|
Senior Member Cevaplar: 884 kayıt olmuş: 26/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 28/2/2009 Saat 04:39 |
|
|
Bence68
Site kurucusu
Mahzuni Şerif'i daha yakından tanımak için aşağıdaki yazıyı ve Mahzuni'yi
Anlamak adlı yazıyı okumak iktiza eder.
Yüzyillarca Alevi-Bektasi Halk Ozanlari; yasadiklari toplumun; deger
yargilarini, yasamdaki sinifsal çeliskileri, yasadiklari bölgenin cografi
kosullarini, halkin sevinçlerini, üzüntülerini, acilarini, kederlerini,
yoksulluklarini, varsilliklarini, korkularini, savaslarini en ince
duygularla, estetik degerler katarak anlatan halk bilimi insanlaridir.
Bunlara birçok örnek verilebilir. Pir Sultan Abdal, Sah Hatayi, Kul Hikmet,
Kaygusuz Abdal, Nesimi, Karacaoglan, Yunus Emre, Seryani, Ruhsati, Asik
Veysel, Sah Turna, Muhlis Akarsu,...bg. daha yüzlercesi sayilabilir.
...Mahzuni; son siir kitabi olan "Dolunaya Tül Düstü" isimli eserindeki
giris bölümünde; kimligi ve dünya görüsü hakkinda söyle demektedir:
"Ben Alevi bir aileden gelme oldugum için kök kültürümde Alevi ve
Bektasilik yatar". Siyasi rengime gelince; "ben demokrat solcu bir ozanim".
Ancak "insan sevgisi din
anlayisimda en büyük isimdir". açiklamasinda bulunuyor.
...Mahzuni Serif'te toplum ve insani etkileyen her seyi bulmak olasidir.
Öyleki onda bilim vardir, soru vardir, sorgu vardir, felsefe vardir, köy
vardir, sehir vardir, devlet vardir, millet vardir, dogruluk vardir, baris
vardir, yigitlik vardir, güzellik vardir, erdem vardir, zam vardir, zulüm
vardir, zevzeklik vardir, nakkaslik vardir, yuh vardir, övgü vardir,
memleket vardir, direnç vardir, yol vardir, baskaldiri vardir, ögüt vardir,
dünya insanligina seslenis vardir, okul vardir, su vardir, dogum vardir,
ölüm vardir, soyanlar vardir, seref vardir, ceylan vardir, haci-hoca-dede
vardir...vs. kisacasi ne ararsan vardir.
Görüldügü gibi Mahzuni Serif çok yönlü bir ozanimizdir.
...Gazeteci yazar Süleyman Yagiz Mahzuni'nin hakkinda söyle diyor:
"Mahzuni'nin hemen her dizesinde çok ince duyarliliklar, hassas ölçüler,
zorlu begeniler ve hem olagan hem de olaganüstü öyküler vardir
Mahzuni Serif'in Inançsal Kimligi
Aleviler; Osmanli tarihinden (Kanuni'den) bu yana özellikle ortadoks sünni
kesimi tarafindan horlanmisv, ezilmis, baski görmüs, dislanmis... bg. zorla
asimile edilmeye çalisilmistir. Bu tarih aleviler açisindan Osmanliya karsi
bir baskaldiri tarihidir. Yapilan baski ve zulüm karsisinda kuskusuz
kimligini koruyamayan aleviler olmustur, ser verip görüsünden dönmeyen
binlerce alevinin oldugu da bir gerçektir. Bunlar tarihte yerlerini
almistir. Iste Mahzuni de bunlardan birisidir. Tüm baskilara karsi
alevi-bektasi kimligini koruyan, bu kimlikten onur duyan, bu kimlikten ödün
vermeyen, bu kimlikle evrensellige ulasan bir ozandir. Gerek tutucu
aleviler, gerekse bagnaz sünniler tarafindan inançsal kimligine iliskin
yöneltilen elestirilere Mahzuni gerekli yanitlari vererek gerçek kimligini
ortaya koyuyordu. Iste kendisinin dilinden, kendi kimligini ve kendi
inançsal yönünü anlatan...
Siirlerinden biri: Beni merak edip süphe duyanlar Kendin bilmezlerin
telasiyim ben
Aslim Horasan'dan topragim Afsin Elbistan düzünün bir tasiyim ben Bir gün
asik'larin kara gününde Ah çekip dolastim sevda çölünde Kuran'da okudum
mursid önünde
Saz çalip söyleyen Bektas'iyim ben
...Mahzuni gerçek aleviligin; insanin içinde oldugunu; aleviligin
insansever, barissever, esitlikçi ve toplumcu bir düsünceyi savundugu ve
yalani, dolani,
sömürüyü, üçkagitçiligi, namussuzlugu, adeletsizligi,
erdemsizligi,hosgörüsüzlügü, bagnazligi, seriatçiligi, sekilciligi...vb.
ret ettigini;...
...ben aleviyim demekle alevi olunamayacagini.
Siirlerinden birinde Söyle dile getiriyor:
Bana bir sünni demisler
Ben alevi olamam ki
Isim gücüm yalan dolan
Ben alevi olamam ki
Eger böyle isen dostum
Sen alevi olamassin
On iki imami haktir
Bende layik imam yoktur
Aleviyim diyen çoktur
Ben alevi olamam ki
Olsam da bilemem ki
Bilsem bile süremem ki
Cahil cahil muska yazdim
Yapip yapip ikrar bozdum
Muhammed'e kuyu kazdim
Ben alevi olamam ki
Olsam da bilemem ki
Inan ki bulamam ki
Ali yalan söyledi mi?
Yetim hakkini yedi mi?
Iyiye kötü dedi mi?
Ben alevi olamam ki
Olamam ki olamam ki
Olsam da bilemem ki
Mahzuni Serif...Her seyin tanri; tanrinin ise her sey oldugu düsüncesini;
evrenin aslinda Tanrinin kendisi oldugunu belirtmekte ve tümtanrici bir
yaklasimda bulunmaktadir. Bugün ne bilim Tanrinin yoklugunu tam olarak
kanitlayabilir nede din Tanrinin varligini tam olarak kanitlayabilir. Insan
ancak soyut kavramsal çikarsamlarla birtakim yorumlar yapabilir. Bu da
ancak o kisinin kendi dünya görüsüyle ilgili bir yaklasimi sergiler...
Ozanimiz evrenin bir yaraticisinin oldugunu ( deist bir yaklasim )
söylemektedir ve buna inanmaktadir. Bakiniz su siirinde bunu açiklikla dile
getiriyor.
Dostlar ben Allah'i inkar etmedim
Bu sekilde hayvan kalana çattim
Seriati savdim, yere yatmadim
Gösterise namaz kilana çattim.
Ne sakal ne biyik dosta yetirir
Ne dua ne telkin canlar bitirir
Ne muska ne divit Hak'ka götürür
Ben canli içinde yalana çattim.
Mahzuni Serif...olay ve olgulari siirlerinde sorgulayan, arastiran, kafa
yoran bir ozanimizdir. Olanla yetinmeyen, daha çok seyi ögrenmeye,
ögrendiklerini ögretmeye çalisanbir kisiliktir. Bakin bir baska Siirinde
Tanri'nin varligini da sorgulayan misralarini görüyoruz.:
Cennet çevresinde sur çevrilmedi
Ne kapisi ne de tokasi yoktur.
Kullar senedini dünyada alir
O sirat'in iki yakasi yoktur.
Dünya yokken bosluk ise kainat
Bosluklar kimlere ederdi biat
Gerçi beni sevmez ama seriat
Gel görki bilimin sakasi yoktur.
Gene tanri varsa tanridan önce
Bu hesabi nasil tuttun gönlünce
Bir varlik kendini yapar mi sence
Zamanin bos yere akasi yoktur.
Mahzuni nedense sükür biter mi
Cenabi mevlaya zikir biter mi
Sen baslar kesersin fikir biter mi
Gönlümün gerçekten çikasi yoktur.
Bu eserinde ozanimizin cennet ve cehennemin bu dünyada adlandirildigini,
...Sirat diye bir köprünün olmadigini, köprülerin yasadigimiz dünyada
bulundugunu ve bunlarin insanlar tarafindan yapildigini vurgulamaktadir...
