asliyok
Member
Nesimi'nin hayatı hakkında pek az malumat vardır. Latifi'ye göre, Nesimi
Bağdad civarında Nesim adlı nahiyede dünyaya geldiği için Nesimi mahlasını
almıştır.(1) Aşık Çelebi'ye göre Diyarbekirli.(2) Riza-Kuli Han Hidayet'e
göre de, Şirazlıdır.(3)
Yukarıda görüldüğü üzere, elimizdeki kaynaklar, Nesimi'nin ne doğduğu yeri,
ne de doğum yılını katiyetle tesbit için, kafi gelmemektedir. Bununla
beraber, Nesimi'nin adının başında "seyyid" unvanı bulunması, bu hususta da
muhtelif faraziyelerin ileri sürülmesine sebep olmuştur.
Kaynaklar, Nesimi'nin Esterabadlı Fazl Allah'a intisab ettiğni, onun inanç
akidesini can-u gönülde benimsediğini, Fazl Allah'ın halifesi olarak
Hurufiliği canı pahasına savunduğunu kaydederler.
Nesimi'nin Anadolu'ya gelişi ise, sultan Murat (Hüdavendigar) zamanındadır.
Kardeşi Şah Handan "sırrı ifşa" etmemesini tenbih ettiği halde, Nesimi,
meşhur:
Derya'yi muhit cuşa geldi
Kevn ile meken huruşa geldi
Şiir ile başlayan mesnevisi ile cevap vererek, buna tahamülü kalmadığını
bildirmiştir.
İbn Hacar el-Askalani İnba al-gumr bi abna al-umr adlı eserinde Fazl Allah
Hurufi'den bahsederken, Nesimi'yi de anar ve onun Malik Muayyad Sayf el-Din
zamanında, hicri 821 (M. 1418)'de, Haleb'de, derisi yüzülerek,
öldürüldüğünü söyler.
Muhammed b. Ragib b. Mahmud b. Haşim el-Tabbah el-Halabi, Nesimi'nin hicri
820-824 (M.1417-1421) senelerinde Haleb niyabetinde bulunan emir Yaş-Beg
yamanında, derisi yüzülmek suretiyle, öldürüldüğünü söylemekte, hatta
katline fetva veren ve idamı için müzakere ve yardımda bulunanların
isimlerini bildirmektedir.(4)
Refii: «"Nesimi elimden tutmasaydı, bilgisiz kalırdım »dedikten sonra, onu
«"imad al-din, fazl-i Huda ve sirr-i Murtaza"» diyerek, medheder. İmad
al-Din'in asıl ismi olmadığına ve sirr-i Murtaza terkibinin delaletine
göre, Nesimi'nin Ali ismini taşımış bulunduğu hatıra gelebilir.
Hüseyin Baykara, Macalis al-uşşak'ta Nesimi'nin ölüm tarihini hicri 837 (M.
1434) olarak gösterir. Bütün bu muhtelif rivayetler arasında doğru olan
cihet adının İmad el-Din, mahlasının Nesimi olduğu, Haleb'de derisi
yüzülerek, öldürüldüğüdür.
Telif tarihi hicri 811 (M.1408) olan Beşaret-name (113b, beyit 9)
Nesimi'nin yıllarca zındanda bağlı tutulduğunu söylüyor ve onu "şahid-i
aşk-i Fazl-i zu'l-calal" diye anıyor ki, bu da Nesimi'nin hicri 811'den
evvel öldürüldüğünü göstermektedir.
Nesimi bilhassa bektaşiler ile vahdet-i vücut akidesini benimsiyen sufiler
tarafından büyük bir sufi olarak kabul edilmiş, hakkında bir çok menkıbeler
meydana getirilmiştir. Bunlar arasında onun, yüzülen derisini sırtına alıp,
Haleb'in 12 kapısından çıkarak, sırrolduğu menkıbesi de vardır. Nesimi'nin
Divan'ı basılmış ise de, bu baskılar bir çok yanlışlar ile dolu olduğu
demek pek de yanlış olmaz.
Şiirde büyük bir kudret gösteren Nesimi, ekseriya kendi akidesini telkine
çalışmakla beraber, ladini ve aşıkane gazeller de yazmıştır. Kendisinin
ayrıca tuyuğları ve bir divan teşkil edecek miktarda farsça gazelleri
mevcuttur. Bunlar üzerinde henüz ilmi bir tarzda durulmuş değildir.
Nesimi'nin İran şairlerini iyi bildiği anlaşılmakta ve bilhassa tasavvuf
edebiyatında tesirinin sürekli olduğu görülmektedir. Bektaşiler Nesimi'yi 7
büyük ilahi şairden biri sayarlar. Onun geniş ölçüde bir tesir icra ettiği,
Menavino ve Ricaut gibi avrupalı seyyahlar tarafından da müşahede
edilmiştir. Kaynak: İslam ansiklopedisi, Leyden tabı mad. Nesimi,
M.E.B.Y.
1. Tezkire, İstanbul, 1314, sa. 332 v.d.
2. Tezkire, Üniv. kütp. nr. TY 2406, 166a
3. Riyaz al-aşikin, Tahran, 1305, s. 235
4. İlam al-nubala bi-tarih Halab al-şahaba, ııı, 15 v.d.
____________________
kopan bir ipe, sımsıkı bir dugum atarsanız, ipin en saglam yeri artık bu
dugumdur. ama ipe her dokunusunuzda, canınızı acıtacak tek nokta yine o
dugumdur."
www.dostsesi.com
dunyaya acilan pencereniz
____________________
Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.