Member Cevaplar: 180 kayıt olmuş: 6/11/2004 Durum: Çevrimdışı
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 13:22 |
|
|
ÇOCUKLAR GİBİ
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı,
Kırlara yayılan ilkbahar gibi.
Kalbim her dakika hızla çarpardı,
Göğsümün içinde ateş var gibi.
Bazı nur içinde, bazı sisteydim,
Bazı beni seven bir göğüsteydim,
Kah el üstündeydim, kah hapisteydim,
Her yere sokulan bir rüzgar gibi.
Aşkım iki günlük iptilalardı,
Hayatım tükenmez maceralardı,
İçimde binlerce istekler vardı,
Bir şair, yahut bir hükümdar gibi.
Hissedince sana vurulduğumu,
Anladım ne kadar yorulduğumu,
Sakinleştiğimi, durulduğumu
Denize dökülen bir pınar gibi.
Şimdi şiir bence senin yüzündür,
Şimdi benim tahtım senin dizindir,
Sevgilim, saadet ikimizindir,
Göklerden gelen bir yadigâr gibi.
Sözün şiirlerin mükemmelidir,
Senden başıkasını seven delidir,
Yüzün çiçeklerin en güzelidir.
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi.
Başını göğsüme sakla sevgilim,
Güzel saçlarında dolaşsın elim.
Bür gün ağlayalım, bir gün gülelim,
Sevişen yaramaz çocuklar gibi.
:t: :t: :t: :t: :t: :t:
sabahattin ali
[tarihinde düzeltildi 12/11/2008 Saat 21:44 Yazar Rojin]
____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu
dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o
dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
Member Cevaplar: 180 kayıt olmuş: 6/11/2004 Durum: Çevrimdışı
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 13:24 |
|
|
:t: :t: :t: :t: :t:
HAPİSANE ŞARKISI -III-
Burda çiçekler açmıyor,
Kuşlar süzülüp uçmuyor,
Yıldızlar ışık saçmıyor,
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Avluda volta vururum;
Kah düşünür, otururum,
Türlü hayaller gürürüm;
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Gönülde eski sevdalar,
Gözümde dereler, bağlar,
Aynada hayalim ağlar,
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Dışarda mevsim baharmış,
Gezip dolaşanlar varmış,
Günler su gibi akarmış...
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Yanımda yatan yabancı,
Her söz zehir gibi acı,
Bütün dertlerin en gücü;
Geçmiyor günler, geçmiyor.
1933
sabahattin ali
:t: :t: :t: :t: :t: :t:
____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu
dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o
dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
Member Cevaplar: 180 kayıt olmuş: 6/11/2004 Durum: Çevrimdışı
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 13:27 |
|
|
:t: :t: :t: :t: :t:
HAPİSHANE ŞARKISI -V-
Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül, aldırma
Ağladığın duyulmasın,
Aldırma gönül, aldırma
Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar;
Seni bu sesler oyalar,
Aldırma gönül, aldırma
Görmesen bile denizi,
Yukarıya çevir gözü:
Deniz gibidir gökyüzü;
Aldırma gönül, aldırma
Dertlerin kalkınca şaha
Bir küfür yolla Allaha
Görecek günler var daha;
Aldırma gönül, aldırma
Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter;
Ceza yata yata biter;
Aldırma gönül, aldırma
sabahattin ali
:t: :t: :t: :t: :t:
____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu
dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o
dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
Member Cevaplar: 180 kayıt olmuş: 6/11/2004 Durum: Çevrimdışı
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 13:28 |
|
|
:t: :t: :t: :t: :t: :t:
LEYLİM LEY
Döndüm daldan kopan kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni, kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarın çıplak ayağına sür beni
Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
Yedi yıldır uğramadım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kula değil, yüreğine sor beni
:t: :t: :t: :t: :t:
____________________ kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu
dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o
dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 16:34 |
|
|
AĞLAYI AĞLAYI
Yar, senden uzak ellerde
Kaldım ağlayı ağlayı;
Bitip tükenmez yollarda
Öldüm ağlayı ağlayı.
