Deprecated: Function set_magic_quotes_runtime() is deprecated in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_system.php on line 22

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 315

Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /www/htdocs/w00c089c/dostsesi.com/forum/includes/mx_api.php on line 1415

  Pazar, 22. Aralık 2024 12:25   User Online: 54 

Üye bilginiz

Üye merkeziniz

Özel Messajiniz

Ziyaretçi defteriniz

Üye lerimiz

Forumda çikiş

Forumlar

Genel

Kültür

Atatürk

Türkiye

Bilgilendirme

Spor

Site ve Radyo

Arsiv II Genel

Arsiv Kultur

Resim
AglayanManzara -8Cicek -4TutukluGecesefasiKardelenTabiat 7Dostluk 8HayatSevimli 8Manzara -3Dostluk Resimi 1BirbenSensizBebek -9Sevimli 5Sevimli 7Son BaharTabiat 8Bebek -1

Portal Menüsü
Bilgiller
Bilgi ekle
Ekart
Pano
Haberler
Takvim
Resimler
Şiir
Fikra
Bizi tavsiye et
Site Anket
Site kural Impressum
Download tavsiyeler
 Link Tavsiyeler
Bize ulaşım

Dostsesi.Com Kültür Forum Sisteme girmen gerek


Aşağı git
« Ön  Diğer »
küçükten büyüğe do;ğru sırala büyükten küçüğe doğru sırala      print
Konuyu açan: Konu: RUHSATÎ (1835-1911) / Biografisi
Senior Member
Senior Member


Cevaplar: 884
kayıt olmuş: 26/5/2008
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 18/7/2009 Saat 03:17  
A.

Bir şiirinde;

Elli birde zuhur edip
Doğup cihana gelelim ben

diyen Ruhsatî, H. 1251 (Miladî 1835) yılında doğmuştur. Yine bir şiirinde;

Sultan Mehmet şant zat-ı âlişan
Erer maksuduna pâyına düşen

ifadelerinden de onun Sultan Mehmet Reşat devrini (1909-1918) idrak ettiğini anlıyoruz. Vehbi Cem Aşkun, Ruhsatî’nin cülustan iki yıl sonra, yani 191I’de vefat ettiğini söylüyor. Eflatun Cem Güney de; “Ruhsatî... 1327 (191l)’de yetmiş altı yaşında gözlerini kapamıştır” diyerek, Aşkun’u destekler.

Bir köy şairi olan Ruhsatî, Sivas’ın Deliktaş bucağında doğmuş ve ömrünün hemen hemen tamamını burada geçirmiştir. Onun;

Dedem vilayeti gitsem Tonus’a
Saklamaz sırrını sezegen olur

sözlerinden, soyunun Tonus (yeni adı; Altınyayla) ilçesinden geldiği hükmüne varıyoruz.

Ben bilirim Şeyh Mehmet’tir pederim
RUHSATî’ye eş ben oldum ağlarım

deyişinden, Ruhsatî’nin babasının Mehmet olduğunu öğreniyoruz. Fakat şiirlerinde annesinin ismine yer vermemiştir. Eflatun Cem Güney, annesinin isminin Safiye olduğunu ifade etmiştir.

Ruhsatî on iki yaşında öksüz ve yetim kalmış; bu bakımdan kuvvetli bir tahsil görememiştir. Bir divandaki;

Eğer nikâhtan sorarsan dördü bitirdim tamam
Eğer evlattan sorarsan yiğirmi üçtür heman

ifadelerinde, dört kere evlendiğini ve bu evliliklerden yirmi üç çocuğu olduğu neticesine varıyoruz. Eşlerinin adı sırasıyla şöyledir: Mihri, Ayşe, Fatma ve Mühimme. Bunlardan Mihri, oğlu Âşık Minhacî’nin annesidir.

Ruhsatî, uzun müddet Deliktaş ağalarından Ali Ağa’nın yanında azap durmuştur. Kimi zaman Tecer’deki değirmenlerin su işlerinde çalışmış, kimi zaman da köyünde kiracılık, rençperlik ve çobanlık yapmıştır. Bazen de inşaatlarda bennelik (duvarcılık) yaptığı olmuştur. Zaman zaman gurbete çıkan Ruhsatî ömrünün sonlarında köyünde imamlık yapmıştır. Ömrü fakirlikle geçen Ruhsatî, ufak-tefek yardımlar haricinde kimseden arzuladığını bulamamıştır. Mezarı, doğduğu yer olan Deliktaş’tadır

Ruhsatî, bedeli bir âşıktır. Birgün Kertme köyü mezrasında uyuyakalmış ve bu sırada pirlerin verdiği badeyi içmiştir. Aşağıdaki sözlerinden de anlaşılacağı üzere, kendisi de zaman zaman bunu dile getirmiştir.

