O, Samsun'a çıktığı zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız
bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağlan eriyip kemik ve sinir
kalmış bu Türk askeri ağlıyordu. O'na sordu:
- Asker ağlamaz arkadaş, sen ne ağlıyorsun?
Er irkildi, başını kaldırdı. Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı
değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalar'daki Komutanını çelik yay gibi
selamladı.
- Söyle niçin ağlıyorsun?
İç Anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti:
- Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden
aldı. Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim? Kemal Atatürk, er'in
omzuna elini koydu:
- Üzülme çocuğum, dedi. Gel benimle!
Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu
Mehmetçik oldu.
Burhan Cahit MORKAYA
____________________
Dört Sey Geri Gelmez Atılan Ok, Söylenen Söz, Kacırılan Fırsat ve Gecen
Zaman ...