|
Senior Member Cevaplar: 884 kayıt olmuş: 26/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 18/7/2009 Saat 00:42 |
|
|
"Türkü Yozgat'da doğar, Kırşehir'de oyun havası olur, Keskin'de elenir."
Keskin'deki folklorik oluşum ve Keskin türkülerinin anonimleşme sürecindeki
farklı ve ağırlıklı yerini vurgulayan bu söz, bir bakıma birbiriyle komşu
bu üç yörenin karekteristik özelliklerine de işaret eder. Gerçekten de
merhum Nida Tüfekçi ile en güçlü temsilcisine kavuşan "Sürmeliler" diyarı
Yozgat'ın kültürel kaynak zenginliğine, Neşet Ertaş'la en rafine
yorumcusuna kavuşan Kırşehir türkülerinin canlı ve dinamik yapısına biraz
yakından baktığımızda, Keskin türkülerindeki durulmuş lirizmi hemen
farkederiz. İcra tavır ve üslubu yönünden Yozgat türkülerine, müzikal yapı
ve form itibariyle Kırşehir türkülerine yakın duran Keskin havalarının, her
iki yöre türkülerinin elekten geçirilerek adeta yeni bir senteze tabi
tutulduğu ağırbaşlı, klasik ezgiler olduğunu söylemek mümkün. İşte Hacı
Taşan bu seçkin türküleri, halayları çalıp okuyan bir sanatçı olarak Keskin
folklor musikisinde büyük ağırlığa sahip hemen hemen tek sanatçıdır. Tabii
Keskin havaları üzerine yapılacak tüm estetik ve yapısal açıklamalar, bir
anlamda Hacı Taşan'ın sanatını tahlil anlamına da gelecektir. Çünkü Keskin
türküleri onunla gelmiş geçmiş en usta yorumcusuna kavuştuğu gibi, Hacı
Taşan'ın ismi, sanatçı yeteneklerini sonunda kadar kullandığı o güzelim
Keskin türküleriyle adeta özdeşleşmiştir.
Evet "Keskinli mahalli sanatçı Hacı Taşan"ı ülke genelinde tanınan bir
sanatçı yapan kültürel ve müzikal ortama şimdi biraz yakından bakalım.
1930'da doğan Taşan, aslen Kırtıllar köyünden. Kırtıllar o yıllarda "abdal"
aşiretinin en yoğun olarak yaşadığı köylerden biri. Büyük bozlak ustası
Muharrem Ertaş da buralı ve Neşet Ertaş'ın da doğum yeri Kırtıllar. Bu
yoksul köyün toprakları hiçbir zaman insanlarını varlıklı kılmaz, fakat
dünyanın en zengin nağmelerini içeren, en içli, en yanık türkülere can
verir. Bozkırın ortasındaki bu fukara köy, Anadolu halk müzikleri
içerisinde en orjinal renk ve anlatıma sahip bir tür "Anadolu blues"u
olarak nitelendirilebilecek bir müziğe, abdal/aşiret müziğine kaynaklık
eder.
Bugün artık terkedilmiş metruk bir köy görünümündeki Kırtıllar'ı, başta
ekmek parası derdi olmak üzere, çeşitli sebeplerle zaman içinde herkes terk
eder. Hacı Taşan'ın babası Abdullah Çavuş'da o yıllarda Hacelobası'ndan
evlendiği için oraya göçer. Bağlamayı çok seven bir ana ile, yörenin ünlü
davulcularından olan Abdullah Çavuş'un dört çocuğundan biri olan Hacı
Taşan, oniki yaşlarında başlar saz çalmaya. Babası, o zamanlar yörenin en
namlı ustalarından olan Yusuf Usta'ya iyi bir saz yaptırır ve tutar elinden
küçük Hacı'nın, o günlerde Seyfeli(daha sonra Barak) köyünde oturan üstad
Muharrem Ertaş'a çırak verir. Ve böylece Hacı Taşan, bu müziğin tek ve en
etkili eğitim/öğretim şekli olan bir ustanın yanında çıraklığa başlar. ____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Senior Member Cevaplar: 884 kayıt olmuş: 26/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 18/7/2009 Saat 00:42 |
|
|
Muharrem Ertaş'ın çırağı
Muharrem Ertaş, Hacı Taşan'ı yanına alarak
bugün hala bu müziğin hem öğrenildiği hem de
en çok icra edildiği mekanlar olan düğünlere
götürür. "Düğün
çalgıcılığı" onlar için çoğu
zaman tek ve en önemli meslektir. Yeri gelmişken önemli bir
konuyu bir cümleye vurgulamakta yarar var: çoğu zaman bu
düğünlerdeki aşırı içki ve sefahat
ortamı bu insanların ruhen ve bedenen hızla
yıpranmalarına ve dolayısıyla genç yaşlarda
ölüme sebep olmakta. Merhum Hacı Taşan 1983'te vefat
ettiğinde 53 yaşında idi. Bu geleneğin bir başka
usta sanatçısı merhum çekiç Ali 39
yaşında vefat etti. Bunun özellikle "ustalar" arasında
adeta bir kader gibi benimsendiğini tesbit ettiğimizi belirtelim.