Görüldügü gibi Mahzuni'ye daha önce deist bir ozandir dememize râgmen
bu siirinde Tanriyi sorguladigini görmekteyiz. Bu bir çeliskidir. Ama
her
insanda bu tür çeliskilerin olmasi çok dogaldir. Tam tersine bu tavir
arastiran, sorgulayan, aldigi ile, ögrendigi ile yetinmeyen daha çok
örenmeye çalisan bir bilimsel kafanin belirteci olarak
degerlendiriyorum.
Mahzuni Serifin Insancil ( Hümanist ) Kisiligi
Mahzuni Serif'in eserleri titiz bir sekilde incelendiginde en önemli
yönünün
o'nun büyük bir insansever oldugu görülecektir. Bu dogru bir saptamadir.
Benim dinim "Insana sevgidir" diyen bir ozanimizdir. Mahzuni Serif büyük
bir hümanist ozanimizdir. Öyleki hemen her siirinde insanseverligin,
hosgörünün satirlarini buluruz. O'nun için önemli olan insanin yasam
hakkidir. Hiçbir neden insan'i öldürmenin bahanesi olamaz. Toplumdaki sinif
kavgasi bile insan öldürmeyi hakli kilamaz. Bir hümanist için bundan daha
özgün bir görüs olabilir mi? Bakin bir siirinde söyle demektedir;
Bosa dögüsmeyin bizim yigitler
Sizi vurduranlar vurulmuyor ki
Kim bilir nerde hangi koltukta
Kömürde tarlada yorulmuyor ki
Ayni baba dölü ölen öldüren
ölenle öldüren iti güldüren
Yokmuidi bunu size bildiren
Vur diyenler burda görülmüyor ki
Isçiyi isçiye düsüren zalim
Boynumuzda boza pisiren zalim
Bu kadar bardagi tasiran zalim
Gözümüz önünde serilmiyor ki
Yeni adi çikmis sag ile sol'un
Tarihte borcu yok kullara kul'un
Iki yani birdir yaptigin çul'un
Bilirsin ölenler dirilmiyor ki
Mahzuni der nedir hak'kin davasi
Insana benzer mi köpek mayasi
Tükensin de bitsin su sinif kavgasi
Sinifsiz bir okul kurulmuyor ki
...Ozanimizin içten söyledigine inandigim; tüm benligi ile savunduguna
inandigim, baris, hosgörü ve ayrimsiz bir dünya özlemini yansitan su
iki kitayi okuyalim;
Tabuttaki insan gibi ölemem
Derdim vardir onun için gülemem
Ben insanin degerini bölemem
Dogu-bati-gavur-müslüm bir bana
Tahammül dünyanin basidir basi
Dost için akittim gözümden yasi
Halka ögrettigini yapmayan kisi
Dört kitap okudum dese de kör bana
burada verilen ileti'de özgün ve katiksiz bir hümanizm vardir. Insanlari
birbirine düsman eden, senlik, benlik duygusunu arttiran, düsmanligin
nedeni olan; dogu-bati-gavur-müslüman ayrimi degil mi?...
...Yine bir baska siirinin ilk iki dörtlügünde belirttigi gibi;
Iki gönül bir olunca
Bayram olur seyran olur
Bir dost bir dosta gelince
(Insanlar gerçek dost olunca)
Bayran olur seyran olur
Aktı kanım ılık ılık
Biz yalancı kör değilik
Aradan kalksa ikilik
Bayram olur seyran olur
Barış olur dostluk olur
...Bütün inancini ve yasamini insani yüceltmeye yönetmis bir insan
olarak
Mahzuni çagimizin bu yöndeki en büyük halk ozanidir desem abartma olmaz
Bakin eserlerine; ...yobaza karsi koymus, insani sömürenleri lanetlemis,
insanlar arasinda ayrim yapanlara yuh çekmis, olumsuzluklari elestirmis,
insanlari öldürenleri kinamis, savaslara karsi koymus, dünya halklarinin
barisini savunmus, halkiyla beraber gülmüs, beraber aglamis... bir
ozanimizdir...
...Ozanimizin bu yönüyle ilgili bir siirini daha yazdiktan sonra bir
baska
yönüne, toplumcu yönüne, deginecegiz...
Insan deryasinda hak'kin yolunda
Edep ile hür olmasi ne güzel
Bunca bilmezlerin bunca cahilin
Baslarinda pir olmasi ne güzel
Gelecegi günes olmali gencin
Ey ihtiyar basim bitmedi sancin
Tadina doyulmaz helal kazancin
Her ekmekte ter olmasi ne güzel
Adem baba varken dinler yok idi
Fitneye fesada karni tok idi
Su ikilik canimiza okudu
Tüm insanin bir olmasi ne güzel
Der Mahzuni yanlis yola yürürsem
Nefsim için toprak olup çürürsem
Insanlari ayri ayri görürsem
Gözlerimin kör olmasi ne güzel
Bu siirde söylenecek; yazilacak baska bir gerçek var mi? Bilmiyorum. Her
misrasi, her sözcügü toplumsal bir gerçegi anlatmaktadir. Savaslarin
üretimsizligin, inanç ayrimlarinin, toplumsal ayrimlarin, düsmanliklarin,
fitnenin, fesatin, nefsin...bg. seylerin nedenlerini, niçinlerini
sorgulayan bir eser var karsimizda.Yeterki o eseri özümseyerek okuyalim ve
verilmek
istenen iletiyi iyi algiyalim.
Mahzuni Serif'in Toplumsal Kimligi ve Toplum Anlayisi
...Bizim ülkemizde geçmisten bugüne bu anlamda çok zengin bir Halk
ozan'lari gelenegi vardir. Yunus EMRE, Pir Sultan ABDAL, SERYANI, Kul
HIKMET, KÖROGLU, KARACAOGLAN, DADALOGLU, EMEKÇI, IHSANI, SAH TURNA,
MAHZUNI... bunlar yasadiklari dönemin, toplumsal
yapisini, toplumsal biçimini ve toplumsal iliskilerini eserleriyle
yansitmislardir... Bazen toplumsal haksizliklara baskaldirmislar ve bazen
de halkin önderleri olarak halkin bilinçlenmesini, örgütlenmesini
saglamislar. Öyleki bazen yaptiklari eserlerle varolan düzeni sarsacak
konumda bile olmuslardir. Pir Sultan Abdal bu söylediklerime en büyük
örnektir. Pir Sultan o dönemin mevcut düzenini korkuttugu için idam
edilmistir. Günümüzde Mahzuni siirleriyle mevcut düzeni elestirdigi, halki
bilinçlendirerek türküler söyledigi için yargilanmistir.
Eserleri TV' larda ve radyolarda okunmamis, eserlerine çok büyük bir sansür
konmustur...
...Simdi bu yazdiklarima örnekler vererek O'nun toplumcu yönünü kendi
eserleriyle tanitacagim. Bakiniz bir siirinde tüm dünya
görüsünü ve toplum anlayisini ortaya koyuyor. Iste siir;
Ah ne olur bizim köyde
Herkesi okur göreydim
Altmisi bulmus babamda
Bir günlük fikir göreydim
Dindiren yokmu acimi
Süren yokmu ilacimi
Köyde on yaslibacimi
Kilimler dokur göreydim
Demeyin ki ne var bunda
Kanli kiliç durmaz kinda
Elbistan'in ovasinda
Gümüsle bakir göreydim
Bitmez kadere inandik
Inandikta hep biz yandik
Hep sükürü biz ögrendik
Bir bey'de de sükür göreydim
Sanmayin Mahzuni caydi
Uydu ise hakka uydu
Bütün fakirler doyaydi
Kendimi fakir göreydim
...Iste ozanimizin bes dörtlükte bütün toplumsal sorunlari anlatimi; iste
yorumu,
iste görüsleri. Bunlari degerlendirmeyi siz sevgili okuyucularima
birakiyorum...
...Ozanimiz halkimizin egemen güçlerce (para babalari, agalar, tefeciler,
tacirler,
beyler...) sömürülmesi karsisinda protestosunu su özgün yapitla dile
getiriyor;
Kimi hizli gider uzun yol yutar
Kimi altun satar kimi pul yutar
Kimi sogan bulmaz kimi bal yutar
Kimi parmagini yalamis gider
Iste toplumumuzdaki ve de dünyamizdaki savaslarin asas nedeni bu farkli
yasam biçimleri, bu farkli gelir dagilimidir. Dünyadaki bu gelir
farkliligi
toplumsal kargasanin asil nedenidir. Ozanimiz da bunu belirtiyor.
