Deprecated: Function set_magic_quotes_runtime() is deprecated in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_system.php on line 22

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 1415

  Pazar, 22. Aralık 2024 05:58   User Online: 91 

Üye bilginiz

Üye merkeziniz

Özel Messajiniz

Ziyaretçi defteriniz

Üye lerimiz

Forumda çikiş

Forumlar

Genel

Kültür

Atatürk

Türkiye

Bilgilendirme

Spor

Site ve Radyo

Arsiv II Genel

Arsiv Kultur

Resim
Dostluk Resimi 9Uykusu kacmisKusCamguzeliDostluk 1Bayrak3Tabiat 4KrizantemDostluk 4Sevimli 8Tabiat 6Bebek -7Dostluk Resimi 3Crested-PigeonAmberDostluk 7adam_ve_guel.jpgSevimli 5kopek-resimleri4.jpgSevimli 16

Portal Menüsü
Bilgiller
Bilgi ekle
Ekart
Pano
Haberler
Takvim
Resimler
Şiir
Fikra
Bizi tavsiye et
Site Anket
Site kural Impressum
Download tavsiyeler
 Link Tavsiyeler
Bize ulaşım

Dostsesi.Com Kültür Forum Sisteme girmen gerek


Aşağı git
« Ön  Diğer »
küçükten büyüğe do;ğru sırala büyükten küçüğe doğru sırala      print
Konuyu açan: Konu: Yaşam da bir öykü değil mi zaten
Ziyaretçi

Ziyaretçi
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 5/12/2010 Saat 12:57  
Çocuk yaşlardaki erkek çocukları bunu hep hissederler mi, bilemem.

Ama ben 10-12 yaşlarımı sürerken kendimden beş-altı yaş büyük kızlara aşık oluyordum…

Bunlardan birisiydi Nihal... Üç kızkardeşin en büyüğü.. Onsekiz filan, en fazla…

Babamlar, amcamlar, Nihaller ve üç beş aile, hep birlikte köydeydik o zamanlar. Genellikle kış mevsimine denk gelen bayram tatillerini köyde geçiriyor, yazları ise Yozgat ve Sivasta kalıyorduk.

Yazın sıklıkla kaldığımız yer yaylada çok eski bir Rum evinden bozma bir yerdi..

Bu tatillerden birinde, sadece çocuklar ve gençlerle çıkılan yemek sonrası yürüyüşünde, Nihale olan aşkım bir şekilde deşifre olmuş ve çok muhtemel beni biraz da alaya alarak, elleriyle tak kurmuşlar, düğün marşını söylemişti, o gençler..
Nihalde benim koluma girmiş ve takın altından geçirmişti. Evlenmiştik güya...
Diğerlerinin neden o kadar güldüğünü bilmiyordum ama ben mutluydum..

Bir kaç gün sonra, bir akşam üzeri..
Hani ortalıktan el ayak çekildiği sıralar vardır, çoğunlukla herkesin odasında olduğu, belki de annelerimizin ve babalarımızın akşam yapılacak yemek için hazırlık yaptığı…

İşte öyle bir akşam üzeri... Bağların orada geziniyordum… Kimseler yok gibiydi etrafta... İlerde birisini gördüm aman Allahım Nihal oradaydı…
Bağın kenarında ağaçların dibinde gördüğüm vücut siluetine, şaka yapmak için yavaş yavaş yaklaşırken aniden döndü kendisine doğru gelen başka birisine doğru gitti... Durdum ve seyretmeye başladım..
Nihal, ağaçların dibinde, Hasanla öpüşüyordu..

Hasan, yine babamların grubundan bir ailenin, benden hemen hemen on yaş büyük olan oğullarıydı. Şok olmuştum. Nihal ve Hasan... Biz Nihalle evlenirken Hasanda oradaydı. Bunu bilmesine rağmen Nihali dudağından öpüyordu.. Öpebiliyordu.
Yalnız ağlamanın avantajını orada öğrendim… Belli olmuyordu… Kimse görmüyordu…

Yıllar sonra,
Nihalin Burhan diye birisi ile büyük bir aşk evliliği yaptığını, hamile kaldığı sırada karnında ölen çocuğu farkedemeyişlerini ve Nihalin de bu yüzden öldüğünü duydum.