(Abdal aşireti ve bozlaklar konusunda daha geniş için Kalan
Müzik'in "Arşiv Serisi"nde yayınlanan "Kalktı
göç eyledi"adlı Muharrem Ertaş albümünün
kitapçığına bakılabilir.)
1970 'lerden sonra önce radyo ve plak, daha sonra da televizyon ve
kaset gibi kitle iletişim araçlarını kullanarak daha
geniş bir pazara seslenme imkanına kavuşan yöre
sanatçıları, yine de düğünlerde
çalmayı hiçbir zaman bırakmamışlardır.
Bu, şüphesiz aynı zamanda arz -talep konusu.
Ve böylece zaman içinde kendiliğinden oluşan o çok
büyük mahalli şöhretin dar kalıplarını
kırarak geniş kitlelere ulaşan, hatta tüm
Türkiye'ye seslenen, o yöreye mensup ilk mahalli
sanatçı merhum Hacı Taşan olmuşur. Bunun
hikayesini kendisinden dinleyelim: "Askerliğimi 1950'de İstanbul
Maçka'da yaptım. Askere gitmeden önce çalıp
söylemede bir hayli ustalaşmışım. O sıralar
rahmetli Muzaffer Sarısözen yurdun her tarafını gezip
türkü derliyordu. Bir gün çıkıp Keskin'e
geldi. Bizi Halkevi binasında topladı, o günlerde
yayınladığı Folklor Saati'nde yer vermek üzere
seçme yapacağını söyledi. Keskin'de bir hafta
kalarak birçok mahalli sanatçıdan derlemeler yaptı.
Daha sonra seslerimizi radyoda yayınladı. Radyo ile ilişkim
ilk böyle başladı. Sarısözen bizi daha sonra zaman
zaman Ankara'ya radyoya davet ederek çalıp söyletti.
Sarısözen'den sonra Nida Tüfekçi, Mustaf Geceyatmaz ve
Ali Can'larla tanışım ve radyoda programlar yaptım."
Neşet Ertaş'ın elinde sazı ile "radyoevine
çıkmak" için ilk defa Ankara'ya gelişi de bu olaydan
sonradır: "Baktım bir gün radyoda Hacı emmim
türkü söylüyor. Babam Muharrem ustadan bellediği
bir bozlak bu: 'Aman aşağıdan Yusuf Paşam gelirken
gelirken / Düşmanına karşı koyan merd olur...'
öyle bir heyecanlandım ki, yerimde duramadım. 'Ben de gidip
radyoya çıkacağım' dedim. 'Madem Hacı emmimin
söyledikleri radyoda çalınacak kadar kıymetli, o zaman
benim okuyacaklarımı da yayınlarlar' diyerek elimde saz,
Ankara'ya, Sarısözen'in yanına geldim..."tabii Neşet
Ertaş daha sonra, Hacı Taşan'la birlikte, radyoda en
sık program yapan mahalli sanatçılardan biridir artık.
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Senior Member Cevaplar: 884 kayıt olmuş: 26/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 18/7/2009 Saat 00:43 |
|
|
Tavır ve üslubu
Merhum Hacı Taşan'ın, bir Muharrem Ertaş gibi tiz
perdelerde de aynı gücü ve parlaklığı koruyan
tiz bir sesi olmamasına rağmen, kendi rengi ve
sınırları içinde güçlü bir sese sahip
olduğunu söylemek gerekir. önemli olan daha ziyade bu sesi
kullanma tavır ve şeklinden doğan üsluptur ki, bu
konuda ismi, "üslup sahibi mahalli sanatçılar" ın
başında anılsa yeridir. Gür ve dolu bir ses, sesi bazen
öne, bazen geriye atan bir ağız ve nefes
kullanımı, özellikle tizlerde başarıyla
uyguladığı kafa sesi, bazen sert, bazen yumuşak
trillerden oluşan gırtlak nağmeleri ve doğal
vibrasyonlarla zenginleşen renkli bir okuyuş tarzı... Ve
hemen hemen bütün bu tekniklerin ya da benzerlerinin
bağlamaya adaptasyonu ile ortaya çıkan lirik ve canlı
bir bağlama çalma üslubu...
