|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 19:08 |
|
|
İstanbul’da doğdu. Doğum tarihi için çeşitli kaynaklarda değişik
tarihler verilmiştir. Mısırlı Hicazîzade Hafız Abdullah Bey’in
kızıdır. Hafız Abdullah Bey, kızı henüz doğmadan ölmüştü. Safiye Ayla
sarayda yetişmiş bir kadın olan annnesini de çok küçük yaşta, henüz üç
yaşındayken kaybetti. Kimsesiz kalınca Bebek’teki Çağlayan
Darüleytâmı’na (Yetimler Yurdu) verildi. İlkokulu bitirdikten sonra
Bursa Muallim Mektebi’ne yazıldı. Öğrenimini tamamlayınca kısa bir
süre öğretmen olarak çalıştıysa da mesleğine devam edemedi.
Sesinin güzelliği ve musıki yeteneği farkedilince, Rebabî Mustafa
Sunar’dan musıki dersleri almaya başladı. Ayrıca, udî Nevres
Bey’den klasik musıki meşketti. Darüttalim-i Musıki Heyeti’nin
çalışmalarına katılıp musıki bilgisini ilerletti. Heyet’in
konserlerine de çıktı. Musıki hayatının değişik dönemlerinde Zekâizade
Ahmet Efendi, Yesari Asım Arsoy, Sadettin Kaynak, Selahattin Pınar ve Rakım
Elkutlu’dan yararlandı.
Safiye Ayla ilk defa 1931’de Mulenruj gazinosunda sahneye çıktı.
Sahne konserlerini yıllarca sürdürdü; yurt dışında da konserler verdi.
Piyasanın en çok aranan, en sevilen hanendelerinden biri oldu. Pek çok plak
doldurdu; 500’ü aşkın eseri plaklara okudu. Doldurduğu plaklar satış
rekorları kırdı. Istanbul ve Ankara radyolarında okudu. Hüseyin Sadettin
Arel’in başkanlığı sırasında Istanbul belediye Konservatuvarı İcra
Heyeti’nde görev aldı. Konserleri ve plaklarıyla döneminin musıki
hayatında silinmez izler bıraktı.
Safiye Ayla 1950’de udî ve besteci Şerif Muhittin Targan’la
evlendi. 1950’li yıllarda Hocası Rakım Elkutlu ile anılarını Radyo
Haftası adlı dergide yayımladı. 1960’lı yıllarda Hürriyet gazetesinde
yayımlanan anıları da sonradan Safiye Ayla’nın Anıları adıyla
kitaplaştırıldı. Safiye Ayla 14 Ocak 1998’de öldü. Mezarı
Zincirlikuyu’dadır.
Safiye Ayla Cumhuriyet döneminin ilk akla gelen hanendelerinden biri ve bu
dönemin en ünlü kadın okuyucusudur. Ancak o, sadece halk katında sevilen
bir sanatçı değildi, seçkin musıki çevreleri ile dönemin seçkin
aydınlarının da takdirini kazanmıştı. Kendisinden önceki kadın
okuyucularınkine benzemeyen, sade, temiz bir üslupla okurdu. Son derecede
parlak, güzel bir sesi vardı. Sesindeki pürüzsüz akış en tiz perdelerde
bile kaybolmazdı. Dinleyiciyi daha ilk nağmelerde kendine bağlayan bir
tavırla, duyarak (ama usûle uyarak) okur, okuduğu eserlere yepyeni bir tat
getirirdi. Sanatının çok dikkate değer bir yönü de çok düzgün bir
diksiyonla okumasıydı. Safiye Ayla bütün bu özellikleriyle Türk musıkisinin
unutulmaz hanendeleri arasında yer almıştır.
