemi, çocuksu...
Vurulsam kaybolsam derim,
Çırılçıplak, bir kavgada,
Erkekçe olsun isterim,
Dostluk da, düşmanlık da.
Hiçbiri olmaz halbuki,
Geçer süngüler namluya.
Başlar gece devriyesi jandarmaların...
Hırsla çakarım kibriti,
İlk nefeste yarılanır cıgaram,
Bir duman, kendimi öldüresiye.
Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,
Ama akşam erken iniyor mahpusaneye.
Ve dışarda delikanlı bir bahar,
Seviyorum seni,
Çıldırasıya
Ahmet Arif
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 18/6/2008 Saat 04:57 |
|
|
Beklemek mi gitmek mi oldu adın, hiç bilmedim.
Gittiğim zamanların bekleyeniydi yerin,
Geldiğim zamanların gideni.
Kocaman uğultuların gözü yaşlı
sessizliğiydi sende durmak, sana bakmak, ve belki her gelişe
senden gitmek.
Sen kalabalıklaşır, ben
yalnızlaşırdım...
Bazen bir kaçışın sen. İçinin
duvarlarına suçumu haykırdığım.
Kaçandım..
Tanıktın..
Rengin,sesin ihbar ederdi beni
Kimse bilmezdi.
Yüreğimin kalemiyle yazıyorum; gözlerin kapalı oku
sevdiğim.....
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 18/6/2008 Saat 19:27 |
|
|
ADSIZ BİR ÇİÇEK
Rengini dünyaya ilk defa sunan
Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim
Sevgilim
Bana 'sen bir şairsin' dediğin zaman.
Yalnız sana yazıyorum bu şiiri
İstersen bir şiir gibi okuma
Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu
Soğuklar başlayınca havalanıp
Millerce yol katettikten sonra
Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.
Ve yazmış olacağım bir de
Her dönemde her çağda
Sevdanın kendine özgü diliyle.
Edip CANSEVER
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 19/6/2008 Saat 09:49 |
|
|
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 19/6/2008 Saat 09:54 |
|
|
|
|
Junior Member Cevaplar: 74 kayıt olmuş: 22/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 20/6/2008 Saat 11:48 |
|
|
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 22/6/2008 Saat 16:33 |
|
|
Sen
sen esirliğim ve hürriyetimsin,
çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin,
sen memleketimsin.
Sen ela gözlerinde yeşil hareler,
sen büyük, güzel ve muzaffer
ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan
hasretimsin...
Nazım Hikmet Ran
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 23/6/2008 Saat 06:08 |
|
|
Kaçağım, eşkiya aşklar yaşarım
durmadan
kaşla göz, dağla uçurum arası konar
göçerim.
sürgünlüğümü yurtlanmaz yerleşik
sevdalar,
sığsın ısterler defnelerim, küçücük
saksılarına.
yetmez, dağbaşlarının teslimiyeti ıstenir,
ya katlim, ya ıhanetim.
bilmezler bir başka yolu olduğunu.
yani ben, eşkıya her yanı pusu.
gözlerindeki dumanlı dağlara sevdam,
zülfünde gölgeye sığınmam bundandır
o zaman keyif çatarım silah diye
sevdanın doruğuna.
buzullar erir nehirler yatak değişirir
sevdalarını işıklarında yıkarlar
sonra da yürekleri seslerinde
gürül gürül akarlar
çıplak suretleri dağ başlarını resmeder
o dem ıklim değişir, hüzün olur.
yüreğimden gayrısına sır vermediğim
doğrudur,
kaçaklıktır.
hadi gel şahrud'um dağlara gövde verelim,
göğsüm tahtasının altı ol.
yoksa vuracak beni hasretim bir tenhada
yakışır mı bir kaçağa ecel eliyle
ölmek?
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 23/6/2008 Saat 06:10 |
|
|
Bazen Sana Bazen De Kendime Kızıyorum
Bazen kalbime kızıyorum
Seni neden sevdi diye
Bazen sana kızıyorum
Beni neden sevmedin diye
Bazen sana bazen de kendime kızıyorum
Bazen senin sevgini
Bağrıma basarım
Bazen de senin sevgini bastığım bağrıma
Senin sevginden yandığı için
Bağrımı söndürecek bir damla su ararım
Bazen sana bazen de kendime kızıyorum
Bazen gündüzü beklerim
Gülmek için yaşamak için
Belki de karanlıktan korktuğum için
Bazen de geceyi beklerim
Ona içimi dökmek için
Hıçkıra hıçkıra ağlamak için
Bazen sana bazen de kendime kızıyorum
Bazen kalbime vururum
Seni neden sevdi diye
Söküp atmak isterim
Bazen de söküp atmaya çalışığım
Kalbimi senin aşkından sakınırım
Bazen sana bazen de kendime kızıyorum
Ama her defasında
Senin aşkın kalbime sızar
Laf dinlemez ki kalbim
Bazen sana bazen de kendime kızıyorum
|
|
Senior Member Cevaplar: 884 kayıt olmuş: 26/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 23/6/2008 Saat 20:16 |
|
|
Resim Sergisinden Tablolar
1.tablo / bahar
bodrum da bir sevda kıyısı
mangalda, yanık sevda türküleri
kadehlerde sevda tınısı
bir aşk bestesi gibi balıkçı motorlarının
dingin sularda gözlere seyir yansıması
ve tutuşunca elele
yüreğin yüreğe akması,
tepede,bir taş ev.
nohut mutfaklı, bakla odalı
uzak kalmıyalım diye birbirimizden
birbirinden
bir gömleğin
iki yakası kadar uzak duvarları
verandalı. iki göz..
iki el, iki yürek ve iki kadeh
sığacak kadar.
dar..
