1900 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Münir Nurettin Selçuk, 1917 yılında
ailesinin ısrarı ile öğrenim için gittiği Macaristan’dan musıkî
aşkıyla geri döndü. Dar'ül Feyz'i Musiki Cemiyetine devam etti ve Zekaizade
Ahmet Irsoy'dan ve Besteniğar Ziya Bey'den musiki dersleri aldı. Münir
Nurettin, bestekârlığa 1920 yılında Tevfik Fikret’in “Bu bir
terânedir” şiirine yaptığı bir besteyle adım attı. İkinci olarak
“Sensiz ey şûh gözlerim avâre kalbim ağlıyor” güfteli şarkısını
besteledi ve bu iki eserden sonra yirmi yıl süreyle beste yapmadı.
1923 yılında askerliği sırasında Mızıka-ı Hümâyûn’da sonradan da
Riyaset-i Cumhur Musıkî Heyeti’nde çalışan Münir Nurettin, eski
okuyuşla yeni anlayışı birleştirerek alışılagelenden çok farklı bir
üslûpla, 1928’de "Sahibinin Sesi" firmasında ilk plaklarını yaparak
dikkatleri üzerine çekti ve aynı yıl Paris’e giderek Ses Tekniği
konusunda öğrenim gördü. Aynı zamanda özgün bir ses tekniği eğitimi görmüş
ilk Türk Musikisi ses sanatçısı olan Münir Nurettin, 19. yüzyıl İtalyan
opera şarkıcılığının izlerini taşıyan icra üslubu "Bel Canto"dan
etkilendi.
Musıkî tarihimize tek başına konser verme geleneğini getiren sanatçı, ilk
solo konserini Paris dönüşü, 1930 yılında, şimdiki Dormen
Tiyatrosu’nda vererek büyük ilgi ve hayranlık uyandırdı. Konserlerde
frak giyen ve ayakta şarkı söyleyen, aynı zamanda koro eşliğinde solo okuma
geleneğini de başarıyla ilk kez uygulayan sanatçı o olmuştur. Daha pek genç
yaşında çevresinde müthiş bir hayranlık uyandırdı, giyimine gösterdiği
özenle, ciddiyetiyle ve tavizsiz sanat anlayışıyla bir efsane oldu.
Batı’dan gelen etkileri (opera, tango, vs.) kendi Türk musıkisi
okuyuş üslubuna korkmadan dahil eden Münir Nurettin Selçuk, kuşaklar boyu
örnek alındı.
Asıl beste çalışmalarına 1940-1941’li yıllardan sonra başlayan Münir
Nurettin, İstanbul’a döndükten sonra otuz yılı aşkın bir süreyle
İstanbul Belediye Konservatuarı İcra Heyeti’nde görevi yaptı. Birçok
genç kuşak sanatçısının yetişmesine katkıda bulunan Münir Nurettin
Selçuk’un özel olarak ders verdiği kişiler arasında günümüzün en
önemli Türk musıkisi ses sanatçısı olan Alâeddin Yavaşça’yı
sayabiliriz. Dünya müzik çevrelerinde de büyük ilgi görmüş olan sanatçı, 27
Nisan 1981'de hayata gözlerini yumdu.
____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...