Bir gece menamda gördüm muhabbetin badesin
İçmeden mest eyledi fincana aklı m yetmedi

Baktım bir bade sundular yatarken bir gecen ben
Anasından doğduğuna oldu pişman sanmasın

Ben değilim Hak söyletir dilimi
Bade içtim kimse bilmez hâlimi

Asıl adı Mustafa olan Ruhsatî’nin mahlasını Şeyh İbrahim Efendi vermiştir.

Kimi Ruhsatî der kimisi koca
Kimisi âşık der kimisi hoca
Kimisi Cehdi’ der kimisi yuca
Gazaya razı ol belâya sabur

Bir zaman İcadi bir zaman Cehdî
Şimdi de Ruhsati baba dediler

sözlerinden anlaşılacağı gibi, her ne kadar İcadî, Cehdi mahlasını da kullandığını söylüyorsa da biz, bu mahlaslarla söylenmiş şiirine rastlayamadık.

Ruhsatî, irticali olan fakat saz çalmayan bir âşıktır. Hakkında yazılmış kitaplarda ve makalelerde, saz çaldığından söz edilmişse de bunun böyle olmadığını bizzat kendisi ifade etmiştir.

Ne çöğürüm ne kavalım ne sazım
Ne bir Hakk’a yarar vardır niyazım

Saz ile söz ile alınmaz meydan
Ruhsat’ın mahlası serpilmedikçe

Ruhsatî’nin pek çok âşıkla karşılaştığı şüphesizdir. Ancak biz bunlardan Hacı Necati, Âşık Halil ve Kanaklı Sefilî gibi isimleri tespit edebildik.

Fiziki olarak uzun boylu, beli bükük, çil yüzlü, çakır gözlü, sarı sakallı bir yapıya sahip olan Ruhsatî, karakter itibariyle de ideal insan vasıflarına sahiptir. Basiret, kanaat, tevazu ve izan sahibidir. Haramdan, koğ, ve gıybetten kaçınmış; sır saklamasını bilmiştir. Kimsenin azına çoğun karışmamış; kimsenin malına göz dikmemiştir. Samimi bir Müslüman olup İslâm Peygamberini aşk derecesinde sevmiştir. Önceki kaynaklarda Bektaşî olduğu ileri sürülmüşse de Ruhsatî, kendisinin de pek çok şiirinde belirttiği gibi Nakşibendi tarikatine mensup bir âşıktır. .


____________________
Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster
Senior Member
Senior Member


Cevaplar: 884
kayıt olmuş: 26/5/2008
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 18/7/2009 Saat 03:18  
B. EDEBÃ?Ž VE FİKRİ YöNü

1. Şiirlerin Teknik Yapısı
a. Vezin
XIX. yüzyılın seçkin halk şairlerinden olan Ruhsati, şiirlerinin çoğunu hece vezni ile yazmışır. Ancak aşık ömer, Dertli, Emrah, Seyrani gibi geleneğe uyarak aruz vezni yahut hecenin 14 ve 15’li şekilleri ile şiirler (divanlar) yazdığı da olmuşur. Sözgelişi Uğru ile Kadı Hikayesi’ni aruz vezni ile yazmışır. Ne var ki, pek çok halk şairinde rastladığımız gibi aruz vezninde başarılı olamamışır. Hece vezninde olan divanları 7+7 yahut 8+7 duraklıdır. Ruhsan, bu tür şiirlerde genellikle olaylara ve mistik düşüncelere yer vermişir. Her ne kadar divan adını verdiğimiz bu şiirlerde veciz sözler söylemişse de Ruhsati, asıl başarısını hece vezinli şiirlerde göstermişir.

