Ruhi Su
20 Eylül 1985'de yitirdiğimiz Ruhi Su'nun yaşamı boyunca tek uğraşı müzik
olmuştur. İlle de türküler. Türkülere olan tutkusu çocuk denecek yaşında
başlamış ve ona müzik dünyasının kapısını türküler açmıştı. Büyük bir
yaşamın küçük bir özeti şöyle: 1912 de Van'da doğdu. Adana da büyüdü.
Öksüzler yurdunda okudu. Çocukluğu hep zorluklar içinde geçti ama,
kişiliğinin biçimlenmesinde bu zorluklar, Torosların çarpıcı, etkileyici
doğası ve müzik tutkusu ile birlikte ilk çekirdeği oluşturacaktı.
İlkokulun dördüncü sınıfında keman çalmaya başladı. 1936'da o zaman ki
adıyla Musiki Muallim Mektebini, 1942'de Ankara Devlet Konservatuarının şan
bölümünü başarıyla bitirdi. Aldığı klasik batı müziği eğitimi, ömrü boyunca
kendini adadığı türkülerin yorum icrasına yaklaşımının kurumsal temelini
oluşturdu aynı yıllarda Ankara cebeci ikinci ortaokulunda ve Hasanoğlan Köy
Enstitüsünde büyük bir koro oluşturdu. Ankara radyosunda on beş günde bir
yayınlanan türkü programları düzenledi, dil tarih ve coğrafya fakültesinde
büyük bir koro oluşturdu. Ankara devlet operası sanatçısı olarak, Bastien
Bastienne Satılmış Nişanlı, Madame Butterfly, Fidelio, Tosca , Yarasa, Aşk
iksiri, Rigoletto, Figaro'nun düğünü maskeli balo ve konsolos gibi
operalardaki başarılarıyla, bas bariton Ruhi Su, müzik çevrelerinde ilgiyle
izlenen bir müzisyen olmuştur.
12 Kasım 1952'de tutuklanarak İstanbul'a gönderildi. 141. maddeden
yargılanarak 5 yıl hapis, 20 ay gözetim altı hükmü giydi. Böylece Ruhi nin
opera yaşamı noktalanmış, türkülerine yeni bir boyut, buruk bir tat ekleyen
başka bir dönem başlamış oluyordu. Bilinçli bir tavırla türküler üzerine
çalışmaya başladığı 1938 yılından, ölümüne kadar, hapishanenin ağır
koşulları, engellenmeler yasaklanmalar, hiçbir şey Ruhi'ye türküler
söylemekten onlar üzerinde aralıksız çalışmaktan, korolar oluşturarak
türkülerini öğretmekten olanak bulduğu zaman konserlerde, resitallerde,
olanak verilmediği zaman dost evlerinden, gece kulüplerine kadar, elverişli
elverişsiz her ortamda türkülerini söylemekten alıkoyamadı. Türkülerin
anlam ve içeriği dünya görüşünü biçimlendirmekte; dünya görüşü, türkülerini
sevip yorumlamakta belirleyici etken oldu. Sanatçı-toplum ilişkilerini
bilinçle, sevgiyle besleyerek her zaman diri, işlevsel tuttu. Ne sanatından
en küçük bir ödün verdi ne sağlam dünya görüşünden. Kendini sanatına
sanatını halkına adadı. Böyle bir yolda büyüdü. Ölümsüzleşti.
Hiç kuşku yok ki 73 yıllık yaşamı boyunca büyük güçlüklerle karşılaştı. Çok
acılar çekti. Ama hep direndi hiç yılmadı ve sazı eşliğinde türkülerini
söyleyebildikçe müziğini duyurup yaşattıkça geniş kitlelere benimsettikçe
mutlulukların en güzelini ta içinde yaşadı. Türküleriyle nerelerden
seslendiyse, o yerler birer sanat merkezi oldu.
Sarsılmayan sanatçı kişiliğinin saygınlığı ve ağırlığıyla yurt içinde yurt
dışında, bilinç, insan sevgisi, coşku ve inançla yoğrulmuş belirli düşünce
hareketinin vazgeçilmez bütünleyicisi oldu. Bilinçlendirdi coştu, coşturdu
; hep bir şey vererek, kendine bir şeyler katarak öğretti, öğrendi.
Bin bir güçlüğü aşarak derlemeler yaptı. Çok zengin bir türkü repertuarı
oluşturdu. Dostlar korosunu kurarak onlarla birlikte konserler verdi.
45'lik plaklar, uzunçalarlar, kasetler çıkardı. tüm bir yaşamın inançlı ve
verimli çalışmalarına kalıcılık kazandırdı böylece.
Sıdıka Su
1986 Ruhi Su'nun 1. ölüm yıldönümü
____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...