Gast 
|
 |
erstellt am: 5/12/2010 um 14:12 |
|
|
Olay geçenlerde 11 Kasım 2010 da Dalaman pazarında gerçekleşti. Elimde
alınacaklar listesi pazara gittim, bu alışverişler benim için bir tür
ritüele dönüşmüştür çünkü 4-5 aydır Dalamanda yaşıyorum ve artık neredeyse
satıcıların tamamını onlarla çay içip sohbet edecek kadar tanıyorum. Her
biri ayrı renk, ayrı hikaye. Neyse listem kolaydı... Marul(1), Dereotu(2),
Maydanoz(1), Roka (3). Tek kaprisim var bu listede, Roka mutlaka ikinci
mahsul olacak, çünkü onlar daha acı ve baharatlı oluyor.
Nerede bulacağımı gayet iyi biliyorum ya, doğru o tezgaha.
Hoş geldin, beş gittin,
dur sana çay söylüyorum, geçen hafta yoktun.
İzmirdeydim teyze, bir gün sana anlatacağım.
Söke, benim memleket, gördün mü oraları?
Gördüm üstelik bir dolu fotoğraf çektim sana söz haftaya onlarla
geleceğim.
Bu şekilde süren sohbeti, oldukça ince ve ay inanmıyorummmm frekansından
konuşan bir ses böldü.
Teyze bunlar kaça diye sordu. Bizimki de dur buradan görmüyorum, o saksılar
boy boy gelip bakayım diye cevap verdi ve tezgahın önüne doğru geçti.
İki kişiydiler, ikisi de solaryum yanığı, erkeğin üzerinde dar beyaz
gömlek, saçlar bol jöleli, kolye, deri bilezik tabi ki güneş gözlüğü, kız
tarafı sarışın, yüksek topuklu ayakkabılar, dar kot, A&F tişört (çakma mı
orijinal mi anlamadım )
Sahne tezgahın önü. Kız soruyor, teyze cevaplıyor;
- İşte bu teyze, kaça bunlar?
- Beş lira kızım.
- Peki, nedir bu? (Buradan anlayacağınız gibi, soruyoruz ama ne olduğunu
bilmiyoruz)
- Reyhan.
- Ne işe yarar?
- Yemeklere koyarlar.
- ???
- Makarnalara katıyorlar, güzel olur koku verir.
- (Yüz ifadesinden sanırsınız ki yer çekimi kanununu buldu) Evet İsmailllll
hatırladım Paper Moon da yediğimiz makarnanın sosunda vardı bundan, demek
bu onun CANLISI.
Ah be güzel ablam be diyeceğim ama durdum çünkü bu kulaklar geçen sene asma
fidanını göstererek yanındaki kadına – bak sen üzüm ağacı istiyordun,
alalım mı bunları- diyenleri de duydu…
|
|
|