Site kurucusu Cevaplar: 987 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 14/4/2008 Saat 17:01 |
|
|
For foradan sür süreden,
Manisa'dan Tire'den
,
Yenice çıktım buradan,
Konaraktan göçerekten,
Lale, sümbül biçerekten,
Kahve, tütün içerekten.
Sulu yerde peynir ekmek,
Susuz yerde kavun, karpuz yiyerekten,
Az gittim, uz gittim,
Birde arkama baktım,
Bir arpa boyu yol gitmişim.
Eve vardım, ekmek yedim,
Hoca'ya vardım değnek yedim,
Babam bana darı verdi,
Ben darıyı kuşa verdim.
Kuş bana kanat verdi,
Ben kanadı havaya verdim,
Hava bana yağmur verdi,
Ben yağmuru yere verdim.
Yer bana çimen verdi,
Ben çimeni koyuna verdim.
Koyun bana kuzu verdi,
Ben kuzuyu bey'e verdim,
Bey bana katır verdi
.
Bindim katırın beline,
Gittim urum eline,
Katır beni düşürdü,
Elimi yüzümü şişirdi.
Kızlar geldi bakmaya,
Kıyamadım öpmeye.
Ninem geldi almaya,
Yollarıma bakmaya
.
Ninemin nesi var?
Koynu dolu muzu var,
Soydum yedim muzunu
Tuttum onun sözünü.
Gide gide gittim,
Bir çayıra girdim.
Gökten bir beşik indi,
İçinden bir bebek indi.
Allah dedim, büyüttüm,
Ninni dedim, uyuttum,
Hak yoluna gönderdim.
Hak yolunda bir kilim,
Hurmalar dilim dilim.
Onu yiyen dervişler,
Hak yoluna ermişler.
____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
Site kurucusu Cevaplar: 987 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 14/4/2008 Saat 17:06 |
|
|
Var varanın, sür sürenin,
Baykuşu çok viranenin.
Destursuz bağa girenin.
Hali duman demişler.
Ah, ne duman, ne duman,
Yaşım üç müydü, beş miydi, daha o zaman.
Yediler yemiş...
Parayla biter her iş
Dediler:"Abdal, Gitme burda kal!"
Bana bir kız aldılar, nikah ettiler
Açtım bir duvak, Baktım bir kabak.
Adamdan azma. Dişleri kazma,
Ensesi telli, Kurbağa belli.
Sağlamdır yapısı, Sağlıkla oturası.
Elbet olur bir çocuk anası.
Dediler ki bana:
"Baban dünyaya gelmiş"..
Oraya saldırdım, buraya saldırdım;
Bir beşlik buldum;
Verdim müjdeye.
Eve gittim.
Babamı sarmışlar, sarmalamışlar,
Otuz urganla,
Dokuz yorganla,
Un çuvalı gibi dayayıp koymuşlar...
Annem dedi ki:
"Kızım, babanı salla!"
Ben de sallarken tıngır mıngır,
Kırk merdiven aşağı atlattım.
Annem gitti çeşmeye,
Bbabam gitti Eşme'ye,
Ben gittim dert deşmeye..
.
Elimde bir çuvaldız vardı,
Diktim oturdum.
Kalaycı oldum kalayladım kapları:
Hep kırıldı tavaların sapları...
Tabip oldum yaptım ecza hapları;
Zehirledim birkaç kişi..:
Oradan gittim bir vilayete...
"Nerden geliyorsun derviş?
Nedir bu geliş? Var mıdır bir iş?
Nerden geliyorsun Abdal?
Sen burada kal.
Alalım sana bir ebru hilal,
Zülüfler yaldız, benler yıldız,
Devlet tacı başında,
On üç, on dört yaşında;
elinde yüzük, bakmaya yazık..."
Gittim bir memlekete dahil oldum.
Bakkal olsam kaldıramam kantarı.
Kasap olsam sallayamam satırı.
Berber olsam eş dost hatırı...
Oldum bir hamamcı.
Elimde beş para sermaye var;
o geldi yıkadım, bu geldi yıkadım,
eş geldi yıkadım, dost geldi yıkadım...
Beş para sermaye bitti.
Eşe dosta rezil olmaktansa, dedim,
baba memleketine gideyim. Çıktım yola...
Az gittim, uz gittim; dere tepe düz gittim.
Bir dağ başına geldim.
Baktım aşağı, bir düz ova.
Ovanın ortasında bir saray,
Pırıl pırıl yanıyor.
Gittim saraya baktım:
Kırk ayak taş merdiven,
Kırk ayak tahta merdiven.
Çıktım yukarı, büyük bir sofa.
Sofanın köşesinde kırk siyah perde.
Kırk siyah perdeyi açtım: Baktım, bir hanım...
Kadına hayran olup bakmışım.
Orada üç gün, üç gece kalmışım.
____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
Site kurucusu Cevaplar: 987 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 14/4/2008 Saat 17:19 |
|
|
Bir varmış, bir yokmuş,
Allanın deli kulları pek çokmuş.
Bizden daha delisi hiç yokmuş.
Çok demesi pek günahmış.
Azdan çoktan, hoppala hoptan.
Sana bir mintan yaptırayım,
Çerden, çöpten.