Orta Anadolu müzik geleneğinde kendine has bir çizginin
temsilcisi olan Hacı Taşan'ın sanatı ile ilgili elbette
çok şey söylenebilir. Kendisiyle beraber çekiç Ali
ve Neşet Ertaş gibi sanatçıların da ustası
olan Muharrem Ertaş'ın Hacı Taşan üzerindeki bariz
etkisini belirtmek gerekir. Fakat Hacı Taşan'ın hiç bir
zaman taklide düşmediğini, kendi tavır ve üslubunu
kısa zamanda bulduğunu ve kendi ustalığını
konuşurduğunu biliyoruz. Hacı Taşan'ın bu "nevi
şahsına münhasır" sanatçı kişiliği
üzerinde Keskinli olmasının ağırlıklı
yönünü vurgulamak gerekir. çünkü Keskin Orta
Anadolu'nunen zengin halay bölgelerinden biri olduğu kadar, bu
halayların eşlik sazı olan davul zurnanın da en iyi
icra edildiği yörelerden biridir. Hacı Taşan'ın
saz çalma ve türkü söyleme üslubunda bariz bir
davul zurna tesiri vardır. öte yandan Keskin, yazının
başında vurguladığımız coğrafi konumu bu
konumdan kaynaklanan kültürel zenginliğini müzikal
zenginliğe dönüşürebilecek bir sanat potansiyeline
her zaman sahip olmuşur. Yöredeki Alevi-Bektaşi
kültür birikimini de kendi kültürel potasında
eriterek başarılı sentezlerin ortaya konulduğu Keskin
musıki folkloru, Hacı Taşan'la en güçlü
yorumcularından birine kavuşmuşur.
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Senior Member Cevaplar: 884 kayıt olmuş: 26/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 18/7/2009 Saat 00:44 |
|
|
Ailesi
Aslen Yozgat/ Yerköy'ün "teflek" abdallarından olan
karısı Naile Taşan, en küçük oğlu Sondur
Taşan'la birlikte, Akdere'de, metruk bir gecekonduda kendi tabiri ile
"çile doldurmaya devam ediyor". Fethi, Seyfettin, ve Sondur
adında üç erkek, Bahalı, Nazlı, Güler, Sevda
ve Sevdur adlı beş kızı olan Taşan ailesinin erkek
evlatları, atalarından, dedelerinden görüp
öğrendikleri şekilde düğünlerde çalarak
ekmek paralarını kazanmaya çalışıyorlar.
Taşan soyadı ile bugün Keskin'de aktif sanat
hayatını sürdürenlerden Kudret Taşan ve
kardeşleri ise Hacı Taşan'ın yeğenleri...
Repertuarındaki bozlaklar arasında göçebe Türkmen
aşiretlerinden biri olan Cerit aşiretinin göç ve iskan
meseleleri ile ilgili bozlaklar da bulunan Taşan'ın Cerit
Türkmenlerinden olma ihtimali hayli kuvvetli. öte yandan bizzat
karısının ifadesine göre, kendisi Ceritlerden
olduğunu söylermiş. Cerit aşiretiyle ilgili
kaynaklardaki mevcut bilgi de Taşan'ın Cerit olma ihtimalini
güçlendiriyor:
"Bozulus'un Orta Anadolu'ya gelmesinden sonra ikiye ayrılarak bir
kısmının Yeni İl Türkmenlerinin içine
karışığı tesbit olunan Ceritlerin diğer bir
bölümü ise Keskin havalisindeki Bozulus içinde yer
almakta idi.(...) Hükümetin Keskin havalisindeki Bozulus
Türkmenlerini Rakka bölgesine yapılan iskana tabi
tutmasının yanında, Beliç nehri boylarına
yerleşirilen Cerit aşireti bir müddet sonra yavaş
yavaş iskan mahallini terk ederek çiçekdağı,
Kırşehir ve Bozok(Yozgat)tarafına dağıldılar.
Geride kalanlar ise 'giden evlerimiz gelmedi' diyerek üçer
beşer kaçıp onlara katıldı. "Sözlerinin
Dadaloğlu'na ait olduğu sanılan Hacı Taşan'ın
söylediği pek çok bozlaktan biri olan şu bozlak
özellikle bunu anlatır:
Cerit Irakka'dan sökün edince
Açılsın Urum'un yolu Cerid'in
Silsüpür oğlu Fettah beyim ölünce
Kırıldı kanadı kolu Cerid'in
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Senior Member Cevaplar: 884 kayıt olmuş: 26/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 18/7/2009 Saat 00:44 |
|
|
Tanpınar ve "Billur Piyale"
Hacı Taşan'ın çalıp okuduğu
türküler arasında, farklı kaynaklardan geldiği ve
bir başka kültürel zenginliğe dayandığı
belli olan öyle türküler var ki, bunlardan biri de
elinizdeki albümde de yer alan "Billur Piyale" adlı eserdir.