Bilmem sihir mi, büyü mü?
Çözülmez aşkın düğümü;
Ben sende istediğimi,
Buldum ağlayı ağlayı.
Güzel gördüm yığın yığın,
Bel ince, gözleri baygın...
Hepsinden güzel olduğun
Bildim ağlayı ağlayı...
Gel gaflet etme beni bul,
Kuş gibi sineme sokul.
Bak, ben senin kapına kul
Oldum ağlayı ağlayı.
Yar, neden gözlerin süzgün?
Sakın sen de mi üzüldün?
Ben senden ayrıldığım gün
Güldüm ağlayı ağlayı.
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 16:37 |
|
|
AYIRDILAR
Eller araya girdiler,
Türlü fesatlar kurdular,
Sevdamızı çok gördüler,
Seni benden ayırdılar.
Eridim, tükendim gamda;
İnsaf yok ben? alemde,
En fazla sevdiğim demde
Seni benden ayırdılar.
Gezilmez diyarlar gezdim,
Yazılmaz koşmalar yazdım;
Ben sensiz yaşıyamazdım,
Seni benden ayırdılar.
Şaşırdım aşka düşükçe,
Yere vuruldum coşukça,
Doğrulup sana koşukça,
Seni benden ayırdılar.
Kurbanı oldum bir hiçin,
Görmem yüzünü sevincin...
Niçin güzel yarim, niçin
Seni benden ayırdılar?
1932
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 16:40 |
|
|
BİR DOĞUM GüNü İÇİN
Göklerin yüzü güldü mü
Dünyaya geldiğin zaman?
Azgın sular duruldu mu
Dünyaya geldiğin zaman?
Güneşler gibi tek miydin?
Ay ışığından ak mıydın?
Böyle nazlı çiçek miydin?
Dünyaya geldiğin zaman?
Yıldızlar halin sordu mu?
Bulutlar selam durdu mu?
Yerlerin kalbi vurdu mu?
Dünyaya geldiğin zaman?
Aşkını candan duymauşum,
Canım yoluna koymuşum.
Tam dokuz yaşındaymışım
Dünyaya geldiğin zaman.
Kimbilir nasıl güzeldin,
Göklerden yere süzüldün...
Benim alnıma yazıldın
Dünyaya geldiğin zaman.
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 16:43 |
|
|
DAĞLAR
Başım dağ, saçlarım kardır,
Deli rüzgarlarım vardır,
Ovalar bana cok dardır,
Benim meskenim dağlardır.
Şehirler bana bir tuzak;
İnsan sohbetleri yasak;
Uzak olun benden, uzak,
Benim meskenim dağlardır.
Kalbime benzer taşları,
Heybetli öter kuşları,
Goğe yakındır başları;
Benim meskenim dağlardır.
Yarimi ellere verin;
Sevdamı yellere verin;
Yelleri bana gönderin;
Benim meskenim dağlardır.
Bir gun kadrim bilinirse,
Ismim agza alinirsa,
Yerim soran bulunursa:
Benim meskenim daglardir
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 16:47 |
|
|
ESKİSİ GİBİ
Seneler sürer her günüm,
Yalnız gitmekten yorgunum;
Zannetme sana dargınım,
Ben gene sana vurgunum.
BakalarÃ?¡na gülsem de,
Senden uzak kalsam da,
Sevmediğini bilsem de
Ben gene sana vurgunum.
Dağları aşınca başım,
Geri kaldı her yoldaşım,
Gel sevgilim, gel kardaşım,
Ben gene sana vurgunum.
Gönlüm seninkine yardı,
Aynı şeyleri duyardı;
Ayaklarımız uyardı...
Ben gene sana vurgunum.
İtilmiş, tekmelenmişim,
Doğduğum günde yanmışım,
Yalnız sana güvenmişim;
Ben gene sana vurgunum.