Bakin bir baska eserinde ki dörtlügü okuyalim;
Milletin sirtindan doyan doyana
Bunu gören yürek nasil dayana
Yigit muhtaç olmus kuru sogana
Bilmem söylesem mi, söylemezsem mi?
...O bu eserinde halkimizi kemirenleri anlatmaya çalisiyor. Halki
uyarmaya,
bu kemirgenleri tanimaya çabaliyor. Bunlari tanitmak için sürekli bir
mücadele içinde olacagi iletisi veriyor... Bundan dolayi bu gerçekleri
her
zaman haykiracagini dile getiriyor...;
Bizdeki yürekler baska yürekler
Günümüz dayanir tuzlu çörekler
Senin sofrandaki ballar börekler
Ömür boyu zehir zikkim bizim be
...Ama yine de umutsuz degil. Içindeki ütopyayi devam ettiriyor.
Gelecekte
insanligin sömürüsüz bir dünyaya ulasacagini söylüyor. Büyük çogunlugun
bir gün dünya yönetimini; ufak bir azinligin elinden alacagini; dünyada
dostlugun, kardesligin, güvenin, barisin geçerli olacagini esit bir gelir
dagiliminin yapilacagini; yönetime tüm insanlarin katilacagini, gerçek bir
halk iktidarinin yerlesecegini; bir gün tüm bu insani degerlerin dünyada
egemen olacagina olan inancini ve bilincini tasiyor.
Bakin su siirindeki ütopyasina; gelecek beklentisine;
Hem evladi yedin, hem de ata'ni
Düsünmedin topraklarda yatani
Devleti, milleti, bütün vatan'i
Ulan hey civaci sana kim verdi
Bir gün gelecek ki, kim kime güler
Disi olmazsa da, damagin biler
Böyle ev sahibi olmaz dürzüler
Ya bizi kiraci sana kim verdi.
...Ozanimiz zenginlere ve yöneticilere seslenerek; oturduklari
koltuklara
daha çok yaslanmalarini; çünkü bu saltanatin sonsuza kadar devam
etmeyecegini; bir gün bu yagmanin sonunun gelecegini bildiriyor...
... Yine bir baska siirinde paylasimi ne güzel anlatir; iste siir
Kirk yaslimiz bilmem dedi huylasti
Bebekler huylandi kötü toylasti
Yerdeki topragi aldi paylasti
Sükür dedik hatir saydik ondandir
Mahzuni Serif'im paylasmak güzel
Söylerim sözümü, çalmam hiç gazel
Korku kalkar, birlesirse birçok el
Ayri gayri dedik, bir birimizi yedik ondandir
Ozanimiz paylasmanin güzelligini, insani yanini, esitlikçi ve özgür yanini
dile getirmis; bu konuda taviz vermeden, bos söz söylemeden, dogrulari
korkmadan
açiklayacagina, insanlarin birleserek çözülmez gibi gözüken birçok
zorlugu
kolaylikla çözebilecegini; ayarilik-gayrilik yüzünden insanlarin
birbirlerine düsman edildigini, bu yüzden insanlarin birbirlerini
öldürdüklerini, savas yaptiklarini, insanlari birbirlerine dost olmalarini
ekonomik çikarlarda birbirleriyle birlesmeleri gerektigini ; insanlari
birbirlerine düsman edenlerin oyununa gelinmemesini, buna karsi uyanik
olunmasi gerektigini vurgulamistir
Mahzuni Serif'in Toplumsal Olaylar Karsisinda Duyarliligi
Mahzuni, gerek toplumumuzu ve gerekse dünya kamuoyunu etkileyen her olay
karsisinda duyarliligini göstermis ve bu olaylarla ilgili eserler
sunmustur. Toplumumuzdaki her toplumsal olayi Mahzuni'nin siirlerinde
bulmak olasidir. 1970'li yillarda gençlik hareketlerinin en önemli çikisi
olan bagimsiz ve sömürüsüz Türkiye ve emperyalizm karsitligi, o dönemde
Mahzuni'yi çok etkilemis...;
Bütün insanlik adina
Amerika katil katil
Hukuk yapar kendi bozar
Amerika katil katil
Vietnam'in suçu nedir ?
Hür yasamak ayip midir ?
Atom patlat ister kudur ?
Amerika katil katil
Türk Milleti Türk Milleti
Nerden gelmis elin iti ?
Bu gidisin sonu kötü
Amerika katil katil
Birgün gramlar bir olur
Kilodan hakkini alir
Zalim olan bela bulur
Amerika katil katil
Mahzuni Serif uyuma
Gün geldi çatti aksama
Bizden selam Vietnam'a
Amerika katil katil
Ozanimiz bu siirinde kesinlikle Amerikan halkina bir söylemde bulunmuyor,
bu eserindeki "Amerika deyimi" bu ülkeyi yönetenlere ve onun emperyalist
yönüne yönelik bir söylemdir...
...Yine 1970'li yillarda; sömürüye, zulme, emperyalizme, düsmanliga ve
baskiya karsi baskaldiran 1968'li kusagi ve bu nitelikleri tasiyan tüm
insanlara yigitler diyerek seslenmis ve bunlar için su siirini
yazmistir.
Dogudan batiya bir ses yükselir
Yigitler, yigitler bizim yigitler
Gavur daglarindan Dadallar gelir
Yigitler, yigitler bizim yigitler
Alni çizgi çizgi, zafer oyuklu
Anasi aglamis öfke yayikli
Elinde dirgeni kara biyikli
Yigitler, yigitler bizim yigitler
Bizim yigitleri bilmiyor itoglu itler
Karsidan geliyor elinde dirgen
Sirti yirtik omuzunda yorgan
Yakti anamizi zalim kemirgen
Yigitler, yigitler bizim yigitler
Mahzuni Serif'im yigit yavrusu
Anadolu'sundan yoktur kaygisi
Sizin degil beyler isin dogrusu
Yigitler, yigitler bizim yigitler
Mahzuni Anadolu'nun yetistirdigi yigitlere güvenmis ve onlarla övünç
duymustur. Ama onlari birbirine düsman eden güçler amaçlarina ulasmis ve
onlari birbirine kirdirmistir...Mahzuni... Ama ne olursa olsun Anadolu'nun
yetistirdigi yigitleri, cesur, bilgili, sevgi dolu, hosgörülü olarak
degerlendirmis, bagimsizlik, baris, özgürlük ve demokrasi tehlikeye
girdigi
an o yigitlerin önünde hiçbir gücün duramayacagina inanmistir...
1993 yilinda Ortadoguda meydana gelen ve Irak'in Kuveyt'e saldirmasiyla
çikan savas sonucunda batili devletlerin ve Amerika'nin oynadiklari
oyunlarin
(emperyalizm) farkina varmis ve bu savas sonucunda ölen yüzlerce insanin
acisini içinde duymus ve savas sonucunda kirlenen denizlerin, sularin ve
atmosferin insanlara verdigi zarari görmüs ve tüm bu olumsuzluklari...
20. yüzyilin son çeyreginde gelisen teknoloji ve bunun sonucunda sinirsiz
bir sekilde tüketilen doga ve insan kaynaklari'...
1990'li yillar... Dünya'da, emperyalist devletler tarafindan dayatilan Yeni
Dünya Düzeni'Ülkemizin üzerine bir kara leke olarak çöken ve duyarli tüm
insanlarimizi çok derinden etkileyen'Sivas Kiyimi'
...dile getiren siirler yazmistir.
Bu yazının sonunda ozanimizin kendini tanitan su açiklamasini da yazmak
istiyorum.
Mahzuni bana gönderdigi bir yazisinda; kendisiyle ilgili söyle diyor;
"Ben dogada bulunan her canlinin içinde seçkin bir yeri olan insan
sifatinda dünyaya geldigim için, hep bununla
gurur duydum.Hayatimda tek din tasimadim; insan tarihinde gelmis geçmis
bütün dinlerin hepsinden birer parçayla yasadim. Gün oldu yedi dinli, gün
oldu dinsiz kisiliklerimle gezdim.
Somut olarak söyleyebilirim ki, insan sevgisi benim öz dinim oldu. Hiçbir
mezhebi kendine yön olarak tayin
etmedim. Zira mezhepler benim indimde, tarihi hikayeciliklerden öte olmadi.
Ancak Ehlibeyt'e gönül verdigim ve Ali evladina bel bagladigim dogrudur. Bu
da
sadece tarihe verdigim önemden ileri gelmektedir.