Ruhsan, en çok on bir heceli şiirler söylemişi. Bunu sekiz heceli şiirler takip eder.

aşık-ı didar
Allah Allah de
Dağıtsm keder
Allah Allah de

veya;

Yola sevdiğim yola
Kolun boynuma dola
Zülüfünü sağa sola
Bölüşü bir hoşçadır

şeklinde gördüğümüz beşli yahut yedili şiirleri ise azınlıktadır. Ruhsati’nin gerek on bir, gerekse sekizli şiirlerinden duraklar sağlamdır. On birli şiirlerde 6+5 ve 4+4+3, sekizli şiirlerinde 4+4, 5+3 ve 3+3+2 duraklarını kullanmışır.

b. Kafiye

Türk halk şairleri genellikle yarım kafiyeyi kullanmışlardır. Ruhsati’nin şiirlerinde de aynı özellik vardır.

Vuslatına yol bulmaya iverim
Sana gelen gazaları savarım
Aman küsme gözlerini severim
Yüzümden bezmede meramın nedir

dörtlüğünde görülen yarım kafiyeler şiirin tamamına hakimdir. Fakat birçok şiirinde;

On altıya kadar verdim yaşını
Yenice sevdaya salmış başını
El yanında yıkar gider kaşını
Tenhalarda gülüşünü sevdiğim

dörtlüğündeki gibi tam kafiyelere ve;

Her nereden baksam nazarıma gel
Cam dükkanı açtım pazarıma gel
ölürsem ziyaret mezarıma gel
Başıma bir çiçek yadigar eyle

örneğindeki gibi zengin kafiyelere rastlarız.

Ruhsati’nin dili sadedir şiirlerinde zorlama yoktur. Hece, durak, kafiye ve rediflerde titiz davranmış; anlam bütünlüğüne dikkat ederek daha güçlü, daha kalıcı şiirler söylemişir. Kelimeleri seçerken tesadüflere yer vermemişir. Sözgelişi, “çalar” döner ayaklı şiirinde Türkçe’yi nakış nakış işlediğini görmekteyiz.

Yenice bir bağa bağıban oldum
Lebi sükker yanakları al çalar
Kemhalar giyinmiş servi boyuna
İnce bele lahuriden şal çalar

Benim mecnun olduğumu bilir de
Emsin diye dudağına bal çalar

Kerem et sevdiğim çıkma dışarı
Seher yeli zülüfünden tel çalar

Kerem eyle Ruhsati’yi unutma
Düşmanlar sevinip bize el çalar

Yukarıdaki sözlerde “çalmak” kelimesi değişik anlamda kullanılmışır. Şiirde; “al çalmak” benzemek, “şal çalmak” örtmek, kuşanmak, “bal çalmak” sürmek, “tel çalmak” alıp götürmek, “el çalmak” vurmak anlamlarındadır.
Yine bir şiirinde;

Kimse bilmez hikmetinin batnı ne
Kim bilir ki zahiri ne batnı ne
Habibim de taş bağladı batnına
Aklına burayı getirsin demiş

diyen Ruhsati, bize güzel bir cinas örneği veriyor.

Ruhsati’nin destanlar dışında kalan şiirleri, genellikle 3-5 dörtlükten oluşur. İlk dörtlüğün kafiye düzeni (abab) yahut (abcd) şeklindedir. Diğer dörtlüklerin ilk üç dizesi kendi arasında, dördüncü dizeler ilk dörtlüğün ana kafiyesi ile kafiyelidir.


____________________
Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 1
Senior Member
Senior Member


Cevaplar: 884
kayıt olmuş: 26/5/2008
Durum: Çevrimdışı
Cinsiyet: Bayan
red_folder.gif Yazılış Tarihi: 18/7/2009 Saat 03:19  
c. Dil ve üslup

Anlatmak istediği düşünceyi, şiirlerinde gayet ustalıkla dile getiren Ruhsati, konuyu dinleyiciye veya okuyucuya haber vererek şiirine başlar. Aynı tavrı diğer aşıklarda da görürüz. Bunu takip eden dörtlüklerde olay, durum, duygu, düşünce, dilek dile getirilir. aşıklar vermek istedikleri mesajlara, dörtlüklerin üçüncü ve dördüncü dizelerinde yer verirler. Asıl söylemek istediğini de son dörtlüğe saklar. Ruhsati de bu usulü kullanmakla, diğer aşıklardan ayrı düşmez.

Şiirlerinde tasvire fazla yer veren Ruhsati, bunda başarı sağlamışır. Bir köy şairi olduğu için, pek çok şiirinde ağız özelliklerine bağlı kalmış, oldukça fazla yekun tutacak kadar mahalli kelime kullanmışır.