Radyo programlarında, konserlerinde ve plaklarında geniş sayılabilecek bir
musıki dağarına eğildi. Hacı Arif Bey sonrasının şarkı bestecilerinin
eserleri ile kendi döneminin gözde şarkıları ve fantezilerini olduğu kadar
Rumeli türküleri ile klasik eserleri de içine alan musıki dağarı geniş bir
dinleyici kesimince çok sevilmiş, beğenilmiştir. Bu disklerde yer
verdiğimiz iki örnekte görüldüğü gibi (I, 22; II, 9), sanatçı, gazel de
okumuştur. Burada bir de, erkek icracılarca okunan bir dinî esere, bir
bektaşî nefesine yer verdik; dinleyicilerimizin bu icrayı da ilgiyle
karşılayacaklarına inanıyoruz.
Safiye Ayla kişiliğiyle de ilginç bir insandı. Aydınlık kafası, açık
fikirliliği, medeni cesareti, düşündüğünü hiç çekinmeden söyleyebilen
gözüpekliği, yardımseverliği, cömertliği ve renkli kişiliği ile Türk kültür
hayatında iz bırakmıştır.
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 19:12 |
|
|
Safiye Ayla, “Çile Bülbülüm Çile” ve
“Yanık Ömer” gibi şarkıların da
aralarında bulunduğu kendisiyle özdeşleşen
pek çok eser yorumladı. Bu yorumlar bugün de
musikişinasların gönlünde yaşamaya devam ediyor.
Ayrıca kendi bestesi olan "Gönül şarkıları"
ve "“Aşk yaprağına konarak koza öresim
gelir” eserlerle musikiye
damgasını vurmuşur.
Hacı Arif Bey sonrasının şarkı bestecilerinin
eserleri ile fantezilerini olduğu kadar Rumeli türküleri ile
klasik eserleri ulu önder Atatürk 'ün beğenisini
kazanmış ve fırsatta Atatürk huzuruna davet eder ve
Safiye Ayla 'yı dinlerdi.
Florya'daki köşkünde Atatürk'ün huzurunda
müthiş bir konser vermişi. O coşku içinde
'Yanık Ömer' şarkısını öyle bir
okumuşu ki, adeta mest olmuşu Atatürk. Bir daha, bir daha
söyletmişi aynı şarkıyı. Sonra da yanına
çağırmışı.
"Beni çok duygulandırdın Safiye" demişi " Bu
şarkını büyük bir orkestra ile okursan
bütün dünyaya dinletebilirsin". Bunu yapmanı istiyorum
senden'. demişi. Atatürk öldükten sonra bu vasiyeti
yerine getirmek için harekete geçti Safiye Ayla. Ne
kültür bakanlıkları kalmış, ne de diğer
bakanlıklar. Önüne gelen her devlet
büyüğüne anlatmışı bu olayı. Ve
Safiye Ayla, Atatürk'ün çok ama çok sevdiği
'Yanık Ömer' konusundaki vasiyetini yerine getirememişi.
Ayla ölene kadar da bunun acısını hep
yüreğinde taşımışı. Atatürk her
defasında olduğu gibi musikimizin uluslar arası düzeyde
olmasını istiyordu. Bu da milli kültürün bir
parçasıydı onun için Safiye Ayla ' ya bu vasiyeti
vermişi Ancak musikimizi Safiye Ayla gibi sanatçılarla
Avrupa ' ya tanıtabileceğini
düşünmüşü.
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 19:17 |
|
|
Halit Umar'ın Erol Mollaibrahimoğlu'na yazdığı
bir mektuptan bir bölüm : ( Yıl 2006 Eylül Dergisi -
Sayı:63 )
Kapı çalınıyor, faytondan inen ince uzun bir bayan
giriyor içeri. Esmer mi esmer, kara kuru. Babam "Kara Kızım,
hoş geldin."
diyor ve uzun, sessiz bir kucaklaşma oluyor. Annem acele yemek
hazırlıyor. Sofra kuruluyor, ama o neredeyse hiçbir şey
yemiyor, konserden sonra, diyor. Konser? Ne demek bu? ( Bu gelen kişi
hiç şüphe yok ki Safiye Ayla 'idi )
Ama sıcak, korkusuz, yabancılık çekilmeyen sıcak
bir söyleşi ve yakınlaşma oluyor çocukla onun
arasında.