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 16:50 |
|
|
GURBET HAPİSHANESİ
Düşünme, gününü doldur
Gurbet hapishanesinde;
Günler yıllara bedeldir
Gurbet hapishanesinde.
Bahtım dağları aşırdı,
Yadelde dama düşürdü.
Yine gözlerim yaşardı
Gurbet hapishanesinde.
Akşam gökler bulutlanır,
Demir kapılar kilitlenir,
Gönül her derde katlanır
Gurbet hapishanesinde.
Halinibilen bulunmaz,
Yüzüne gülen bulunmaz,
Kapıya gelen bulunmaz
Gurbet hapishanesinde.
Geniş ol, göklere bakın,
Çıkacağın günler yakın...
Yar, beni unutma sakın
Gurbet hapishanesinde.
1933
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 16:53 |
|
|
GüNüMüZ
Aklı kafamızdan sürsek,
İlmin içine tükürsek,
Dünyaya çevirip dirsek
Günümüzü hoş geçirsek...
Gökten ve yarden uzakta,
Neşe, kederden uzakta,
Düşüncelerden uzakta,
Günümüzü hoş geçirsek...
Ne dost yüzünü yalasak,
Ne düşmanları dalasak,
Kendimizi oyalasak,
Günümüzü hoş geçirsek...
Vücut cevhersiz bir kalıp,
Hiçe gider hiçten gelip.
Bir tenhaca köşe bulup,
Günümüzü hoş geçirsek...
Toprağa girinceye dek,
Esrarı görünceye dek,
Yani, geberinceye dek,
Günümüzü hoş geçirsek...
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 16:56 |
|
|
HAPİSHANE ŞARKISI -I-
Göklerde kartal gibiydim.
Kanatlarımdan vuruldum;
Mor çiçekli dal gibiydim,
Bahar vaktinde kırıldım.
Yar olmadı bana devir,
Her günüm bir başka zehir;
Hapishanelerde demir
Parmaklıklara sarıldım.
Çoskundum pınarlar gibi,
Sarhoşum rüzgarlar gibi;
İhtiyar çınarlar gibi
Bir gün içinde devrildim.
Ekmeğim bahtımdan katı,
Bahtım düsmanımdan kötü;
Böyle kepaze hayatı
Sürüklemekten yoruldum.
Kimseye soramadığım,
Doyunca saramadığım,
Görmesem duramadığım
Nazlı yarimden ayrıldım.
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 17:00 |
|
|
HAPİSANE ŞARKISI -II-
Ey gönül, kuşa benzerdin,
Kafesler sana dar gelir;
Bir yerde durmaz gezerdin,
Hapislik sana zor gelir.
Ey gönül, acaip huyun,
Boğazından geçmez tayın,
Acır testindeki suyun;
Aklına nazlı yar gelir.
Gözlerin uzağa bakar,
Kimden ne beklediğin var?
Yar semtinden gelen rüzgar
„Seni unuttu!“ der gelir.
Bakmazsa senin yüzüne
Çok görme elin kızına;
Dışarda serbest gezene
Hapiste yatan hor gelir.
Ayağında gezen itler,
Başının üstünden atlar;
Hapise düşen yiğitler
Yari dışarda kor gelir.
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 17:03 |
|
|
HAPİSANE ŞARKISI -IV-
Ey yar, bu acı demlerde
Sen koru benim aklımı...
Karardım kaldım kaldım damlarda,
Aydınlat benim yolumu...
Nefesin esen rüzgarda,
Saçların savrulan karda,
Yerde gökte bulutlarda,
Ararım nazlı gülümü...
Karanlık göklerde aysın,
Kurak ovalarda çaysın,
Bir tek inandığım şeysin,
Uzattım sana elimi...
Düşmanlar gülüp sevinsin,
Dostlar arkasını dönsün...
Benim güvendiğim sensin,
Kırmazsin benim gönlümü...
Bir gün şu damlardan çıksam,
Gelip önüne diz çöksem...