Ben insanlari sevmekten hiç fire vermedim..."
____________________
İnsan sevincin ürünüdür. Kötülüklerin, karamsarlıkların ürünü olamazki...
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Senior Member Cevaplar: 884 kayıt olmuş: 26/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 28/2/2009 Saat 04:42 |
|
|
Bence68
Site kurucusu
NEŞET ERTAŞ:
"Halk çocuğu olarak doğdu, halk çocuğu olarak
öldü'' Mahzuni Şerif halk içinde gezen bir
ozanımızdı. Halkı yakından tanır, yediği
yemekten tutun da çektiği dertlere kadar halkından haberdar
olurdu. Halkın sofrasına oturur, tuzundan ve şekerinden
tadardı. Mahzuni okumuş bir insandı; ilerisini gören
bir ozandı.
Sözünü sakınmaz, yüreğindekini ifade ederdi.
Fikirlerini söylediği için kimileri kendisine tepki
gösterdi. Herkesi ilgilendiren konulara değindi, takdir edilmesi
gerekirken, tekdir edildi. Halk çocuğu olarak doğdu, halk
çocuğu olarak yaşadı, halk çocuğu olarak
öldü ve Hakk'a gitti. Hepimiz Allah'tan geldik, yine Allah'a
gidiyoruz. Önemli olan yaşadığımız
sürece verdiğimiz sevgi ve saygı, birlik ve beraberlik
mesajlarıdır.
OSMAN DAĞLI-(YAZAR-OZAN):
'Ozanlık için büyük bir kayıptır'
Mahzuni'yle yaklaşık 10 yıl birlikte kaldık. Benim
eserimle ortaya çıktı. Onu tarladan getirdim. Marifetli bir
insandı. Fakat 68'de bizden ayrıldı. Yani sosyalist devrimci
çizgiden uzaklaşmaya başladı. Kendi çizgisini orda
yürüttü. Zaten 68 öncesi ve sonrası eserlerine
bakılırsa çok büyük fark olduğu
görülecek. Her şeye karşın insanlara çok
şey verdiğini söyleyebilirim. Geleneksel halk
ozanlığında onun üstüne çıkan birisi
olduğunu da sanmıyorum. Ölümü ozanlık
için büyük bir kayıptır ama
ozanlığın beş bin yılık tarihi vardır.
Veysel öldüğünde de herkes "ozanlık
öldü" dendi ama Mahzuniler çıkı. Bundan sonra da
Anadolu'da yeni Mahzuniler çıkacıktır.
Dolunaya tül düşü 1
Dolunaya Tül Düşü: Beyin damarlarındaki
tıkanma nedeniyle hastalanıp öldüğü
belirtildi. Evet de; acaba kimin ve neyin beyin damarlarındaki
tıkanma yüzünden hastalanmışı? Kendi beyninin
mi? Sanmam. Bir ozanı sazından, sözünden,
düşüncesinden dolayı iten kakan, sansür eden,
hapse tıkan, yok sayan, yok etmeye çalışan bir kolektif
beyin var malum. Bu hangi beyin, hangi beylerin beyni; az buçuk da
olsa biliyoruz hepimiz. Bu tıkanınca tezenenin* cenazeye
dönüşme yolculuğu daha o zamanlar
başlamış zannımca.
Tabii bir anormallik, beklenmedik bir şey yok bu hallerde. Daha evveli
ve yüzyıllar boyunca ve yüzler, binlerce gerçek
yurtsever, ilerici, aydın, demokrat sanatçı gibi
Alevi-Bektaşi Halk Ozanları da hakim sınıflar, gerici
güçler tarafından yakıldı, yıkıldı,
asıldı, sürüldü, sansürlendi.
Çünkü yaşadıkları toplumun; değer
yargılarını, yaşamdaki çelişkileri,
yaşadıkları bölgenin coğrafi
koşullarını, halkın sevinçlerini,
üzüntülerini, acılarını, kederlerini,
yoksulluklarını, varsıllıklarını,
korkularını, savaşlarını en ince duygularla,
estetik değerler katarak anlatan halk bilimi insanlarıdır.
Bunlara birçok örnek verilebilir. Pir Sultan Abdal, Şah
Hatayi, Kul Hikmet, Kaygusuz Abdal, Nesimi, Karacaoğlan, Yunus Emre,
Seyrani, Ruhsati, Aşık Veysel, Şah Turna, Muhlis Akarsu ve
daha yüzlercesi sayılabilir.
Solcu Bir Ozan
Son şiir kitabı 'Dolunaya Tül Düşü'
adını taşıyor. Ve kendini şöyle ifade ediyor
Mahzuni:
'Ben Alevi bir aileden gelme olduğum için kök
kültürümde Alevi ve Bektaşilik yatar. Siyasi rengime
gelince; demokrat solcu bir ozanım. Ancak insan sevgisi din
anlayışımda en büyük isimdir.'
Onda bilim, soru, sorgu, felsefe, köy, şehir, devlet, millet,
doğruluk, barış, yiğitlik, güzellik, erdem, zam,
zulüm, zevzeklik, nakkaşlık, yuh, övgü, memleket,
direnç, yol, başkaldırı, ögüt, dünya
insanlığına sesleniş, okul, su, doğum,
ölüm, soyanlar, şeref, şan, ceylan, hacı-hoca-dede
ve de vesaire vesaire... Yani hayata ve insana ilişkin ne ararsak
Mahzuni Şerif'te toplum ve insanı etkileyen her şeyi bulmak
mümkündür. Şimdi DSP Milletvekili de olan gazeteci
yazar Süleyman Yağız, Mahzuni hakkında
yazdığı kitabın bir yerinde şöyle diyor:
'Mahzuni'nin hemen her dizesinde çok ince duyarlılıklar,
hassas ölçüler, zorlu beğeniler ve hem olağan hem
de olağanüstü öyküler.
O Neye İnandı?..
Tüm baskılara karşı Alevi-Bektaşi kimliğini
koruyan, bu kimlikten onur duyan, bu kimlikten ödün vermeyen, bu
kimlikle evrenselliğe ulaşan bir ozandı. İşe kendi
dilinden, kendi kimliğini ve kendi inançsal yönünü
anlatan şiirlerinden biri:
'Beni merak edip şüphe duyanlar
Kendin bilmezlerin telaşıyım ben
Aslim Horasan'dan toprağım Afşin
Elbistan düzünün bir taşıyım ben.
Bir gün aşıkların kara gününde
Ah çekip dolaşım sevda çölünde
Kuran da okuduk mürşit önünde
Saz çalıp söyleyen Bektaşiyim ben
Gerçek Alevilik Ne?..
Mahzuni gerçek Aleviliğin; insanın içinde
olduğunu; Aleviliğin insan sever, barışsever,
eşitlikçi ve toplumcu bir düşünceyi savunduğu
ve yalanı, dolanı, sömürüyü, üç
kağıtçılığı, namussuzluğu,
adaletsizliği, erdemsizliği,
hoşgörüsüzlüğü,
bağnazlığı, şeriatçılığı,
şekilciliği reddettiğini 'Ben Aleviyim!' demekle Alevi
olunamayacağını şiirlerinden birinde şöyle
dile getiriyor:
Bana bir Sünni demişler
Ben Alevi olamam ki
İşim gücüm yalan dolan
Ben Alevi olamam ki
Eğer böyle isen dostum
Sen Alevi olamazsın
On iki imamı haktır
Bende layık imam yoktur
Aleviyim diyen çoktur
Ben Alevi olamam ki
Olsam da bilemem ki
Bilsem bile süremem ki
Cahil cahil muska yazdım
Yapıp yapıp ikrar bozdum
Muhammet'e kuyu kazdım
Ben Alevi olamam ki
Olsam da bilemem ki
İnan ki bulamam ki.
Ali yalan söyledi mi?
Yetim hakkını yedi mi?
İyiye kötü dedi mi?
Ben Alevi olamam ki
Olamam ki olamam ki
Olsam da bilemem ki...
Tatlıses'in kalbi duracaktı
Büyük ozanın ölüm haberiyle sarsılan
İbrahim Tatlıses: Kalbim sıkışı. Bir an
öleceğimi sandım. Elim ayağım buz kesti. Sadece
şarkılarının değil insan olarak da onun
hayranıydım
İbrahim Tatlıses diyor ki:
'Büyük ozan Mahzuni'nin ölüm haberini alınca
kalbim sıkışı. Bir an öleceğimi sandım.
