Aşık İbreti (Hıdır Gürel) i saygıyla anıyoruz... 05.11.1976
Asıl adı Hıdır Gürel olan Aşık İbreti'nin dedeleri Malatya'nın Akçadağ
ilçesinden kalkmış, Kayseri'nin Sarız ilçesıne bağlı Kırkısrak köyüne gelip
yerleşmiş, babasının adı Ali annesinin adı Sultandır. Babası o günün zor
koşullarında, at sırtında köy köy dolaşıp meyve ve öteberi satarak geçimini
sağlarmış. Rumi 1336, miladi 1920 doğumlu olan Aşık İbreti'ye Hıdır adı
konulmuş. Üç yaşına gelince annesini kaybetmiş ve öksüz kalmış, babası
evlendiği Hatice isimli ikinci annesinden Ali, Rıza, İbrahim, Sultan,
Meryem, adlarında beş kardeşi dünyaya gelmiş. Bunlar halen hayatta olup
yaşamlarını İstanbul'da sürdürmektedir.
İbretı henüz onyedi onsekiz yaşlarındayken evlenir, hanımı teyzesinin kızı
Sultandır. Köşkerlik (ayakkabı tamirciliği) yapar ve giderek ayakkabı
üretimiyle geçimini sağlar.
Askere gider 3 yıl askerlik yapar askerde iken babasını kaybeder. Askerlik
dönüşü Maraş'ın Afşin ilçesine giderek onsekiz gün gibi kısa bir zamanda
biçki, dikiş öğrenen İbreti Sarıza döner bu sanatını da onsekiz yıl devam
ettirir. Bu arada saza söze büyük ilgi duyar okuma merakı artar. Geceleri
gaz lambasının ışığında sabahlara dek okuduğu günler olur kendini
yetiştirir.
İbreti, bu gayretli çalışmasının yanı sıra peş peşe altı çocuk sahibi de
olur, sırasıyla Sultan, Haydar, Hüseyin, Hıdır, Kemal, Gülbeyaz, İbretinin
hanesinde yer alır. Ancak kendi adını taşıyan Hıdır henüz 34 yaşında 1992
yılında hakk'ın rahmetine kavuşur. Diğer kardeşleri, anneleri Sultanla
İstanbul'da yasamlarını sürdürürler.
Çok çocuklu İbreti, geçim darlğı çektiği için çeşitli mesleklere atılır.
Saz yapıp satmak, diş çekmek, madencilik, en son fotoğrafçılık gibi işler
yapar. Madencilikte yaptığı kazılarda yüzde seksen isabet kaydetmesine
karşın ekonomik yetersizlikler nedeniyle bu işi sürdüremiyor. Bulduğu krom,
gümüşlü kurşun, madenleri toprak altında kalıyor. Son olarak fotografçılık
hizmeti yapmakta olan İbreti Sarızda elektrik olmadığı için işini zor
sürdürüyor.
Daha sonra Elbistana göçüyor, burada fotoğrafçılık mesleğini sürdürürken
1967'de patlak veren Elbistan olayında Alevilere saldıran fanatik bir
gurubun saldırısından İbreti de nasibini alıyor. Dükkanı tahrip ediliyor
kendisi ise canını zor kurtarıyor tekrar Sarıza donüyor ancak geçim darlığı
nedeniyle İstanbula göçüyor ve 5 Kasm 1976 tarihinde Hakk'a yürüyor.
____________________
Türküler..
Cennet kadar sır, insan kadar zahir.