Çocuk yaramaz! Hiç ilgisi olmayan yer ve anda bir soru soruyor:
Bitmap
— Sen Atatürk'ü gördün mü?
— Gördüm
— Korktun mu?
— Evet
— Çok mu korktun?
— Evet, çok korktum.
— Nerede gördün? Neden korktun?
Sonra anlatıyor neden korktuğu:
— Atatürk bir gün İstanbul'a gelmiş. Beni
çağırmışlar. Ben o sıralarda üç
dört plağı yayımlanmış, müzik
dünyasıyla yeni tanışmış bir ses
sanatkarıyım. Beni özel olarak alıp
Atatürk'ün sofrasının kurulduğu bir yere
götürdüler. Sonra çağırdılar beni.
Yanında boş bir iskemle vardı. "Gel, yanıma
otur bakalım" dedi. Gözlerine bakamıyordum,
büyülenmişim. İncecik bir ses, nazik, sevecen,
askerden çok şairi andıran biri idi ama ne de olsa
Atatürk'tü. Çekingenliğimi anlamış
kalkıp beni yanına oturtmuşu. Sesimi
beğendiğini, plaklarımı dinlediğini söyledi.
"Bu akşam benim için bir şarkı
okur musun?" dedi. "Emredin paşam, ne isterseniz okurum." diye
yanıtladım ama ellerim buz gibi, aklım başımdan
gitmiş, onca erkeğin arasında bir kız
çocuğuyum. Yurdumun Atası, kolay değil bu sofrada
onunla yan yana oturmak.
— O halde bana Mani oluyor halimi takrire hicabım adlı
parçayı oku.
Ben bu parçayı bilmiyordum. Şimdi ne olacak? Yer
yarılsa yerin dibine insem. Daha iyisi hemencecik ölsem de
hicabımı tekrar yaşamasam.
"Bilmiyorum o parçayı paşam" diyebildim ama dünyam
kararmışı. Ben nasıl oldu da 'Ne isterseniz okurum'
demişim. Ne büyük ve affedilmez bir yanlışı
bu yaptığım! Bana daha da yaklaşarak bu
şarkıyı çok net bir şekilde okudu.
İnanın bütün güfteyi ve şarkıyı
ondan o sofrada öğrendim. Daha sonra da birlikte okuduk. Bana,
çağrısına geldiğim ve şarkı
okuduğum için teşekkür etti üstelik. Bu
güzel şarkıyı onu her
hatırlayışımda okurum.
Makam: Hicazkar
Müzik : Tatyos Efendi
MANİ OLUYOR HALİMİ TAKRİRE HİCABIM
üZME YETİŞİR üZME FIRAKINLA HARABIM
MAHVOLDU SüKUNUM BENİ TERK EYLEDİ HABIM
üZME YETİŞİR üZME FİRAKINLA HARABIM
Çocuk dayanamadı:
— Bana da okur musun?
— Söz veriyorum bu akşam okuyacağım.
Akhisar'da ara sıra gittiğimiz bir yer vardı,
büyük bir yer. Adına Tayyare Sineması diyorlardı.
Rüzgar Gibi Geçti filmi gösterilmiş, Tütün
Bank'ın yaptığı bir çekilişe, ben de orada o
muhteşem filmi hiçbir şey anlamadan ilk kez
görmüşüm (daha sonra anlayarak belki on kez
gördüm!). Oradan biliyorum Tayyare sinemasını. Bir de
yanındaki hala hayallerimi süsleyen parkı ve kameriyeyi
onunla bütünleşiriyorum. Yemekten sonra faytonlar geldi.