Elim ayağım buz kesti. Az sonra sahne alacaktım ve binlerce
kişi benim çıkmamı bekliyordu. Çıkıp
derdimi onlara döktüm. Ağlamalar başladı. O
gün her şarkımı başka bir duyguyla okudum. Sadece
şarkılarının değil insan olarak da onun
hayranıydım. Mütevazı, çelebi, sıcacık
ve her zaman doğru bir dosttu o. Ben ona 'dayı' derdim. Bazen
Mahzuni Dayı bazen Şerif Dayı. Size bir şey
söyleyeyim, Şerif Dayı ile turneye çıkan pek
çok solist, assolist hanımın ona gizli gizli aşık
olduğunu ben biliyorum. Kişiliğine tutulmaması elinde
değildi bir kadının. O ise bunu anlasa da anlamazdan gelir,
hepsine bacısı, kardeşi gibi bakardı. Eline beline
diline sahip adamdı Dayı...
Bir Pavyon Gecesi
Yıllar önceydi. İbrahim Tatlıses'le birlikte
Beyoğlu meyhaneler sokağındaki Demgah'ta yemek yiyip,
birkaç kadeh atmışık. Ardından otoparka gidiyorduk
ki İbo'ya. 'Abi gel seni bir pavyona götüreyim de nostalji
yap dedim' Gülerek sordu: 'Vallah mı savaş Abey?..'
Hemen oradaki 2. sınıf bir pavyona girdik. Şefler, komiler,
müşeriler şaşkın. Acaba film mi çevriliyor
falan soruları döneniyor ortada. Sahnenin önündeki
masaya aldılar bizi: Sahnede genç, kara kuru bir oğlan.
Elinde kötü bir saz. Lakin sesi yanık mı yanık.
Mahzuni'den 'Darıldım'ı okuyor tam o sıra. İbo
malum; bulunduğu ortama şimşek hızıyla uyum
sağlamakta mahir bir adam. O da masadan okuyor şarkıyı.
Oğlan heyecandan kıpkırmızı. Türkü
bitiminde selam kelam edecek, lakin gücü yok. Kurtuluşu
ikinci türküye girmekte buluyor. Yine Mahzuni'den:
Nasıl İnsanlık?..
Mahzuni Şerif büyük bir hümanist
ozanımızdır. Öyle ki hemen her şiirinde
insanseverliğin, hoşgörünün
satırlarını buluruz. Onun için önemli olan
insanın yaşam hakkıdır. Hiçbir neden insanı
öldürmenin bahanesi olamaz. Toplumdaki sınıf
kavgası bile insan öldürmeyi haklı kılamaz. Bir
hümanist için bundan daha özgün bir
görüş olabilir mi? Ferhan Şensoy'un bir oyununu
hatırlıyorum. Muhtemelen 'Ferhangi Şeyler' oyunu.
Bir ara Ferhan, dekorun bir kenarında duran sazı eline alıp
Dom Dom Kurşunu'nu çalıyor. Daha sonra da durup
boşluğa fırça atıyor:
'Bu türkü yiğit insanlar, güzel günler için,
insanlık ve gelecek için öldüler,
öldürüldüler diye yakıldı. Sizler...
Bazı salak kişiler. Siz barlarda diskolarda içki içip
göbek atarken geviş getiresiniz diye yazılmadı bu
türkü. Mahzuni Şerif bir ağıt yaktı, oyun
havası olsun diye yazmadı bu türküyü...'
Ve korkunç bir alkış kopuyor seyirciden.
Mahzuni Şerif yalın adamdı demişik ya. Bir başka
şiirinde ise bakın gerçek kişiliğini,
dürüstlüğü ve yalınlığını
nasıl teyit ediyor:
'Tabuttaki insan gibi ölemem
Derdim onun için gülemem
Ben insanın değerini bölemem
Doğu-batı gavur-müslüm bir bana
Tahammül dünyanın başıdır başı
Dost için akittim gözümden yaşı
Halka öğrettiğini yapmayan kişi
Dört kitap okudum dese de kör bana
Gerçekten de insanları birbirine düşman eden, senlik,
benlik duygusunu arttıran, düşmanlığın nedeni
olan; doğu-batı, gavur-müslüman ayrımı
değil mi?.. Yine bir başka şiirinin ilk iki
dörtlüğünde belirttiği gibi;
Bütün inancını ve yaşamını insani
yüceltmeye yöneltmiş bir insan olarak Mahzuni,
çağımızın bu yöndeki en büyük halk
ozanıdır desek abartma olmaz. Bakın eserlerine; yobaza
karşı koymuş, insanı sömürenleri
lanetlemiş, insanlar arasında ayrım yapanlara yuh
çekmiş, olumsuzlukları eleşirmiş, insanları
öldürenleri kınamış, savaşlara
karşı koymuş, dünya halklarının
barışını savunmuş, halkıyla beraber
gülmüş, beraber ağlamış bir
ozanımızdır...
Pir Olması Ne Güzel
İnsan deryasında hakkın yolunda
Edep ile hür olması ne güzel
Bunca bilmezlerin bunca cahilin
Başlarında pir olması ne güzel
Geleceği güneş olmalı gencin
Ey ihtiyar başım bitmedi sancın
Tadına doyulmaz helal kazancın
Her ekmekte ter olması ne güzel
Adem baba varken dinler yok idi
Fitneye fesada karni tok idi
Şu ikilik canımıza okudu
Tüm insanın bir olması ne güzel
Der Mahzuni yanlış yola yürürsem
Nefsim için toprak olup çürürsem
İnsanları ayrı ayrı görürsem
Gözlerimin kör olması ne güzel
Sanatçılar ne diyor?
Pek çok sanatçı dostla konuşum. Hepsi de
şaşkın, üzgün, bitik. Bakın ne diyorlar koca
ozanın ardından:
Mahsun Kırmızıgül: Babamı kaybetmiş gibiyim.
Bir çağın kapandığını
söyleyebiliriz. Şimdi 20. yy gerçekten kapandı.
Suavi: Erdemi rehberimiz. Anısı önderimiz olsun.
Sezen Aksu: Arif Sağ telefon açtı. Stüdyoda
çalışırken öğrendim. Oracığa
çökmüşüm. Çok büyük kayıp.
Sertab Erener: Bir televizyon programında
karşılaşmış birlikte türküler
okumuşuk. Bakışıyla, duruşuyla insanı
yürekten kavrıyordu. İnanılmaz bir karizmaydı.
Çok üzüldüm.
Özcan Deniz: Çağımızın Pir Sultan'ı
gitti. Acımı tarif edemem.
Müzeyyen Senar: Onun türkülerini dinlemek de okumak da
ayrı bir zevkti. İlk fırsatta türkülerle
anacağım onu sahneden. Boyu bosu küçük
görünse de büyük adamdı. Böylesi zor gelir
bir daha.
Müslüm Gürses: İnanmıyorum yaaa. Hala da
inanmıyorum. En yakınımı kaybettim. Sadece
Türkiye'nin değil dünyanın başı sağ
olsun.
Orhan Gencebay: Dünyaya takdim edebileceğimiz, evrensel
değerlerimizden birini kaybettik. Çok sarsıcı, çok
yıkıcı bir kayıp. Onun gibisi zor gelir. Candan bir
dosttu, canımı yaktı gidişi...
Cenaze namazı niye kılınmadı?..
Gavur Müslim bir bana
Aşık Mahzuni Şerif'in vefatı ardından oğlu
Ali Mahzuni'yle uzun görüşmeler yaptım. Vasiyeti, son
anları, mal varlığı, aile hayatı ve cenaze
namazının neden kılınmadığıyla ilgili
sorularımı açık açık yanıtladı Ali.
Ve her bir satırı tarihe ışık tutacak. Bakın
neler anlattı:
Ali Mahzuni:
'Babam buradan giderken 26 Nisan gecesi, saat 11'de kapımız
çalındı. Kapıya 3 tane polis arkadaş geldi.