Ağlayıp içimi döksem...
Anlatsam sana halimi...
1933
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 17:08 |
|
|
İSTEK
Yanıyor beynimin kanı,
Bilmem nerelere gitsem?
İçime sığmayan canı
Hangi rüzgara es etsem?
Akşam sular karardı mı?
Bir dağa versem ardımı,
İçimi yakan derdimi
Sağır göklere anlatsam
İçiliversem dem gibi,
Kırılıversem cam gibi,
Şamdanda yanan mum gibi,
Sabahı görmeden bitsem
Bir yüce ormana dalıp
Ya bir dağ başına gelip,
Beni yaradanı bulup
Malını başına atsam
Görünmez kollar boynumda.
Yarın hayali koynumda,
Sıcak bir kurşun beynimde,
Bir ağaç dibinde yatsam.
HEY
Kaygusuz, deli bir kuşum,
Senin dalıdalına kondum hey!
Yüksek yerlerde uçmuşum,
Ayak ucuna indim hey!
Denizler gibi derindim,
Gözlerine sığ göründüm.
Karlı dağlardan serindim,
Sana sokuldum, yandım hey!
Tükenmez mihnetler çektim,
Kanlı gözyaşları döktüm,
Akıllılara örnektim,
Divanelere döndüm hey!
Aşıklar sana ne yapsın?
Dudaklar nereni öpsün?
Sen bir acayip şarapsın,
Daha içmeden kandım hey!
Yadını düşürmez dilim,
Sana ulaşır her yolum;
Kirli, günahkar bir kulum,
Yüzüne bakıp yundum hey!
KARA YAZI
Geçmedi yare sözümüz,
Yollorda kaldı gözümüz,
Yere çalındı yüzümüz,
Böyleymiş kara yazımız.
Çiçekler açılmaz oldu,
Pınarlar içilmez oldu,
Yar bize bir gülmez oldu,
Böyleymiş kara yazımız.
Bu bahtımızın işidir;
Bu her işlerin başıdır:
Yar başkasının eşidir,
Böyleymiş kara yazımız.
Yalnız ona yar demişik,
Onda bir şey var demişik
O bizi anlar demişik,
Böyleymiş kara yazımız.
Hey gönül gene bu gece
Kaderin geceden yüce;
Gel susalım beraberce:
Böyleymiş kara yazımız.
KIYAMADIĞIM
Hey bir zaman bakıp bakıp
Seyrine doyamadığım!
Şimdi gurbette bırakıp
Sesini duyamadığım!
Evde kapanıp kaldın mı?
Seyrana çıkıp güldün mü?
Başkalarının oldun mu?
"Benimsin!" diyemediğim!
Akıtıp gözüm yaşını
Hatırlarım gülüşünü;
Kıvırcık saçlı başını
Göğsüme koyamadiğım!
Dik yamaçların selisin,
Sen benden daha delisin,
Şimdi kimlerin kulusun?
Başını eğemediğim!
Nasıl vurgunum bilirdin,
Niçin benden yüz çevirdin?
Kimlerin koynuna girdin?
Öpmeğe kıyamadığım!
KIZKAÇIRAN
Dağlar dik, çeşmeler kuru,
Yarimin benzi çok sarı;
Ölüm var, dönülmez geri;
Yürü yağız atım, yürü...
Dağlar geçilmiyor kardan;
Aman yok candarmalardan.
Ayrılamadım bu yardan;
Yürü yağız atım, yürü...
Yarim bu gece yoruldu,
Kaçırdığıma darıldı;
Bak, daha sıkı sarıldı;
Yürü yağız atım, yürü...
Nasıl titriyor korkudan:
Kaldırdım onu uykudan;
Sesler geliyor doğudan;
Yürü yağız atım, yürü...
Peşime düşü takipler,
Boynumu bekliyor ipler
Zeybekler seni ayıplar;
Yürü yağız atım, yürü...
