Yaşantısı hakkında elde yeterli bilgi yoksa da; 1849'da Hacı Bektaş Tekkesi
postunda oturduğunu ve 1868 yılında öldüğünü gösteren belgeler vardır. Bir
şiirinde asıl adının Ali olduğunu söyler:
Mahlasım derler Türabi, namım el- hac Ali.
Doğduğu yerde kesinlikle bilinmiyor. Kimi kaynaklar Ankara'lı, Yanya'lı ve
Koniçeli olduğunu belirtiyorlarsa da, aynı mahlas ile yazan birkaç ozanın
bulunduğu sanılıyor. Divanı basılmıştır (1294/1878). Divandaki şiirlerin
çoğu aruzla yazılmıştır. Heceyle olanlar da halk geleneği işlenmiştir;
divan edebiyatı örnekleri pek başarılı değil. Koşuk düzeni acemicedir. Yine
de Türabi, Bektaşilerin değerli ozanlarındandır. Daha çok divan şairi
Fuzuli'nin etkisinde kalmıştır. (C. Öztelli ).
On dokuzuncu yüzyılda yaşamış bir Bektaşi ozanı olarak bilinen Türabi
bir Bektaşi ulusu Yanbolu'lu Hacı Türabi Dede-Baba olarak tanınır. Çorum'lu
Seyyid Hasan Hüsnü Dede- Baba'nın 1849'da ölümü üzerine, Hacı Bektaş
dergahı postuna oturur. 19 yıl meşihat ettikten sonra, 1868'de ölür. Hacı
Bektaş türbesinin girişinde sol yanda bulunan tümsek üzerinde gömülüdür.
Bektaşi tarikatında Türabi mahlaslı yedi ozan gelip geçmiştir. Fatih
dönemi erenlerinden Türabi Baba, sonra Afyon'lu Türabi Baba, on dokuzuncu
yüzyılda yaşamış ve Koniça'da gömülü bulunan Yanya'lı Türabi Baba, yirminci
yüzyılda yaşayan Kumluca'lı Türabi Baba, Girit'li Mustafa Türabi Baba,
Süleyman Türabi Baba ve Kula'lı Mehmet Türabi Baba. (T. Koca)
Prof. M. Fuat Köprülü, İkdam gazetesinde yayınlanan bir yazısında;
Türabi mahlaslı şiirlerin, hangi Türabi'ye ait olabileceğini
belirleyememiş. Ankara'lı bir Türabi'den söz etmiştir. Sadettin Nüzhet
Ergun, Üniversite kitaplığı memuru Sabri beyden şu bilgiyi aktardığını
yazar. Nereli olduğu bilinmeyen ve yaşam hikayesi hakkında bilgimiz olmayan
Türabi'ye ait Üniversite kitaplığında bir divan bulunmaktadır. Bu divanın
240. sayfasında kendisinin Pir evi dedikleri Kırşehir dergahının Babası
iken, 1868'de öldüğü yazılıdır. Bu divan yaklaşık 2800 beyitten
oluşmaktadır. İçinde: 1 Münacaat, 331 gazel, 1 Tarih, 1 Naat, 2 Mersiye, 1
Sakiname, 3 Terciibend ve terkibibend, 5 Müseddes. 5 Muhammes, 20 Murabba,
23 Koşma bulunmaktadır. Bu divan harf sırasına göre dizilmiştir. Türabi,
Kul Turab, Turab mahlaslarını kullanır.
Nerede ve ne zaman doğduğu, kimin oğlu olduğu ve yaşamı konusunda bilgi
yok. Abdülbaki Gölpınarlı Yanbolu'lu olduğunu belirtiyorsa da kaynak
göstermiyor (AleviBektaşi Nefesleri, s: 19 ). Hacı Bektaştaki Pir evinde
postnişin olduğu (1849-1850) ve orada öldüğü biliniyor.
Atilla Özkırımlı Alevilik- Bektaşilik Edebiyatı adlı yapıtında; Halk
şairleri arasında büyük bir ün kazanmış olan Türabi, daha çok aruzla ve
divan geleneğine bağlı şiirler yazmıştır. Fuzuli'yi izlemeye çalışan bu tür
şiirlerinin dışında heyecanla yazdığı nefesler, Bektaşi edebiyatının ortak
özelliklerini taşır. 1868 yılında vefat ettiği biliniyor.
Divanının eksik bir basımı yapıldı (1877) diyor. Çankırı'lı Aşık Ali Rıza
bir şiirinde ondan sevgi ve saygıyla söz eder.
Ali Rıza enginlerden enginim
Sermayem yok ama gayet zenginim
Hacı Türabi'den elim var benim
Türab ol ey gönül engine gel gel
Acaba bu Türabi Çankırı yakınlarında türbesi bulunan Türabi mi?
Rahmetli Turgut Koca Türabi hakkında ayrıca şu açıklamayı da yapar:
"Amerikan dergahının babası olan Recep Ferdi Baba'nın bana yolladığı (İslam
Tasavvufu ve Bektaşilik) adındaki Arnavutça kitabında, Türabi mahlaslı
şiirlerin yazarını, Hacı Bektaş postnişini Hacı Ali Türabi olarak
göstermektedir. Bektaşilik geleneğinde de bu böyledir.
Şimdi, Sadeddin Nüzhet Ergun'un, Sabri beyin ve Recep Ferdi Baba'nın
belirlediği bu olguya biz de katılır, Türabi mahlaslı nefesleri yazan
şairin, Yanbolu'lu Hacı Ali Türabi Baba olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Hacı Ali Türabi Baba'nın bir divanı da Ankara Kütüphanesindedir. Al 3/26
numarada kayıtlıdır. Yine Ali Emiri kitapları arasında 656 numaralı dergide
iki destanı vardır.''
Şiirlerinde akıcı, sıcak, çekici, duru ve yalın bir dil kullanmıştır.
Tarikatın tüm güzellikleriyle, inceliklerini büyük bir başarı ve ustalıkla
şiirlerine yansıtmıştır. Din dışı sevgiyi bazı şiirlerinde derinlemesine ve
vurgulayarak işlemiştir. Hz. Ali ve ehlibeytine duyduğu derin sevgi ve
bağlılığı her an dile getirmeyi bilmiş, Hacı Bektaş Veli'nin ulu ve yetkin
kişiliğinden saygıyla ve huşu içinde söz etmiştir. Tüm şiirleri toplanıp
yayınlanmıştır. Aruz ve hece ölçülerini kullanmıştır. Şiirlerinden
kendisini her yönden yetiştirdiği, derin bilgi sahibi olduğu, yaşama
iyimser ve umut dolu bir anlayışla baktığı, Bektaşi felsefesini tüm
incelikleriyle yaşayıp uyguladığı anlaşılmaktadır.
Türabi haline şükreyle herdem
Rıza-yı Hak gözet olagör ebsem
Surette zillette görünürse adem
Manada, Huda'da nimet bizimdir
____________________
Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.