Ellerinde Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin ilanı vardı. Gece
11'de geldiler kapıma. Ve gelen polis ne diyor biliyor musun? 'Mahzuni
Şerif sen ne iş yaparsın?' diyor. Sizin
atalarınızın babalarınızın çok iyi
tanıdığı hem de bedeninin her noktasına kadar
kullanarak tanıdığı adamı tanımıyorsan
sen utan be! Yanındaki diğer polisler dürttü onu. 'Bu
Mahzuni Şerif' dediler. Babam artık yaşının da
verdiği bir tansiyonla telaşlandı. Bana döndü:
'Ali'ye söyleyin de avukatı arasın'
dedi.
Alman Doktorun Tespiti!..
Ve beni bu rahatsızlıkta en çok üzen şeylerden
biri; vefatından önce hastanenin başhekimi Alman doktor beni
çağırdı. Dedi ki: 'Açık konuşalım,
şansı yok, sabaha zor çıkacak' dedi. 'Babanı
dövdüler mi?' dedi. Yok dedim, öyle bir şey yok. 'Ama'
dedi 'Bu uzun senelere dayanıyor. Organlarında yıpranma
söz konusu. Darp var' dedi. 'Adamın testislerine kadar darp var
bu insanda' dedi. 'Yıllar önce yapılan işkencelerin
izlerini taşıyordu vücudunda. Böbreklerinde,
karaciğerinde, pankreasında, dalağında
aldığı darbelerin izi var' dedi. Ve vücudunda da
elektrik.
Her Ağacın Kurdu Özünden!..
Fakat Baba uzun yıllar hep su içmez, bira içerdi. Son bir
yıla kadar. Ondan ötürü böbreklerinin
çalışıp
çalışmadığını fark edememiş. Son
dönemlerde dedi ki; 'Ali, bir ağaca kurt düşmeye
görsün oğlum. Ben doğa gereği yok olabilirim.
Benim de değerimi ben gidince anlarsın.'
Ben de bir Anadolu evladıyım. Ben Gaziantep'de
büyüdüm. Ben 12 Eylül çocuğuyum.
Çocukluğumu hiç yaşamadım. Biz sokağa
çıkma yasakları döneminde çıkıp da top
oynayamadık. Babamızın yanında biz korkarak
yetişik. Babamızı göremedik ki. Biz jandarma
baskınıyla uyanmış insanlarız, uykuya her zaman
hasret kalmış insanlarız.
Bir dikili taşan gayrı nem kaldı diyordu. Neyi kaldı
babanın giderken?
Ali Mahzuni: Hiçbir şeyi kalmadı abi. Babamın toplasan
bankada en fazla 6-7 milyar, bilemedin 10 milyar parası
çıkar. Evi yok. Oturduğumuz ev annemin adınadır.
Ve o anlattığım Mahzuni'yi Mahzuni yapan ilahi kuvvet
annemdir. Dişiyle, canıyla, her şeyiyle biz ona kurban
olduk.
Vasiyeti ne?
Ali: Biz bundan 3 sene önce Hacı Bektaş
Şenlikleri'ndeyken; bir gün baba bana Hacı
Bektaş'ı anlatıyordu. Dedi ki; 'Oğlum, beni buraya
gömersin. Benim yerim pirimin yanı.' Aynen o da bir
müridine, günahının kabul olması için
demişi ki yüce Hünkar; 'Git şu dalı dik.
Yanına bostan ek, gelen geçene karpuz, kelek dağıt ki
günahın af olsun. Benim kalan bir günahım varsa ne olur
ben defnedildikten sonra benim kabristanımın yanlarına kelek
ekin, gelen geçen yesin, canıma değsin, var olan ne
günahım varsa hak kabul etsin, af eylesin' demişi.
Annenin Günahı Var mı?
Şimdi tabi sizin dostunuz da var, düşmanınız da
var. Bunların birçoğu çok can sıkıcı.
Söyledikleri şu; hanımıyla arası biraz bozuktu,
maddi durumları da kötüydü ama doktorlar müsaade
etmediği halde hanımı onu sürekli Avrupa konserlerine,
Anadolu konserlerine teşvik ediyordu. Para kazansın, eve para
girsin, konserler yapsın diye...
Ali: Şimdi böyle bir insanın insan olmasından da
şüphe ederim. Eğer benim annem böyle bir şey
söylemişse, Mahzuni onu çoktan ama çoktan silerdi
defterinden. Kaldı ki aylardır, beni Almanya'ya götür
diye evde kavga çıkaran babamdı. Ve annem yalvarıyordu
ki; sen bu yolculuğa dayanamazsın, gitmeyelim. En sonunda dedi
ki; 'Bana bak kadın benle geliyorsan gelirsin yoksa ben Ali'yle
giderim.'
Onlar Yol Arkadaşıydı
Ama diyorum ya o insanların ne söylediği umurumda değil
benim için, onlar insanlık vasfını da
taşıyamazlar. Bunu söyleyebilmeleri için Fatma
Mahzuni'yi bilmeleri gerekir. Onun yüreği en az Mahzuni
kadardır. Belki Mahzuni'den de büyüktü. Babamla annem
karı koca gibi değillerdi. Yol arkadaşıydı onlar.
Babamın aile içinde çok da sempatik bir hali yoktu, çok
sert bir insandı. Oldukça Kazak bir erkekti.
Ama son bir yıldır o kadar mülayimdi ki. Babam öyle
p.şların adamı olmadı, kimsenin uşağı
olmadı. Eğer Babam bugün paraya önem verseydi
Sabancı, Baba'yı görmek için 10 gün önceden
randevu alırdı. Son dönemlerde tabii ki maddi bir kaygı
alıyor insanı. Hastaneye yattı, bir sosyal güvencesi
yoktu. Ve annemin üstüne kayıtlı olarak geçici
sağlık karnesi verildi bu adama. Mahzuni'ye böyle değer
verdiler.
Onlarla Yaşadı!..
O onlarla yaşadı ve onlara ulaşı. 0 4'ler, 5'ler,
7'ler, 40'lar, hepsi o gün odadaydı. Onu ben hissettim. Bana bir
gün bir hikaye anlatmışı. Dedi ki bak oğlum bizim
dünyamızda, biz çemberiz. Namazda saf dururken düz
durmayız. Düz duranlar birinin yüzünü hiç
görmez, birbirlerinden elektrik almazlar dedi. Biz çember oluruz,
herkes birbirinin ne yaptığını görür.
Kısacası kendi semahında da söylediği gibi;
'Kapıya mihman geldi, mürşidiniz kim dedi? 40 can boynunu
eğdi diyor birbirini gösterdi.' (Ağlayarak) bu demektir ki;
'Doğu, Batı, Gavur, Müslim bir bana.'
O bütün dünya insanını sevdi. Ben onun
aşkıyla yandım. O hayattayken bile onunla ilgili konularda
boğazım düğümlendi.
Cenaze Namazı Niye Kılınmadı?
Cenaze namazını kılmayın mı dediydi? Niye
kılınmadı cenaze namazı?
Ali: Baba namaz istemedi, imam istemedi. O kendi eserlerinde de
söylüyor. 'Ben öldükten sonra dua filan istemem' diyor.
'Ölmüş adama niye dua edeceksin ki? Beni yıkamasan ne
olur? Beni denize atsan ne olur diyor?' O bir iceberg'di, bir
buzdağıydı o. Sadece başı
görünüyordu. Koskoca bir dağdı. Ben 29
yaşına kadar sadece Bülent Ali diye yaşadım
şimdiyse Ali Mahzuni diye yaşayacağım...
Her yerini öptüm öptüm
Babamı ben yıkadım abimle beraber. Tertemizdi, ölü
gibi değildi, uyuyordu. Ve ben onun ilk vefat ettiği an
odasına girdiğimde, makinelerden çekildiğinde;
odasına girdiğimde baba diye sarılıp ağladım.
Hani ikrarımız dedim, bana niye bu kazığı
attın dedim. Öptüm, öptüm. Helalleşik. Her
yerini öptüm, ellerini, ayaklarını öptüm. En
son öpücüğümü de alnına kondurdum
dudaklarımı ayırmamacasına. Sonra içime çok
büyük bir huzur, mutluluk doldu. Oda bambaşka bir havaya
girmişi. Sanki onun taptığı üç önemli
şey vardır. Allah, Muhammed, Ali derdi o. Ya Hünkar
Hacı Bektaşi Veli derdi, ya Pir Sultan derdi.
Yılmaz Erdoğan'dan Aşık'ı yıkan söz
Ali Mahzuni ile yaptığımız söyleşi
sırasında bir gönül adamı olan Mahzuni'nin kalbini
kıran bazı insanlar olduğunu da anlattı. Bunlardan en
önemlisi ise Yılmaz Erdoğan ile ilgili olan
olaydı...
