Geçenlerde Dalamanda restaurant işleten bir arkadaşıma uğradım. O
anlattı
Geçen hafta başı, biz yaşlarda bi adam girdi içeri... Yanında da bi tane
çıtır. Yemek yediler filan. Sonra adam dedi ki (Biz Pazar günü nikah
dairesinde evlendikten sonra burada otuz-otuzbeş kişilik bir yemek vermek
isteriz.)
Konuştuk, ettik, anlaştık. Adam çıkardı, 200 lira verdi kapora diye... Ve
sonra da ilave etti
(İçkimizi kendimiz getircez. Ayrıca Antep'ten bi kaç tepsi baklava ve
Maraşta Ferahtan üç-beş kilo dondurma getirticem. Onları en geç Cuma günü
size teslim ederim. Pazar günü akşam sekiz gibi burada oluruz.)
Hakkaten, Cuma günü rakılar, biralar, üç tepsi baklava ve stropor kutular
içinde kaymaklı dondurmalar geldi abi.
Biz de Pazar günü erken saatte geldik. Hazırladık bunların yerini,
bekliyoruz. Saat sekiz oldu, sekizbuçuk oldu. Yok gelen giden...
Meraktayız. Dokuzu azcık geçe bir adam geldi, böyle alı al, moru mor...
(Ben O. beyin bacanağıyım. Talihsiz bir olay oldu. Tam imzayı attılar,
karı-koca ilan edildiler. Kapıdan çıkarlarken polis aldı O. beyi. Yemek
iptal kısaca...) dedi ve çekti gitti.
Herhalde adamın bir davası filan vardı. Karşılıksız çek midir, başka bir
şey midir bilmem.
Sonuçta baklavaları konu komşuya dağıttık. Dondurma dolu, vereyim mi sana
da
Allaaaahh, kediye peynir yermisin diye sormuşlar, gülmekten he diyememiş
ya. O hesap.
Verdi bana bir stropor, sağolsun. Getirdim eve. İki gecedir yiyoruz, bööle
şey olmaz ya...
Müthiş bir lezzet. Arkadaşımın söylediğine göre, adamlar dondurma yapımında
saleple beslenen keçilerin sütünü kullanıyorlarmış.
Ben onu bunu bilmem arkadaş.
Hiç tanımadığım bir adamın hiç tanımadığım biriyle olan ve benim hiç bir
zaman bilemeyeceğim problemi yüzünden evde hakiki Maraş dondurması var.
Hayat harbiden çok manyak ya...
Not: Ben bu nikah sonrası tutuklanma
işinin içinde bir kadın parmağı seziyorum gibi...