Bir kültür mozaiğinin; Kars'ın zengin
kültürel ortamından gelmiş, kendini
yetişirmiş değerli bir insanı, CEVRİ'yi, yani
Nejat Birdoğan'ı, benim güzel amcamı da yitirdik...
Türk halkbilimine hem kurumsal bağamda hem de kişisel olarak
büyük katkıları olmuş, değerli bir bilim
insanını; bilim adamı sorumluluğunu sonuna değin
koruyan bir araşırmacıyı yitirdik...
Türk halk bilimi, mart ayında bir başka duayenini,
Şerif Baykurt hocayı yitirmişi, şimdi de Nejat
Birdoğan... Oysa bir hafta kadar öncesinde, Mehmet özbek,
Halil Atılgan, Hikmet Bozbeyoğlu ve Mustafa Himmetoğlu'yla
ziyaretine gittiğimizde, son aylarının en heyecanlı,
sevinçli gününü yaşamış; bize
şiirler okumuş, fıkralar anlatmışı...
''ölmeye hiç niyetim yok çocuklar." demişi
ayrılırken de...
Nasıl bir kültürel ortamda yetişiniz sorusuna,
folklor/edebiyat'ın 13. sayısında şöyle yanıt
vermişi: "...Ben Kars'ta doğdum, büyüdüm.
Şimdiki radyoyu ben liseyi bitirdiğim zamanlar gördüm.
Daha önce radyonun varlığını biliyordum ama
evimizde radyo yoktu. Bu durumda bir müzik dalıyla, bir şiir
dalıyla ya da halk dansının yerine koyabileceğimiz
baleyle yüksek öğrenime gidinceye kadar
karşılaşamamışım. Ya ne
görmüşüm? Bir kere yerli halk kültürün
ürünlerinin tümünü görmüşüm.
Halk ozanlarıyla içice yaşıyorduk. Babam orta derece
şiirler yazan, fakat çok engin belleği olan birisiydi.
Evimize halk ozanları gelirdi...
Medrese kültürü almış, hikayeleri çok iyi
bilen Posoflu Müdami, Sosgirtli Aşık Hünkar Hicrani
(diğer adıyla Sosgirtli Memet) yine bir alevi halk ozanı
Dursun Cevlani gelirdi. Bunlardan daha genç ozanlar, benim
arkadaşlarım olanlar vardı. Aşık Deryami, Murat
çobanoğlu, Şeref Taşlıova'lar geliyordu. Ben de
alevi halk ozanları içinde büyüyordum.
Camışlı köyünde Cemal Hoca (İsmail Cemal)
vardı ki çok iyi din küitürü
almışı. Nakşibendiliğe girmişi. Bunların
tümünü gördüm. Adı, sanı belki şu
anda aklıma gelmeyen birçok ozanın içinde
büyüdüm.
Kars'ın içinde yerli Karslılar vardır. Tipik Erzurum
kültürünü yaşatanlar vardı. Bunlar yerli
Kars'ın yanısıra Moskof göçmenlerinden Sünni
kökenli Terekemeler, Karapapaklılar'dı. Sonra Kafkas
kökenlilerden Şii kökenli Azeriler vardı. Kars'ta
Türkmen adıyla anılan, benim de içinde bulunduğum
alevi kültürü vardı. Bunlar hep halk sanatı
dediğimiz kültürlerin kapsamı içine giriyor. Sonra
Kars'ta inkar edilmez ölçüde Kürt
kültürü vardı. Ayrıca Kars'ta gelip
yerleşmiş Karagalızlılar, Posof Ayarca
kültürü vardı. Bunlar Kars'ın, belki de
Türkiye'nin en büyük kültür mozaiğini
oluşuran çiçeklerdi. Ben de bu kültür içinde
büyüdüm.''
Halk kültürü değerlerinin içerisinde
büyüyen Birdoğan, ilk yazısını 1958
yılında Türk Folklor Araşırmaları Dergisi'nde
yayınlandı. Yazı, Ercişli Emrah üzerinedir.