KOŞMA
Sevip sevip yarı ele kaptırmak
Kara bahtın bana eski işidir.
Ömrümdeki yıllar kadar yar sevdim
Her biri bir başkasının eşidir.
Canlar verdim her birinin yoluna,
Hepsi girdi bir yiğidin koluna,
Bülbül bile kondu bir gül dalına,
Boşa gezen bizim gönül kuşudur.
Baktığım yok üzüntüye, sevince.
Feryat etmem yar başından savınca,
Benim gibi sevmelidir sevince:
Ne göz görür, ne kulağım işitir.
Kara saçım dik başımda kar oldu,
Ak saçımla yar sevmesi ar oldu,
Bana vuran eller değil, yar oldu,
Bu dert benim dertlerimin başıdır.
Kimi aşık dileğine ulaşır,
Sevdiğiyle cümbüş eder, gülüşür,
Kimi benim gibi garip dolaşır,
Asıl aşık kam almıyan kişidir.
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 17:12 |
|
|
MAYIS
Mayıs, ayların gülüdür,
Taze bir çiçek dalıdır,
İçerim ateş doludur;
Mayıs‘ta gönlüm delidir.
Yeşil dağlara göçülür,
Kırmızı şaraplar içilir;
Yarim dökülüp saçılır,
Mayıs‘ta gönlüm delidir.
Göklere karşı yatılır,
Dertlerimiz unutulur;
Eski sevgiler atılır;
Mayıs‘ta gönlüm delidir.
Uzakta kuşlar seslenir;
Gönlüm genişler beslenir;
Yaşamağa heveslenir,
Mayıs‘ta gönlüm delidir.
Yumuşak rüzgarlar eser;
Çimenlerde yarim gezer,
Yanılır, bana gülümser;
Mayıs‘ta gönlüm delidir.
1932 (Atsız Mecmua, s.12. 1932)
MELANKOLİ
Beni en güzel günümde
Sebepsiz bir keder alır.
Bütün ömrümün beynimde
Acı bir tortusu kalır.
Anlayamam kaderimi,
Bir ateş yakar derimi,
İçim dar bulur yerimi,
Gönlüm dağlarda bunalır.
Ne kış, ne yazı isterim,
Ne bir dost yüzü isterim,
Hafif bir sızı isterim,
Ağrılar, sancılar gelir.
Yanıma düşer kolarım,
Görünmez olur yollarım,
En sevgili emellerim
Önüme ölü serilir...
Ne bir dost, ne bir sevgili,
Dünyadan uzak bir deli,
Beni sarar melankoli:
Kafamın içersi ölür.
ÖYLE GüNLER GÖRDüM Kİ
Öyle günler gördüm ki, aydın gökler
kararıp
Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu,
Her gözümü yumunca tanıdık yüzler
görüp,
Hayaller alev alev beynimi yakar oldu.
ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker
oldu.
Her sabah ilk ışiklar gözlerimi oyardı,
Uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı.
Öyle günler gördum ki, duvarlar gelir dile,
Gözumde canlanırdı eşkiya masalları.
Varlığımı sarardı, hain bir isteyişle
Görmediğim yumuşak bir düşmanın elleri
Kafada çelik gibi fikirler dursa bile
Kalplerin eksik olmaz böyle zayıf halleri:
Bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum,
Kalbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum.
Öyle günler gördüm ki, dost dediğim insanlar
Ben yanına varınca dudağını
kıvırdı.
Bir zamanlar yanımda ağız açmayanlar
Sırtımı sıvazladı, bana oğüt savurdu.
Silahsız gördüğüne saldıran kahramanlar
En alçak tekmelerle beni yere devirdi.
Ruhum bir heykel gibi düşüp parcalanırdı.
Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı.
Öyle günler gördüm ki, tabanca sakağımda
Tasarladım aydınlık dünyayı bırakmayı
Gönlüm acıklı buldu, en ateşli
çağımda
Sönük bir yıldız gibi boşluklara akmayı
Tabancanın namlusu ısındı yanagımda,
Parmagım istemedi tetiğini çekmeyi
Bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı
Bir şeyler fakat beni yaşamağa bağlardı.