Babam Mahzuni Sanat Dünyasında bir tek Yılmaz Erdoğan'a
dargın gitti diyorsun. Niye?..
Ali Mahzuni: Böcek Yapım beni aradı: 'Ali Bey biz Vizontele
diye bir film çekiyoruz. Babanızın 70'li yıllardan
kalma bir parçasını kullanmak istiyoruz. Bize bir demo kaset
gönderebilir misiniz?'
Kardeş türküleri
Tabi dedim neden olmasın. Yaptım bir demo kaset gönderdim.
Bir daha bunlardan ses seda çıkmadı. Bu olaydan 3-4 ay sonra
Hasan Saltık beni aradı dedi ki: 'Ali'ciğim kardeş
türkülere babanın bir eserini okutmak istiyorum.' Hay hay
niye olmasın dedim. Dedi, 'Telif ne alırsın?' Kayahan 50 bin
dolara eser satarken karşısındaki Hasan Saltık, benim
abim dedim. Abi ne verirsen o olsun dedim. Baba da öyle dedi. Ve Hasan
Saltık bana 500 milyon para verdi biliyor musun? Sonra da 'Ben
babanın orijinal sesini kullanmak istiyorum' dedi. Baba dedi ki; 'O
olmaz. Ona da 500 kağıt atsın.' Ve koca Mahzuni'nin eserini
1 milyar liraya satın aldı kullanmak üzere.
Galada Dünya Başına Yıkıldı!
Sonra bir gün bir baktık sevgili Yılmaz'dan galaya davetiye
geldi. Biz o gün İstanbul'da olduğumuz için
uğrarız dedik. Gittik. Baba için de müthiş
sürpriz oldu Vizontele'de kullanılmış olması.
Şimdi Baba hevesle 140 tane insanın içinde el kadar bebeleri
çıkarırken, kendisini de anons edeceğini bekledi
Yılmaz'dan. Çünkü o koca bir tarih ya! Senin
Vizontele'nden bana ne ya? Sonra film başladı bu zaten anons
edilmedi kendine bir teşekkür yazısı, ufacık bir
köşede, Mahzuni'ye de şunun için teşekkür...
Hiçbir şey yok. Sonra Baba arayı beklemeden
çıktı, ben de hemen onun arkasından
çıktım.
Babanın Gözleri Neden Doldu?
Ali dedi; 'Ben bu işe 11 yaşında irşat edilerek
başladım. Bana Mahzuni adını veren pir beni 50
yıllık Mahzuni etti. Ömrüm nereye kadar yeter ben onu
bilmem. Ama ben onu haketmedim!' Gözleri doldu ki; ben onun bir
gözyaşına 100 bin tane Yılmaz'ı kurban ederim.
Cihana kurban ederim. Ve dedim ki, 'Baba boşver. Herkes hiçbir
şeyi görmüyorsa hak görüyor' dedim. 'Doğru
söylüyorsun Ali Baba' dedi. Yeniden içeri girdi. Filmin geri
kalan bölümünü seyretti, güldü.
Çıktı, Hasan Saltık yanına geldiğinde;
'Sağol Hasan. Çok sağol' dedi.
Galayı Terk Etti!..
Ve Baba çekip gitti. Galada da kalmadı. Arkasından benim bir
küçük kardeşim. 'Abi siz bunlara izin vermiş
miydiniz?' deyince aklımız başımızda değildi.
Zaten o bizi uyandırdı. Hasan Saltık bunu alıyor,
okutacağım diye. Film müziği olarak
anlaşıyor. Bana söylediği kadarıyla 15 bin dolara
anlaşıyor. Benden 1 milyara aldığını 15 bin
dolara oraya satıyor. Sonra ben orada verdiğim muvafakatta
görüntülü, görüntüsüz klip ihtiva
eder anlamında söylemişim. Bir müzik eserinin filmi
olur mu? Yani uzun metrajlı filmde kullanılabilir dememişim
ki ben sana. Vizyontele'nin adı bile geçmiyor. Kardeş
Türküler'i ben daha dinlemedim yalan olmasın ama orada sesi
filmden alınmış haliyle kullanıyor demek ki sen
önce bunu filmde kullanmışsın. Filmin jeneriği
geliyor çünkü alttan. Tabi olay böyle olunca mahkemeye
intikal etti.
Ve Mahkeme Koridorları
Hastaneye düşükten sonra Yılmaz da gelmeyince mahkemeyi
açtım ben.
Nerede açtın mahkemeyi?
Ali: İstanbul'da. Ve düşün Baba yatağa
düşene kadar hala mahkemeye vermemişi Yılmaz'ı. Ve
Yılmaz utanmadan kalkıyor, nasıl olsa medya bunların
elinde, bunların babasının tapulu malları, bunlar
gezdiği mankenlerle gündemde kalmayı başarabiliyorlar.
Lan söylediğinizin eri olun! Arkasında durun! Aslanlar gibi
poz veriyorsunuz ama, yiğit gibi
yaşadığınızı söylüyorsunuz ama
Anadolu görünümlü sahtekarlar. Anadolu'ya hakaret
etmeyin! Ben buna fıttırıyorum, ben buna
deliriyorum.Yılmaz da belki yokluk içinde yetişi ama
geldiği yeri unutmasın insanlar. Ben geldiğim yeri
unutmadım. Ama gideceğim yerin nere olacağını
çok iyi biliyorum. Ölüm bile artık benim için bir
mana teşkil ediyor. Ne için öleceğimi de biliyorum. O
ne için ölecek onu bilmiyorum. Çıkıp da
televizyonda babamın göndermiş olduğu muvafakati
gösteriyor. Kamera da onu uzaktan görüyor. Yaklaşsana,
yaklaş da orada ne yazdığını bir göster.
Yazıyor mu orada ben Vizontele'ye bir şey vermiş miyim?
Son Görüşme Neydi?
Son görüşmeleri ne zaman oldu peki? Ne konuşular?
Ali: Son görüşmesi şu telefondu. Ondan sonra
Yılmaz'la bir daha görüşmesi olmadı. Babam bir
kere öfkeye kapılıp; ben onu mahkemeye vereceğim, o
benim hakkımdı filan dedi. Dedim ki, 'Baba, el ele bakar, el
döner yüze bakar. Yapma bunu. O da senin evladın.' Ve Baba
gerçekten 3 milyon dolara mal olmuş bir filmden 20-25 bin dolar
bir para istemişi. Bu onun en tabi hakkıydı. Yılmaz
araya dostlar soktu. Yılmaz yaptı demiyorum. Benim mevzum
Yılmaz'la değil. Yılmaz bu işe fahri suçluydu. Ama
kendi eliyle kendini suçlu yaptı. Bana telefonda Yılmaz dedi
ki; 'Aliciğim, bu olaylar gelişiğinde benim haberim yoktu.
Ben Londra'da montajdaydım'. Şimdi Yılmaz Erdoğan gibi
belli bir yere gelmiş, maddi rahatlığa kavuşmuş
birisinin hiç mi bir hukuk danışmanı yok, hiç mi
onu uyaracak bir insanı yoktu?
Bu Nasıl Söz?
Cep harçlığı gönderirim mi diyor?
Ali: 'Ben sana bir cep harçlığı gönderirim' diyor
Baba'ya. Baba da ona diyor ki; 'Yılmaz, benim senin
göndereceğin cep harçlığına ihtiyacım
yok. Ben 50 yıl boyunca senin gönderdiğin cep
harçlığı gibi harçlıklarla çok insan
besledim ama senin göndereceğinden daha üstüyle
besledim.' Baba telefonu yüzüne kapatıyor. Öyle
anlattı. Ve düşünün İbrahim Tatlıses
gibi bir dev sanatçı kalkıp Kanal D'de dedi ki; 'Bu
memlekette 1 milyon insan bu adamın sayesinde zengin oldu. Bunlardan
biri de benim' demişi. Benim ona vefa borcum hiçbir zaman bitmez
demişi. İçeri girdiğinde İbrahim Abi dedi ki;
'Ben, siye nasılsan diye sormıyam, ben siye geldim ki bana
emredesin ben de yapam.' Baba mutluluktan ağlamışı
İbrahim Abi'nin yanında.
Başsağlığı Dilemedi!..
Peki Yılmaz aradı mı? Başsağlığı
diledi mi?