Yazmaya, araşırmaya olan tutkusu, öğretmenlik
yaptığı Kağızman'da, on beş günlük
bir edebiyat gazetesinin çıkarılması heyecanıyla
tanışırır onu. Böylece 1964 yılında,
matbaa olanaklarının sınırlı, hurufatların
sayılı, kağıdın sıkıntıyla temin
edildiği koşullarda, 41x57 formatında, 12 sayı
yayımlanacak olan SU Edebi Gazete hayata atılır.
Birdoğan, yayın yönetmenidir gazetenin. Burada
özellikle yörenin edebiyat zenginliği kadar, Halide Nusret
Zorlutuna, Behçet Kemal çağlar, Ali Saraçoğlu gibi
dönemin ünlü edebiyatçılarının da
ürünleri yer alır gazetede. Nejat Birdoğan, bu gazetede
özellikle Kağızman yöresi tarikatları
üzerinde durur ve bunları araşırır .Bu
noktayı özellikle belirtme gereği duyuyorum,
çünkü yaklaşık son on beş yıldır
alevi bektaşi kültürü üzerine 'moda' haline gelen
araşırmalar ile kendisini 'alevi-bektaşi
araşırmacısı' sayanların bolluğunda Nejat
Birdoğan farkının nerelere dayandığını
ve onun bu kültürel zenginlik ve değerler konusunda
duyarlığının güncel olandan nasıl uzak
olduğunun altını çizmek içindir.
Yine Kağızman'daki görev süresi içerisinde
yapmış olduğu bir diğer araşırma,
''Kağızman Tarihi''dir. Fotokopi yapma olanağının
olmadığı bu dönemde Birdoğan ancak iki nüsha
hazırlayabildiği bu çalışmasını Belediye
Başkanlığı ile Kaymakamlığa verir. Ne var ki,
bugün söz konusu her iki nüshadadan da elimizde yoktur.
Yayımlanan ilk çalışması Aşık Beyhani
üzerine bir monografidir. Bunu Notalarıyla Halk
Türkülerimiz, bir de Farsça'dan çevirdiği
Gülizar-ı Hasaneyn izler.
12 Eylül 1980 askeri darbesi, onu da yaraladı... Hakkında
davalar açıldı... Bir çok projeye imza
attığı, severek, üreterek
çalışığı Milli Folklor Araşırma
Dairesi Başkanlığı'ndan emekli oldu. Bu emeklilik O'nun
kamudaki çalışmalarının noktalanması olsa da,
yazma ve yayımlama çalışmalarının daha bir
yoğunluk kazandığı dönem oldu. Anadolu'nun Gizli
Kültürü Alevilik, Anadolu ve Balkanlar'da Alevi
Yerleşmesi (Dedeler ve Soyağaçları
,
Şah İsmail Hatayi, Alevi Kaynakları I-II... Ve yayına
hazırladığı, Arap harflerinden Latin harflerine
aktardığı başka yapıtlar...
Adına sunulan, ancak yakalandığı hastalık
nedeniyle alma onuru bana düşen, 25 Nisan günü, Ankara
üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Halk Bilimi
Topluluğu'nun vermiş olduğu teşekkür plaketinde
şunlar yazıyordu:
''Halkbilimine yaptığı katkılar ve bilim insanı
olma sorumluluğunu sonuna kadar
yerine getirdiği için... "
Birdoğan, kendini dinletmesini bilen iyi bir hatip, belleğinde
binlerce evet binlerce şiir taşıyan bir ozandı...
Birçoğumuzun O'na ait olduğunu bilmeden, birçok
ünlü halk müziği
sanatçılarımızın sesinden dinlediği
CEVRİ mahlaslı şiirlerin de sahibidir.
1934 yılında Kars'ın Selim Köyünde
başlayıp, İstanbul'da noktalanan bir ömür... Her
ölüm bizden bir şeyler alıp götürüyor;
Nejat Birdoğan'ın ölümü hepimizden, en
önemlisi Türk halk kültürünün
günyüzü bulmayı bekleyen birçok değerinden
parçalar alıp götürdü. 0, yeri kolay
doldurulamayacak bir cumhuriyet aydını, Türk halkbiliminin
çalışkan bir araşırmacısıydı.
Metin TURAN
____________________
Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.