Yine yıllar sonra,
1980li yılların ortasında bir tesadüf sonucu Burhanla tanıştım.. Oniki-onüç yaş büyüktü benden. Ve inanılmaz sevdim…

Yeni bir evlilik yapmıştı. Mutluydu. Nihaldende konuşurduk zaman zaman. Onu hala sevdiğini anlardım böyle zamanlarda. İkinci eşi Türkan'da kabullenmişti bunu.. Çünkü Onu da çok sevmişti, Burhan.. Sevdimi seviyordu bu adam..

1998 yılında, elli iki yaşındayken, bir kalp krizinden ölene kadar Burhan abi'den çok şey öğrendim ben. Onbeş yıla yakın bir abi-kardeş ilişkisi olmuştu aramızda..

Fosur fosur tüterdi. Ve güzel rakı içerdi.. Birisi çok konuştuğunda Bırak usturayı.. derdi.
Karşılıklı son görüşmemizde Usta. demişti bana.. Yatak odanda kapın kapalıyken, ayaklarına kapanıp ağlayabilecek kadar sevmelisin kadınını..Bu cümleyi eden adam, iki gün sonra, benim tabirimle çipuraya yatacaktı.

Kalp anjiyosuna bir gün kala, balkonda, önünde duran tabaktaki çipuraya bakarak, Türkan, koy bi kadeh rakı be. demişti.

Türkan itiraz etmek istemişti ama vazgeçmişti. Hatta iyiki de vazgeçmişti. Çünkü, elinde rakı kadehi ile döndüğünde, elleri masadan aşağıya sarkmış ve yanağının üzerinde çipuraya kafasını dayamış şekilde bulmuştu Burhanı. Çakmak mavi gözleri kapanmıştı. Sessizce..
Ama güzel bir ölümdü bu be.. Yakışmıştı Burhana.. Yastık yapmıştı balığı kendine..

Ve çok uzun yıllar sonra,
ben, Çipuraya yatan adamın bebeğini taşırken ölen ilk karısını bağda ağaçların altında öpen Hasanı görecektim, bizim apartmanda..
İkinci evliliğini yapmıştı, kendisi gibi memur görünüşlü komşularımızın dul kızı ile..

Onlar yaşıyorlardı ama, ne Nihal vardı, ne de Burhan abi kalmıştı geride.

Hasanla selamlaştık. İki kelam ettik. Öylesine.. Kuru kuruya..

Çok şey söylemek istedim. Söyleyemedim.
Bi şeyi farkettim ama…
Aynı yaşlarda olmalarına rağmen, hala hayatta olana adıyla hitap ediyor, diğerine ise ölmüş olmasına karşın ABİ diyordum..
Ziyaretçi

Ziyaretçi
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 5/12/2010 Saat 14:12  

Olay geçenlerde 11 Kasım 2010 da Dalaman pazarında gerçekleşti. Elimde alınacaklar listesi pazara gittim, bu alışverişler benim için bir tür ritüele dönüşmüştür çünkü 4-5 aydır Dalamanda yaşıyorum ve artık neredeyse satıcıların tamamını onlarla çay içip sohbet edecek kadar tanıyorum. Her biri ayrı renk, ayrı hikaye. Neyse listem kolaydı... Marul(1), Dereotu(2), Maydanoz(1), Roka (3). Tek kaprisim var bu listede, Roka mutlaka ikinci mahsul olacak, çünkü onlar daha acı ve baharatlı oluyor.

Nerede bulacağımı gayet iyi biliyorum ya, doğru o tezgaha.
Hoş geldin, beş gittin,
dur sana çay söylüyorum, geçen hafta yoktun.
İzmirdeydim teyze, bir gün sana anlatacağım.
Söke, benim memleket, gördün mü oraları?
Gördüm üstelik bir dolu fotoğraf çektim sana söz haftaya onlarla geleceğim.

Bu şekilde süren sohbeti, oldukça ince ve ay inanmıyorummmm frekansından konuşan bir ses böldü.

Teyze bunlar kaça diye sordu. Bizimki de dur buradan görmüyorum, o saksılar boy boy gelip bakayım diye cevap verdi ve tezgahın önüne doğru geçti.

