Ne yöne gidersen git
Doğu,batı, kuzey ya da güney-
çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün!
Kendi içine yolculuk eden kişi sonunda arzı dolaşır.
Zaman durmadan akıp gidiyor. İnsan bu akışın içinde ya sürüklenen ya da
zamana yön veren konumda.Vaktin çocuğu değilse vay haline insanın! Her gün
yeniden doğmuyorsa, yenilenmek için maddi ve manevi yolculuklara çıkmayı
göze alamıyorsa çok yazık ona. Tükeniş tam burada başlıyor oysa.
Durmak yok, yola devam, cümlesini hemen hemen her gün bir vesile ile duyar
olduk. Çok önemli bir cümle olduğu halde kimse biraz olsun durup anlamı
üzerinde düşünmüyor.
Yolda olmak!
Peki, hangi yolda..? Doğru yolda, hayır yolunda… Aksi, yol değil,
uçurumdur zaten. Mevlânâ şöyle seslenir yol erbabına:
‘Her yanda bir gulyabani, seni çağırır,
Kardeş gel,
Yol istiyorsan iste buracıkta.
Sana yol göstereyim de yoldaşın olayım.
Bu ince yolda kılavuzun ben olayım.’
Hem maddi hem de manevi yolların yolcusu olmak gerek. Zira iki kanatlı
olmalı insan. Bir kanadı eksik kaldı mı uçamaz. Ruhu enginlere ulaşamaz.
Yolda devamlı olmak gerek. Tüm başarıların, ilerlemelerin ve yükselmelerin
kesiştiği nokta budur işte. Az da olsa devamlı olmak, o kutlu peygamberin
müminlere en önemli tavsiyeleri arasında değil mi?
Yeni keşiflere çıkmak gerek. Yeni yerler görmek, keşifler yapmak görgüyü ve
bilgiyi nasıl artırıyorsa, ruhun enginlere çıkması ve ilahi huzurda değer
kazanması da manevi seyahatlere çıkmakla mümkün olur. Mevlânâ’nın
(k.s) şu sözlerine kulak verelim:
Damla yurdundan gitti ve döndü,
Ve bir sedefe rastladı, inci oldu.
Yusuf ağlaya ağlaya babasından ayrılıp yolculuğa çıkmadı mı?
Yolculukta saadete ermedi mi,
padişah olmadı mı
ve zafer kazanmadı mı?
Mustafa Medine’ye doğru yola çıkmadı mı?
Orada iki dünya saltanatına ulaşıp,
yüzlerce diyarın sultanı olmadı mı?
Eğer ayağın yoksa bile kendi içine doğru yolculuğa çık,
Yakut gibi güneş ışıklarıyla renklere boyan.
Kendiden yine kendine seyahat için kalk ey hoca!
Yola çık.
Kendine gel.
Çünkü böyle bir yolculuktan dolayı toprak bile altın madeni oluyor.
Yolda devamlı olmak gerek. Aynı durakta ve makamda çok durmamalı bu yüzden.
Aynı makamda uzun süre bekletmemeli ruhu. Alışkanlık buradan yapışır
benliğe ve beraberinde gevşekliği getirir.
Menzili sürekli artırmak gerek. Hem madden hem de manen… Muvaffakiyet
işte burada gizli.
alıntı
____________________
Ben bir kitap im okudukça daha karmaşık olur hikayem