Sahi o topragin gögsüne biraktigim elli kuruslar ne olmustur?
Çocukken köyde neler hayal ederdik? Ben elli kuruslari topraga
gömerdim, büyüdügümde ya da ihtiyacim oldugunda
gidip o gömdügüm yerden alip kullanirim düsüncesi
içindeydim.
Çocuklugum neseli geçmisti. Yozgat ta adina uygun bir yerde
Fakibeyli köyünde büyümekteydim.
Köyde neler oynamazdim ki? Kovboyculuk, üçtas, elim sende,
aksamlari saklambaç, yakan top… Çocukluk içinde hayal
edebilecegimiz her oyunu oynardik.
Teksas ya da Tommiks'ler bizim vazgeçilmez kitaplarimizdi.
Okuduklarimizi paylasir, oradaki kahramanlar olurduk. Demirbilek olur
sarhos olurduk. Çocuktuk ve hayallerimiz okuduklarimiz ile sinirliydi.
Çocukluk hayalleri büyüdükçe yok oldu,
büyüklerin kurallarini ögrendikçe çevremize
yabancilastik. Daha çok kurallar ve kurallarin belirledigi bireyler
oluyorduk. Fakat o kurallar içinde topraga gömdügüm
elli kuruslari unutmuyordum.
Daha sonra Ankaraya göçtük. Bir gecekonduda oturuyorduk,
gecekondunun içinde iki uzun kavak vardi. Elli kuruslarimi Ankaraya
gelince o kavaklarin yanina gömüyordum. Kavaklari hep uzun olarak
görmüstüm.
Uzun kavaklar yapraklari ile yazin serinligini bize ses olarak
yansitiyordu. Yaprak oynadi mi serinlemis gibi olurduk. Bir de onun
gölgesi vardi. Gölgesi bizim oyun alanimiz olurdu. Gecekondular
yesildir.
Agaçlarin arasinda derme çatma olarak kurulmus birer yerlesim
yerleriydi. O gecekondularda ne acilar ve sevinçler yasanmisti. Fakat
o gecekondular içinde en çok dayanisma ve dostluk, sevgi
görmüstüm. Komsuluk iliskisi vardi. Kapilar kilitlenmez,
gece gündüz açik olurdu.
Bir seye ihtiyaç mi oldu hemen komsunun kapisina gidilir seslenirdi.
Kapi çalinmazdi, çünkü her zaman kapida biri olurdu.
Bir ses vermek yeterlidir. Bir eglence mi oldu hep beraber eglenirdi, aci
hep beraber çekilirdi.
Kim demis aci hep tek basina hissedilir diye, bu düsünceye
katilmazdim, bütün sokak aci çektigini bilirim. Tipki
eglenmek gibi.
Hiç düsünmezdim o agaçlarin büyüyecegini.
Agaçlarin büyüdügünü ve kesilme zamanlarinin
gedigini büyüdügümde anladim. Tipki o gecekondularin
yikilmasi gibi.
Bir kat karsiliginda yikilip oraya apartman dikildiginde eski
dostluklarinda yok olacagini düsünmedik. Gerçi ben o
gecekondu yikildigi günü ve diger günleri görmedim.
Gönlüm razi gelmedi yeni halini görmeyi.
Hep gidenler anlatti, fakat ben gidip görmedim Ankara'nin o
güzel sokagini. Çocuklugumda gömdügüm o paralar
simdi dogaya karismis midir?
Dostluklar ve sevinçler geçmiste kalan bir ani oldu, dayanisma
sadece ismini duydugumuz bir sey. Her sey degisti. Betonlar sehirleri
teslim aldi.
Insanlardaki o dogal duygularda ortadan kalkti. Simdi bütün
kapilar kapali ve kilitli. Hatta kapilari çelik yaptirmislar. Bir
sürü anahtar deligi ve anahtar tasir olduk. Çocuklugumda
hiç anahtar tasimadim.
Sahi o topragin gögsüne biraktigim elli kuruslar ne olmustur?
alinti
____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...