Folklor ve türküler üzerine henüz
aşılamamış titiz ve dikkatli yorumlar, bakış
açıları getiren ünlü kültür ve edebiyat
adamı Tanpınar, bu türkünün Erzurum'da
karşılaşığı varyantı ile ilgili,
"Beş şehir" adlı eserinde ilginç yorumlarda bulunur:
"Bin türlü acemiliği, saflığı, içinde bu
küçük parça başan aşağı incelik,
zevk, lezzettir. Gerçekten billur bir kadeh...Belki büyük
bin geleneğin son tezgahında yapıldığı
için küçük bir çatlaklığı,
tadını artıran bir donukluğu var... Fakat mesela
Behzad'ın elinden çıkmış bir minyatür
kopyası gibi bütün bir tarz, bütün bir
edadır. Asıl güzel tarafı bu küçük
billurdan bütün zevki, hayatı, düşünceyi,
zaman telakkisini fışkırtan bestedir. Esnaf sıra
gezmelerinde söylendiği tahmin edilen bu türküye Orta
Anadolu'da da rastlanıyor.(...) "Billur Piyale" bizi "mahalle klasik"
adını verebileceğimiz orta sınıf musikisine
götürür.. "Tanpınar'ın işaret ettiği
Orta Anadolu varyantının, bizzat Hacı Taşan'ın
çalıp okuduğu eser olma ihtimali oldukça yüksek.
çünkü bu türkünün derlendiği kaynak
kişi de Hacı Taşan'ın kendisidir.
Kalan Müzik'in "Arşiv Serisi"nden daha önce yayınlanan
Muharrem Ertaş albümü ve bundan sonra yayınlanması
planlanan çekiç Ali albümü ile, Türk halk
müziği coğrafyası içerisinde her yönüyle
farklı ve güçlü bir çizgiyi temsil eden Orta
Anadolu abdal/aşiret müziğinin en özgün ve rafine
örnekleri yayınlanmış oluyor. Müzikoloji tarihi
açısından olduğu kadar Anadolu halk müziği
tarihi ve genel musıki kültürümüz
açısından da büyük önem arz eden bu
"üç bozlak ustası" ile ilgili çalışmayı
büyük bir zevk ve heyecanla yaptığımı
belirtmek istiyorum. Benimle aynı heyecanı paylaşan Kalan
Müzik sahibi ve yapımcı sevgili Hasan Saltık'a,
müziğimiz ve kültürümüz adına
teşekkür borcumuz vardır.
9 Mart 1983 tarihinde, geçirdiği üçüncü kalp
krizinde 53 yaşında kaybettiğimiz Hacı
Taşan'ı bir kez daha rahmetle anarken, aynı zamanda
karısıyla teyze çocuğu olan üstad Neşet
Ertaş'ın Hacı Taşan'a söylediği
ağıtın içli sözleri ile noktalamak istiyorum:
Bütün ahbaplar ansın adını
Anlayan alırdı onun tadını
Emmisi, dayısı, garip kadını
Döşeyin evleri Hacı geliyor
Bir garip ölümü acı geliyor
Hizmet için nice dağlar aşanı
Keskin'li bilirler Hacı Taşan'ı
Bunca hizmetleri hani, boşa mı
Açılsın meydanlar Taşan geliyor
İnsan hizmetine koşan geliyor
Var mıdır insandan daha üstünü
Bir bilirdi düşmanını dostunu
Diksinler Keskin'e onun büstünü
Açılsın meydanlar Hacı geliyor
Bir garip ölümü acı geliyor
Anam Keskinlidir, babam Kırşehir
Gönülden geldi de eyledim kahır
Saygım var insana evveli ahir
Açılsın meydanlar taşan geliyor
İnsan hizmetine koşan geliyor
Bayram Bilge Tokel
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
|
|
Happy Birthday |
Doğum Gününüz Kutlu Olsun!:
|
üye Puani |
- Rojin: 10 976 Puanlar
- asliyok: 4 432 Puanlar
- HarmanYeli: 4 396 Puanlar
- KizilZora: 2 048 Puanlar
- life23: 1 675 Puanlar
- gokkiz: 1 657 Puanlar
- BirNefes: 1 048 Puanlar
- Erasmus: 984 Puanlar
- -Pozan-: 785 Puanlar
- Siyahinci: 623 Puanlar
|
|