İlikleri karpuz kabuğundan,
Düğmeleri turptan.
Zaman o zaman idi.
Bit bineğim, pire yedeğim idi.
Darı topuzum,
Çavdar kalkanım idi,
Bir tüfeğim var idi.
Ayran ile doldurur,
Şerbet ile ateşlerdim.
Çıkardım dağlar başına,
Broy, broy! Der gezerdim.
Yetmiş karga ayağa kalkardı,
Ağa geliyor diye.
Bre ağalar, bre beyler!
Eliften beye çıktım,
Seyirttim köye çıktım.
Çobandan kaymak yedim,
Ağadan deynek yedim.
Deyneği kuşa verdim,
Kuş bana kanat verdi.
Çaldım kanadı yere,
Uçup gittim göklere.
Baktım bir has bahçe,
içinde sular akar.
Oturmuş çeşme başına,
İki güzel bana bakar.
Büyüğüne selam verdim,
Küçüğüne tutuldum.
Sofrasında mum olayım,
Bahçesinde gül olayım.
____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
Member Cevaplar: 180 kayıt olmuş: 6/11/2004 Durum: Çevrimdışı
|
|
Yazılış Tarihi: 15/4/2008 Saat 08:28 |
|
|
bir varmis bir yokmus
develer tellal iken
pireler berber iken
ben anamin besigini
tingir mingir sallar iken
anam dusdu besikden
babam dusdu esikten
biri kapti masayi
bisi kapti kasagi
ben bir köse buldum
o köse kis kösesi
o kösede bir delik
fare deligi
delikden atladim
az gittim uz gittim
dere tepe duz gittim
birde bakdim
bir arpa boyu yol gitmisim.
not: anneannem anlatirken ben hep bu son cumleye takilirdim. bir arpa boyu
yol gitmek.
simdi dusunuyorumda o kadar emek verirsiniz caniniza disinize takarsiniz
birde bakarsiniz aldiginiz yol bir arpo boyu ve ortada somut hicbirsey
yokdur.
masal ve tekerlemelerimiz yasamimizin aynasi madalyonun öbur
yuzudur.
rojim emeklerine saglik :t:
[tarihinde düzeltildi 15/4/2008 Saat 08:29 Yazar asliyok]
____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu
dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o
dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 16/4/2008 Saat 00:42 |
|
|
Çocuktum ufacıktım.
Top oynadım, acıktım.
Buldum yerde bir erik.
Kaptı bir Ala Geyik.
Geyik kaçtı ormana.
Bindim bir akdoğana.
Doğan yolu şaşırdı ,
Kaf Dağı'ndan aşırdı .
Attı beni bir göle,
Gölden çıktım bir çöle.
Çölde buldum izini.
Koşum tuttum dizini.
Geyik beni görünce,
Düşü büyük sevince.
Verdi bana bir elma.
Dedi;"dinlenme,durma."
Dağdan yürü , kırdan git.
Altın köşke çabuk var.
Seni bekler ezeli,
Orda Dünya Güzeli.
Bin yıllık çile doldu.
Bunu dedi kayboldu.
Yedim sırlı elmayı ,
Gördüm gizli dünyayı .
Gündüz oldu geceler.
Ak sakallı cüceler.
Korkunç devler hortladı ,
Cinler cirit oynadı .
Kesik başlar yürüdü .
Saçlarını sürüdü .
Bir de baktım melekler.
Başlarında çiçekler.
Devlere el bağlıyor.
Gizli gizli ağlıyor.
Kılıcımı çıkardım,
Perileri kurtardım.
Kurtardığım periler,
Adım adım geriler.
Kanadını açardı .
Selam verir kaçardı .
Az, uz gittim dolaşım.
Altın Köşk'e ulaşım.
Bir kapısı açıktı ,
Ötekisi kapanıktı .
Kapalıyı açarak,
Açığa vurdum kapak.
At önünde et vardı ,
İt, ot yemez ağlardı .
Otu ata yedirdim,
Eti ite yedirdim.
Açtım bir elmas oda.
Devler şahı uykuda.
Gördüm, kestim başını ,
Dedim; "ey dev nerede?"
Nerde Dünya Güzeli?
Dedi, elimde eli.
Döndüm baktım bir Kırgız.
Elbiseli güzel kız.
Durmuş bakar yanımda.
Şimşek çaktı canımda.
Güldü dedi, Türk Beyi!
Tanıdın mı geyiği?
Kimse beni bu devden.
Alamazdı , ancak sen.
Kaya deldin dağ yardın.
Geldin beni kurtardın.
Ah, o imi ş anladım,
Sevincimden ağladım.
Haydi çabuk varalım,
Karanlığı yaralım.
Sönük ocak canlansın.
Yoksul ülke şanlansın.
İndik iti okşadık,
At sırtına atladık.
Geçtik nice dağ kaya,
Geldik Demirkapı'ya.
Kapanması çok yıldı ,
Açıl dedim, açıldı .
Yol verince gizli yurt.
Aldı bizi bir bozkurt.
Kafdağından geçirdi,
Türkeli'ne getirdi.
[tarihinde düzeltildi 16/4/2008 Saat 00:44 Yazar Kazirga]
|
|
|