Ali: Hayır. Aramadı. Aramayan bir sürü insan var. Belki
fırsatı olmadı. Aramasın. Onun da Allah'ın
selameti üstüne olsun. İnandığı neyse onun
uğruna gitsin. Ama beri en basitinden rol yap ya. Bari rol yap
güzel kardeşim. Kötü bir çiçek
göndereceğine, çık gel göstermelik de olsa Baba
geçmiş olsun de. Kaldı ki o saate kadar mahkeme filan da yok
ortada biliyor musun? Bunu bile yapmadılar! Yani Antep'lilerin bir
lafı vardır, 'Yediğin pekmez, geldiğin Antep,
şehire geldin ketçap mı oldun?' dediği gibi... Ben
sahte İstanbullular'dan nefret ediyorum. Ebedi olan adam
olmaktır. Babamın söylediği gibi 'adam olmak dile
kolay' diyor.
SELDA BAĞCAN: Ne diyeceğimi bilmiyorum bugün. Erken gitti.
Onu aramızdan erken alan hayatın acılarına
karşı türkü söyledim "yuh" dedik.
Kıvırcık Ali: Mahzuni Şerif koskaca bir
dağdı. Ama o dağ devrilmedi. Bize ışık tutan
bir insandı. Anadolu kültürünün
ışığıydı. Bizim babamızdı,
pirimizdi. Sadece Alevi Bektaşi Kültürünün ozan
değil tüm dünyanın ozanıydı. Çarpık
düzenin karşısında oldu. Son yolculuğuna
uğurluyoruz. Yeri cennet olsun. Mahzuni Şerif’i
türküleriyle yaşatacağız. Çok sevdiğimiz
bir ozandı.
MAHSUN KIRMIZIGüL: Babamı kaybetmiş gibiyim. Bir
çağın kapandığını söyleyebiliriz.
Şimdi 20. yy gerçekten kapandı.
SUAVİ: Erdemi rehberimiz. Anısı önderimiz olsun.
SEZEN AKSU: Arif Sağ telefon açtı. Stüdyoda
çalışırken öğrendim. Oracığa
çökmüşüm. Çok büyük kayıp.
MüSLüM GüRSES: İnanmıyorum yaaa. Hala da
inanmıyorum. En yakınımı kaybettim. Sadece
Türkiye'nin değil dünyanın başı sağ
olsun.
MüZEYYEN SENAR: Onun türkülerini dinlemek de okumak da
ayrı bir zevkti. İlk fırsatta türkülerle
anacağım onu sahneden. Boyu bosu küçük
görünse de büyük adamdı. Böylesi zor gelir
bir daha.
SERTAB ERENER: Bir televizyon programında
karşılaşmış birlikte türküler
okumuşuk. Bakışıyla, duruşuyla insanı
yürekten kavrıyordu. İnanılmaz bir karizmaydı.
Çok üzüldüm.
ORHAN GENCEBAY: Dünyaya takdim edebileceğimiz, evrensel
değerlerimizden birini kaybettik. Çok sarsıcı, çok
yıkıcı bir kayıp. Onun gibisi zor gelir. Candan bir
dosttu, canımı yaktı gidişi...
MAZLUM ÇİMEN : Bana hayatı anlatabilen insanların
başındaydı, babamdan sonra gelen biridir. Borçluyum.
Değerleri korumaktan bahsetmeyeceğim, değerler, zamanda,
yani atmosferde tükenmez bir yer bulur. Bu insanlar
yüreğimize aşkı ve insanı gömmeselerdi biz
zaten ne kadar rahat, ne kadar sorumsuz yaşardık.
İlyas Salman
Sevgili dostum üzülmek , üzüldüm demek yetmiyor.
Elimizde bir değer vardı, sağlıklı
kullanamadık ve onu harcadık. Bizim namusumuza Mahzuni’yi
en az seksenbeş yaşına kadar yaşatmak
yakışırdı. Nazım Hikmet ne diyor “Elveda
dünya merhaba kainat”
____________________
İnsan sevincin ürünüdür.
Kötülüklerin, karamsarlıkların
ürünü olamazki...
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Senior Member Cevaplar: 884 kayıt olmuş: 26/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 28/2/2009 Saat 04:43 |
|
|
Bence68
Site kurucusu
Kendini bilmez sanatçılara atıftır...
Mahzuni Şerif'in üstünden para kazanıp bir de onu
saymamak,onun adını anmaktan dahi
sakınmak,parayı-şöhreti görünce ne
olduğunu unutmak,kendine aydın süsü vermek fakat
bırakın aydını adam sıfatı
taşıyamamak..Buna tahammül edilemez!
Mahzuni Şerif'i gerçekten üzen ve gözlerinin
dolmasına sebep olan bu adamı buradan kınıyoruz.
Cep harçlığı atacakmış...! Mahzuni'yi
etrafındaki şebeklerle karışırdı
herhalde.Yazdığın şiirler oynadığın
oyunlar hep hikaye.Sanat yapmak Mahzuni gibi soylu insanların
işidir!!!
____________________
İnsan sevincin ürünüdür.
Kötülüklerin, karamsarlıkların
ürünü olamazki...
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
Senior Member Cevaplar: 884 kayıt olmuş: 26/5/2008 Durum: ÇevrimdışıCinsiyet:
|
|
Yazılış Tarihi: 28/2/2009 Saat 04:44 |
|
|
Bence68
Site kurucusu
Halk,ozanını ebediyete semahlarıyla
ağıtlarıyla uğurladı...
Aşık Mahzuni
1938-17 Mayıs 2002. Afşin’in Berçenek (şimdiki
adı Tarlacık) köyünde doğdu. Asıl adı
Mehmet Şerif Cırık’tır. Ancak adını
sonradan Şerif Mahzuni olarak değişirdi.
Aşıklık geleneğini küçük yaşlarda
öğrendi. 12 yaşından beri bağlama çalan
Aşık Mahzuni, ilk derslerini amcası Aşık
Fezali’den aldı.
1948’de medrese eğitimine başladı. Daha sonra Mersin
ve Ankara’da askeri okullarda okudu ve orduda görev yaptı.
1961 yılında ordudan ayrıldı.
Aşık Mahzuni, Veysel, Davut Sulari gibi aşıklardan
etkilendi. Ancak zamanla kendine özgü bir tavır
gelişirdi.
Türkülerinden dolayı hemen her dönemde kovuşurmaya
uğrayan Mahzuni 1960’lı yıllardan bu yana
özellikle politik taşlamalarda ekol olmuş
aşıklardandır.
Yaklaşık 3000 kadar şiiri olan Mahzuni, 400’ün
üzerinde 45’lik plak, 15 kadar LP ya da CD ve 50’den fazla
kaset doldurdu.
Türküleri başka sanatçılar tarafından da
okunan Aşık Mahzuni, Türkiye’nin hemen her yerinde ve
Türkiye dışında birçok ülkede konserler verip
çeşitli şenliklere katıldı.
Aşık Mahzuni’ye ilişkin hazırlanan Ali İhsan
Aktaş’ın, Ã?»Anadolu’yu Kucaklayan Ozan Mahzuni
ŞerifÃ?« (1990), Süleyman Zaman’ın Ã?»Mahzuni
Şerif, Yaşamı-Dünya
Görüşü-ŞiirleriÃ?« (1997) adlı kitaplar
yayımlandı.
Ayrıca Aşık Mahzuni, şiirlerinin bir
bölümünü topladığı Ã?»Dolunaya Tül
DüşüÃ?« (1995) gibi kitapları bulunmaktadır.
Tedavi görmek için gittiği Köln’de (Almanya)
öldü ve Hacıbektaş’ta toprağa verildi.
____________________
İnsan sevincin ürünüdür.
Kötülüklerin, karamsarlıkların
ürünü olamazki...
____________________ Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.
|
|
|
|
Happy Birthday |
Bugün hiçbir kullanıcımızın doğumgünü yok! |
üye Puani |
- Rojin: 10 976 Puanlar
- asliyok: 4 432 Puanlar
- HarmanYeli: 4 396 Puanlar
- KizilZora: 2 048 Puanlar
- life23: 1 675 Puanlar
- gokkiz: 1 657 Puanlar
- BirNefes: 1 048 Puanlar
- Erasmus: 984 Puanlar
- -Pozan-: 785 Puanlar
- Siyahinci: 623 Puanlar
|
|