Ey bir tane sevgilim, ben bugün yaşıyorsam
Sanma ki hayat tatlı, insanlar hoş olmustur,
Dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam
Etrafım eskisinden daha bomboş olmuşur
Yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam:
Seni her andığımda gözlerim yaş olmuşur
Yaşlar ki bir ırmaktır, dertleri sürür gider,
Gözyaşları içinde seneler yürür gider.
Yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman,
Bana: Yaşa der gibi gülen senin yüzündü.
Dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
Bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
Yaşaran gözlerimde, güneş battığı
zaman
Sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi.
Sen aklıma gelince her şey gülümserdi.
Ağaçlar sarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi.
Ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi:
Garip başimın derdi bir yürek taşıyorum.
Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı:
İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
Görünce gülme sakın çırpınıp
aktıgımı:
Ilık ve aydınlık bir denize koşuyorum.
Sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de,
Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende.
RUHUMUN DALGALARI
Ruhumun dalgaları, koşup kabarmayınız
Her damlanız tutuşan göğsüme birer
bıçak.
Kalbim bir kayadır ki, neredeyse yıkılacak,
Hayalden köpüklerle kalbimi sarmayınız.
Dümdüz olsam diyorum, ve kumlu bir sahili
Yalayan sular gibi siz de yavaşlasanız.
Bilmediğim yeni bir masala başlasanız,
Çekilse kulağımdan hatıraların dili.
Ey eski gunler artık bana yaklaşmayınız,
Ey hayaller, vurmayın kalbimin sert taşina.
Bütün bir hayat bile değmez bir göz yaşına,
Ruhumun dalgaları, köpürüp
taşmayınız.
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 17:16 |
|
|
RüZGaR
Arzularım muayyen bir haddi aşınca
Ve kulaklar sözlerime sağırlaşınca
Bir ihtiras duyup vahşi maceralara
Çıkıyorum bulutları aşan dağlara.
Tanrıların başı gibi başları diktir,
Bu dağları saran sonszuz bir genişliktir,
Ben de katıp vücudumu bu genişliğe,
Bakıyorum aşağılarda kalan hiçliğe.
Bu dağların bir rakibi varsa rüzgardır.
Rüzgar burda tek başına bir hükümdardır.
Burda insan duman gibi genişler, büyür.
Bu dağlarda ıstıraplar, sevinçler büyür.
Buralarda her düşünce sona yakındır,
Burda herşey bizden uzak, „O“na yakındır.
Burda yoktur insanların düşündükleri,
Rüzgar siler kafalardan küçüklükleri.
Yanağıma çarpar geniş kanatlarını,
Ve anlatır mabutların hayatlarını.
Ara sıra kulağını bana verdi mi,
Ben de ona anlatırım kendi derdimi.
„Ey dağların dertlerini dinleyen rüzgar!
Benim artık yalnız sana itimadım var.
Gelmiş gibi uzaktaki bir seyyraeden
Yabancıyım bu gürültü dünyasına ben.
Etrafımın sözlerine aklım ermedi,
Etrafım da bana asla kulak vermedi.
Senelerden beri hala anlaşamadık,
Ben de kestim anlaşmaktan ümidi artık.
Gözlerimde hakikati sezen bir nurla
Etrafımı süzüyorum biraz gururla.
Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünya
En büyük şey, en sil şey küçülür
burda.
Burda yalan para eden biricik işir,
Burda herşey bir yapmacık, bir gösterişir.
Kimi coşar din uğruna geberir, yalan!
Kimi gider vatan için can verir, yalan!
Bir filozof yetmiş eser yazar, yalandır;
Bir kahraman istibdadı ezer, yalandır,
Şairlerin büyük aşkı fani bir kızdır,
Bu dünyada herkes sinsi, herkes cılızdır.
