Hacı Taşan'ın repertuar itibarıyla yöresinin dışına pek çıkmadığını
görüyoruz. Başta Keskin olmak üzere, Yozgat, Kırıkkale, Kırşehir, Kaman ve
Şereflikoçhisar gibi yerlerde dolaşmış, buraların bozlak ve halay
havalarını, türkülerini kendine has bir üslupla çalıp söylemiştir.
Son yıllarında, Pir Sultan Abdal, Deli Boran, Seyit Süleyman, Derviş Ali ve
Dertli gibi halk şairlerinin şiirlerini çeşitli formlarda ezgilendiğini
görüyoruz. Gerek sözleri bu ünlü halk şairlerinin şiirlerine ait eserler,
gerekse anonim karakterdeki diğer eserlerine baktığımız zaman Hacı Taşan'ın
repertuarını form ve içerik yönünden üç ana grupta toplamak mümkün:
1.Türküler/Samahlar
2.Halaylar/Oyun havaları
3.Bozlaklar/Ağıtlar
Birinci kategoriye giren pek çok türkünün yanında, Keskin Samahı olarak da
anılan "Döndün mü benden yüzü dönesi" sözleriyle başlayan eser, Hacı
Taşan'ın repertuarında bir istisna teşkil etmekte. İkinci grupta
değerlendirilebilecek eserlerin en bilinenleri şüphesiz "Arzu Kamber
halayı" ile "Bugün ayın ışığı" adlı halay türküleridir. Başta hocası
Muharrem Ertaş'tan öğrendikleri olmak üzere, Hacı Taşan'ın repertuarının
bozlak yönünden hayli zengin olduğu söylenebilir. "Ankara'da yedim taze
meyvayı" sözleriyle başlayan Keskin'li Sefer'in ağıtı başta olmak üzere
"Akşamdan mı geçtin", "Erciyes'ten duman kalktı" ve "Giyindim kuşandım
gittim düğüne" benzeri ağıt türünde de hayli eser olduğu söyenebilir.
Bunlardan sözleri kendisine ait olan var mıdır, tam olarak bilemiyoruz
ancak ünlü "Açtım perdeyi de turnamı gördüm" bozlağı için kendisi şöyle bir
hatırasını naklediyor:
"Necati adında çok sevdiğim bir dostum vardı. Kırıkkale'de hapse düştü.
Ziyaretine gider gelirdim. Bir gidişimde 'Hacı, içerde dolaşırken
pencereden baktım ki bir turna kafilesi gidiyor, duygulandım, bir dörtlük
yazdım. Şunun sonunu da sen getir' dedi. Bunun üzerine oturup şiiri
tamamladım ve sazımla da çalıp okumaya başladım".
____________________
Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.