2. Şiirlerdeki Konular:

Halk şairleri halkın duygularına, düşüncelerine, inançlarına, dünya görüşlerine, dertlerine, isteklerine, bunalımlarına, hülasa bütün ferdi ve sosyal meselelerine tercüman olan kişilerdir. Sözleri, anlamlı, özlü ve etkileyici olup, aynı zamanda gerçeği ve doğruyu yansıtır.

Türk halk şiirinde işlenen konular müşerektir. Bir başka deyişle, bir aşığın şiirinde yer verdiği konuya, bir başka zaman ve bir başka yörede herhangi bir aşık da yer verir. Ruhsati de bu konulara yer vermekle, müşerek bir geleneğin bir üyesi olduğunu ortaya koyar.

Ruhsati, şiirlerinde genellikle köy hayatının özelliklerini yansıtmışır. Duygu ve düşünce alemi, köyde gördüğü intibalarla doludur. Bunun yanın da duyduğu ve bildiği konulara da yer verdiği olmuşur. Şiirlerinin mihverini halk kültürü ve kendi intibaları oluşurur.
Ruhsati’nin hemen her konuda deyişi vardır. Pek çok aşıkta rastladığımız başa aşk, tabiat ve gurbet, öğüt, taşlama ve tenkit, mistik düşünce fanilik olmak üzere dert, şikayet, dilek konulardaki şiirleri Ruhsati’de de bulabilmekteyiz. Ancak zamana ve mekana bağlı olarak konuyu ele alış tarzında ve üslupta, aşıklar arasında farklılık gözükür.

3. Şöhreti, Etkilendiği ve Etkilediği aşıklar
a. Etkilendiği Aşıklar


Türk halk şairlerinin söylediği şiirler, aitliği bakımından iki cephelidir; kendisine ait şiirler, usta malı şiirler.

aşıklar usta malı şiirleri söylerken, daha çok çevresinde iz bırakmış aşıkların veya ustasının ya da kendisinden önce yaşamış meşhur halk şairlerinin deyişlerini söylemeye dikkat eder. öyle an gelir ki, gençliğinden beri usta malı söyleyen şair, zihnine yer eden sözleri ve kafiyeleri kendi şiirlerinde de kullanmaya başlar. Konusu, sözleri ve kafiyeleri aynı olan bu şiirlerin zamanla karmaşıklığa yol açtığı olur.

Ruhsati’nin şiirleri incelendiğinde en çok Karacaoğlan’ın etkisinde kaldığı görülür. Bilhassa beşeri aşk konulu deyişlerinde, bu etki daha fazladır.

XVII. yüzyılın güçlü temsilcilerinden aşık ömer ve Gevheri’nin de Ruhsati’de etkisi görülür. Bilhassa “divan”larında aşık ömer’in etkisi daha belirgindir. Ayrıca Ruhsati, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet üstadım Dadaloğlu gibi aşıklarla, çağdışı aşıklardan Dertli ve Seyrani’nin de etkisinde kalmışır.

b. Etkilediği aşıklar


Ruhsati, ömrünün çoğunu Deliktaş’ta geçirmişir. Gerek kişiliği, gerekse kuvvetli deyişleriyle çevresinde sevilmiş ve sayılmışır. Sağlığında bizzat, öldükten sonra da şiirleriyle pek çok aşığa ustalık yapmışır.

Ruhsati’den etkilenen aşıkların başında oğlu Minhaci gelir. öyleki halk, çoğu zaman ikisinin şiirini birbirine karışırır olmuşur. Her ikisinin şiiri de dil, üslup ve konu bakımından oldukça benzerlik gösterir. Ancak Minhaci’nin şiirlerinde daha yanık ve daha içli bir eda hakimdir.
Minhaci’den başka Mesleki, Zakiri (Noksani), Emsali ve Tabibi gibi aşıklar da Ruhsati’den etkilenmişlerdir. Ayrıca Bekir Kılıç, Ehrami, Gafili, Hamza, Hitabi, İsmeti, Kelami, Kenani, Memiş Eroğlu, Muzaffer, Nedimi ve Zakir gibi günümüz şairlerinin aşık olmalarında Ruhsati’nin şiirlerinin etkisi olmuşur. Bu etkilenmede asıl sebep, onların Ruhsati’yi usta kabul etmeleridir. Sözünü ettiğimiz aşıklar, pek çok şiirlerinde Ruhsati’nin işlediği konuları işlemişler, aynı kafiyeyi kullanmışlardır.