Ne hakiki aşktan burda bir çakan vardır,
Ne de onu görse dönüp bir bakan vardır,
Her büyüklük cüzzam gibi dökülür burda,
En muazzam ölüm bile küçülür burda.
Benim kafam acayip bir dimağ taşıyor,
Her dakika insanlardan uzaklaşıyor.
Zaman zaman mağlup olsam bile etime,
İnsan olmak dokunuyor haysiyetime.
Büyük, temiz bir arkadaş arıyor ruhum,
İşe rüzgar, şimdi sana sığınıyorum!
Asaletin yeri yoktur gerçi hayatta,
En asil şey seni buldum mu kainatta,
Güneş gibi ne bin türlü ışığın
vardır,
Ne de süse, gösterişe baktığın vardır.
Deniz gibi muamma yok derinliğinde,
Bir ferahlık, bir saflık var serinliğinde.
Bir dev gibi küçük mızmız sesleri yersin,
Allah gibi görünmeden hüküm sürersin.
Düşmanıyım ben de cılız güzelliklerin,
Rüzgar! Bu dağ başlarında çırpınan serin
Kanatların gökyüzünde akan bir seldir,
Bana kudret ve cesaret veren bir eldir.
Beşerlikten uzaktayım senin ülkende,
Senin gibi azamete aşıkım ben de.
İşe rüzgar! Senin gibi ben de deliyim.
Islıklarım senin gibi inlemelidir,
Herkes beni ürpererek dinlemelidir.
Rüzgar! Sana, yalnız sana benzemeliyim.
1931 (Atsız Mecmua, s.2, 1931)
SERVİ
Bir servi dedi ki bana:
„Rahat benim altımdadır.
Başını vurma dört yana,
Rahat benim altımdadır.
Çok koşup yorulmuşsun,
Yollarda yalnız kalmışsın,
Güvenip bana gelmişsin,
Rahat benim altımdadır.
Sana kökümde yer versem
Gölgemi üstüne gersem...
Hey rahat isteyen sersem!
Rahat benim altımdadır.
Serin serin uzanırsın,
Çiçeklerle bezenirsin,
Yat burda, kazanırsın,
Rahat benim altımdadır.
Yarin de gezer dolaşır,
Bir gün buraya ulaşır,
Hasretler burda buluşur,
Rahat benim altımdadır.“
SON MEKTUP
Ey yar, bu mektubu aldığın demde
Kara topraklara verdim kendimi...
Herşey bana engel oldu alemde,
Bir çoşkun nehirdim, yıktım bendimi.
Benim gönlüm doğusundan deliydi;
Başka dünyaların saşkın seliydi...
Bunun böyle olacağı belliydi...
Her şey biter sel yerine döndü mü...
Dünya durmaz, bahar olur, kış olur,
Belki senin gözün yaş olur,
Ben garibim, benim gönlüm hoş olur,
Sevdiklerim ayda yılda andı mı...
Yıldız olur sana ışık tutarım,
Bülbül olur pencerende öterim.
Yer altında belki rahat yatarım
Yer üstünde çektiklerim dindi mi...
Şimdi yaşamayı tatlı bulursun,
Koşarsın, gülersin, tez yorulursun,
Bir gün olur yine bana gelirsin
Deli gönlün yaşamağa kandı mı...
UNUTAMADIM
Gönlümü avutamadım,
Seni sökp atamadım,
Ben ahtımı tutamadım,
Yar, seni unutamadım.
Bahtın lütfuna ermişim,
Gönlümü sana vemişim,
Meğer ne çok severmişim,
Yar, seni unutamadım.
Gönül bir acayip deli,
Yarin azadolmaz kulu.
Bilemedim, neylemeli?
Yar, seni unutamadım.
Kalksam gönlümü azada
Eski günler gelir y?da;
Bu nisyan dolu dünyada
Yar, seni unutamadım.
