Esas ismi Mehmet Celalettin olan Celal Güzelses'in Babası Derviş hasanın
vefatı ile Annesi Latife Hanım tarafından mahalle mektebine verilir.
Birinci Dünya savaşı yıllarında Rüştiyenin lav edilmesi ile öğrenimini
tamamlayamaz. Okula giderken 1913'ten 1921'e kadar Ulu Cami'deki müezinlik
görevini devam ettirir.
1931 yılında Karındaş Mahmut'un Diyarbakır şivesini taklit ederek
doldurduğu plak halktan oldukça tepki alır. Celal Güzelses bu plağı olan
tepkisini dile getirerek İstanbul'a plak doldurmaya gider.
Celal Güzelses Bayandırlık bakanı Feyzi Pirinççioğlu'nun ısrarıyla
1917'de bir tesadüf sonucu tanıştığı Mustafa Kemal Paşadan "Şark Bülbülü"
ünvanını alır. 1934 yılında soyadı kanunun kabulu ile soyadını sesinin
güzel oluşundan alır.
Celal Güzelses 22 haziran 1943 tarihinde Diyarbakır halk musiki
cemiyetini bir kaç arkadaşı ile birlikte kurar. 1950'de cemiyete yapılan
resmi ödenekler ve belediye yardımlarının kesilmesi üzerine cemiyetten
ayrılır. 1956 yılında kendisinden ayrılan arkadaşlarının yıldız kulubünde
toplanmasıyla Celal Güzelses sarsılır. Ulu cami baş müezzinliği için
vilayete başvuruda bulunur. Bu görevi 1956 yılından vefatına kadar (1 Şubat
1959) devam eder.
Vefatına Diyarbakır halkı çok üzülür. Naaşı Ulu Camii'den eller
üzerinde ilahi ve tekbirlerle Şeyhi Zeki Efendi'nin metfun bulunduğu
kabrinin alt kısmına vasiyeti üzerine defnedilir.
Celal Güzelses'den yaklaşık olarak 46 türkü derlenmiştir. Derlenen bazı
türküler:
Ağlama Yar Ağlama, Bülbülün Kanadı Sarı, Dağlar Dağımdır Benim, Esmerin Ağı
Gerek, Mardin Kapı Şen Olur, Nare Esvap Yıkıyor, Vallahi O Yardir...
____________________
Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.