Tayyare sinemasına gittik. Saz heyeti son derece etkileyici bir
giriş yaptı. Safiye Ayla sahneye çıktı;
gerçekten büyüleyici bir sesle kısaca yukarıda
yazdıklarımı anlattı ve;
" Şimdi aziz Atamızın ruhunu şad etmek ve sevgili
Halit Umar'a verdiğim sözü tutmak için sizlere di.
Mani Oluyor Halimi Takrire Hicabım adlı şarkıyı
okuyarak programıma başlıyorum, "
14 Ocak 1998’de, İstanbul 'da yaşamını yitiren
Türk sanat musikisinin unutulmaz seslerinden Safiye
Ayla’nın 30 trilyon liralık (30 milyon YTL) mirası,
1968 yılında hazırladığı vasiyetname
üzerine Türk Eğitim Vakfı’na
bağışlandı. Tüm mal varlığını
eğitime başlayan Safiye Ayla'nın adına kurulan fondan,
bugüne kadar yüzlerce genç yararlandı. Güzel
Sanatlar, Müzik ve Resim bölümlerinde okuyan 100 gence de
burs verilmektedir.
Mezarı Zincirlikuyu’dadır.
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 15/3/2008 Saat 19:20 |
|
|
Yanık Ömer
Makam: Hüseyni
Usul: Aksak
Söz ve Müzik: Saadettin Kaynak
YANIK ÖMER, HER SAVAŞTAN BİR YARA TAŞIYOR;
YANIK ÖMER, YİĞİT ÖMER ÖĞüNMEDEN
YAŞIYOR.
KURTULUŞ SAVAŞINDA YİRMİ SEKİZ YAŞINDA,
MANGASININ BAŞINDA, TAŞIYOR...
YANIK ÖMER, YİĞİT ÖMER SİPERLERİ
AŞIYOR.
SAVAŞ BİTER. YANIK ÖMER KÖYE DÖNER;
KÖYLü BüTüN BAYRAM EDER.
YANIK ÖMER KUTLULANIR;
NİŞANLISI MUTLULANIR.
YANIK ÖMER ATTAN İNER,
PEMBEGüL'E BAĞLAR KEMER;
KÖYLüLERE GİDER HABER
DüĞüNE, DüĞüNE!...
ELİNE KINA YAKAR, BAŞINA TELLER TAKAR;
BELİNDE ALTIN KEMER, ÖYLE ALANA ÇIKAR.
PEMBEGüL ALLANIR, PULLANIR;
YANIK ÖMER'İN KÖYüNE DüĞüN ALAYI
YOLLANIR.
GÖNüL ŞARKILARI
Sofyan
Safiye Ayla
Ramazan Gökalp Arkın
Seninle doğan güldür bu gönül
Ah bu gönül şarkıları
Dilimdeki bülbüldür bu gönül
Ah bu gönül şarkıları
Doğdu sevgi tasında gönül
Bir gençlik masasında
İkimiz arasında gönül
Ah bu gönül şarkıları
Kavuşmanın tadını
Ayrılık feryadını
Taşır senin adını bu gönül
Ah bu gönül şarkıları
|
|
Member Cevaplar: 180 kayıt olmuş: 6/11/2004 Durum: Çevrimdışı
|
|
Yazılış Tarihi: 16/3/2008 Saat 11:11 |
|
|
:t: bence dost ellerine emegine yuregine saglik. :thumbup:
____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu
dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o
dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
|
|
Happy Birthday |
Doğum Gününüz Kutlu Olsun!:
|
üye Puani |
- Rojin: 10 976 Puanlar
- asliyok: 4 432 Puanlar
- HarmanYeli: 4 396 Puanlar
- KizilZora: 2 048 Puanlar
- life23: 1 675 Puanlar
- gokkiz: 1 657 Puanlar
- BirNefes: 1 048 Puanlar
- Erasmus: 984 Puanlar
- -Pozan-: 785 Puanlar
- Siyahinci: 623 Puanlar
|
|