Kendimi alırdım gama,
Yerleşin kaldın kafama;
Unutmak istedim ama
Yar, seni unutamadım
UZAKTA
Her gün seni arıyorum,
Niçin benden uzaktasın?
Dağa taşa soruyorum:
Niçin benden uzaktasın?
Yanık bir bülbül ötüyor,
Sesini hatırlatıyor;
Yüzün gözümde tütüyor,
Niçin benden uzaktasın?..
Çimenler sararıp yanmış,
Çiçekler yere kapanmış,
Yeryüzü çöllere dönmüş,
Niçin benden uzaktasın?..
Şu köşede otururdun,
Şurada ayakta dururdun,
Şurada salınır yürürdün;
Niçin benden uzaktasın?..
Yüzüm gülmeye üşenir,
Gözümden yaşlar boşanır,
Sen yokken nasıl yaşanır?
Niçin benden uzaktasın?..
YETMEZ Mİ?
Aşk seni harab etmez mi?
Takatını tüketmez mi?
Sendeki ateş bitmez mi?
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Aşkına yoktur enzade,
Aklını aldı o taze,
Aleme oldun kepaze,
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Yar yoluna baktırdığın,
Uykusuz bıraktırdığın,
Aşk yüzünden çektirdiğin,
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Hangi derdimi sayayım?
Aşka nasıl dayanayım?
Yandım, daha mı yanayım?
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Göğsümde tıkanır sesim,
Yok yaşama hevesim;
Ben bir dermansız bikesim.
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
|
|
Ziyaretçi
|
|
Yazılış Tarihi: 12/11/2008 Saat 16:17 |
|
|
bence68 tarafından yazıldı
Yazılış Tarihi: 19/2/2008 Saat 17:22
FİKİR VE KüFüR...
...Biz demişiz ki : Bu memleketin istiklali her şeyden
üstündür. Milletin
oluk gibi kan akıtarak kazandığı bu istiklali, siyasi
oyunlara alet
edip, elden kaçırmayalım. Somurucu devletlerin elinde
oyuncak olmayalım.
Cevap vermişler : Hain, satılmış, Bolşevik
ajanı !
Biz demişiz ki : Halkın selametini temin ile
vazifelendirilmiş olanların
siyaset oyunlarına katılmağa, halka zulmetmeğe, onu
dövmeğe ve halkın
sırtına binmeğe, onu tabutluklarla kapatmağa
hakları yoktur. Bunun
önüne geçilsin.
Cevap vermişler : Bozguncu, devlet düşmanı,
anarşist.
Biz demişiz ki : Yıllardan beri arkası gelmeyen dalavereler,
arsa oyunları, memleket dışına para kaçırma
rezaletleri, esrarı çözülmeyen
cinayetler, millet mali soygunculukları alıp
yürümüşür. Öte yanda,
millet karasabanın arkasında donsuz didiniyor. Bu
gidişatın sonu
hayra çıkmaz.
Cevap vermişler : Mufsid, tezvirci, komünist !
Biz bir fikir ortaya atmışız onlar bize cevap yerine,
küfür savurmuşlar.
Bu tur bir mücadelenin zevkli olmadığı meydanda...
Lakin, yüreğimizi
ferahlatan cihet su ki, halk, o iyiyi kötüden, doğruyu
eğriden ayırmakta
hiç şaşmayan varlık, hep bizim
tarafımızı tutuyor.
Var olsun...
Sabahattin Ali "Markopaşa Yazıları ve Ötekiler"
---------------------------------------------------------------------------
-----
Bu da benim Cahil Yorumum:
40’ lardan bu güne aralıksız değişiklik var
mı? Halk desteği hariç, halk geriye gitmiş
sanırım...
____________________
İnsan sevincin ürünüdür.
Kötülüklerin, karamsarlıkların
ürünü olamazki...
|
|
Site kurucusu Cevaplar: 987 kayıt olmuş: 11/9/2006 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 15/5/2009 Saat 16:13 |
|
|
:zalkis: :zk: ____________________ Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...
|
|
|