Ruhsati, Sivas civarında avam tabakasının çok sevdiği bir kişidir. öyleki halk, kendisini veli olarak bilmektedir. Sağlığında insanlardan ilgi göremeyen ve mutsuz bir ömür sürdüren Ruhsati;

Sağlığımda beni teperler
ölünce mezarım öperler

demiş ve öldükten sonra kıymetinin anlaşılacağını hissetmişir. Bugün mezarı kutsal bir yer olarak bilinmekte olup, halk toprağını bazı hastalıklarda kullanmaktadır.

c. Ruhsati Kolu

Toplumun birçok kesiminde gördüğümüz çırak yetişirme geleneği, Aşık Edebiyatında, aşıklığın yaşatılmasında da önemli bir yer tutar. Usta aşık, saza-söze kabiliyeti olan bir genci yanında gezdirmek suretiyle, zamanla onun aşık olmasını sağlar; günü gelince mahlasını verir. çırak da zamanı gelince ustasının izniyle şiirlerini çalıp söylemeye başlar. Ustasının ölümünden sonra meclislerde, sohbetlerde onun şiiriyle söze başlar, adını yaşatır izinden gider.

Aşık Edebiyatında çıraklık geleneği çerçevesinde birbiri ardınca yetişen aşıklar, odak hüviyetindeki aşıkta hakim olan üslup, dil ve konularına bağlı kalır. Zamanla bu gelenek zinciri içinde bir aşık kolu ortaya çıkar. Edebiyatımızda bu şekilde vücut bulmuş Erzurumlu Emrah, Ruhsati, Dertli, Deli Derviş Feryadi, Sümmani, Derviş Muhammed, Huzuri ve Şenlik Kolları gibi sekiz kol vardır. Bu kollar içinde Ruhsati kolu, Şenlik kolundan sonra en kuvvetli aşık koludur.


____________________
Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
Profiline gir Bu üyenin tüm mesajlarını göster Cevap 2
« Ön  Diğer »        print
Yukarı git


mxBoard, © 2006 by pragmaMx.org, based on eBoard, XMB and XForum

Giriş

Kullanıcı Adı:

Şifre:

Sprache
Arabirim Dilini Seçin:

Almanca Fransızca Türkçe İngilizce
Son 5 Bilgi
Happy Birthday


Bugün hiçbir kullanıcımızın doğumgünü yok!
Etkinlik Takvimi
Aralık 2024
  1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31  

Fuarlar
Toplantilar
Konserler
Festivaller
Kültür Sanat
Anma Günleri
Dogum günü
Dini Bayramlar
Özel Günler
Resmi Bayramlar
üye Puani
  1. Rojin: 10 976 Puanlar
  2. asliyok: 4 432 Puanlar
  3. HarmanYeli: 4 396 Puanlar
  4. KizilZora: 2 048 Puanlar
  5. life23: 1 675 Puanlar
  6. gokkiz: 1 657 Puanlar
  7. BirNefes: 1 048 Puanlar
  8. Erasmus: 984 Puanlar
  9. -Pozan-: 785 Puanlar
  10. Siyahinci: 623 Puanlar
Son Şiirler
SAKLI SEVDAM
(8098 okuma)
Hatırlarmısın .!
(11182 okuma)
Mektup......
(11996 okuma)
ANADOLU GARIBI
(12022 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(11783 okuma)
YAŞAMAYA DAİR
(12011 okuma)
SALKIMSÖĞÜT
(12176 okuma)
TOP Download
  1. AntiVir Personal - Free Antivirus
       [Hits: 979 x]
Link ler
  1. VOLKAN KONAK
  2. Yusuf Hayaloglu
  3. Full dizi izle

Bu sitedeki tüm logo ve markalar sahiplerinin malıdır. Diğer detayları Künye bölümünde bulabilirsiniz .

Haberlerimizi RSS kullanarak yayınlayabilirsiniz.

Bu site pragmaMx 0.1.11 tabanlıdır.

Yorumlar yazarların sorumluluğu altındadır,
geri kalan her şey © 2004 - 2024 by Dostsesi - Stimme der Freundschaft