2.tablo / fırtına
değişiyor hava birden,
kaçacak yer arıyor boynu bükük beyazlar
karabataklar doluyor denizlerimize,
karabasanlar ürüyor.
ve bir ölüm şekilleniyor bir espriden..
ne kadar değişken bu sevda iklimi
bıçak sırtı dönüşlerinde gecenin
bir yürek ölüyor.
içimde postalları çivili
bir tabur asker yürüyor.
3.tablo / taş evin içi
taş evdeyim, yüreğime taşlar basılı
sırtıma keskin kancalarla
suçlamalar asılı.
yüreğim kan, gözlerim kan.
bu sevda da bitti, hasılı..
her odada bir hayaletim artık
uğramadan geçmiyor kapımdan
bildik, hayal kırıklıkları..
oldu mu şimdi?
yalancı mısralar dediğin, yüreğimdi..
4.tablo / susmanın acısı
sevdamı örtüyorum gecenin ve acımın
üstüne
sarıp sarmalıyorum.
güzel görünüyor uzaktan bakınca,
boş ver yüreğim, boş ver;
bir başka umuda, bir başka güne
farklı kaydet diyorum..
ve bir baykuş gibi gözlerine tünüyorum
sen sigaramda yanınca..
5.tablo / ara iklimler
ara iklimlerdeyim, gidip gelmelerde.
yorulacağım er, geç.
dağ çiçeklerim ve yakamozlarım perişan.
kumsalıma düşsüz monologlar taşımaktan.
yitiyor rüzgar ve ney sesleri,
kendi kıskacında ölüyor yengeç..
6.tablo / ressamın kendisi
ben her gece, senin gözlerinde uyur kalırım.
ve uyandığımda;
adımdan önce, seni hatırlarım..
Orhun Basat
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 24/6/2008 Saat 06:52 |
|
|
Hayat;
Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Güven, mutluluk, şefkattir.
Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi
koymaktır
Hayat çetele tutmak değildir...
Hayat;
Seni kaç kişinin aradığı, kiminle
çıktığın, çıkıyor olduğun veya
çıkacağın demek de değildir.
Kimi öptüğün, hangi sporu yaptığın,
kimlerin seni sevdiği de değildir.
Hayat, ayakkabıların, saçın, derinin rengi de
değildir.
Nerede yaşadığın veya hangi okula gittiğin de
değild ir.
Aslında hayat; notlar, para, giysiler, girmeyi
başardığın ya da başaramadığın
okullar da değildir.
Hayat;
Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven, mutluluk, şefkattir.
Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi
koymaktır.
Hayat;
Kıskançlığı yenmek, önemsemeyi
öğrenmek ve güven gelişirmektir.
Ne dediğin ve ne demek istediğindir.
İnsanların sahip olduklarını değil, kendilerini
olduğu gibi görmektir.
Her şeyden önemlisi hayatı, başkalarının
hayatını olumlu yönde
etkilemek için kullanmayı seçmektir.
İşe hayat bu seçimden ibarettir.
İnsanların en acizi dost edinemeyen,
ondan daha acizi ise dost kaybedendir.
Senden, benden, hepimizden
[tarihinde düzeltildi 25/6/2008 Saat 03:02 Yazar Bence68]
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 24/6/2008 Saat 19:52 |
|
|
Kara Sevda
...ve nihayet gelip çattı
Bir dilimi zehir zıkkım
Bir dilimi candan tatlı.
Masallarla indi yere
Sebil oldu cümle hikayelere
kara kara kazanlarda kaynadı
Diyar diyar al kanlara boyandı
Türkülerde ateş alev yandı tutuşu
Gördes kiliminde nakış
Minyatür bahçelerinde suret kesildi.
Ve nihayet gelip çattı
Elveda belirsiz bedava sevince
Uçan kuşa eşe dosta elveda
Bütün haşmetiyle gelip çattı
Bir dilimi zehir zıkkım
Bir dilimi candan tatlı.
Bedri Rahmi Eyüboğlu
[tarihinde düzeltildi 24/6/2008 Saat 19:54 Yazar Samyelim]
|
|
Senior Member Cevaplar: 884 kayıt olmuş: 26/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 2/7/2008 Saat 01:43 |
|
|
BAŞIM DÖNüYOR İKİMİZDEN
Çocuklar ekmek yiyorlar gibidir sesin
Ön dişleriyle belli belirsiz
Bir martı kalıyor gibidir hiç olmayandan
Çünkü biz ikimiz de çirkin değiliz
Evet mi hayır mı pek anlamadan.
Ne biçim bir sestir şu bizim
dalgınlığımız
Bir tayın dişinde ince taflan
Az yaşlı bir kadında göğüs
uçlarının
Yanarak sımsıcak bir kedinin ağzından
Dönüp iç çekmesine gece kuşlarının.
Sonra biz dağ başlarında apansız kurşunlanan
Süresiz baş dönmesiyiz çok garip adamların.
EDİP CANSEVER
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|