İki kişiydiler, ikisi de solaryum yanığı, erkeğin üzerinde dar beyaz gömlek, saçlar bol jöleli, kolye, deri bilezik tabi ki güneş gözlüğü, kız tarafı sarışın, yüksek topuklu ayakkabılar, dar kot, A&F tişört (çakma mı orijinal mi anlamadım )
Sahne tezgahın önü. Kız soruyor, teyze cevaplıyor;
- İşte bu teyze, kaça bunlar?
- Beş lira kızım.
- Peki, nedir bu? (Buradan anlayacağınız gibi, soruyoruz ama ne olduğunu bilmiyoruz)
- Reyhan.
- Ne işe yarar?
- Yemeklere koyarlar.
- ???
- Makarnalara katıyorlar, güzel olur koku verir.
- (Yüz ifadesinden sanırsınız ki yer çekimi kanununu buldu) Evet İsmailllll hatırladım Paper Moon da yediğimiz makarnanın sosunda vardı bundan, demek bu onun CANLISI.

Ah be güzel ablam be diyeceğim ama durdum çünkü bu kulaklar geçen sene asma fidanını göstererek yanındaki kadına – bak sen üzüm ağacı istiyordun, alalım mı bunları- diyenleri de duydu…
Cevap 1
Ziyaretçi

Ziyaretçi
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 5/12/2010 Saat 14:23  
Geçenlerde Dalamanda restaurant işleten bir arkadaşıma uğradım. O anlattı

Geçen hafta başı, biz yaşlarda bi adam girdi içeri... Yanında da bi tane çıtır. Yemek yediler filan. Sonra adam dedi ki (Biz Pazar günü nikah dairesinde evlendikten sonra burada otuz-otuzbeş kişilik bir yemek vermek isteriz.)
Konuştuk, ettik, anlaştık. Adam çıkardı, 200 lira verdi kapora diye... Ve sonra da ilave etti

(İçkimizi kendimiz getircez. Ayrıca Antep'ten bi kaç tepsi baklava ve Maraşta Ferahtan üç-beş kilo dondurma getirticem. Onları en geç Cuma günü size teslim ederim. Pazar günü akşam sekiz gibi burada oluruz.)

Hakkaten, Cuma günü rakılar, biralar, üç tepsi baklava ve stropor kutular içinde kaymaklı dondurmalar geldi abi.

Biz de Pazar günü erken saatte geldik. Hazırladık bunların yerini, bekliyoruz. Saat sekiz oldu, sekizbuçuk oldu. Yok gelen giden... Meraktayız. Dokuzu azcık geçe bir adam geldi, böyle alı al, moru mor... (Ben O. beyin bacanağıyım. Talihsiz bir olay oldu. Tam imzayı attılar, karı-koca ilan edildiler. Kapıdan çıkarlarken polis aldı O. beyi. Yemek iptal kısaca...) dedi ve çekti gitti.

Herhalde adamın bir davası filan vardı. Karşılıksız çek midir, başka bir şey midir bilmem.
Sonuçta baklavaları konu komşuya dağıttık. Dondurma dolu, vereyim mi sana da

Allaaaahh, kediye peynir yermisin diye sormuşlar, gülmekten he diyememiş ya. O hesap.

Verdi bana bir stropor, sağolsun. Getirdim eve. İki gecedir yiyoruz, bööle şey olmaz ya...

Müthiş bir lezzet. Arkadaşımın söylediğine göre, adamlar dondurma yapımında saleple beslenen keçilerin sütünü kullanıyorlarmış.

Ben onu bunu bilmem arkadaş.

Hiç tanımadığım bir adamın hiç tanımadığım biriyle olan ve benim hiç bir zaman bilemeyeceğim problemi yüzünden evde hakiki Maraş dondurması var.
Hayat harbiden çok manyak ya...
Not: Ben bu nikah sonrası tutuklanma işinin içinde bir kadın parmağı seziyorum gibi...
Cevap 2
Ziyaretçi

Ziyaretçi
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 12/12/2010 Saat 12:26  
Arkadaşlar kendime bir yer bulmuşken yazılarımı buraya yazayım dedim...

Ne saygıdeğer Life23 e eziyet olsun ne de olurya okuyana eziyet olsun ;)



Nedir bendeki bu RAKI aşkı çözemedim, fahri eşim gibi mübarek…

Geçenlerde portakal liman bahçesinde bizim ekiple tavlaydı muhabbetti takıldık…sonra ne yapsak derken ekibimizin ineği modundaki ama aşırı sosyal bir arkadaşımız (kendisi yakında alkolik olacak) içelim diye bizim kafamıza girdi…bende ne cinsim eşofmansız ben içmem, rahat olamam önce bir eve gideyim üstümü değiştireyim dedim… ekip alışık olduğundan şaşırmadı, onlarıda gazladım herkes eşofmanları çeksin öyle gidelim arkadaşlara diye…velhasıl en rahat moda geçtikten sonra rakımızı aldık gittik…

evin sahibi olan arkadaşlada benim parolam var… içki içeceksek ilk şarkı bu akşam bütün meyhaneleriniii dolaştım İstanbulun olur, şarkıyı açtığımız gibi bir başladık içmeye, ne çekiştirilmeyen komutan kaldı, ne konuşulmadık siyasi parti kaldı, ne eski aşklar…

ne şarkılar tükettik var ya akıllara zarar… ne türk sanat müziği kaldı, ne türküler, ne eski poplar ne arabesk… hepsi tarafımızdan tüketildi…

100 tane falan şarkı söylemişimdir (tamam biraz attım )ama berbat sesimle pencereden kar geliyor türküsünüde söyledim ya ölsem gam yemem artık…

şiir bile okudum ya, hatta atıştık arkadaşla karşılıklı, ben Cemal Süreya'dan başlıyorum O Can Yücel'le devam ediyor... bağlamalarıyla karşılıklı atışan aşıklar gibiydik valla…

bu arada baya mozaik bir grubumuz var gruptaki en sevdiğim arkadaşım alevi, koyu solcumuz var, sosyal demokratımız var, koyu milliyetçimiz var… ama tartışmalarımız çok sakin ve zevkli oluyor… kimse kimseyi kırmaz, ses yükseltmez, iyiyiz yani…

ortak paydalarımız, hepimizin Türk olması, Atatürkçü olması, vatansever olması ve anti ampulcü olması

neyse gecenin sonunda kendimizi çorbacıda bulduk… çorbacıda mübarek abuk subuk tiplerle dolu, dengesini kaybedip yürüyemeyen etekli full makyajlı cins cins ablalar, takımlı abiler falan… içelim şu çorbalarıda bir an önce gidelim modundayız… o aceleyle çorbayı nasıl içtiğimi anlamadım…

son olarak Sezen Aksu'dan yine mi çiçek şarkısını söyleyerek yolda, evlere dağıldık…

iyiydi yani bir kafa dağıtmak farz olmuştu hepimiz için, geçenki muhabbet iyi geldi, artık tam gaz işime adapte olabilirim
Cevap 3
« Ön  Diğer »        print
Yukarı git


mxBoard, © 2006 by pragmaMx.org, based on eBoard, XMB and XForum

Giriş

Kullanıcı Adı:

Şifre:

Sprache
Arabirim Dilini Seçin:

Almanca Fransızca Türkçe İngilizce
Son 5 Bilgi
Happy Birthday


Bugün hiçbir kullanıcımızın doğumgünü yok!
Etkinlik Takvimi
Aralık 2024
  1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31  

Fuarlar
Toplantilar
Konserler
Festivaller
Kültür Sanat
Anma Günleri
Dogum günü
Dini Bayramlar
Özel Günler
Resmi Bayramlar
üye Puani
  1. Rojin: 10 976 Puanlar
  2. asliyok: 4 432 Puanlar
  3. HarmanYeli: 4 396 Puanlar
  4. KizilZora: 2 048 Puanlar
  5. life23: 1 675 Puanlar
  6. gokkiz: 1 657 Puanlar
  7. BirNefes: 1 048 Puanlar
  8. Erasmus: 984 Puanlar
  9. -Pozan-: 785 Puanlar
  10. Siyahinci: 623 Puanlar
Son Şiirler
SAKLI SEVDAM
(8098 okuma)
Hatırlarmısın .!
(11182 okuma)
Mektup......
(11996 okuma)
ANADOLU GARIBI
(12021 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(11783 okuma)
YAŞAMAYA DAİR
(12011 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(12176 okuma)
TOP Download
  1. AntiVir Personal - Free Antivirus
       [Hits: 979 x]
Link ler
  1. VOLKAN KONAK
  2. Yusuf Hayaloglu
  3. Full dizi izle

Bu sitedeki tüm logo ve markalar sahiplerinin malıdır. Diğer detayları Künye bölümünde bulabilirsiniz .

Haberlerimizi RSS kullanarak yayınlayabilirsiniz.

Bu site pragmaMx 0.1.11 tabanlıdır.

Yorumlar yazarların sorumluluğu altındadır,
geri kalan her şey © 2004 - 2024 by Dostsesi - Stimme der Freundschaft